Artı Gerçek – Maraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerde yıkım yaşanan 11 ilde enkaz taşıma çalışmaları devam ederken, uzmanlar molozlarda bulunabilecek kimyasal maddeler dolayısıyla taşınacak alanların iyi belirlenmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Hatay’da depremde ortaya çıkan moloz atıklarının depolama alanlarında inceleme yapan ,Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mutlu Yılmaz, depolama alanların depremden sonra belirlendiği sorunlara sebep olacağını ve molozlardaki kimyasalların içme suyuna karışma riski olduğunu söyledi.
‘BAZI DEPOLAR YÖNETMELİĞE UYGUN DEĞİL’
Prof. Dr. Yılmaz, toplam 15 depolama alanını incelediğini ve bu alanların bazılarının yönetmeliğe uygun olmadığını tespit ettiğini söyledi. Depremden sonra ortaya çıkan molozların kimyasal madde barındırabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Yılmaz, şöyle konuştu:
“Bunların hepsi yıkıntı halinde bir aradadır ve bu atıkların uygun alanlarda depolanması gerekir. Örneğin, 2010 yılı öncesine kadar inşaatlarda asbest malzeme kullanılıyordu ve bunlar çok tehlikeli materyallerdir. 2010 yılından sonra bu malzemeler yasaklandı; ama depremde yıkılan binaların çoğunun 2010 yılından önce yapıldığını biliyoruz. Bu sebeple, özellikle bu molozların uygun ortamda depolanması gerekir, yoksa insan ve çevre sağlığı açısından çok ciddi sorunlar oluşturacaktır”
‘DEPOLAMA ALANLARI DEPREMDEN SONRA BELİRLENMİŞ’
Depremden önce bu tür depolama alanlarının belirlenmesi ve deprem sonrasında acilen harekete geçilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, Hatay’da incelemelerde bulunduğu alanların pek çoğunun deprem sonrasında ve hızlı bir şekilde belirlendiğini ve bu sebeple de bazılarının mevcut yönetmeliklere dahi uygun olmadığına dikkat çekti:
“Mesela yönetmelikte, ‘zeytin alanlarına 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikaları dışında herhangi bir işlem uygulanamaz.’ İçme ve kullanma suyu alanlarına 200 metre mesafeye kadar, herhangi bir faaliyet alanı olmaması gerekir; ama biz burada inşaat atıkları depolamışız. Akarsu kenarında ya da sulak alanlarda bu malzemenin depolandığını görüyoruz. Yerleşim alanlarına minimum 200 metre mesafe olması lazım; ama bazı alanlarda bu mesafenin 50 metrenin bile daha altına düştüğünü görüyoruz. Yine tarım alanlarına depolama yapıldığını görüyoruz. Buğday tarlasının ya da portakal tarlalarının hemen kenarında depolama yapıldığını görüyoruz”
‘ASIL TEHLİKE YER ALTI SULARINA SIZMASI’
Prof. Dr. Mutlu Yılmaz, bir depolama alanının ise sulak alan içerisinde yer aldığını belirterek, “Burası, asıl korunması gereken yerlerden bir tanesi bana göre. Bazılarının ise tarım alanları ile iç içe olduğunu görüyoruz. Bunlar tabii ki mevcut şartlarda sıkıntı yaratacaktır; ama bana göre asıl en önemlisi ilerleyen zamanlarda, depolanan atıklardaki özellikle zararlı malzemenin içme sularına karışması ya da yer altı sularına sızmasıdır. Bunun için ciddi anlamda risk var” diye konuştu. (DHA)
Prof. Dr. Ergör: Deprem bölgesinde ‘asbest’ tehlikesi geri planda kalıyor
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***