Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Dersim’in dağ köyünden devletin zirvesine adaylığa: ‘Bay Kemal’ kimdir?

Dersim’in dağ köyünden devletin zirvesine adaylığa: ‘Bay Kemal’ kimdir?


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi kurduğu Altılı Masa’nın ortak cumhurbaşkanı adayı ilan edildi. Önümüzdeki seçimlerde Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan’la yarışacak. Peki özellikle 15 Temmuz 2016’dan bu yana tek adam rejimi ile yönetilen Türkiye’de Kemalist, solcu, milliyetçi, muhafazakar, liberal, merkez sağ hemen tüm muhalif kesimleri bir masa etrafında birleştiren ve ortak aday çıkarmaya ikna eden Kılıçdaroğlu kimdir? CHP liderini ne kadar tanıyoruz?

Kemal Kılıçdaroğlu, 17 Aralık 1948’de Tunceli’nin (Dersim) Nazımiye ilçesine bağlı Ballıca köyünde Karabulut ailesinin yedi çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Çocukluğu tapu memuru olan babası Kamer Bey’in görevi nedeniyle birçok farklı yerde geçen Kılıçdaroğlu, maliye bölümünden mezun olduktan sonra “hesap uzmanı” olarak kariyerine başladı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Genel Müdürü olarak kendi isteğiyle emekliye ayrıldı.

Siyasette öne çıkması AKP’nin ağır toplarıyla girdiği tartışmalarla başladı. Hesap uzmanı Kılıçdaroğlu AKP’nin yolsuzluk dosyalarını Türkiye’nin gündemine getiren ilk isimlerden biriydi. Ama siyasi kariyerine girmeden önce ailesi ve mesleki geçmişine bir göz atalım.

Açık kaynaklardaki bilgilere göre; Kemal Kılıçdaroğlu’nun babası Kamer Bey, köydeki herkesin soyadı “Karabulut” olduğu için mahkeme kararıyla soyadını “Kılıçdaroğlu” olarak değiştirmiş. Kamer Bey, Tunceli’de az sayıdaki okumuş-yazmış isimlerinden biri.

TUNCELİ, VAN, BİNGÖL VE ELAZIĞ’DA GEÇEN ÇOCUKLUK…

Kılıçdaroğlu, babasının görevi nedeniyle çocukluk yıllarını Van Erciş, Bingöl’ün Genç ilçesi, Elazığ gibi farklı yerlerde geçirdi. Çalışkan bir öğrenci olarak öne çıkan Kılıçdaroğlu, Elazığ Ticaret Lisesi’ni 1967’de birincilikle bitirdi. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Ekonomi Maliye Bölümü’nü kazanan Kılıçdaroğlu’nun okul arkadaşlarından biri de bugün en büyük siyasi rakiplerinden olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ydi.

Kılıçdaroğlu, babası Kamer ve annesi Yemuş’la.

HESAP UZMAN OLARAK GİRDİ, SGK GENEL MÜDÜRÜ OLDU

1971 yılında üniversiteden mezun olan Kılıçdaroğlu, hesap uzman yardımcılığı sınavını kazandı ve Maliye Bakanlığı’nda göreve başladı. Bakanlıkta farklı birimlerde ve unvanlarda görev yaptı. Hesap uzmanlığını 1983’e kadar sürdürdü ve aynı yıl Gelirler Genel Müdürlüğüne atandı. Önce daire başkanı oldu, daha sonra genel müdür yardımcılığını yaptı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ailesi

1994’TE “YILIN BÜROKRATI” SEÇİLDİ

1991 yılında Bağ-Kur Genel Müdürü olan Kılıçdaroğlu, 1 yıl sonra Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü’ne geçti. Kısa bir süre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda müsteşar yardımcısı olarak görev yaptı. 1994’te Ekonomik Trend Dergisi Kılıçdaroğlu’nu “Yılın Bürokratı” seçti.

1996’da Refah Partili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik tarafından görevden alınan Kılıçdaroğlu, yürüttüğü hukuki mücadele sonunda görevine geri döndü. Kendi isteğiyle emekli olacağı 1999’a kadar da bu görevini sürdürdü.

