Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İBB Başkanı İmamoğlu, ‘İstanbul Deprem Seferberlik Planını’ açıkladı


Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından beklenen Marmara Depremi nedeniyle çalışmalarını hızlandıran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İstanbul Deprem Seferberlik Planını” açıkladı.

Bilim insanlarının katılımıyla düzenlenen toplantısına İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Emrah Şahan, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökçe, KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Pelin Alpkökin, İSKİ Genel Müdürü Dr. Şafak Başa, İGDAŞ Genel Müdürü Dr. Mithat Bülent Özmen, Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkan PROF. DR. Ayşe Erdinçler, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar da katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan İBB Genel Başkanı Ekrem İmamoğlu şunları söyledi :

‘’6 Şubat ne yazık ki hepimiz için hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir sürecin başlangıcı. Yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, kalanlara acil şifalar diliyorum. Biz de İBB olarak ilk günden itibaren afet bölgesine koştuk. AFAD’ın bizi eşleştirdiği Hatay’a değil, bütün bölge için elimizden gelen çabayı gösterdik. Gücümüz yettiğince İstanbul halkı ve İBB olarak o bölgede olacağımızı şimdiden belirtmek istiyorum. Halan 2000 yakın personelimiz Hatay’da. Bu arada o bölgede yedi gün bulundum. Arama kurtarma ekiplerimizin ortaya koyduğu mücadeleyi anmak istiyorum. Sunu söylemek isterim; bu büyük afetin ve afette yaşadıklarımızın hepimize yüklediği derin bir sorumluluk var. artık hayatımıza eskisi gibi devam edemeyeceğimizi çok net biliyoruz. Bu sırada hala on binlerce canımız enkazda çıkarılıyorken biz normal hayatımıza devam edemeyiz, buna hakkımız yok. eğer bu topraklarda durmadan deprem oluyor ve insanlarımız ölüyorsa, hep birlikte depremi ülkemizin birincil sorunu olarak kabul etme sorumluluğumuz vardır. Bundan sonra deprem olacak mı olmayacak mı büyüklüğü ne olacak tartışmalarını bir tarafa bırakmalıyız. Deprem bu topraklar için bir gerçekliktir. Depremleri durduramayacağımıza göre milletçe yıkılmamak için, can kayıplarına uğramamak için ve şaşkınlık için de büyük pişmanlık duymamak için deprem dirençli kentler yaratmak zorundayız. Bugün itibariyle İBB olarak güçlü bir inisiyatif alıp düzen değiştiriyoruz. Düzen değiştirmek cesaret ister, yanlış giden bir düzenin parçası olmaktan kurtulmak gerekiyor. İBB 1990’dan beri bu süreci konuşuyor, yaşıyor, belki de büyük gayretler içerisinde ama bu adımları yeterince atamamıştır. Biz imar ve rant düzenine karşıyız. Deprem konusunda yapılması gereken her ne var ise İstanbul olarak ayağa kalkıyoruz. Yüksek seviyede bir seferberlik başlatıyoruz. Bu mümkündür, İtalya, Endenozya, Şili’de nasıl olmuşsa İstanbul’da da mümkündür. Deprem dirençli kent uygulamasını başarıp Türkiye’ye örnek olmak zorundayız. Hedefimiz budur. Bu bir beka meselesidir. Gün ve saati bilmiyoruz ama bu deprem bu kentte yaşanacaktır. Eğer bu kadim topraklarda neslimizi yaşatmak istiyorsak deprem dirençli alanları hızlıca oluşturmak zorundayız. Bunun için teknik bilgi ve insan kaynağımız, finansal gücümüz var, her şeye rağmen bu toprakların kaynakları vardır. Devletimiz, hükümetimiz ve tüm halkımız ile çalışıp başarmak istiyoruz. Başaracağımıza da inanıyoruz ama gerçekçi stratejilere ihtiyacımız vardır. Kaynağa ihtiyacımız var. İşbirliğine ihtiyacımız vardır. Her kesimin harekete geçmesi ve geçirilmesi gerekiyor. Bilime ihtiyacımız var. Bilim yegane ışığımızdır. Aşamalandırılmış güçlü bir yol haritasına ihtiyacımız var. Tüm kaynakları sürece dahil etmek zorundayız. Milyonlarca insanımızın şahitliğinde yeni ve güçlü bir başlangıcı daha yapıyoruz. İş başına geldiğimizden beri yaptığımız pek çok afet çalışmasını defalarca gözden geçirdik. Bilim kurulumuzda son süreçte yaptığımız çalıştay sonrasında depreme yönelik güçlendirme, sağlık önlemleri ve lojistik gibi işin tüm boyutlarını konuştuk. Kurullarımıza katılan herkese İstanbullular adına teşekkür ediyorum. Ekiplerimiz ve bilim insanlarımız çalışmalarına aralıksız devam edecek. Yol haritamızı eylem planı olarak sizlere sunacağız. Öncelikle daha önce neler yaptığımızı samimi olarak anlatacağız, gerçek durumumuz nedir ne boyutta bir tehlike ile karşı karşıyayız bunu da paylaşacağız. Bu toplantı sadece bugünkü toplantı ile bitmeyecek, çok geniş buluşmaları yapmaya devam edeceğiz.’’

