Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

8 yıl geçti: Çoklu krizlere tek çözüm Dolmabahçe Mutabakatı


ANKARA – Savaş kodlarına geri dönen AKP iktidarı çözümü İmralı’da tecridi derinleştirmekte arasa da inkar edilen Dolmabahçe Mutabakatı, Kürt sorununun çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve çoklu krizlerin reçetesi olarak duruyor. 

 

Kürt sorunun demokratik çözümünde tarihi dönüm noktası olan Dolmabahçe Mutabakatı’nı reddeden AKP’nin derinleştirdiği savaş ve tecritle krizlerin derinleştirildiği Türkiye için, KCK’nin deprem nedeniyle aldığı eylemsizlik kararı ikinci fırsat olarak duruyor. 

 

Osmanlı Devleti’nin yıkımı üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz yıllık geçmişinde imha ve inkar konseptinde, Kürtler ise demokratik çözümde ısrar etti. Geçmişi darbelerle geçen Türkiye Cumhuriyeti, iktidarların Kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrarı nedeniyle bu kaderinden kurtulamadı. Bunun son halkası ise PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 1993 yılından bu yana sürdüğü çözüm ısrarının, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin de en önemli eşiği olan Dolmabahçe Mutabakatı oldu. Kürt sorununun çözümünde, Türkiye’nin demokratikleşmesinde tarihi bir dönüm noktası olan Dolmabahçe Mutabakatı’nı inkar eden AKP iktidarı, ülkeyi bir kez daha darbeye sürükledi. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Çözüm gelişmezse, darbe mekaniği devreye girer” uyarılarına rağmen AKP’nin çözüm masasını devirerek savaş konseptine yeniden dönmesi, 15 Temmuz 2016 darbe sürecini getirdi.

 

DOLMABAHÇE’YE GİDEN SÜREÇ

 

HPG ve TSK arasında savaşın şiddetlendiği 2011 ile 2012 yılında, PKK ve PAJK’lı tutuklular 1980 darbesinin yıldönümü olan 12 Eylül 2012’de PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlük, sağlık ve güvenlik koşullarının bir an önce ve koşulsuz bir biçimde sağlanması, anadil üzerindeki ırkçı ve inkarcı uygulamalara son verilmesi ve eğitim önündeki engellerin kaldırılması için açlık grevine başladıklarını duyurdu. Mehmet Öcalan’ın 17 Kasım 2012’de İmralı Adası’nda yaptığı görüşmenin ardından PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla açlık grevi eylemleri 18 Kasım 2012’de sonlandırıldı. Abdullah Öcalan’ın, “Eylemler amacına ulaşmıştır” çağrısına tutuklular, “Önderliğimizi esas alıyoruz ve eylemimizi sonlandırıyor” açıklamasıyla eylemini sonlandırdıklarını duyurdu. 

 

Eylemlerin sona erdirilmesinin ardından dönemin Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Ahmet Türk ile dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Êlih Milletvekili Ayla Akat Ata’nın 3 Ocak 2013’te İmralı Adası’na yaptığı ziyaret, “çözüm” adı altında 5 Nisan 2015’e kadar devam edecek olan sürecin başlangıcı oldu. Abdullah Öcalan, daha ilk görüşmede çatışmasızlık ortamının sağlanması üzerine durdu ve 2013 Newrozu’na gönderdiği deklarasyonla bu ortam sağlandı.

 

2013 NEWROZU: ARTIK YENİ DÖNEM BAŞLIYOR 

 

Abdullah Öcalan, 21 Mart 2013 tarihinde gerçekleştirilen Amed Newroz’una gönderdiği tarihi mesajında, şu çağrıyı yaptı: “Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun noktasına geldik. Yok sayan, inkâr eden, dışlayan modernist paradigma yerle bir oldu. Ben bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki; artık yeni bir dönem başlıyor. Silah değil, siyaset öne çıkıyor.” 

 

2014 NEWROZU: HER SAVAŞIN BİR BARIŞI VARDIR

 

PKK Liderinin bu çağrısı büyük yankı uyandırırken, AKP iktidarı Kurdistan’da karakol-kalekol ve güvenlik barajlarının inşasıyla savaş hazırlıklarını, siyasi soykırım operasyonlarını sürdürmeye devam etti. Tüm bunlara rağmen bir yıl sonra çözüm için büyük bir aşamanın kaydedildiği İmralı’da, PKK Lideri Abdullah Öcalan 2014 Newrozu’na ise şu mesajı gönderdi: “Gelinen noktada müzakere sistematiği için yasal bir çerçeve kaçınılmaz olmuştur. Barış, savaştan daha zordur ama her savaşın da mutlaka bir barışı vardır. Biz direnirken korkmadık, barışırken de korkmayacağız.”

 

ERDOĞAN’IN ‘KOBANİ DÜŞTÜ DÜŞECEK’ AÇIKLAMASI

 

İmralı Adası’nda görüşmeler devam ederken, 3 Ağustos 2014’te Şengal’e saldıran DAİŞ, bu kez Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kobanê kentine saldırı başlattı. DAİŞ saldırılarının yoğunlaştığı bir dönemde AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 7 Ekim 2014’te “Kobanî düştü düşüyor” açıklamasıyla, Kobanê eylemlerinin fitilini ateşledi. Günler süren ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla sonlandırılan eylemler sonucunda Kobanê DAİŞ’in sonun başlangıcı oldu.

