Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Deprem bölgesindeki kanser hastalarının takibi yapılmıyor: ‘Belirsizlik ve terk edilmişlik hali var’

Deprem bölgesindeki kanser hastalarının takibi yapılmıyor: 'Belirsizlik ve terk edilmişlik hali var'


Osman ÇAKLI


İSTANBUL – Maraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin yarattığı maddi ve manevi hasarın ardından hayatta kalanların barınma, sağlık ve hijyen ile ilgili sorunları devam ediyor. Hayatta kalanlar arasında kanser gibi ciddi hastalıklarla mücadele eden binlerce kişi var. Kanser taramalarının aksadığı ve kanser tedavisi gören hastalarla ilgili net bir veri bulunmuyor. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği (TTOD) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Murat Sedef, HaberTürk’e verdiği röportajda yalnızca Hatay ve Maraş’ta depremden önce dört bin kanser hastası olduğunu söyledi.

Peki depremden sonra kanser hastaları için ne yapıldı? Tedaviler hangi ortamda nasıl sürüyor? Bu soruların cevabı oldukça bulanık. TTOD Yönetim Kurulu Üyesi Doç Dr. Cengiz Karaçin ile Hatay, Urfa, Adıyaman ve Diyarbakır’dan tabip odaları yetkilileriyle kanser hastalarının tedavi sürecini konuştuk.

‘ÇEPERDEKİ KENTLERE GİTTİLER’

Depremin hemen ardından, ağır hastalığı olanlar ile kanser tedavisi için kemoterapi alması gerekenler, ilk iş olarak çevre kentlere yöneldi. Kendi imkanları dahilinde tedavi olmaya çalışan hastaların yanı sıra sağlık hizmetine erişemeyenler de var. Hatay ve Maraş’ta yaklaşık olarak 4 bin kanser hastasının kaçı depremde vefat etti ya da şu an nerede barınıyorlar? Sahadaki sağlık çalışanlarına göre istatistik bir veri sunmak neredeyse imkansız.

Sağlık sisteminin gerekli izlemeyi yapamadığını anlatan yetkililer, tedavi süreçleriyle, kanser tarama süreçlerinin aksamasının ölümcül sonuçları olabilir. Bu da binlerce yeni kanser hastası ile onlarca ölü vakasının doğmasını güçlendiren etken olarak değerlendiriliyor.

TTOD Yönetim Kurulu Üyesi Doç Dr. Cengiz Karaçin, depremdeki kanser hastalarının tedavileriyle ilgilenmek için Sağlık Bakanlığı’nın ‘gönüllü’ listesine adını yazdıranlardan. TTOD de benzer bir çalışma yaparak gönüllü onkolog listesi yapmıştı. Gönüllü olarak deprem bölgesine gitmek isteyen Karaçin’in adresi Hatay Dörtyol Hastanesi olmuş. Hekimlerle birlikte Hatay Dörtyol Onkoloji Merkezi’ni açtıklarını söyleyen Karaçin, etraftaki illere ulaşmakta sorun yaşayan hastalar olduğunu ancak Onkoloji Merkezi’nin açılmasıyla onlarca kanser hastasının tedavi olmaya geldiğini belirtti. Öyle ki Dörtyol’daki Onkoloji Merkezi’ne gidenler arasında, Dörtyol’da yaşayıp çeperdeki kentlerde tedavisine devam edenler de olmuş. Sağlık hizmetine erişimin kolaylaşmasıyla birlikte hastalar, Onkoloji Merkezi’nde sağlık hizmeti almaya başlamış.

‘TEDAVİ GECİKMESİ METASTAZLARA NEDEN OLABİLİR’

Geçtiğimiz hafta, çadırda kalan bir kanser hastasının enfeksiyon nedeniyle vefat ettiği bilgisi basında yer almıştı. Kanser hastaları için steril olmayan ‘yaşam alanları’ hakkında “Çadırda kalanlar daha çok ölüyor” diye bilimsel bir dayanak olmadığını anlatan Karaçin, “Ben Ankara’da tedavi veriyorum. Normal şartlarda evinde yaşayan kanser hastalarında da enfeksiyon nedenli ölümler olabiliyor. Fakat çadır ortamının evlere göre ideal ortam olmadığını söylememiz gerekir. Kanser taramasının gecikmesi hastalığın erken teşhisine engel olur ve kanserin ileri evrede karşımıza çıkma durumu olabilir. Tedavi geciktirilmesi hastalığın ilerlemesine ya da metastazlara neden olabilir” dedi.

