Artı Gerçek – Maraş depremlerinin ardından bina güvenliği testleri ile ilgili başvurularda rekor artış yaşanırken, bu testlerin güvenilirliği ile ilgili İTÜ’den dikkat çeken bir uyarı geldi. Binalardan karot alarak test yapan birçok firmanın, kurallara uymayan örnekler alarak test yaptığını; bunun da binalar için yanlış yıkım kararlarına yol açabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Hasan Yıldırım, “Beton yüzeyi karbonatlaştığı için yüzeyi sertleşiyor, yani 40 senelik binaya ölçüm yaptığınız zaman karbonatlaşma sertliğini ölçüyorsunuz, betonun kalite sertliğini ölçmüyorsunuz. Daha güçlü gözükebilir, işte buraya dikkat etmemiz gerek” dedi.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Fakültesi’ne bağlı Yapı Malzemeleri Laboratuvarı’nda her türlü malzemenin testi yapılıyor. Laboratuvarda karot testleri, çimento, kum, demir başta olmak üzere pek çok malzeme özel yöntem ve aletlerle deneysel ortamda test ediliyor. Statik ve dinamik ölçüm cihazları ve yıkıntısız deneylerde kullanılan schmidt, ultrases aygıtları ile karot makineleri de bulunuyor.
Özel makineler ile binaların depreme dayanıklılığı test edilirken, sonuçlar uzman ekip tarafından en ince ayrıntısına kadar araştırılıp rapor haline getiriliyor. İTÜ Yapı Malzemeleri Laboratuvarı Sorumlusu İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Hasan Yıldırım, Kahramanmaraş merkezli depremin ardından depreme dayanıklılık testi için İTÜ İnşaat Fakültesi’ne bağlı Yapı Malzemeleri Laboratuvarı’na yaklaşık 1000 başvuru olduğunu açıkladı. Prof. Dr. Hasan Yıldırım, Schmidt çekici ile yapılan ölçümler için uyarıda bulunarak ‘karbonatlaşma’ tehlikesine dikkat çekti. Prof. Dr. Yıldırım, eski binalardan karot alınmadan ölçüm yapıldığı zaman betonun kalite sertliğinin değil, karbonatlaşma sertliğinin ölçüldüğünü ve yanıltıcı sonuçlar çıkabileceğini ifade etti.
‘PİYASADA, KAROT NUMULERİ ALINIRKEN YANLIŞ UYGULAMALAR VAR’
Hasan Yıldırım, schmidt çekici ile yapılan ölçümler de dikkat edilmesi gereken detayları anlatarak, “Her yerde bina ölçümü yapılıyor. Bir karot alınarak ölçüm yapılıyor, bir de karot almadan ultrasonik metot ya da Schmidt çekici ile sertlikten giderek beton ölçülüyor. Bu gördüğünüz binadan keserek aldığımız karot numune. Bu numuneleri aldılar, kestiler, sildiler. Bunu olduğu gibi kırıyorlar. Amerika’da ve Avrupa’da betonun kalitesi C-50’nin üzerinde olursa bunu kesip düzelterek deney yapma hakkınız var. Ama beton kalitesi C-50’nin altındaysa bunu keseceksiniz, mümkünse sileceksiniz ve üzerine başlık yapacaksınız.
Bu başlığın kalitesi, kıracağınız karot numunesinin mukavemetinden daha yüksek olan bir şey kullanmanız lazım. Betonu ölçüyoruz, başlığın kalitesiz olursa, eğri olursa ondan çıkan sonuç iyi olur mu? Mesela C-50 numune kırıyorlar piyasada, karotu bırakın silindirik numune alınıyor, başlık hatası yaptıklarında C-50 numuneyi doğru düzgün kırsalar 45-50 gelecek ama beton 17 geliyor, dolayısıyla dayanıksız bir beton gibi görülüyor. Gerçekten öyle olduğu, karot alınıp ispat edilmezse bina yıkımına bile gider. Yazık günah, para harcanıyor burada. İTÜ çalışırken karot alıyor, başlığını siliyor, epoksi başlık yapıyoruz ki hatayı sıfıra indiriyoruz ki kırdığımız sonuç doğru olsun” dedi.
