Artı Gerçek – 14 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci dönem Milletvekili Genel Seçimleri için geri sayım başladı. Seçime sayılı günlere kala siyasi partiler aday adayları üzerinde çalışmalarını sürdürürken milletvekili aday listesini ilk açıklayan MHP oldu. MHP’nin açıkladığı adaylar arasında tartışmalı isimler de var. Bu isimlerden biri Ankara 1. Bölge Milletvekili adayı olarak gösterilen İbrahim Çiftçi. MHP MYK üyesi olan İbrahim Çiftçi 1978’de sol görüşlü öğrencilerin öldürüldüğü Bahçelievler Katliamı ve Savcı Doğan Öz cinayetinden yargılandı. İbrahim Çiftçi’nin MHP aday listesinde yer alması, 45 yıl önce işlenen savcı Doğan Öz cinayetini yeniden gündeme getirdi.
SAVCI ÖZ TAKİP EDİLİYORDU
Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz’ün öldürülmesi ile ilgili en detaylı bilgi 2013 yılında Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderilen belgelerle ortaya çıktı. Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderilen belgelere göre Doğan Öz silahlı saldırı sonucu öldürülmeden 8 yıl önce emniyetin takibindeydi. Bu bilgi ise Konya ve Denizli emniyetinin o dönem tuttuğu raporlardaki bilgilere dayanıyordu. Emniyetin raporuna göre Savcı Öz’ün kimlerle görüştüğü, eşi evi her şey takip altındaydı.
AYNI SİLAHIN BAŞKA CİNAYETTE KULLANILMASI ARAŞTIRILMADI
Raporlarda sadece Öz’ün takip edilmesi değil, öldürülme nedenine ilişkin bilgiler de vardı. Emniyet’in raporuna göre Savcı Öz o tarihte dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e Özel Harp Dairesi ve kontrgerillayla ilgili bir rapor sunmasının ardından öldürüldü. Öz’ün ölümünde kullanılan silah iki ay sonra başka bir cinayette kullanılmasına rağmen cinayetler arasındaki bağ araştırılmadı.
RAPORLAR KOMİSYONA GÖNDERİLMEDİ
Savcı Öz’ün 24 Mart 1978’de silahlı saldırı sonucu öldürülmesi ile ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Demirel Tavil, 26 Aralık 1978’de iddianamesini tadı. İbrahim Çiftçi’nin “Tasarlayarak adam öldürmek” ile suçlandığı iddianamede “Olay tutanağı, ölüm tutanağı, tanıma tutanakları, tanık anlatımları, sanık ifadesi, elde edilen kovan ve çekirdekler, ekspertiz raporları” delil olarak sıralanıyor. Ancak Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonuna gönderilen belgeler arasında tanık ifadeleri, olay yeri tutanağı ve ekspertiz raporları yer almadı.
SAVCI ÖZ’ÜN ÜLKÜ OCAKLARINA TUTUMUNDAN RAHATSIZ OLMUŞLAR
İddianamede yer alan bilgilere göre, Savcı Öz o sırada Levent Özyörük isimli öğrencinin öldürülme olayını soruşturuyordu ve Site Öğrenci Yurdu’nda arama yapmıştı. Öz’ün Ülkü Ocakları’na karşı tutumu da rahatsızlık yaratmıştı. İbrahim Çiftçi ile Kocabaş Mali Bilimler Okulu önünde buluşan Hüseyin Demirel ve Hüseyin Demirel ile buluşuyor. Hüseyin Demirel’in İbrahim Çiftçi’ye tabanca vererek Savcı Öz’ü öldürmesini söylediğinin belirtildiği iddianamede, “Tabancanın sanık Çiftçi tarafından alınmasından sonra Demirel ile Çifçi’nin kiraladıkları bir taksi ile Öz’ün adresine gidiyor. Hüseyin Demirel’in Çiftçiye Öz’ü göstererek ve kışkırtmasını yinelemesi üzerine Çiftçi, Savcı Öz’ün otosunun önüne geçerek 5-6 metre kadar uzaklıkta tabanca ile 6-7 el ateş açarak kafasından vuruyor. Savcı Öz aldığı bu yaralar sonucunda olay yerinde ölüyor” denildi.
