Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Tuncel’den Kobanê Davası mahkeme heyetine: Sizi kaç kişi aradı?


ANKARA – Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın HDP’yi kapatma davasıyla ilgili AYM üyelerine  açtığı telefonları hatırlatan Sebahat Tuncel, Kobanê Davası’nın mahkeme heyetine “Sizi kaç kişi aradı?” diye sordu. 

 

DAİŞ’in Kobanê’ye saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile partinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17 tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 24’ncü duruşmasının 1’nci oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti tarafından görülen davanın duruşmasını, Yeşiller ve Sol Parti (Yeşil Sol Parti) milletvekili adayları, MYK ve Parti Meclisi (PM) üyeleri, HDP milletvekilleri Garo Paylan, Dilan Dirayet Taşdemir, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran ile İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar izledi. 

 

Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunun siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevinde bulunan siyasetçiler, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılılığı ile katıldı.

 

Duruşma, verilen aranın ardından Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel’in söz almasıyla devam etti. 

 

SAVUNMA İKİ DEFA BÖLÜNDÜ

 

Tuncel, Amedspor’a yönelik ırkçı saldırılar ve depremde Kızılay ve AFAD’ın çadır satmasına değindi. Tuncel’in sözünü kesen mahkeme başkanı, “Kızılay’ın çadırından bana ne?” dedi. Tuncel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben niye Kızılay ve AFAD’a dair konuşuyorum, çünkü devlet kurumlarını çürüttüler. Türkiye, AİHM’e en çok başvuran ülkeler arasında. Alın size siyaset. Beni görüşlerim nedeniyle burada tutuyorsunuz. Beni tutmasaydınız, ben deprem bölgesinde halkla dayanışacaktım. 2015’ten bugüne demokratik siyasete müdahale, Türkiye’yi mafya düzenine getirdi. Yasa ve Anayasa Kürtlere uygulanmıyor. Kürtlere sadece Terörle Mücadele Kanunu uygulanıyor. Hala Kürtlere yönelik ırkçı saldırılar sürüyor. Suçluların korunması ve bu dosyada olduğu gibi gerçek suçluların gizlenmesi ile bu düzen kuruldu. Siz bu kumpasın ortağı olarak suç işliyorsunuz. Biz işlediğiniz suça ortak olmayacağız. Bu hoşunuza gitmesin. Bu kürsüde de bunu söyleyeceğiz.” 

 

Mahkeme başkanı, “Doğru düzgün beyanda bulunun” diyerek, Tuncel’in savunmasını ikinci kez böldü. 

 

TUNCEL’DEN HEYETE: SİZİ KAÇ KİŞİ ARADI?

 

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, HDP’ye kapatma davası kapsamında Hazine yardımına konulan blokenin kaldırılmasıyla ilgili Anayasa Mahkemesi (AYM) üyelerini aramasını hatırlatan Tuncel, şunları kaydetti: “Bu bize ‘Sizi hangisi aradı’ diye sorma hakkını veriyor. Bu dosyaya ilişkin sizi arayıp ‘dosyayı kapatın, bize seçimde lazım’ dediler mi? Bu dosyaya dair her gün açıklama yapıyorlar. Siz bir gün ‘bu bizim bağımsız yargılamamamızı engelliyor’ demediniz. Burada ben yargılanıyorum. İşlemediğim bir suçtan ben yargılanıyorum. Her gün bu dosyaya müdahale ettiler. Bu halk bu yargılamayı bilmiyor. Medya sadece bir kanalı veriyor. Bana cevap vermeniz gerekiyor. Sizi kaç kişi aradı?” diye sordu. 

 

Tuncel, şöyle devam etti: “Burada adil ve bağımsız yargılamaya güven duyulabilir mi? Güven vermiyorsunuz. Türkiye halklarının gerçeği öğrenmesini engelliyorsunuz. Hakkımızdaki iddialar somutlaşmadan bu ülkenin cumhurbaşkanı ‘bunlar katil’ deyip geziyor. Hani masumiyet karinesi. Hani cezamız kesinleşene kadar masumduk. Biriniz de bunların cezası kesinleşmediğini söylemiyorsunuz. Erdoğan, bu süreç devam ediyor, ‘bundan ceza alacaklar’ diyor. Demek ki bilgi veriliyor. Erdoğan’ın yaptığı açıklama bu kumpas davasının Saray’da pişirildiğini gösteriyor. Yasama, yürütme ve yargının bu davayı Kürtlere ve demokratik siyasete karşı yürüttüğünü görüyoruz. Bu soruları bana sorduran yargılama biçiminizdir. Siz gerçekleri gizlediniz. Mahkemelerdeki beyanları dikkate almayarak yalan beyanlar üzerinden dolanıyorsunuz. Buradaki arkadaşlarımızın halka vermeyeceği hiçbir hesap yok. Bizi zindana koydunuz, mücadelemizden vaz mı geçtik? Hayır, hala mücadele ediyoruz. 