SGK’DAKİ DÖNEMİ KARŞISINA SIK SIK ÇIKTI

Kemal Kılıçdaroğlu’nun SGK Başkanlığı dönemi, siyasette parladıktan sonra en çok karşısına çıkan konulardan biri oldu. Özellikle AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “SGK’yı batırdı” diyerek hedef aldığı Kılıçdaroğlu, dönemin hükümetinin aldığı kararların SGK’yı batırdığını, bunun kendisiyle ilgisi olmadığını savundu.

Kişilerin 38 yaşında emekli olabildiği sosyal güvenlik politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, SGK’nın zarara uğratılmasında asıl sorumlunun dönemin hükümeti olduğunu söyledi.

DSP’DEN ŞANSINI DENEDİ, BAYKAL’IN RADARINA TAKILDI

Kılıçdaroğlu, emekli olduktan sonra hayranı olduğu Bülent Ecevit’in partisi Demokratik Sol Parti’de (DSP) siyasetteki ilk şansını denemek istedi. Ancak 1999 seçimlerinde milletvekili olma talebi Ecevit tarafından uygun görülmedi ve listelerde yer verilmedi.

O dönemin tanığı gazeteciler, Kılıçdaroğlu’nu koltuğunun altındaki dosyalarla DSP’nin programlarında gördüklerini, bu sessiz sakin insanın bir gün Türkiye’de en çok konuşulan isimlerden biri olacağını tahmin etmediklerini söylüyor.

Kılıçdaroğlu, hazırladığı bir yolsuzluk raporuyla dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın dikkatini çekti. Bu durum ona hem CHP’nin hem de 2002 seçimlerinde milletvekilliğinin yolunu açtı. 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde, CHP İstanbul Milletvekili olarak Meclis’e girdi. CHP Merkez Yönetim Kurulunda görev alan Kılıçdaroğlu, 2007  seçimlerinde seçildi ve Genel Başkanlığa adaylığını açıklayıncaya kadar CHP Grup Başkanvekilliği görevinde bulundu.

YOLSUZLUK DOSYALARIYLA YILDIZI PARLADI

CHP’de grup başkanvekili olduktan sonra hesap uzmanlığından gelen deneyimi ve uzun yıllar kamuda görev yapmanın sağladığı ilişki ağıyla peş peşe açıkladığı yolsuzluk iddiası içeren dosyalarla tanınmaya başladı. Televizyon ekranlarında elindeki belgelerle AKP’lileri hırpalayan Kılıçdaroğlu imajı, günden güne yayıldı.

İddialarına ilişikin belgeler sunması ve halkın anlayabileceği dille aktarması avantajı olarak kayda geçti.

ŞABAN DİŞLİ’Yİ VE MELİH GÖKÇEK’İ YIPRATTI

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk hedefinde AKP’nin Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Şaban Dişli vardı.

Silivri’de bir arsanın imar değişikliği karşılığında 1 milyon dolarlık istemekle suçladığı Dişli, bir süre sonra partisindeki görevlerinden ayrıldı. Kılıçdaroğlu’nun Şaban Dişli’yi yerinden eden açıklaması yıldızını daha da parlattı.

Yolsuzlukla suçladığı bir diğer isim ise dönemin AKP’sinin önemli isimlerden biri olan Dengir Mir Mehmet Fırat’tı. Fırat da sağlık sorunlarını gerekçe göstererek partideki görevinden istifa etti.

Canlı yayında düelloya girdiği isimlerden biri de polemiklerdeki başarısıyla ünlü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’ti. Uğur Dündar’ın modere ettiği programı Gökçek uzun yıllar unutmadı. Başkalığı döneminde Kılıçdaroğlu’nun en büyük siyasi rakibiymiş gibi ona laf yetiştirmeye, dahil olduğu her konuya girmeye devam etti.

Kılıçdaroğlu’nun artan popülaritesi 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı olmasıyla sonuçlandı. Kılıçdaroğlu, yüzde 36,80’lik oy oranıyla ikinci sırada bitirdi.

BAYKAL KASET SKANDALIYLA GİTTİ, KILIÇDAROĞLU GELDİ

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın bir kaset skandalının ardından istifa etmesiyle tek aday olarak girdiği 22 Mayıs 2010 tarihinde yapılan 33. Olağan CHP Kurultayı’nda neredeyse oyların tamamını alarak CHP’nin 7. genel başkanı oldu. Kılıçdaroğlu’nun Baykal’ın istifasından sonra “aday olmayacağını” açıklamasına rağmen, aday olması uzun süre eleştirilmesinin de önünü açmıştı.