ÇİFTÇİ CİNAYETİ KABUL EDİYOR
İddianamede İbrahim Çiftçi’nin 26 Aralık 1978 tarihli ifadesi de yer aldı. Ülkü Ocaklarına kayıtlı olmadığını ancak ülkücü olduğunu anlatan Çiftçi, 1977 yılında öğretmen ile kopya konusunda yaşadığı çekişme nedeni ile Ankara Kapalı Cezaevine düştüğünü belirtiyor. Cezaevinde Hüseyin Kocabaş ile tanıştığını anlatan Çiftçi, sanıklardan Hüseyin Demirel’i ise Ankara Ülkü Ocakları eski başkanı olarak 1977 yılı Aralık ayından beri tanıdığını söylüyor. Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz’ü tanımadığını iddia eden Çiftçi, Kocabaş ile Demirel’in Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz’ün Ülkü Ocakları’nın kapatılması için uğraştığı ve site talebe yurdunda haksız arama yaptığından öldürülmesi gerektiğini söylediklerini anlatıyor. Olay günü Demirel’in “Ateş et!” demesi üzerine 6 el ateş ettiğini, olayda kullandığı silahı aldığı talimat doğrultusunda bir gün sonra Demirel’e geri verdiğini ve bir daha kendisini teşvik edenlerle görüşmediğini iddia ediyor. Çiftçi sonradan pişmanlık duyduğunu, ancak kendisini öldürürler diye ihbar edemediğini de öne sürüyor.
BİR SİLAH İKİ ÖLÜM
Savcı Öz’ün öldürmek için kullanılan silah iki ay sonra Muzaffer Üstünel cinayetinde de kullandığı anlaşıldı. Bu cinayetin sanığı ise Çiftçi’yi azmettirdiği belirtilen Hüseyin Kocabaş’tı. 21 Mayıs 1979’da Balıkesir’de yakalanarak Ankara’ya götürülen Kocabaş, Doğan Öz’ün öldürülmesi olayı ile ilgili hiçbir bilgisinin olmadığını iddia etti.
Ülkücü görüşe sahip olduğunu anlatan Kocabaş, 5 Mayıs 1978’de Ankara Demirlibahçe semtinde Muzaffer Üstünel isimli şahsın öldürülmesi olayını Mehmet Yamtar Çelik ve çok iyi tanıdığı arkadaşının direktifiyle gerçekleştirdiğini söylüyor. Bu cinayetteki amaçlarının Dörtyol Ocağı Demirlibahçe Ülkücüleri ve Manisa Öğrenci Yurdu öğrencileri olarak Demirlibahçe semtini ele geçirmek ve bu semtte karşıt görüşlü kişilere karşı bir korku yaratmak olduğunu söyleyen Kocabaş, Üstünel cinayetinin detaylarını anlatıyor.
ÜSTÜNEL CİNAYETİ
Murat Özdemiralp isimli kişinin Üstünel’i gösterek “Bunlar bizim bölgede Komünist hareketleri yürüten ve yöneten kişilerdir” dediğini söyleyen Kocabaş, Mehmet Yamtar Çelik isimli şahsın ise kendilerine mutlaka bir veya birkaç kişinin öldürülmesi gerektiğini defalarca söylediğini, bunun kendileri için bir emir olduğunu ve kendilerinin bu emri yerine getirdiklerini söyledi. Kocabaş’ın “talimat verdi” dediği Mehmet Yamtar Çelik’te ifadesinde, Ülkücü olduğunu söyledi. 1977 yılında Ülkü Ocakları Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyeliğine seçildiğini, Dörtyol ve Demirlibahçe Bölgesi Ülkücülerinin İllegal Başkanı olarak görevlendirildiğini anlatan Yamtar, 14’lü tabir edilen tabancayı Manisa Öğrenci Yurdu İllegal Başkanı Hüseyin Kocabaş’a verdiğini itiraf etti.
ASKERİ DARBE DÖNEMİNDE İDDİANAME
Askeri Darbe döneminde, 1982 yılında Hüseyin Kocabaş hakkında iddianame hazırlandı. Ankara Sıkı Yönetim Komutanlığı Askeri Savcısı İrfan Bacaksız tarafından hazırlanan iddianamede Kocabaş hakkında adam öldürmeye azmettirmek suçundan dava açılldı. Ankara 1 Nolu Askeri Mahkemesi olayda fiili irtibat bulunması nedeniyle Savcı Öz davasında yargılanan Çiftçi’nin davası ile bu davanın birleştirilmesine karar verdi.