‘GÜNDE 35 HASTA GELİYORDU’

Karaçin, deprem bölgesinin olağanüstü koşullarda olduğuna atıf yaparak devam ediyor: “Çadırda yaşayan birine tedavi vermek ideal değil. Fakat tedavi gecikecekse de başka şans yok. Görevi bıraktığımda günde 35 hasta geliyordu. Hatay’da Onkoloji Merkezi’nin açılması bölge için önemli. Hastanenin sismik izalatörlü olması da güven veriyordu. Yeni hastane olması nedeniyle teknik donanımı birçok ihtiyacı karşılayabilecek kapasitedeydi.”

‘YAŞLI KANSER HASTALARI TEDAVİDEN ÜMİDİ KESTİ’

Önceki dönem Hatay Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Sadık Nazik, kanser hastalarıyla ilgili detaylı hiçbir verinin olmadığını belirtti.

Deprem nedeniyle insanların mevcut yerlerinde olmadığını, başka kentlere ya da köylere gittiklerini anlatan Nazik, hastaların takibinin yapılmadığını ifade etti. TTB olarak sahaya çıktıklarında kanser hastalarıyla karşılaştıklarını sözlerine ekleyen Nazik, devam ediyor:
“Kanser hastaları var ve yaşadıkları yeri terk etmeme eğilimleri var. Özellikle yaşlılar, tedaviden ümidini kestiği için ‘ben burada öleyim’ diyorlar. Belirsizlik ve terk edilmişlik hali var. Maalesef kamu burada hiç yok.”

‘KANSER HASTALARIYLA İLGİLİ BİLİNMEZLİK’

Urfa’da da durum Hatay’dan farksız değil. Hatay ve Maraş’a göre depremden daha az etkilenen Urfa’da Tabip Odası Başkanı Bulut Ezer, kanser hastalarının tam sayısı ve nerede olduklarına dair bilginin olmadığını belirtti.

Sağlık sistemi tarafından izleme yapılması gerektiğini anlatan Ezer’e göre mevcut kayıt listesi artık bir anlam ifade etmiyor. Ancak Urfa’nın sürdürülebilir sağlık sistemine ilişkin sorunlar depremden önce de varmış. Depremle birlikte sorunların büyüdüğüne işaret eden Ezer, erken tanı ve enfeksiyon riskinin bir süre sonra ölümcül sonuçları olabileceği uyarısında bulundu.

Depremin etkilediği bir diğer kent ise Diyarbakır. Ancak Diyarbakır’daki durum diğer kentlere göre daha iyi. Bunun nedeni ise depremden daha az etkilenmiş olması. Sağlık hizmetlerinde ‘deprem’ nedenli aksama olmadığını söyleyen Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan da kanser hastalarıyla ilgili bilgi eksikliği olduğunu belirtti.

Adıyaman’da bulunan Türk Tabipleri Birliği Merkez Kurulu Üyesi Aydın Şirin de diğer sağlık çalışanları gibi benzer bilgiyi paylaşıyor. Kanser hastalarıyla ilgili veri kaydı Adıyaman’da da yok. Kanser hastalarının sağlık hizmeti alıp almadığına ilişkin bilinmezlik bütün deprem bölgesine hakim olmuş. Ancak Şirin’e göre insanların sağlık hizmeti alması için hastanelere, sağlık merkezlerine gelmeleri beklenmemeli. Depremde manevi kaybın yanında maddi kaybında yaşandığının hatırlanması ve sağlık hizmetlerinin insanlara götürülmesi görüşünü paylaşan Şirin, kemoterapi alması gereken hastaların yeterli düzeyde bu hizmetten faydalanamadığını söyledi.

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version