Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

SOYKIRIM HUKUKU | Anayasa Mahkemesi daha ne desin?

SOYKIRIM HUKUKU | Anayasa Mahkemesi daha ne desin?


İLKER DOĞAN | HABER İNCELEME 

Türkiye’de yargı tamamen rayından çıktı. Adalet dağıtması gereken binalar, zulmün merkezi haline geldi. Hukuk dışı kararlara her gün yenileri ekleniyor. Anayasa Mahkemesi’nin aynı konuyla ilgili 12 gün arayla verdiği iki ‘farklı’ karar, Türkiye’de yargının iki yüzlülüğünü gösteren en önemli delillerinden biri olarak kayda geçti!

Söz konusu karar(lar) arada kaynamayacak kadar önemli…

Zira Hizmet Hareketi’ne yönelik uygulanan ‘soykırım hukuku’ ülkedeki en yüksek mahkeme tarafından bizzat kararında itiraf edildi. Hukukçu Dr. Gökhan Güneş’in deşifre ettiği karara göre AYM, Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklanan ve mahkum edilen insanlara ‘düşman ceza hukuku’ uyguladığını bizzat kararında açık açık yazıyor. Adaletin son durağı olan en yüksek mahkeme, masum insanlara tuzak kurduğunu söylüyor kararında!

PKK/PYD terör örgütünün propagandasını yapmakla suçlanan Ahmet Aslan’ın başvurusu üzerine verdiği 6 Ekim 2022 tarihli kararında ‘terör örgütü kabulüyle ilgili kesinleşmiş mahkeme kararı bulunması zorunluluğuna’ dikkat çeken AYM’nin aynı heyeti, 12 gün sonra Hizmet Hareketi’ne yönelik soruşturmalar kapsamında tutuklanan ve mahkum edilen ‘Bilal Celalettin Şaşmaz’ kararında bu konuya hiç değinmiyor!

AYM, ‘Ahmet Aslan’ kararında, “Türk hukukunda bir yapının terör örgütü niteliğinde olup olmadığının tespitine ilişkin özel bir düzenlemeye yer verilmemekle birlikte bir yapının terör örgütü olarak tespiti ancak kesinleşmiş bir yargı kararıyla mümkündür. Dolayısıyla bir oluşumun terör örgütü olduğuna dair kesinleşmiş yargı kararının faillerin kastının ortaya konulmasında hayati bir önemi vardır. ” diyor. İhlal kararı veriyor. Tamamen haklı!

Ancak aynı AYM, konu Hizmet Hareketi olduğu zaman ‘kesinleşmiş mahkeme kararı’ aramıyor! Peki neye bakıyor; MGK gibi idari kurumların kararını, siyasilerin açıklamalarını hatta doğruluğu ispat edilemeyen tanık ifadelerini bile yeterli görüyor!

‘Ahmen Aslan’ kararında ‘hayati önemde’ olduğunu söylediği ‘kesinleşmiş yargı kararıyla ilgili Celalettin Şaşmaz kararında aynen şöyle diyor: “… Bununla birlikte bir oluşumun terör örgütü olduğuna dair kesinleşmiş yargı kararının suçun unsurlarından biri olmadığının altını önemle çizmek gerekir. Örgütün niteliklerinin mahkemece belirlenmesi bir tespit kararıdır.”

Ahmet Aslan kararında ‘hayati önemde’ olan ‘kesinleşmiş mahkeme kararı’, Celalettin Şaşmaz kararında ‘önemsiz’ hale geliyor!

Utanç verici bir ikiyüzlülük!

Peki AYM’nin bu tavrının sebebi ne? Konu PKK olduğunda ‘hukuku’ uygulayan Anayasa Mahkemesi, Hizmet Hareketi mensuplarına neden bunu çok görüyor?