BERAAT KARARLARI
Biri firari 3 sanıklı davada mahkeme Doğan Öz’ü öldürdüğü sabit görülerek katliam suçundan dolayı İbrahim Çiftçi’ye idam, Kocabaş’a ise azmettirmekten 12 yıl ağır hapisle cezayı verildi. Yargıtay’ tarafından mahkeme kararının bozulması üzerine yargılamayı yapan mahkeme Daireler Kurulu karalarına uyma zorunluluğu bulunduğunu belirterek katliam suçundan değil Çiftçi’nin adam öldürme suçundan dolayı ölüm cezasına çarptırılması kararlaştırdı. Yargıtay’dan dosyanın 5. kez bozularak gelmesi üzerine Çiftçi hakkında 4 kez idam kararı veren mahkeme bu kez Askeri Mahkeme “Yargıtay Genel Kurulu kararına uymak mecburiyeti nedeniyle sırf hukuki zorunluluk” gerekçesiyle sanıkların beraatına karar verdi.
Öz suikastı dışında İbrahim Çiftçi hakkında 9 Ekim 1978’de Bahçelievler’de 7 TİP’li üniversite öğrencisinin Öldürme olayı ile ilgili 30 Temmuz 1979’da dava açılmıştı. Yargılama sonucunda Ankara Askeri Savcılığı 4.Kolordu Askeri Mahkemesi, beraat kararı vermişti.
ÖZEL HARP RAPORUNDAN SONRA ÖLDÜRÜLÜYOR
Savcı Öz başta olmak üzere birçok cinayetle ilgili belgelerin gittiği Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu, o döneme ilişkin bir rapor hazırladı. Raporda Savcı Doğan Öz’ün öldürülme olayının nedeni şu sözlerle anlatıldı: “Savcı Doğan Öz ve Abdi İpekçi cinayetleri aslında Türkiye’de 12 Eylül askerî darbesini çözmek isteyenler
açısından bütün malzemeleri içermektedir. Bu cinayetin dosyaları, gelişmeleri izlense, araştırılsa zaten her şey ortaya çıkacaktır. Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz, öldürülmeden kısa bir süre önce Başbakan Bülent Ecevit’e Özel Harp Dairesi ve kontrgerillayla ilgili bir rapor sunuyor. Savcı olarak yaptığı yakalamalardan, aldığı ifadelerden, sorgulamalardan vardığı sonuçları içeren bir rapor sunuyor ve diyor ki: ‘Türkiye’de esas tehlike Özel Harp Dairesi merkezli kontrgerilladır ve ben adımımı attığım her yerde bununla karşılaşıyorum. ’Bu raporu yazmasından kısa bir süre sonra evinin önünde öldürülüyor’.
SAVCI ÖZ EMNİYETİN TAKİBİNDE: DOĞU PERİNÇEK DETAYI
Komisyona gönderilen belgeler arasında, savcı Doğan Öz ile ilgili olarak Konya Emniyet Müdürlüğünün 6 Temmuz 1970 ve Denizli Emniyet Müdürlüğünün 02.11.1976 tarihli yazıları da yer aldı. Konya’da da görev yaptığı belirtilen Savcı Öz hakkında meclise gönderilen emniyet raporlarında Öz ve eşi ile ilgili çeşitli iddialar bulunuyor. Süleyman EGE tarafından Türkçe’ye çevrilen ve Ankara Nöbetçi 2.Asliye Ceza Mahkemesince toplatılan “Komünist Manifestosu” isimli kitaptan mektup yazarak, 3 adet istemiş olmasının Doğan Öz’ün Ege ile devamlı ilişkisi olduğu kanaatini kuvvetlendirdiği ifade edilen raporda yer alan ifadeler şunlar:
“24 Aralık 1969 tarihinde Atatürk Anıtı’ndan başlayıp Mevlana Meydanında sona eren yürüyüş boyunca Doğan Öz’ün evinden ayrılmadığı, aynı gün Konya ilinde görülen Ankara Hukuk Fakültesi Asistanlarından Doğu Perinçek’in Doğan Öz’ün evine giderek bir saat kalıp ayrıldığı, Öz’ün sol ideolojiye hizmet etme gayesiyle, eylemlerinden dolayı emniyetçe haklarında soruşturma başlatılan kimselerin bir an önce Adliye’ye intikal ettirilmeleri hususunda görevlilere sık sık telefonla emir verdiği, şahıslar hakkında adliyeye intikalden sonra devamlı olarak takipsizlik kararı verdiği, görevini yerine getirirken dahi, ideolojik düşüncesinin tesiri altında bulunduğu hususunda İçişleri Bakanlığına bilgi verildiği…”.
