Artı Gerçek – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pendik Çamçeşme Meydanında düzenlenen, yapımı tamamlanan 168 projenin toplu açılış törenine katıldı. hedefinden yine muhalefet olan Erdoğan vatandaşlara, “Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Sandıkları 14 Mayıs’ta patlatmaya var mıyız?” diye sordu.
Pendik Yeni Nesil Yaşam Merkezi ve Gençlik Kampı gibi tesislerin açılışının yapıldığı törende Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da yer aldı.
Kendisinin hazır olduğunu belirten Erdoğan, “Siz de hazır mısınız? Çok gür sedayla; Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iyi olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Ben sizleri Allah için seviyorum. Ama burada kaldı 32 gün. Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Sandıkları 14 Mayıs’ta patlatmaya var mıyız? Kalın sağlıcakla.” ifadelerini kullandı.
Konuşmasında ‘seccade’ konusunu yeniden açana Erdoğan, “Bunlara asıl kıblenin neresi olduğunu 14 Mayısta siz bildireceksiniz. Bizim derdimiz var, derdimiz. Biz, dertliyiz. Fakat, istismarla bu yollarda dolaşanlar, istismarla sağa sola savrulanlar bilmezler ki inşallah 14 Mayısta gereken dersi benim milletim onlara verecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmada öne çıkan ifadeler şöyle:
“*Enkazları kaldırıyoruz inşallah en yakın zamanda da konutları bitirerek hak edenlere teslim etmenin gayreti içerisinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
*Buradan afetle mücadele eden vatandaşlarımızla birlikte ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’yı savunan Filistinli kardeşlerimize de dua ediyoruz. Bir damla suya bir kuru ekmeğe muhtaç şekilde Ramazanı geçiren Yemenli kardeşlerimize dua ediyoruz.
*Her türlü ayrımcılığa ve baskıya rağmen inançlarına sahip çıkan gurbetçilerimize dua ediyorum. Seccadeyi gösteriyor da, seccadeyi niye gösterdiğini anlıyorum. Sevgili kızlarımız siz, kıblenizi biliyorsunuz ama kıbleyi bilmeyenler tabi ki seccadeye ayakkabıyla basar.
*Bunlara asıl kıblenin neresi olduğunu 14 Mayısta siz bildireceksiniz. Bizim derdimiz var, derdimiz. Biz, dertliyiz. Fakat, istismarla bu yollarda dolaşanlar, istismarla sağa sola savrulanlar bilmezler ki inşallah 14 Mayısta gereken dersi benim milletim onlara verecektir.
*Balkanlardan Kafkaslara, Afrika’dan Asya’ya kalbi bizimle çarpan tüm gönül dostlarımıza dua ediyoruz. Rabbimizden bu Ramazan-ı Şerifin coğrafyamızdaki açlık, afet ve savaşlar sebebiyle buruk geçirdiğimiz son Ramazan olmasına dua ediyoruz. Bugün bir kez daha Pendikte bulunmanın bahtiyarlığı içindeyim.
‘ESKİ KÖTÜ GÜNLERİNE DÖNDÜRMEMEK İÇİN ÇALIŞTIK’
*Şu an toplandığımız meydanın bizim için önemi var. Hep diyorum ya; ah şu meydanların bir dili olsa da konuşsa. İşte bu meydan, mücadelemizin de, muhabbetimizin de bizzat şahidi olan bir meydan.
*Şu muhteşem katılım buraya gelene kadar, caddenin sağındaki solundaki vatandaşlarımın ilgi ve alakası neyin ne olduğunu gösteriyor. Sordum, Emniyete dedim ki bu törende katılım ne? Aldığım cevap şu. 50 bin.
*Yürüyoruz, yürüyecek bu millet arkandan diyorlar. Bu meydan, bizim Pendik’le kurduğumuz güçlü gönül bağının timsali olan bir meydandır. 1994, büyükşehir belediye başkanı adayı olarak gece gündüz demeden İstanbul’u adeta mahalle mahalle dolaşıyoruz.
