Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Erkan Baş oran verdi: İlk turda tek adayla Erdoğan’a ağır bir yenilgi yaşatabiliriz

Erkan Baş oran verdi: İlk turda tek adayla Erdoğan'a ağır bir yenilgi yaşatabiliriz


Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde izlenmesi gereken yol haritasıyla ilgili olarak Cumhuriyet’ten İklim Öngel’in sorularını yanıtladı. 

Baş, Millet İttifakı’nın adayı – CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu‘nu destekleyip desteklemeyecekleriyle ilgili soruya şu yanıtı verdi:

“Başından beri bir eğilimimiz var. Bu da, ortak adayla bu işi bitirmek. Yurttaş buluşmalarında temel sorumuz şuydu: ‘Dünya tarihinin belki de en kötü iktidarlarından biri, 20 yıldır kazanıyorsa muhalefet bir yerde eksik yapıyor. Bunları tespit edelim ve bunları bir daha yapmayalım.’ Bu soruya yanıt arıyorduk. 2018 cumhurbaşkanlığı seçiminde şöyle düşünülmüştü; ilk turda ne kadar çok aday çıkarsa o kadar iyi olur, böylece seçim ikinci tura kalır. İkinci turda da ilk turda en yüksek oy alan muhalefet adayında birleşilir ve seçimi kazanırız.

Fakat hesap etmediğimiz bir şey oydu, sahaya çıktığımızda muhalefetin tüm adayları için söylüyorum, Demirtaş istisna, o cezaevindeydi. Birbirlerinden oy almaya odaklandı. Bunun sonucunda Erdoğan kazandı. O zaman şunu yapmalıyız. ‘İkinci turda da oy verebileceğimiz adaya ilk turda oyu verelim, bitirelim bu işi.’ Farklılıklarımızı değil ortaklıklarımızı öne çıkartalım. Bunun etrafında ilk turda tek adayla yüzde 60’lara varan yüzde 70’leri hedefleyen bir ağır yenilgiyi Erdoğan’a yaşatabiliriz.”

Öngel’in soruları ve Baş’ın bunlara verdiği yanıtlardan bazıları şöyle:

– İttifakta yaşanan kriz seçimi nasıl etkiler?

Büyük etkisi olacağını sanmıyorum. Türkiye ittifaklara yeni alışıyor. İttifak, farklılıkların yana yana durduğu yeni bir zemin demek. Doğal olan ittifaklarda farklı görüşlerin, hassasiyetlerin belirtilmesidir. Aynı zamanda ittifaklar, farklılıklara rağmen bir arada yürüyebilme iradesi geliştirebilmektir. Buna alışacağız. 

– Oy verirken etkisi olmayacak mı?

Bozucu bir etkisi olmayacaktır. Kriz yaşandı ve aşıldı. Siyaset zaten müzakere ile mücadeleyi iç içe yürütme sanatı. Krizi iyi de yönettiklerini de söylemeliyim. Dışarıdan izleyen biri olarak ilk anda ortaya çıkan tablo her şey bitti gibi gözüküyordu.

– Akşener’in açıklaması sert diye eleştirildi…

Ama CHP de hiç konuşmadı. Kavga anında ne beklenir. Biri hiddetlenince karşı tarafta hiddetlenir ve barış mümkün olmaz. Ama CHP sağ duyulu davrandı. Krizi aşma iradesi ortaya koydular ve aşıldı. 

– Kemal beyin adaylığını destekleyecek misiniz?

Başından beri bir eğilimimiz var. Bu da, ortak adayla bu işi bitirmek. Yurttaş buluşmalarında temel sorumuz şuydu: ‘Dünya tarihinin belki de en kötü iktidarlarından biri, 20 yıldır kazanıyorsa muhalefet bir yerde eksik yapıyor. Bunları tespit edelim ve bunları bir daha yapmayalım.’

Bu soruya yanıt arıyorduk. 2018 cumhurbaşkanlığı seçiminde şöyle düşünülmüştü; ilk turda ne kadar çok aday çıkarsa o kadar iyi olur, böylece seçim ikinci tura kalır. İkinci turda da ilk turda en yüksek oy alan muhalefet adayında birleşilir ve seçimi kazanırız. Fakat hesap etmediğimiz bir şey oydu, sahaya çıktığımızda muhalefetin tüm adayları için söylüyorum, Demirtaş istisna, o cezaevindeydi. Birbirlerinden oy almaya odaklandı. Bunun sonucunda Erdoğan kazandı. O zaman şunu yapmalıyız. ‘İkinci turda da oy verebileceğimiz adaya ilk turda oyu verelim, bitirelim bu işi’. Farklılıklarımızı değil ortaklıklarımızı öne çıkartalım. Bunun etrafında ilk turda tek adayla yüzde 60’lara varan yüzde 70’leri hedefleyen bir ağır yenilgiyi Erdoğan’a yaşatabiliriz.

‘DAYATMACI OLUNMAMALI’

Buradaki tek koşul şu: muhalefetin herhangi bir unsurunun dayatmacı, diğerlerine kapalı olmaması gerekir. Hepimiz adına bir süreç yönetilecekse en azından bir açık kapı politikası izlemek, tartışmak, konuşmak lazım. Bu yapıldığında ortak akıl genişletilebilir. 

– Tek adayda buluşulması gerektiği noktasındasınız…

Geldiğimiz noktada Millet İttifakı bunun bir adımını attı. Bundan sonraki aşama Sayın Kılıçdaroğlu ile Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinin bu meseleyi konuşabileceği düzlemler yaratmaktır.   