DENİZLİ EMNİYETİ 2 YIL ÖNCE DOĞAN ÖZ’Ü FİŞLEMİŞ
Konya Emniyet’i gibi Denizli Emniyeti de Doğan Öz’ü takip ettiği görülüyor. Komisyona gönderilen Denizli Emniyeti’nin Doğan Öz’le ilgili raporu şöyle:
“Aşırı sol faaliyetlerinden dolayı durum ve temasları devamlı olarak kontrol altında bulundurulan Denizli Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Doğan Öz’ün ve eşi avukat Hatice Öz’ün Denizli iline geldiği günden beri aşırı solcularla devamlı temasta bulunuyor. TSİP binasında ve kendi evinde gizli toplantılar yaparak bunları bilinçlendirmeyi gaye edindiği… Savcılık sıfatından yararlanarak solcuları silahlandırdığına dair bir ihbarı değerlendiren ve yapılan operasyon neticesi Balaban Kitapevi’nde çok sayıda yasaklanmış kitap ve evinde ordu tipi ruhsatsız tabanca ile yakalanan Mürşit Balabanlılar’ın yakalandıktan hemen sonra Emniyet 1.Şube Şefine telefonla emir vererek şahsın derhal Savcılığa gönderilmesini istediği, şahsı Savcılığa götüren polis memurlarını da suçlunun huzurunda alenen tahrir ve tehdit ettiği… Hukuka saygısı olmadığı, yaptığı işlerle suç işlemek istidadında ve eğiliminde olan anarşistlere de cesaret verdiği gerekçesi ile Denizli ilinden alınarak gerekli idare ve adli kovuşturma yapılması için hakkında Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına yazı yazılan Doğan Öz’ün 20 Temmuz 1977’de Ankara Savcılığı emrine tayin edildiği anlaşılmıştır.”
12 Eylül darbesi öncesi öldürülen Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz, Gazeteci-Yazar Abdi İpekçi ve Prof. Cavit Orhan Tütengil’in aileleri, 12 Eylül askeri darbesine ilişkin Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılan davaya müdahil olacak. Bu cinayetlerin toplumda kaos yaratılması amacıyla işlendiğini iddia eden aileler dilekçelerinde, “Yakınları da bu davanın hem tanığı hem de kanıtlarıdır. Onlar olmadan bu dava eksik kalır” denildi.
ÖZ AİLESİ: ÖLÜMÜNDEN ÖNCE KONTRGERİLLAYLA İLGİLİ BİR DAVA AÇMA HAZIRLIĞINDAYDI
Öte yandan Doğan Öz’ün eşi ve kızı 2012 yılında 12 Eylül askeri darbesine ilişkin açılan davaya müdahil olmak istedi. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilen 2 Nisan 2012 tarihli dilekçe de şu ifadeler kullanıldı: “O dönemde Ankara Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapıyordu. Devletin içindeki kontrgerilla yapılanmasını araştırırken 24 Mart 1978’de Ankara’da kontrgerilla tarafından taşeron olarak kullanılan “ülkücü” İbrahim Çiftçi’ye öldürtüldü. Ölümünden önce Kontrgerillayla (Özel Harp Dairesi) ilgili bir dava açma hazırlığına girişen Öz, başlatacağı büyük soruşturmanın bir ön çalışması olarak kısa bir rapor da yazmıştır. Raporda kontrgerilla hakkında şunları ifade etmiştir: “Şiddet olayları, anarşik eylemler olarak nitelendirilebilecek kadar basit değildir. Amaç, demokrasi umudunu yok etmek; onun yerine faşist düzeni gündeme getirmek ve bütün unsurlarıyla yürürlüğe koymaktır. Böylece ABD ve çokuluslu ortaklıklar, Ortadoğu sorununu büyük ölçüde çözmek amacını gütmektedirler. Bize göre bu sonuca ulaşmada CIA, kontrgerilla gibi gizli örgütlerin yönlendirmesi vardır. Bu örgütler, devlet aygıtını geniş ölçüde kendi amaçlarına uygun şekle dönüştürerek demokrasi düşmanı akımları iktidar yapmayı öngörmüşlerdir.”
Doğan Öz’ün katili olarak yargılanan İbrahim Çiftçi; tüm yargılama boyunca ortaya çıkan onca delile, tanığa ve Mahkeme kararına rağmen “Doğan Öz suikastı” dosyasının Mahkeme ve Askeri Yargıtay arasında gidip geldiği sürenin bir aşamasında araya adeta ‘derin bir el’ girerek beraat ettirildi. İbrahim Çiftçi’ye dokunulamıyordu ve Savcı Öz cinayeti de benzeri çok sayıda diğer siyasi cinayetler gibi cezasızlıkla sonuçlanıyordu.”
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***