*Daha önce kapısı hiç çalınmamış, hiç uğranılmamış bölgeleri tek tek ziyaret ediyoruz. İstanbul’un çeperlerinden başlayarak bu aziz şehri tamamıyla bağrımıza basıyoruz. Bu ziyaretimizin birinde Fevzi Çakmak Mahallesine İhsan Dayının kahvehanesine de geldik.
*Yaşıyorsa, selam. Ölmüşse, Allah rahmet eylesin. Amacımız mahalle sakinlerine selam vermekti fakat ziyaretimiz ilçedeki diğer vatandaşlarımızın da ilgisiyle bir anda kahvenin önü miting alanına dönüştü.
*O geceyi Pendikli kardeşlerimizin şahsımıza gösterdiği sevgiyi hiçbir zaman unutamadım. Aynı şekilde ziyaret ettiğimiz mahallelerin susuzluğunu, çamur çukur yollarını, her gün dinamitlerin patlatıldığı taş ocaklarını da hiç unutamadım.
*Bakımsızlığın, hizmetsizliğin pençesinde kıvranan o eski İstanbul’u, eski Pendik’i de asla unutamadım. İstanbul’u ve Pendik’i bir daha eski kötü günlerine döndürmemek için hep canla, başla çalıştık.
*Balkanlardan Kafkaslara, Afrika’dan Asya’ya kalbi bizimle çarpan tüm gönül dostlarımıza dua ediyoruz. Rabbimizden bu Ramazan-ı Şerifin coğrafyamızdaki açlık, afet ve savaşlar sebebiyle buruk geçirdiğimiz son Ramazan olmasına dua ediyoruz. Bugün bir kez daha Pendik’te bulunmanın bahtiyarlığı içindeyim.
‘ESKİ KÖTÜ GÜNLERİNE DÖNDÜRMEMEK İÇİN ÇALIŞTIK’
*Şu an toplandığımız meydanın bizim için önemi var. Hep diyorum ya; ah şu meydanların bir dili olsa da konuşsa. İşte bu meydan, mücadelemizin de, muhabbetimizin de bizzat şahidi olan bir meydan.
*Şu muhteşem katılım buraya gelene kadar, caddenin sağındaki solundaki vatandaşlarımın ilgi ve alakası neyin ne olduğunu gösteriyor. Sordum, Emniyete dedim ki bu törende katılım ne? Aldığım cevap şu. 50 bin.
*Yürüyoruz, yürüyecek bu millet arkandan diyorlar. Bu meydan, bizim Pendik’le kurduğumuz güçlü gönül bağının timsali olan bir meydandır. 1994, büyükşehir belediye başkanı adayı olarak gece gündüz demeden İstanbul’u adeta mahalle mahalle dolaşıyoruz.
*Daha önce kapısı hiç çalınmamış, hiç uğranılmamış bölgeleri tek tek ziyaret ediyoruz. İstanbulun çeperlerinden başlayarak bu aziz şehri tamamıyla bağrımıza basıyoruz. Bu ziyaretimizin birinde Fevzi Çakmak Mahallesine İhsan Dayının kahvehanesine de geldik.
*Yaşıyorsa, selam. Ölmüşse, Allah rahmet eylesin. Amacımız mahalle sakinlerine selam vermekti fakat ziyaretimiz ilçedeki diğer vatandaşlarımızın da ilgisiyle bir anda kahvenin önü miting alanına dönüştü.
*O geceyi Pendikli kardeşlerimizin şahsımıza gösterdiği sevgiyi hiçbir zaman unutamadım. Aynı şekilde ziyaret ettiğimiz mahallelerin susuzluğunu, çamur çukur yollarını, her gün dinamitlerin patlatıldığı taş ocaklarını da hiç unutamadım.
*Bakımsızlığın, hizmetsizliğin pençesinde kıvranan o eski İstanbul’u, eski Pendik’i de asla unutamadım. İstanbul’u ve Pendik’i bir daha eski kötü günlerine döndürmemek için hep canla, başla çalıştık.”
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***