Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Depremin 2’nci ayı: Devlet engelleme, gönüllüler dayanışma peşinde


RIHA – Mereş merkezli depremler, koordinasyonsuz devlet kurumları, satılan Kızılay çadırları ve hak ihlalleriyle iki ayını geride bırakırken, bu olumsuzluklara rağmen gönüllülerden oluşan dayanışma ağıyla yaralar sarılmaya devam ediliyor. 

 

Mereş’ın Bazarcix (Pazarcık) ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde gerçekleşen depremlerin üzerinden iki ay geçti. 6 Şubat’ta gerçekleşen depremlerde Mereş, Hatay, Semsûr, Meletî, Riha, Amed, Dîlok, Adana, Osmaniye, Kilis ve Xarpêt etkilenirken, deprem başta Suriye olmak üzere İsrail, Lübnan ve Mısır’da da hissedildi.

 

Mereş, Hatay, Semsûr ve Meletî’de çok daha büyük yıkımlara neden olan depremlerde, son açıklanan resmi verilere göre; 50 bin 399 insan yaşamını yitirdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un paylaştığı son verilere göre; 1 milyon 728 bin binada inceleme yapıldı, 227 bin 27 binanın yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğu kaydedildi. Bu binalar içerisinde 637 bin 222 bağımsız bölümün yer aldığı belirtilirken, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı deprem raporuna göre; depremin Türkiye ekonomisi üzerinde yol açtığı yük 2 trilyon TL, yani 103,6 milyar Dolar. Depremin etkilediği kentlerde toplam 2,6 milyon konutun olduğu belirtilen rapora göre her 5 konuttan biri ya yıkıldı ya da oturulamaz halde. Ortaya çıkan bu tabloya göre depremdeki hasar Türkiye’nin 2023 Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’nın (GSYH) yüzde 9’una denk geliyor. 

 

DEVLET KOORDİNASYONSUZLUĞU

 

Depremin hemen ardından halkın en büyük tepkisi devlet kurumlarının koordinasyonsuzluğuna oldu. Depremin ilk üç günü AFAD, Kızılay ve ordu başta olmak üzere birçok devlet kurumu herhangi bir çalışma başlatmadı. Kentlerde valilikler öncülüğünde kurulan kriz koordinasyon masalarının kendisi kriz halini alırken, arama kurtarma çalışmalarına bir türlü başlanılmadı. Bu nedenle binlerce insan soğuktan donarak hayatını kaybetti. 

 

Günlerce depremin yaşandığı kentlerde olmayan devlet, depremden 3-4 gün sonra ortaya çıktı. Devlet kurumlarının harekete geçmesiyle ilk iş, farklı kentlerden deprem bölgelerine gönderilen yardımlara el koymak oldu. Depremin yaşandığı kentlerin girişlerinde kurulan kontrol noktalarında yardım malzemesi getiren yüzlerce TIR engellendi. Depremzedelerle yardımlaşmaya gelen bazı gönüllüler de kent girişinden geri çevrildi. 

 

KIZILAY ÇADIR SATTI

 

Deprem nedeniyle yüzbinlerce ev yıkıldı, milyonlarca insan sokakta kaldı. Depremden kurtulanlar ise, ayrı bir mağduriyet yaşadı. Soğuk hava koşullarına rağmen yüzbinlerce insan sokakta yaşarken, halka yardım için kurulan ve halkın vergi, bağışlarıyla ekonomisi sağlanan devlet kuruluşu olan Kızılay, elindeki çadırları sattı. Depremin ilk günlerinde hemen deprem bölgesine giderek bir yardımlaşma ağı kuran AHBAP, yurttaşların barınma sorunu gidermek için çadır arayışına girdi. Kızılay, 46 milyon TL karşılığında 2 bin 50 çadırı AHBAP’a sattı. Kızılay’ın çadır sattığı bir diğer kurum ise Türkiye Eczacılar Birliği (TEB). TEB Başkanı Arman Üney, yaptığı açıklamada tanesi 140 bin TL’den 5 adet çadır Kızılay’dan satın aldıklarını duyurdu. 

 

IRKÇI SÖYLEMLER VE İŞKENCE 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremden etkilenen 10 kentte 3 ay süreli Olağanüstü Hal (OHAL) kararı aldıklarını açıkladı. OHAL kararının hemen ardından işkence, kötü muamele haberleri gelmeye başladı. Depremin ilk günlerinden itibaren belli odaklar tarafından mülteciler ötekileştirici söylemlere maruz kaldı. Deprem bölgelerinde yaşanan yağma olaylarının Suriyeli mülteciler tarafından yapıldığına yönelik sanal medyada yapılan paylaşımlarla, mülteciler hedef gösterildi. Özellikle Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve benzerlerinin Hatay’da yaptığı açıklamalar, Suriyeli mültecileri hedef haline getirdi. 