KARBONATLAŞMA TEHLİKESİNE DİKKAT ÇEKTİ
Prof. Dr. Hasan Yıldırım, eski binalarda ‘karbonatlaşma’ tehlikesine dikkat çekerek “Schmidt çekici ile ölçüm yapılıyorsa dikkat edilecek bir husus var. 40 yıllık bir binada okuduğun sayı ile 5-10 senelik hazır betonda okuduğun değerler aynı mukavemeti göstermez. Mesela betonun sertliğini 34 okudunuz ama yeni beton için okuduğunuz 34 sayısı aynı mukavemeti vermez. Piyasada buna dikkat etmeleri gerek. İstiyorlarsa 40 yıllık bir binadan karot alsınlar, Schmidt çekici yapsınlar ama yeni bir betondan da Schmidt çekici ile ölçsünler, 36’lık olan bir yerden karot alıp kırsınlar bakalım aynı mukavemeti mi veriyor. Bu vermiyor. Burada piyasada hata yapılıyor. Schmidt çekici de bu hızlı test yönteminin bir tanesi bu. Bununla ölçüm yaptığınız zaman, yıllar geçmiş bir binada beton karbonatlaşıyor, zamanla karbondioksit gazını alarak kalsiyum karbonata dönüşüyor.
Beton yüzeyi karbonatlaştığı için yüzeyi sertleşiyor, yani 40 senelik binaya ölçüm yaptığınız zaman karbonatlaşma sertliğini ölçüyorsunuz, betonun kalite sertliğini ölçmüyorsunuz. Daha güçlü gözükebilir, işte buraya dikkat etmemiz gerek. Yeni binaları Schmidt çekici ile ölçerseniz o binalarda karbonatlaşma olmamış oluyor daha gerçekçi sonuçlar çıkıyor. Sadece Schmidt çekici ile ölçerlerse, tecrübeli değillerse hata yaparlar. Mesela Yangın olmuş bir binada Schmidt çekici ile ölçüm yapamazsınız çünkü Schmidt çekici betonun içinde olan çatlakları görmez. Bu ultrasonik metot ile ölçtüğünüz zaman içinde çatlak olup olmadığını gören bir alet Schmidt çekici bunu görmez. Bu gördüğünüz ultrases aleti. Beton kalitesi ölçüyor, dalgayı ölçüyor. Şu an beton mükemmel gözüküyor” diye konuştu.
‘İTÜ’YE TEST İÇİN 1000 KİŞİ BAŞVURU YAPTI’
Prof. Dr. Hasan Yıldırım, Kahramanmaraşlı depremin ardından vatandaşların bina tespiti için İTÜ’ye başvuru yaptığını belirterek, “İTÜ, ölçüm yapmaya gittiği zaman numune alır, beton sertliğini ölçer, o arada demir donatıları tespit eder, sadece Karot değil. Zemin ile ilgili ayrıca arkadaşlarımız zemini ölçer. O gün eğer anlaşmışsak hep beraber gidilir, sondaj ise sondaj, sismik ise sismik yapılır. Bir binayı bir haftada bitiririz. İTÜ’ye çok başvuru oluyor. Yaklaşık 1000 dilekçe vardır. Bir yandan da kendi okulumuzu inceliyoruz. Karot aldık, güçlendirilecekleri güçlendireceğiz. Üniversite fiyat teklifi verirken, ‘Sondaj yapacağım, doğru iş yapacağım’ diye teklif verdiği için bir bina için en az 40 bin lira ile 80 bin lira arasında fiyat veriyor” şeklinde konuştu. (DHA)
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***