Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Eski ABD Büyükelçisi: “Türkiye Tarihindeki En Belirleyici Seçimler”


Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri, ABD’de de yakından izleniyor.

Son yıllarda Washington-Ankara hattında yaşanan gerilim, Türkiye’nin Rus S-400 hava savunma sistemleri satın alması, Suriye’nin kuzeyindeki varlığı, F-16 savaş uçaklarının satışı için bastırmasının yanısıra ABD’nin Ankara’ya yönelik insan hakları eleştirileri ve Biden yönetiminin 1915 olaylarını “Ermeni soykırımı” olarak tanıması gibi farklı konularda kendisini gösteriyor.

Bu gerilimin önemli bir bölümüne yakından tanıklık eden isimlerden biri de ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi David Satterfield. 2019 Ağustos ayından şu anki Büyükelçi Jeff Flake’in göreve başladığı 2022 Ocak ayına kadar Türkiye’de büyükelçilik koltuğunda olan Satterfield, seçim süreciyle ilgili VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

Türkiye’yi “hayati ve kritik bir NATO ortağı ve müttefiki” olarak tanımlayan Büyükelçi Satterfield, 1950’den bu yana çağdaş Türkiye tarihindeki en belirleyici seçimin yapılacağı görüşünü paylaştı.

“Türkler’in tam ve eksiksiz gelişen bir demokraside yaşamayı hak ettiğine inanıyoruz” diyen Satterfield, demokratik kurumlardaki kısıtlama ve gerilemeler ile tarafsız yargının önemine dikkat çekti.

VOA Türkçe: ABD’nin Türkiye Büyükelçisi olarak edindiğiniz tecrübeler ışığında, seçim sonuçlarını etkileyebilecek temel konuların veya faktörlerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?

Büyükelçi Satterfield: Bu seçimler çağdaş Türkiye tarihindeki belki de en belirleyici seçimler, özellikle de 1950 seçimlerinden bu yana. Bu seçimler Türkiye’nin ekonomik geleceğini ve Türk halkının refahını belirleyecek. Türkiye’nin hem bölgedeki hem de ötesindeki statüsünü ve bir NATO ortağı olarak konumunu da etkileyecek. Seçimleri etkileyecek faktörler, ABD dahil hemen her yerde olduğu gibi. Ekonomi, istihdam, vatandaşların geleceklerine ilişkin umutları ya da endişeleri seçim üzerinde birincil etkiye sahip olacak. Dolayısıyla bence bu, dış gelişmelerden etkilenmekten ziyade Türkler’in geleceğe bakışları açısından çok daha içe dönük bir seçim; ancak son derece önemli.

VOA Türkçe: Türkiye’deki siyasi iklim ve siyasi katılım düzeyi hakkında ne düşünüyorsunuz ve bu konular seçimleri nasıl etkileyebilir?

Büyükelçi Satterfield: Türkiye’de seçim süreçlerine ilişkin siyasi coşku ve katılım düzeyi, Avrupa standartlarına göre bile her zaman son derece yüksek olmuştur. Türkler ülkelerinin demokratik kurumlarına katılmak istiyorlar ve bunu son 10 yılda bu özgürlükleri, bu demokratik kurumları kısıtlamak ve çarpıtmak için aşamalı olarak atılan adımlara rağmen yapıyorlar. Önümüzdeki seçimlerin Türk halkının görüşlerini gerçekten yansıtan bir sonuç vereceğine gerçekten inanıyorum.

VOA Türkçe: Özellikle seçimler bağlamında Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının durumunu nasıl görüyorsunuz?

Büyükelçi Satterfield: ABD hükümeti, Türkiye’de son 10 yılda ekonomi dahil kamusal yaşamın tüm alanlarında otoritenin merkezileşmesi yoluyla artan otoriterlikten duyduğu kaygıyı ifade etti. Kamusal hayata katılım, ifade özgürlüğü ve grupların örgütlenme kabiliyetleri üzerindeki kısıtlamalara ilişkin endişelerimizi dile getirdik. Önemli siyasi figürlerin haksız yere hapse atılmasından duyduğumuz endişeyi geçmişte başka ülkelerle birlikte paylaştık. Türkler’in tam ve eksiksiz gelişen bir demokraside yaşamayı hak ettiğine inanıyoruz.

“Türkiye ABD’nin hayati bir siyasi ortağı”

VOA Türkçe: Seçim sonuçlarının ABD-Türkiye ikili ilişkilerini nasıl etkilemesini bekliyorsunuz?