 

Depremin 3’üncü gününden sonra güvenliği sağlamak amacıyla farklı kentlerden getirilen askerler, birçok hak ihlalini beraberinde getirdi. Hatay’da konuşlandırılan Jandarma Özel Harekat (JÖH) ekipleri tarafından halka ve dayanışma içerisinde yer alan demokratik kitle örgütleri ile bazı siyasi partilere hak ihlali uygulandı. Antakya ve Defne ilçelerinde geceleri plakasız polis ve asker panzerleri ve akrepleri, aynı şekilde içlerinde sivil giyimli plakasız minibüsler ve araçlar kentte gezerek korku ve endişe yaydı. 

 

11 Şubat’ta ise Hatay’ın Altınözü İlçe Jandarma Komutanlığı’na “hırsızlık” yaptığı iddiasıyla götürülen 27 yaşındaki Ahmet Güreşçi burada işkenceyle öldürüldü. Semsûr’da ise gönüllü olarak yardıma gelen 5 genç, polis tarafından işkenceye maruz bırakıldı.

 

HALA ÇADIR YOK 

 

Depremin üzerinden iki ay geçmesine rağmen hala halkın çadır ihtiyacı karşılanmadı. 11 ilde toplam 637 bin 222 bağımsız bölüm yıkılırken, buna karşılık dağıtılan çadır sayısı 411 binde kaldı. Deprem bölgesinin genelinde 209 konteyner kenti kurma çalışmalarının sürdüğünü belirten İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, deprem üzerinden 60 gün geçmesine rağmen hala sadece 15 bin 809 konteynerin kurulduğunu duyurdu

 

DEPREM KAYIPLARI 

 

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu yayınladığı verilere göre Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kurumlarında bakım ve gözetim altındaki 51 çocuk, Sağlık Bakanlığı kurumlarında ise 162 kimliği tespit edilemeyen çocuk tedavi görüyor. Bu çocuklardan 137’si 0-1 yaş aralığında. Yine deprem bölgelerinden 55 çocuk için kayıp başvurusu olduğunu, onları bulmak içinde çalışmaların sürdüğünü kaydeden Holoğlu, şimdiye kadar 140 yetişkin için kayıp müracaatı olduğunu duyurdu.

 

YAŞANAN GÖÇLER 

 

Depremle birlikte bir göç dalgası da başladı. 13 buçuk milyon insanın yaşadığı deprem bölgesindeki insanların bir kısmı ilçelerdeki ve köylerindeki akrabalarının yanına giderken, bir kısmı da İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin gibi kentler başta olmak üzere farklı kentlere taşındı. GSM operatörlerinin yayınladığı verilere göre depremden 1 gün önce deprem kentlerinde sinyal veren 2 buçuk milyon telefonun başka kentlerde sinyal verdiği tespit edildi. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’da 2 milyon 200 bin depremzedenin başka kentlere göç ettiğini duyurdu. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Temsilcisi Louisa Vinton’un açıkladığı verilere göre 2,7 milyon kişi deprem bölgesinden göç etti. 

 

EĞİTİMSİZLİKTEKİ BELİRSİZLİK 

 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ülke genelinde üniversitelerde eğitime ara verdiklerini duyurdu, daha sonra uzaktan eğitime geçileceğini söyledi. Bir süre sonra ise Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, 3 Nisan’da devam şartı olmadan isteyen öğrencilerin yüz yüze eğitime başlayabileceğini belirtti. Deprem bölgesinde ise, eğitimin nasıl ve ne zaman sağlanacağı belirsizliğini hala koruyor. 

 

SİVİL DAYANIŞMA AĞLARI

 

Depremin yaşanmasıyla birlikte Colemerg, Wan, Elîh, Amed, Şirnex, İstanbul, İzmir, Ankara, Tokat, Manisa gibi Türkiye ve Kurdistan’ın birçok kentinden iktidardan ve devlet kurumlarından umudunu kesen on binlerce yurttaş, dayanışma için deprem bölgesine akın etti. 

 

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) gibi siyasi partiler, Türk Tabipler Birliği (TTB), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) gibi meslek odaları ve sendikalar, depremin yaşandığı kentlere gelerek yurttaşlara ilk el uzatanlar oldu. Depremin yaşandığı kentlerde kurdukları Kriz Koordinasyon Masası ile arama kurtarma çalışmaları, yeme içme, barınma gibi birçok sorunun giderilmesinde büyük bir dayanışma ağı kurdular. Bu dayanışma ağları sayesinde yüzbinlerce depremzede yaşam olanağına kavuştu. Halkın kurduğu bu dayanışma ağı sürüyor.

 

MA / Ömer Akın

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version