Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Bir banka nasıl batar?

Bir banka nasıl batar?


YORUM | ORHAN ÖZCAN

Bankalar, ekosistemin güven üzerine kurulu en önemli aktörüdür. Bankalar, en basit anlatımla,  bilindiği gibi mevduat sahiplerinin parasını alır ve bu paranın önemli bir kısmını kredi talep eden müşterilerine plase eder. Aslında çok basit görünen bu para yatırma (mevduat) ve paranın plase edilmesi (kredi) işlemi arkasında çok önemli riskleri içerir. Çok basit şekliyle yatırılan paranın vadesi ile kredi olarak verilen paranın vadesinin aynı olmaması vade uyumsuzluğu riski yaratır. Hem mevduatın, hem de kredinin aynı tutarda ve aynı vadede olduğu bir örnekte mevduat sahibinin vadeden önce parasını çekmek istemesi ile bu beraberinde likidite riskini getirir.

Mevduat sahibi istediği, dilediği zaman bankada mevduatta duran parasını çekebilir ama bir banka,  finansalları düzgün, ödemelerini  düzenli yapan bir krediyi geri isteyemez. Mevduat sahiplerinin paralarını istedikleri gibi çekmeleri, ama bunu yanında ödemeleri düzgün ve herhangi bir olumsuzluğu olmayan kredi müşterisinden kredisinin geri ödemesini isteyememesi, bu basit örnekte likidite riskini oluşturur. Çünkü mevduat sahibinin parası kredi alana gitmiştir ve geri isteyemeyeceği için, bu paranın bulunamaması riski doğmuştur.

İşte ABD’de Silicon Valley Bank’ın başına gelen,  hem likidite riskinden,  hem de son dönemde yükselen faiz oranları (faiz oranı riski) ve tahvil fiyatlarındaki düşüşten kaynaklanmıştır.  Müşterilerinin bir kısmı mevduatlarını çekince, çekilen bu parayı bulmak için banka elindeki tahvil stokunu vadesinden önce satmış, ancak düşen tahvil fiyatlarından yapılan satış nedeniyle oldukça önemli bir zarar gerçekleşmiştir. Oluşan bu zararı gidermek için ortaklarından sermaye artırımı yapmalarını istemiş, ortaklar buna yanaşmayınca banka iflasa gitmiştir. Bu iflas hem likidite riski hem de faiz oranı riski sonucu oluşan bir batıştır.

Bunun yanında  verdiği krediler nedeniyle  de (kredi riski) banka batışları çok yaygındır. Bankaların kredi portföylerinde sorunlu kredi oranının (NPL) yüksekliği ve bu oranın giderek artması ve zaman içinde çözülememesi, yeterli karşılıkların ayrılmaması, bir süre sonra bankanın iflasına giden yolu açabilir. İsviçre’nin ünlü bankası Credit Suisse’nin başına gelen durum bu riskten kaynaklanmaktadır.

Biraz tekniğe girerek özetlemek gerekirse, bankalar piyasa riski dediğimiz, likidite riski, faiz oranı riski, vade uyumsuzluğu riskleri ile doğrudan doğruya karşı karşıyadırlar. Silicon Valley Bank bu risklerin kurbanıdır. 

Diğer çok önemli risk kredi riskidir ve Credit Suisse’nin doğrudan yaşadığı risktir. Kredi verilirken yapılan tüm analizler ve doğru kredi kararlarının verilmesi büyük önem taşır. Ama bazı durumlarda kredi baştan doğru verilse dahi daha sonra ortaya çıkan kredi müşterisindeki  yönetim hataları veya konjonktürel gelişmeler de krediyi problemli hale getirebilir.

Tam bir banka batışına sebep olamamakla birlikte önemli zararlara sebebiyet veren operasyonel risklerde çok önemli risklerden biridir.

Kıta Avrupasında uzun yıllardır banka risklerinin yönetimi, kontrolü ve ölçülmesi üzerine çalışan ve çok önemli bir komite olan Basel Komitesi ve onun aldığı  kararlar ve düzenlemeler bankaların bu riskleri en iyi şekilde ölçmeleri ve yönetmelerini amaçlamaktadır.

Basel kurallarına tam uyumlu gelişmiş risk yönetimleri, sağlıklı bankacılık sistemi için olmazsa olmazlardandır.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version