Büyükelçi Satterfield: ABD’nin Türkiye ile güçlü bir ikili ilişkisi var. Elbette bu ilişkinin zorlukları yok değil. Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması, hem yürütme organında hem de Kongre’de endişelere yol açtı. Bu endişeler, hem demokrasi ve yargı açısından hem de NATO ve Türkiye’nin müttefik statüsü açısından, ülkenin politikalarının yönü konusundaydı. Tüm bunlara rağmen ilişkiler güçlü kalmaya devam etmekte. Türkiye, ABD’nin hayati bir siyasi ortağı. Bu konuda hiçbir şüphe olmamalı.

VOA Türkçe: Türkiye’de özgür, adil ve şeffaf seçimlerin yapılabilmesi için uluslararası toplumun nasıl bir rol oynaması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Büyükelçi Satterfield: Benim gibi uluslararası toplum da demokratik kurumların son on yıldaki yozlaşması ve gerilemesi konusundaki endişelerini dile getirdi. Hepimiz Türk halkının iradesini yansıtan seçimlerin yapıldığını görmek istiyoruz; ancak bunun her şeyden önce Türkiye halkının meselesi olduğuna inanıyorum.

“Başkan’ın ‘soykırım’ açıklanmasına tepki beklenmedik değil”

VOA Türkçe: Bugün 24 Nisan Ermeni olaylarını anma günü. Türkiye, 1915 olaylarını soykırım olarak tanıması için uluslararası baskıyla karşı karşıya. Sizce seçim yılında bu konuyu ele almak Türk siyasetçiler için ne gibi zorluklar ve sonuçlar doğurabilir?

Büyükelçi Satterfield: Ne yazık ki bu konunun bir seçim yılında ya da belki de seçim yılı olmasaydı bile kabul edilmek bir yana, üzerinde düşünülebilecek bir konu olduğuna inanmıyorum. Soruyu yeniden ABD’ye döndüreceğim. ABD’ye ve kendi tarihimize derinlemesine baktığımızda karşılaştığımız zorluklara bakınca İç Savaş ile sonuçlarını, köleleştirme ve sonuçlarını görüyoruz. Bunların üstesinden gelmek bizim için çok zor. Türkler için de kendi varoluş hikayelerini ele almak son derece zor, tıpkı bizim ve başkaları için zor olduğu gibi. Ancak yapılması gerekiyor.

VOA Türkçe: Başkan Biden’ın 24 Nisan açıklaması ve Türk yetkililerin tepkileri hakkında yorumunuz nedir?

Büyükelçi Satterfield: Başkan’ın açıklaması, 1915 olaylarıyla ilgili kelimeyi kullanması, yaşananların aslında bir soykırım olduğu yönündeki görüşümüzü yansıtmakta. Türk hükümetinin tepkisi beklenmedik değil. Türkiye’nin modern tarihi boyunca önceki hükümetlerin tutumu da bu yönde olmuştur.

VOA Türkçe: S-400’lerden ve F-35 projesine değinmiştiniz. Bu meseleler ve elbette F-16’larla ilgili sorunlar ikili ilişkileri gerdi. Bu konular ikili ilişkileri gerdi. Sizin görev süreniz boyunca sıcak bir konuydu ve hala da öyle. Seçimlerden sonra bu meselelerin çözüleceğini düşünüyor musunuz?

Büyükelçi Satterfield: Bunu söylemek çok zor. Muhalefet Türkiye’nin dış ilişkilerinde bir istikrar, bir denge görmek istediğini açıkça ifade etti. Umarız bu, S-400 meselesinin çözümünü de içerir. Türk-Yunan ilişkilerinin düzelmeye devam etmesini çok arzu ediyoruz ve bu konuda her iki hükümetin de övgüyü hak ettiği, olumlu ilerlemeler gördük. Ancak bunlar, Başkan’ın ya da herhangi bir ABD başkanının F-16 satışı gibi önemli bir askeri paketi Kongre’den geçirme kabiliyetini etkileyecek faktörler. Başkan’ın pek çok kez söylediği gibi, Türkiye’ye geliştirilmiş F-16 paketinin satışının önemli olduğuna inanıyoruz. Bu paket, Türkiye’nin kritik bir NATO ortağı olarak diğer NATO uçaklarıyla güvenli bir şekilde birlikte çalışabilme rolünü yerine getirebilmesini sağlamakta. Ancak Türkiye, nihayetinde bu satışları belirleyecek olan Kongre’nin onayını şekillendirmek açısından üzerine düşeni yapmalı.

