Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Restorasyoncular kaybetti!

Restorasyoncular kaybetti!


YORUM | M. NEDİM HAZAR

Şu anda hapiste tutulan meslektaşım ve arkadaşım Mustafa Ünal’ın bir toplantıda söylediklerini hala hatırlarım: 

“İstanbul için ‘Bizans’ derler ama emin olun ki Ankara; ‘Kahpe Bizans’tır…”

Konumuz İYİ Parti ve Meral Akşener’in son hamlesi. 

Koray Aydın, Turhan Çömez türü Ergenekon uzantılı networke bakıldığında, Akşener’in tahmin edilenden çok daha fazla bir kuşatma altında olduğu aşikar. 

Belki gelen bu yüksek desibelli itirazlardan sonra Meral Hanım “Vay biz ne yaptık!” şeklinde bir düşünceye girmiş olabilir ama yine de durumun gerçekliğini zedelemez bundan sonraki pişmanlıklar. 

Şahsen, Kılıçdaroğlu bile Meral Hanım’ın bu manevrasından sonra “Hay dilim tutulaydı da, aday olduğumu söylemeyeydim” şeklinde düşünüyor olabilir. 

Ancak geçmişler olsun. 

İYİ Parti cenahına bir bakın. 

Sonra da iktidar cenahına. 

Bu son hamleden kimlerin zil takıp oynadığını görmek bile, hamlenin kimin faydasına olduğunu görmek için yeterli. 

Hiç de öyle, “Böylesi daha iyi oldu” filan demeyiniz. 

Şu fakir bidayetinden beri Tayyip Erdoğan’ın siyasi yollarla gitmeyeceğini hep yazdım, çizdim, ifade ettim. 

Manzara tam tersi olsaydı bile, yani Akşener, “Biz de Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz” deseydi bile, emin olun Erdoğan kaybetme ihtimali olan bir seçimi hayatta yaptırmazdı. 

Bunu anlayın yahu!

“Herkes yanılıyor” demiyorum asla. 

Aksine, herkes hakikati söylüyor. 

Ancak, hakikatin bir kısmını sadece. 

Kimileri bu işte Ergenekon ve derin devletin parmağı olduğunu düşünüyor. El hak, doğrudur. 

Kimileri rant mafyasının esir aldığı siyasetçilerin ağırlık koyduğunu söylüyor. Buna da inanırım. 

Kimileri ise siyasetin böyle iğrenç bir şey olduğunu hatırlatıyor ki onlar da kesinlikle haklıdır. 

Ancak hakikatin tamamı değildir bunlardan biri ya da bir kaçı. 

Mesele şu:

Türkiye, özellikle 17/25 Aralık’tan sonra muazzam bir bozulma, murdar olma süreci yaşadı. 

Şu anda en tepesinden en çekirdek ailesine kadar bozulmamış, ifsat olmamış hiçbir şey kalmadı. 

Erdoğan’ın bu ülkeye yaptığı en büyük kötülük bu. 

Her şeyi mahvetmek için, tüm ülkeyi kokuşmuş bir bataklığa çevirdi. 

İster koltuk sevdası deyin, ister altın zaafı, isterseniz ruh hastalığı. 

Hakikat değişmiyor.

Bunun için 6’lı masanın hazırladığı “Mutabakat Metni”ne bakmak yeterli. 

Tam 2 bin 300 madde var. 

Tahrip edilmiş, yok edilmiş 2 bin 300 farklı alan. 

Problemi teşhis etmişti 6’lı masanın kurmayları. 

Sıkıntı tedavideydi. 

Yoksa teşhisi herkes üç aşağı beş yukarı yapıyor zaten. 

Mutabakat metni, bir restorasyon metniydi, bir reform değil. 

Muhalefet, ülkeyi eski durumuna getirmek için teşhisleri sıralıyordu, daha ilerisine gitmek için ne yapacaklarını asla konuşmamışlardı. 

Ve şimdi anlaşılıyor ki, başta CHP olmak üzere şu andaki hiçbir siyasi partinin böyle bir derdi yok. 

Hatta İYİ Parti örneğinde olduğu gibi, sadece rol değişikliği isteniyor aslında. 

Bu zehirli çağı sürdürecek bir isim gelsin mutlaka. 

Yine rantlar olsun. 

Yine demokrasi asla konuşulmasın ve ilerlemesin. 

Özgürlükleri zaten umursamıyorlar. 

Şahsen Davutoğlu’na baktığımda yenilikçi, ıslahatçı biri görmüyorum dostlar, kimse kusura bakmasın. 

Sur’u yerle bir eden, medyaya çöken, kanlı seçim kampanyalarına ve yolsuzluklara “gık” çıkarmayan birinin, partisinden kovulmasından sonra demokrat kesilmesinin bir anlamı olamaz!

DP, DEVA, Saadet…

Bunların hiçbirinin mevcut iktidardan zerre farkı yok bence. 

Ve elbette İYİ Parti. Kimse beni Bahçeli ile Akşener arasında fark olduğuna ikna edemez. 

Partisini de en fazla “MHP artığı” olabildi. 

Eh şimdi, çıkışsız kalmış bir toplumun, bu kadroya bir umut sarılmasını elbette şeytanın avukatlığını yaparak çok fazla kötülemek istemedin eskiden. 

Ancak, şahsen ben defalarca yazdığımı hatırlıyorum, “Bu ülkeden siyaseten ümidi olanlar yanılacaktır!”

Biliyorum, ülkenin önemli bir kesimi müthiş derecede umutsuz. 

Ben siyaseten umutsuzum ama bu işin asli aktörlerinin sahaya inmeye başladığını gördükçe umudum artmaktadır. 

Bu ülkeye arzu ettiğimiz özgürlük, eşitlik ve adalet Kılıçdaroğlu gibi isimlerle gelmez, gelmeyecektir. 

Belki biraz daha karanlığa gömüleceğiz, belki daha çok acı çekeceğiz ama bambaşka bir final tahayyül etmekteyim. 

Ömrüm vefa eder mi bilmem ama siz göreceksiniz dostlar, göreceksiniz. 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version