CHP’DEKİ ESKİ ‘ULUSALCI’ EKİBİ TASFİYE ETTİ

Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı olduktan sonra “etkisiz kalacağı” yorumlarını haksız çıkararak partinin dizginlerini eline aldı. CHP’nin özellikle dindar kesime karşı mesafeli, hatta oldukça sert kanadını temsil eden ulusalcıları yıllar içerisinde partiden tasfiye etti. Partiye merkez sağdan, Kürt siyasi hareketine yakın isimleri kattı. Partinin dindarları dışlayan ya da yok sayan kesimi zaman içinde CHP’den ayrıldı.

KLASİK CHP’NİN DIŞINDAKİ ADIMLAR…

Kılıçdaroğlu, genel başkanlığı süresince tartışılan, kendi tabanından tepki çeken adımlar da attı. 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminde MHP ile birlikte eski İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekledi.

RAKİPLERİ “KAVGACI” DİYOR, “PASİF” DİYENİ DE ÇOK

Kılıçdaroğlu, özellikle yolsuzluk dosyaları açıkladığı dönemdeki performansıyla siyasi rakiplerince “kavgacı”, “uzlaşmaz” olarak nitelendi. Gerilimin, kutuplaşmanın Erdoğan’a yaradığını söylediği noktalarda ise bu kez muhaliflerce “pasif” olmakla suçlandı. Bugün de bu suçlama hala devam ediyor. Başkanlığı süresince iktidara karşı çeşitli propaganda yöntemleri denedi.

Haziran 2015 Türkiye genel seçimlerinde Erdoğan’la polemikten çok daha çok ekonomik vaatlere ağırlık verdi.

KOALİSYONU ZORLADI AMA…

Haziran 2015’teki seçimde TBMM çoğunluğu kaybeden AKP’ye karşı önce CHP-MHP’nin kuracağı HDP’nin dışardan destek vereceği koalisyon seçeneklerini zorladı. Ancak MHP lideri Devlet Bahçeli’nin HDP destekli bir çözüme yanaşmaması nedeniyle hükümet kurulamadı.

1 Kasım 2015’te yapılan seçimlerde AKP tekrar tek başına iktidara geldi. Bu seçimlerde Kılıçdaroğlu’nun karşısında, bugün Millet İttifakı’nın bir parçası olan Ahmet Davutoğlu bulunuyordu.

FAKRLI KESİMLERLE BULUŞMA

2017’deki anayasa değişikliği referandumunda bugünkü Millet İttifakı’nın ilk temelleri atıldı. Kılıçdaroğlu, farklı partilerde olan ancak hayır diyen çevrelerle bağlantı kurdu. Referandumdan yüzde 48 ‘hayır’a karşı, yüzde 51 ‘evet’ çıktı.

Farklı çevrelerin biraraya gelerek AKP’ye karşı birliktelik kurmaları, Kılıçdaroğlu’nda yeni bir siyaset zemini fikrini oluşturdu.

ADALET YÜRÜYÜŞÜ

CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun MİT tırları soruşturması kapsamında tutuklanması nedeniyle Türkiye’nin en büyük sivil demokratik eylemlerinden biri olan Ankara’dan İstanbul’a “Adalet Yürüyüşü”nü gerçekleştirdi. Bu yürüyüş, 15 Temmuz darbe girşiminden sonra toplumda oluşan büyük “adalet” talebinin de görünür olmasını sağladı. Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne Kürtler, KHK’lılar, Gezi davası sanıkları ve yakınları, gaziler, emekliler, EYT’liler gibi farklı kesimlerden insan destek verdi. Yürüyüşün kendisin adalet talebinin dile getirildiği bir tür platforma dönüştü. Bu durum iktidar çevrelerini rahatsız etti. Uzun süre yürüyüşe katılan ya da destek veren isimler üzerinde Kılıçdaroğlu’na eleştiriler getirildi.

İYİ PARTİ’NİN KURULUŞU…

Kılıçdaroğlu, MHP’den ayrılan Meral Akşener’in kurduğu İYİ Parti’nin grup kurarak seçime girebilmesi için 15 CHP milletvekilinin bu partiye geçişine ön ayak oldu. Akşener bu desteği nedeniyle Kılıçdaroğlu için, “Kendisine herhalde ölünceye kadar şükran duyacağım. Ben sülaleme ‘Sayın Kılıçdaroğlu’nu çocuklarıyla beraber’ vasiyet ettim. Başlarına bir şey gelirse bendedir, bizdedir” diyecekti.