Planlamaya ilişkin konularda yapılması öngörülen revizyonlar

  • İmar planlarının yapım ve özellikle değiştirilmesine ilişkin esaslar, kamu yararı ilkesi çerçevesinde yeniden ele alınmalıdır.
  • 1999 yılından önce yapılan ve hala yürürlükte olan imar planları, güncel jeolojik – jeoteknik etütlere göre revize edilmelidir.
  • 6306 sayılı Afet Riskli Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Yasa’da Bakanlığa verilen yetkiler büyükşehir belediyelerine de tanınmalıdır.
  • İstanbul başta olmak üzere afet riski olan tüm kentlerde orta ve büyük ölçekli yatırım ve yapılaşmalar için ‘Kentsel Afet ve Risk Etki Değerlendirmesi’ yapılarak buna ilişkin bir yönetmelik düzenlenmelidir.
  • Toplanma Alanları, Geçici Barınma Alanları ve 1. Derece Tahliye Koridorları imar planlarına işlenmelidir. Bunlarla ilgili plan değişikliği yapılması yasaklanmalıdır.
  • Sayıştay’ın periyodik denetimlerinde kentsel imar rantlarına ilişkin özel ihtisas denetimi uygulaması başlatması sağlanmalıdır.
  • İstanbul’un depreme hazırlanmasını odağına alan İstanbul Yasası çıkarılmalıdır. Afet öncesi planlama ve yer seçim aşamaları, yapıların güçlendirilmesi ve yenilenmesi, afete müdahale ve afet yönetimi süreçleri bu yasanın sağladığı özel yetkilerle yönetilmelidir.

Riskli yapı denetimine ilişkin konularda yapılması öngörülen revizyonlar şöyle:

  • Mevzuatımızda riskli yapı analizleri, yıkım, güçlendirme veya yeniden yapım süreçleri belediyelerce can ve mal güvenliğinin odağa alındığı bir şekilde re’sen yapılabilmelidir. Bu tür uygulamalarda temel ilke kamu ve komşuluk hukuku çerçevesinde vatandaşların da mağdur edilmediği bir biçimde kurgulanmalıdır.
  • Yapının proje tadilat ve her türlü inşai fiziki müdahaleyi de gösteren bina kimlik kartları çıkarılacak yönetmelikte belirlenen süreler içinde tespit edilmeli, dijital ortamda ve bina girişlerinde kare kod uygulaması ile duyurulmalıdır.
  • Hızlı bina taraması, riskli yapı analizinden önceki aşama olarak yönetmeliğe girmeli, tüm yapı stoğunun depreme karşı kırılganlığı bu yöntemle tespit edilerek riskli yapı analizine sevki uygun görülenler için 6306 sayılı Kanunun hükümleri uygulanması esas olmalıdır.
  • Endüstriyel yapı ve tesisler ile ikincil afete yol açabilecek tüm işletmeler için risk taramasının maliklerince yaptırılarak belediyelere sunması ve tespit edilen risklere ilişkin risk azaltım eylem planlarını ivedilikle hayata geçmesi için ilave hükümler mevzuata taşınmalıdır.

Erken Uyarı Sistemi ve Erken Müdahale

  • Acil müdahale gerektiren durumlarda doğalgaz akışı
  • Deprem Erken Uyarı sistemi
  • 832 adet İGDAŞ ivme ölçleri
  • İkincil felaketlerin önüne geçilmesi
  • Fiber Optik Tabanlı Deprem Erken Uyarı Sistemi Projesi
  • 3 saniye (Adalar) ile 30 saniye (Bayramiç, Burhaniye, Eskişehir…) arasında erken ir uyarı süresi elde edilmesi hedeflenmektedir.
  • Fiber optik kabloların da sisteme dahil edilmesi
  • Yüksek mukavemetli çelik borular ile hafif, bükülebilir, yer hareketlerine karşı esnek, 6 kat uzama kabiliyetine sahip polietilen borular

Boru içi denetim robotu

Çelik boruların röntgeni çekilebilecek, olası deprem öncesi veya sonrasında hangi borularda hasar olduğu, olabileceği ve nerelere müdahale edilmesi gerektiği tespit edilebilecektir. Robot Göz Projesi tamamlandığında Türkiye, ABD’den sonra bu teknolojiye sahip ikinci ülke olacaktır.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version