 

KÜRT SORUNU MAHKEME SALONLARINDA ÇÖZÜLMEZ

 

Siz sorguya almadan, delilleri tartışma hakkını elimizden alarak mütalaa istediniz. Sizin bir dayanak noktanız yok. Siyaseten hızlandırın, bunu seçimlere yetiştirin dediniz ya. Yetiştiremediniz. Bunun faturası da size çıkacaktır. Haklarımızı elimizden aldınız. Savunmalarımız bitmeden savcıya mütalaa veriyorsunuz. Siyaset yaparken hangi çizgideysek, bundan sonra da aynı çizgideyiz. Siz CMK’yi tersine çevirerek işlettiniz. Bir yandan tanık dinliyorsunuz, bir yandan müştekileri yönlendiriyorsunuz. Bu olsa olsa faşist bir rejimde olur. Savunma vermeden ceza vermek istiyorsanız verin. Ben yine de savunma hakkını kullanmak istiyorum. Bu hakkın kullanılmasının engellenmesine itiraz ediyorum. Biz bu sürecin siyasal bir süreç olduğunu biliyoruz. İddianame siyasi saiklerle hazırlanmıştır. Elle tutulur bir yanı yoktur. Gerçek bir hukukçu olsaydınız, bu iddianameyi iade ederdiniz. Etmediniz, bu suça ortak oldunuz. Kürt sorununu mahkeme masalarına taşıyarak, bu sorun çözülmez. Biz de Kürtler olarak alan bulduğumuz her yerde halkımızın özgürlük mücadelesini sürdüreceğiz. 

 

14 MAYIS YENİ MÜCADELENİN BAŞLANGICI 

 

Yeşil Sol Parti’nin içinde olduğu Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Türkiye’yi yaşanır hale getireceğine inanıyorum. Türkiye 2 bloğa mahkum değil. Emek ve Özgürlük, Türkiye halklarına farklı bir şey vaat ediyor. 14 Mayıs yeni bir mücadelenin başlangıç günü olacak. Hem depremde yaşananların hem ekonomik krizin, hem de adaletsizliğin hesabının sorulacağı, bu sistemden, bu düzenden kurtaracağına inanıyorum. Bu seçim sizin için de faydalı olacaktır. En azından üzerindeki siyasi baskı kalkacaktır. Bütün halkımızı bu bir aylık süreçte var gücü ile çalışması ve demokrasi için rol alması gerektiğini düşünüyorum. Bütün halkların bir arada yaşaması için değişim şart. Yeni bir başlangıç için de 14 Mayıs seçimleri önemli. Siz de hukuk insanıysanız, el çekin bu davadan. Çünkü tarih bu duruşmaları yazacak.”

 

GÜR: HUKUKİ SÜREÇ İŞLETİLMEDİ 

 

Tuncel’in ardından HDP eski MYK üyesi Nazmi Gür söz aldı. Mahkeme boyunca hukuki bir süreç işletilmediğini, politik bir sürecin işletildiğini belirten Gür, “AİHM, bu davanın siyasi saiklerle açılmış bir dava olduğunu söylüyor. Şimdiye kadar hiçbir AİHM kararında bir ülkenin Cumhurbaşkanını ismiyle geçtiğini, ihlalle bizzat neden olan açıklamalar yaptığını duymadım. Demirtaş ve Yüksekdağ kararlarında bu ülkenin Cumhurbaşkanının ismi geçiyor. Böyle bir durum mu sizin itibarınızı arttıracak, yoksa yargıyı rahat bırakarak, hukuka uygun iş yaparak mı bu ülkenin itibarını yükselteceksiniz? Bu davanın bundan sonra bu iktidarın işine yaramayacağını düşünüyorum. Partimizi kapatmak için bu davayı ürettiler ama bu dava ellerine ayaklarına dolandı. İçinden çıkamaz hale geldiler. Hukuk, adalet, anayasa, hukukunun üstünlüğü, uluslararası hukuk yok güç var. Peki siz güçlüden yana mı yoksa adaletten yana mı duracaksınız? Bu davayı yeniden başka bir aşamaya getirmek için 2’nci bir Kobanê Davası yarattılar. HDP’yi de kapatamadılar. HDP, Yeşil Sol’da kökleri çok daha güçlü şekilde tutundu. HDP, Yeşil Sol Parti ile ülkenin en önemli partilerinden biri olarak yerini aldı” şeklinde konuştu. 

 

AYLA AKAT ATA: DEMOKRATİK ÇÖZÜM İÇİN YARGILANIYORUZ

 

Kürt siyasetçi Ayla Akat Ata, heyetin Anayasa’yı yok saydığını söyledi. “Çözüm” adı altında yürütülen süreçte İmralı’ya gidilmesinin ardından birçok kişinin tutuklandığına dikkat çekerek, “İyi ki yaşandı. Şimdi arkadaşlarımız dışarıda daha fazla şeyin yaşanması için mücadele ediyor. Biz de içerde mücadele ediyoruz. Dosyada hukuk arıyoruz. Hukuk yok. Biz Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesini savunan siyasetçiler olduğumuz için yargılanıyoruz. O iddianame öyle hazırlandı ama siz o iddianameyi kabul etmeyeceksiniz. Bu dosyayı kuranlar, gizli tanık beyanlarından medet umdular” dedi.

 

Duruşmaya 15 dakikalık ara verildi. 

 

 

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version