UZLAŞMA VE BÜYÜKŞEHİRLERİN KAZANILMASI

Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti ile kurduğu ilişki, HDP’yle iktidarın tüm tazyiğine rağmen sürdürdüğü diyalog 2019 yılında önemli bir başarı getirdi. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok büyükşehir belediyesi yerel seçimlerde Millet İttifakı tarafından kazanıldı. HDP’nin bu illerde aday çıkarmayarak CHP’nin adaylarını desteklemesi bu seçimlerde zaferi getirdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yenikapı’da düzenlenen mitinge katıldı ve halka hitap etti.

15 TEMMUZ’DAN SONRA ERDOĞAN’IN YANINDA HİZLANMASI ELEŞTİRİLDİ

Kılıçdaroğlu’nun, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra İstanbul Yenikapı’da AKP tarafından düzenlenen mitinge katılması ve destek vermesi hanesindeki en büyük eksilerden biri olarak kayıtlara geçti. Mitingden birkaç gün sonra ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ve o dönemde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yeni bir rejim inşasının da önü açılmış oldu. Öyle ki AKP, “Yenikapı ruhu”nun verdiği güçle, bugün Millet İttifakı’nın kurtulmak için üzerinde bir yıl çalıştığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne adım attı. Kılıçdaroğlu, daha sonra ülkede yüz binlerce insanın hayatını alt üst eden KHK’lara karşı çıksa da Yenikapı’da Erdoğan’ın yanında hizalanmanın açıklamasını yapamadı.

‘ANAYASA AYKIRI AMA…’ TAVRI 

Kılıçdaroğlu’na yönelik en büyük eleştirilerden biri de AKP’nin milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasını öngören anayasa değişikliğine “evet” demesiydi. Kılıçdaroğlu, o günlerde yaptığı açıklamada, “Anayasa’ya aykırı, halkı kandırmaya yönelik bir düzenleme geliyor. Dokunulmazlık kalktıktan sonra bizi hapse atacaklarsa atsınlar. Gerçek demokrasiyi bu ülkeye getirmek için, gereken tüm bedeli ödemeye hazırız. Ciddi bir karar almalı ve her şeyi göze almalıyız. HDP de ‘Evet’ demeli” diyerek destek vermişti.

Bu değişiklikten bir süre sonra HDP’li siyasetçilere yönelik soruşturma ve tutuklama furyası başladı. HDP’nin Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş, ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere birçok HDP’li siyasetçi dokunulmazlıkları kaldırılarak hapse atıldı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu

KILIÇDAROĞLU’NUN KARİZMASI VAR MI YOK MU? 

Kılıçdaroğlu’na yönelik en önemli eleştirilerden biri ise siyasetçilerde bulunmasının elzem olduğu savunulan “siyasi karizma.” Kılıçdaroğlu’nu eleştirenlerin ekseriyeti bu özelliğinin olmadığından hemfikir. Adalet Yürüyüşü günlerinde Hindistan bağımsızlık hareketinin önemli ismi Mahtma Gandhi ile karşılaştırılan Kılıçdaroğlu, “sivil direniş” gösterdiği övgüleri almıştı. Kılıçdaroğlu’na yapılan Gandhi yakıştırması, dönem dönem uluslararası medyada da çeşitli ifade biçimleriyle gündeme geliyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Altılı Masa liderleri.

Kılıçdaroğlu’nun altılı masayı oluşturan siyasi parti liderlerini biraraya toplayan isim olması “karizması” hesabına yazılsa da hala birçok siyasi analist ve yorumcu, o özelliğin bulunmadığında ısrarcı.

BAY KEMAL’İN YOLU NEREDE BİTECEK?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakıştırması ve onun da sahiplenmesiyle ‘Bay Kemal’in, Türkiye’nin en yoksul şehirlerinden birinde başlayan hikayesi, bundan sonra ülkenin en önemli koltuğu için verilecek seçim mücadelesiyle şekillenecek. O koltuğu oturur mu bilinmez, ama eksiğiyle fazlasıyla, eleştirilen ve övülen yanlarıyla Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye siyaset tarihinin en dikkat çekici figürlerinden biri olarak kayıtlara geçti.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version