– Kemal bey ile adaylık kesinleşmeden görüştünüz, ne konuştunuz? HDP’yi de ziyaret edeceğini söyledi…

Deprem dayanışması örgütledikleri, Kızılay’ı protesto ettikleri için arkadaşlarımız gözaltına alınmıştı. Kemal bey o günlerde telefon da etmişti. Hem deprem sürecine ilişkin bir değerlendirme yaptık, kuşkusuz önümüzdeki sürece ilişkin de kısa da olsa değerlendirmeler yaptık ama henüz kesinleşmemişti. Kendilerine şunu söyledik; Millet ittifakını politik olarak eleştirebiliriz ama kutuplaşmış bir Türkiye’de birliktelik oluşması kıymetlidir. Dışarıdan müdahale eden bir yaklaşım içinde olmayacağız, kararlarını alsınlar, ondan sonra memleketin tümüne ilişkin sorumluluk hepimizin. Bunu oturup konuşmamız gerekir. 

– Partinizin hafta sonundaki toplantısının ardından ittifakla da bir buluşma gerçekleştireceksiniz değil mi?

Seçimlere ilişkin yaklaşımlarımızı ortaya koyduktan sonra bu görüşmeleri ittifak ile müzakere etmemiz gerekiyor. Emek ve Özgürlük ittifakı seçim ittifakı değil. Ama TİP’in bu ittifakın aynı zamanda bir seçim ittifakına dönüşmesi gerektiğiyle ilgili görüşü var. Bu olacaksa seçime yönelik tavrı da ortaklaştırmak en doğrusu olur. 

2018 seçimlerini de örnek verdiğinize göre Kemal beyi destekleme gerekli gibi bir sonuç çıkıyor…
Kemal bey an itibariyle Millet İttifakının adayı. Kişi olarak Kemal Kılıçdaoğlu’na aday olduğundaki tutum ile ittifakın adayına dair tutum bir ve aynı olamaz. Biz Kemal beyi tanıyoruz ama ittifakın adayı Kılıçdaroğlu ne yapacak, hedefleri, yaklaşımı ne, bunları oturup konuşmak gerekir. 

‘ERDOĞAN’I YENMEK İLK ADIM’

– Kemal bey ne yaparsa desteklersiniz ya da ne yapmazsa desteklemezsiniz?

Destekleyeceksek de desteklemeyeceksek de yüzünü bize dönmüş yurttaşlarımıza bunu açık ve net biçimde anlatabilmemiz lazım. Biz Kılıçdaroğlu’nu şu nedenlerle destekliyoruz ya da şu yaklaşımı nedeniyle destekleyemiyoruz. Bunu temsil ettiğimiz toplumsal kesime ifade edebilmemiz gerekir. Bu da medya üzerinden sürdürülecek bir tartışma değil. Bunu karşılıklı görüşürsünüz. Emek ve Özgürlük İttifakı kendisi açısından önemli gördüğü başlıkları ortaya koymalı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en kısa sürede lağvedilmesinde ortaklaşıyoruz. 

‘Neden Emek ve Özgürlük İttifakı var’ sorusunun basit bir yanıtı var. AKP sona erdikten sonra Cumhuriyetin ikinci yüzyılında tüm yurttaşların eşit yurttaşlık bilinciyle, özgür, mutlu, barış içinde yaşayabileceği, emekçilerin kadınların, gençlerin, LGBT artıların haklarını alabilecekleri bir Türkiye hayalimiz var. Bu sadece Erdoğan’ın yenilmesiyle başlayabilecek bir süreç değil. O bir ilk adım olur.

– Ne yapacağını net bir şekilde öğrenmek mi istiyorsunuz?

Tabi konuşmamız gerekiyor. Örneğin kendi adımıza söyleyeyim. İşçi sınıfının örgütlenmesinin önündeki engeller. Bir fabrikada işçiler sendikalaşmaya başladıkları anda işten atmalar, kolluk güçleri, yargı mekanizmaları aracılığıyla engellemeler başlıyor. Türkiye’de işçi sınıfı örgütsüz ve bunun sonucunda kötü koşullarda çalışmak zorunda kalıyor. En büyük önceliklerimizden biri işçi sınıfının önündeki örgütlenme engellerinin kaldırılması. Bu konudaki yaklaşımı öğrenmek istiyoruz.

– İttifakınız desteklerse sonuç ne olur?

Açık ara ile kazanırız. Bir dönemin kapandığı duygusu hakim hale gelirse güç artacaktır. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı sırasında en düşük katılma oranının olduğu seçimlerinden birini yaşadık. Seçmende ‘Zaten kazanamayız, kazansak da bir şey olmaz’ duygusu oldu. O seçimde bile katılım yüksek olsa Erdoğan ilk turda kazanamayabilirdi. Şimdi seçime katılımın artacağını, esas olarak da muhalif seçmenin seçime katılacağını sanıyorum. Ama hep şu ihtiyatı koyuyorum; Erdoğan bir ittifak bozma ustasıdır. Erdoğan’ın kimyasını, 2018 seçimi bittiği günden bu yana karşısında oluşan toplum ittifakını dağıtamaması, bozdu. Örneğin partiler arası ittifak oluşmuyor ama toplumda ittifak oluşuyor. Ortada bir yurttaş dayanışması var. Ortaklaşabilirsek bu işi bitiririz.

– Demirtaş’ın Akşener’e mektubuna ne dersiniz?

Demirtaş zaten yetenekli bir siyasetçi idi. Cezaevine girdikten sonra kendisini ifade edebilme gücü artı. Hem kararlı hem de nazik biçimde durumu tüm çıplaklığıyla ortaya koymuş. Anlaşıp anlaşamamak başka bir şeydir siyasette. Ama konuşmayacaksak da Demirtaş’ın sorduğu soru önemli, ne yapacağız? Çok kıymetli buluyorum.

Söyleşinin tamamı.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version