AYM, bu soruya ‘Celalettin Şaşmaz’ kararında cevap veriyor. Şöyle diyor: “… birçok durumda yargılamalara konu eylemler FETÖ/PDY’nin hukuk alanında bir terör örgütü olarak kabul edilmesinden ve üçüncü kişiler için de bilinir hâle gelmesinden önce işlenmiştir.”

Anayasa Mahkemesi diyor ki;

Eğer ben güncel yargılamalarda ‘kesinleşmiş mahkeme kararı’ aramaya kalkarsam; yani hukuku uygularsam, mevcut dosyaların neredeyse tamamında suç ve cezaların yasallığı ilkesine aykırı hareket etmiş olurum. Zira, güncel yargılamalar kapsamında Hizmet Hareketi’nin terör örgütü olduğunun kabulüne ilişkin ilk kararın kesinleşme ve bu kabulün bilinirlik tarihi 26 Eylül 2017! (Kararın ne kadar hukuki olduğu başka bir tartışmanın konusu)

Hukukçu Dr. Gökhan Güneş, “Eğer AYM, Ahmet Aslan kararında olduğu gibi Ceza Genel Kurulu’nun 26 Eylül 2017 tarihli kararını esas alacak olursa güncel yargılamalar kapsamında yapılan tüm başvurularda suç ve cezaların yasallığının ihlaline karar vermesi gerekecektir.” ifadelerini kullanıyor.

Kısacası, Türkiye’nin en yüksek mahkemesi diyor ki, “Ben bilerek ve isteyerek hukukun katledilmesine çanak tutuyorum. Hukuk katledilerek verilen kararları ben de yine hukukun ırzına geçerek onaylıyorum. Başka çarem yok; zira hukuka dönersem güncel yargılamalar kapsamında tutuklanan insanların dosyalarının neredeyse tamamında ‘ihlal’ kararı vermek zorunda kalırım.”

YARGITAY DA BERAATLERİN YOLUNU AÇMIŞTI

Yargıtay Ceza Genel Kurulu da uydurulan ‘terör örgütüne’ yönelik güncel yargılamaları doğrudan etkileyecek ‘milat’ niteliğinde bir karara imza atmıştı. Kurul, Adalet Bakanlığı eski Müsteşarı ve eski HSYK üyesi Birol Erdem hakkında beraat veren 9. Ceza Dairesi’nin kararını onamıştı. Söz konusu karara göre güncel yargılamaların tamamının ‘beraatle’ sonuçlanması gerekiyor.

Buna göre kararda, “… her ne kadar sanık Birol Erdem hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yöneticisi olduğundan bahisle cezalandırması istemiyle kamu davası açılmış ise de; sanığın eyleminin ancak TCK 314/2 maddesi kapsamında ‘örgüt üyeliği’ olarak değerlendirilebileceği, sanığın örgütün hiyerarşisi içinde bulunduğu zaman dilimi itibariyle örgütün nihai amacını bilmediği gibi bu amacın kamuoyu tarafından da bilinmediği, TCK’nun 30/1 maddesinde düzenlenen, “Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsunları bilmeyen bir kişi kasten hareket etmiş olamaz.” hükmü gereğince, sanığın CMK’nun 223/2-c maddesi uyarınca atılı suçtan beraatine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” deniliyordu.

Karar tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık ve netti. Savcının ‘yönetici’ olduğunu ileri sürdüğü Erdem’in ‘örgütün nihai amacından haberinin olmadığı’ belirtiliyordu. Dolayısıyla (CMK 223/2-c kapsamında) ‘yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması’ nedeniyle ‘beraatine’ karar veriliyordu.

‘Yönetici’ olmakla suçlanan ve savcının iddiasına göre ‘çok önemli görevlerde bulunan’ Birol Erdem, örgütün nihai amacını bilmiyorsa; ev hanımı, öğretmen, doktor ya da gazeteci olup; ‘terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla hüküm giyen insanlar ‘örgütün amacını nasıl bilebilir?

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇


Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version