Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Mereş’i terk etmediler: Burası saray bize


MEREŞ – Kar altında 5 gün kalarak mahallesini terk etmeyen Ateşal ailesi, gönüllülerin sağladığı destek ve yardımlarla yaşama tutunuyor. Yırtık da olsa çadırla yuva kurduğunu söyleyen Fatma Ateşal, “Burası saray bize” dedi.

 

Mereş’in Dulkadiroğlu ilçesine bağlı Yahya Kemal Mahallesi’nde depremlerden sonra 5 gün karla karışık yağmurun altında bekleyen Fatma Ateşal ve eşi İhsan Ateşal, mahalleyi terk etmedi. Ateşal çifti, kendi imkanlarıyla kurdukları çadırla mahalleliye öncülük etti, dayanışmayı örgütledi. Branda ile kurulan ilk çadırın ardından, kimi yurttaşlar brandalarla kurdukları, kimisi de gönüllülerin gönderdiği çadırlarla mahallede doğal bir çadır kent kurdu. Tuvalet ihtiyacının sağlam evlere girilerek karşılandığı alanda, gönüllüler eliyle gönderilen kuru gıda gibi temel ihtiyaçlarla mahalleli ayakta durmaya çalışıyor.

 

‘5 GÜN AÇIKTA DURDUK’

 

Depreme sahur yemeği yemek için oturduğunda yakalandığını kaydeden Fatma Ateşal, deprem anını “Bir anda tufan koptu. Bomba gibi patladı duvarlarım. Üçümüz içerde kaldık. Kendi mücadelemizle dışarı çıktık” diye anlattı. Karla karışık yağmurun etkili olduğu ilk beş gün dışarıda kaldıklarını ve sağlam olan bir evin balkonunun altında yaktıkları ateşin etrafına sığındıklarını dile getiren Fatma Ateşal, “5 gün açıkta durduk. 5 günden sonra kendi mücadelemizle bir tane çadır bulduk. 10-15 kişi komşularla bu çadırda kaldık, ben yemek yaptım onlar yedi. Hiç uyumadık. Aradan 10-15 gün geçti, bir hayırsever bir çadır getirdi, bizi içine yerleştirdi. Çoluğumuzla çocuğumuzla, eşimizle, dostumuzla evimizde şimdilik bu. İnşallah bu günlerin hepsi geçecek” dedi.

 

‘BURASI BİR EV OLDU’

 

Dışarıda kaldıkları 5 günün çok kötü geçtiğini kaydeden Ateşal, “Perişan, yağmurun, soğuğun altında. Hiçbir yardım gelmeden çok zor günlerimiz oldu. 3 gün sonra yardım geldi. 3 güne kadar hep kendimiz ateş yakarak öyle durduk. 3 gün sonra yardımlar geldi. Şimdi bu çadırda yaşıyoruz. Küçük ama burası da bir ev oldu bize. Yaşıyoruz ne yapalım. Burada bir hafta 7 kişi kaldık. Bir hafta sonra 3’e indik. Şimdi yuvarlanıp, gidiyoruz. İlk çadırı ben kurdum burada. Hep buraya toplandı, eş dost. Herkes kurdu çadırını oturuyoruz. Devlet çadırı yok. Devletimizden bir çadır göremedik. Getirmediler de. Her yere başvuruyoruz. Bize çadır vermiyorlar. Hayırseverler getirdi, bizi koydu içine” ifadelerini kullandı.

 

‘YIRTIK DA OLSA YUVA KURDUM’

 

Depremden önce 20 yılda var ettikleri bir evleri ve düzenleri olduğunu kaydeden Ateşal, “Zorluklarla yaptık. Bir evi yapmak kolay mı? Bir yuva kurmak kolay mıydı? Hepsi gitti. Kaldık ortada. Aslında şimdi yırtık da olsa bir yuva kurdum buraya. Burası saray bize” diye konuştu.  

 

‘NE BELEDİYE NE HÜKÜMET’

 

Depremden sonra evlerinin karşısındaki iki katlı evin balkonunun altına sığındıklarını kaydeden Ali İhsan Ateşal de, “Bizim karşımıza komşular geldi. 20 aileye yakındık. Bu 20 ailenin sayısı 50’yi 60’ı buluyordu. Bu arada biz birlik ve beraber olduk. Yağmurun altında kaldık uzun bir zaman. Gelen giden yok. Komşulardan bulduğumuz odunları, balkonun altında yaktık. Burada karla karışık yağmur yağıyordu. Gelen yardımlar da bireysel olarak yardım geldi. Hele hele gençlerimizden, duyarlı olan öğrenciler geldi buraya. Belediyeden, herhangi bir şekilde hükümetten bir yardım görmedik. Gelen yardımları, köylere yardım gitmiyordu diye oralara yönlendiriyorduk. Buraya yardıma ilk etapta kimse gelmedi. Jandarma da gelmedi, belediye de gelmedi, AFAD da gelmedi. Diyarbakır’dan, Mardin’den, Kuzey Irak’tan, Ankara’dan, İstanbul’dan yardımlar geldi” ifadelerini kullandı.

 

‘KARDEŞÇE BİRLEŞİP YAŞAMIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ’

 

Kendilerinin kurduğu ilk çadırın ardından komşularının da dönerek çadır kurmaya başladığını kaydeden Ateşal, “Burada dini, ırkı, mezhebi ne olursa olsun insanlığın birlikte olduğunu, gösterdiler. Kardeşçe biz burada birleşip yaşamımızı devam etmeye çalışıyoruz” dedi.

 

MA / Ahmet Kanbal

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version