VOA Türkçe: ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi olarak, Türkiye’nin Suriye’deki müdahalesini ve bunun Türkiye’nin iç siyaseti üzerindeki potansiyel etkisini, özellikle de yaklaşan seçimler bağlamında nasıl görüyorsunuz?

Büyükelçi Satterfield: Bu ilişki karmaşık ve hem iç hem de dış politika ile ilgili. Türkiye yaklaşık 4 milyon Suriyeli mülteciye evsahipliği yapıyor ve bence olağanüstü cömert bir evsahibi. Büyük çoğunluğu kamplarda ya da çadırlarda yaşamıyor. Türk hükümeti, çevresindeki pek çok devletin aksine, bu mültecileri Türk toplumuna entegre etmek için olağanüstü çaba sarf etti. Bu da desteği ve takdiri hak ediyor. Ancak bu konu Türkler için hassas bir konu, özellikle de içeride gerilemenin yaşandığı bir dönemde.

David Satterfield, VOA Türkçe’den Dilge Timoçin’in sorularını yanıtladı.

Dışarıdan bakıldığında, Türkiye’nin Suriye topraklarından kaynaklanan bir tehdide maruz kaldığına şüphe yok ve ABD bunu hiçbir zaman inkar etmedi; bunu anlıyoruz. Neredeyse on yıl önce Suriye’deki unsurlarla, başta IŞİD’i yenmek, şimdi de IŞİD’i kontrol altına almak ve üzerindeki baskıyı sürdürmek ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki gözaltı tesislerinin bütünlüğünü korumak amacıyla bir ortaklığa girdik. Bu, hem ikili ilişkiler için hem Türkiye için bir güçlük. Ancak iki taraf olarak zaman içerisinde bu zorluğun üstesinden gelmeyi başardık. Türkiye’nin ister Suriye’den ister başka bir yerden gelebilecek tehditlere karşı kendini savunma hakkı olduğunu da inkar etmiyoruz.

VOA Türkçe: Seçimlerden sonra hükümet ve cumhurbaşkanı değişirse S-400’ler ve Suriye meselelerinin çözüleceğini düşünüyor musunuz?

Büyükelçi Satterfield: Açıkçası Suriye ve PKK konusundaki dış sorunlarla ilgili politikanın büyük ölçüde aynı kalacağını düşünüyorum. S-400 konusunda ise bir çözüm bulunabileceği konusunda kesinlikle umutluyuz ve bunun Türkiye’nin ulusal ihtiyaçlarını ve ABD ile NATO’nun gereksinimlerini karşılayacak şekilde yapılabileceği yollar var. Ancak bu konudaki kararı şimdiki hükümete ya da kurulacak yeni hükümete bırakıyorum. Bu konuda spekülasyon yapmak için biraz erken.

VOA Türkçe: Seçimlerin ardından tüm bu dış politika konularıyla ilgili olarak Türkiye için herhangi bir uluslararası tepki veya diplomatik zorluk bekliyor musunuz ve Türkiye’nin bunları ele almak için hangi adımları atması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Büyükelçi Satterfield: Cumhurbaşkanı Erdoğan, son bir buçuk yıldır bir dizi komşu ve bölgesel ülke ile ikili ilişkilerin istikrara kavuşturulması ve geliştirilmesi için çaba sarf ediyor. Bu önemli bir adım. Ankara’da hangi hükümet görevde olursa olsun bu sürecin devam etmesini umuyoruz. Ege ve Doğu Akdeniz’deki gerilimin azalmasını umuyoruz. Bu Türkiye’nin, Yunanistan’ın ve tüm komşu ülkelerin menfaatine. Bu hükümet döneminde ilerleme kaydedildiğini gördük. Umarız bu ilerleme hangi hükümet olursa olsun devam eder.

VOA Türkçe: Türkiye’de siyasi istikrar ve yönetim açısından seçim sonrası döneme ilişkin beklentileriniz nelerdir ve olası zorlukların üstesinden gelmek için Türk yetkililere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Büyükelçi Satterfield: Türk yetkililere tavsiyede bulunmak bana düşmez. Hepsi oldukça deneyimli ve şu anda tartışılmakta olan alanlarda oldukça uzmanlar. Benim söyleyebileceğim şey şu: Türkler demokratik bir sisteme özgürce katılabilmek istiyorlar. Siyasi yönlendirme ya da siyasi önyargılarla değil, tarafsız bir şekilde hareket eden bir yargı sistemi görmek istiyorlar. Seçimlerin, Türkler’in bu umutlarının gerçekleşmesine katkıda bulunacak bir sonuç vermesini ümit ediyoruz.

Exit mobile version