 

ÖCALAN’IN SAMİMİYETİ, AKP’NİN İMHA PLANLARI 

 

Ancak Kobanê eylemlerinden sonra 30 Ekim 2014’de gerçekleştirilen Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, AKP iktidarı kararlaştırdığı “Çöktürme Planı” ile Kürtlere yönelik imha konseptinin hazırlıklarına başladı. Abdullah Öcalan’ın 2014 Newrozu’na gönderdiği mesajında, “Şu ana kadar yürütülen bir diyalog süreciydi ve önemliydi. Bu süreçte iki taraf da birbirlerinin iyi niyetini, gerçekçiliğini, yeterliliğini test etmiştir” samimiyet vurgusuna rağmen AKP, bu süreci de imha konseptinin bir parçası olarak kullandı. 

 

Ancak Abdullah Öcalan, İmralı heyeti ile yaptığı neredeyse tüm görüşmelerde gerekli adımları atmayan AKP’nin süreci akamete uğratacağı uyarısında bulundu. AKP’nin bu tavır ve tutumuna rağmen PKK Liderinin “Yüz yıllık savaşı sonlandırıyoruz” sözlerine ifadesini bulan çözüm ısrarı, Dolmabahçe Mutabakatı’na giden sürecin mihenk taşları oldu. 

 

DOLMABAHÇE ÖNCESİ KRİTİK GÖRÜŞMELER

 

Abdullah Öcalan’ın bu ısrarıyla AKP’nin samimiyetsizliğine rağmen gidilen süreçte, Dolmabahçe Mutabakatı öncesi kritik iki görüşme gerçekleştirildi. İmralı Heyeti, Kamu Güvenliği Müsteşarı (KGM) ve bir devlet yetkilisinin katıldığı 4 Şubat 2015 tarihli görüşmede, Abdullah Öcalan gelinen aşamanın önemini, “Bugünkü geldiğimiz noktayı 55 yıllık bir maratonun kısa bir soluk arası olarak değerlendiriyorum” sözleriyle dile getirdi. Mutabakatın son şeklinin verildiği görüşme ise, 27 Şubat 2015 tarihinde gerçekleştirildi. Abdullah Öcalan, Kürt sorununun çözümünde tarihi dönüm noktası olan açıklama öncesi İmralı Adası’nda yapılan kritik görüşmede, “Bu sürecin gelişmesi için çabalıyoruz. Çözüm olmazsa binlerce insan ölecek. Ben bunu kavradım ve gereğini yapıyorum. Onlar da bunun önemini kavramışlar mıdır, bilmiyorum. Onlarla iyi tartışın” uyarısında bulundu.

 

TARİHİ DOLMABAHÇE MUTABAKATI

 

Abdullah Öcalan tarafından kaleme alınan, devlet heyetinin de onayladığı ve tarihe Dolmabahçe Mutabakatı olarak geçen 10 maddelik çözüm için birinci aşama olarak belirlenen deklarasyon, postmodern darbenin yıldönümü olan 28 Şubat’ta devlet, hükümet ve İmralı heyeti üyelerinin katılımıyla açıklandı. Dolmabahçe Mutabakatı’nda, İmralı Heyeti’nde yer alan dönemin HDP milletvekilleri Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve İdris Baluken, dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal ile Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu yer aldı. 

 

10 MADDELİK DEKLARASYON 

 

Dolmabahçe’de açıklanan, Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açan deklarasyonda, “Demokratik siyaset; tanımı ve içeriği”, Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması”, “Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvenceleri”, “Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına dönük başlıklar”, Çözüm sürecinin sosyo-ekonomik boyutları”, “Çözüm sürecinin yol açacağı yeni güvenlik yapısı”, “Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri”, “Kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu demokratik ve eşit mekanizmaların güvenceleri”, “Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması” ve “Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa” maddeleri sıralandı. 

 

BİRİNCİ AŞAMA TAMAMLANDI

 

Çözüm için “Birinci aşama” olan mutabakatın açıklamasından sonraki süreçte İmralı Adası’nda 19 Mart 2015’te gerçekleştirilen İmralı Heyeti ve devlet heyetinin yer aldığı görüşmede, İzleme Kurulu’nun dahil edilmesi kararlaştırıldı. Bu görüşmede İzleme Kurulu’nun 7 asil, 3 yedek üyesi de belirlendi. Böylece resmi müzakereler başlayacak ve Abdullah Öcalan, PKK’ye kongre çağrısı yapacaktı. 

 

2015 NEWROZU: PKK’YE TARİHİ KONGRE ÇAĞRISI 

 

Abdullah Öcalan’ın, iki gün sonra 21 Mart 2015 tarihli Amed Newrozu’nda okunan mesajında, “Dolmabahçe Sarayı’nda, hepimizce resmen ilan edilen 10 maddelik deklarasyon temelinde yeni bir süreci başlatma görevi ile karşı karşıyayız. Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim” çağrısı yapıldı. 

 

ERDOĞAN MUTABAKATI REDDETTİ

 

Tarihi çağrının yapıldığı Newroz’dan bir gün sonra ise AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ukrayna dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, Dolmabahçe’de birbirinden farklı iki metin okunduğunu, yapılan açıklamayı doğru bulmadığını ve İzleme Heyeti’ne karşı olduğunu söyledi. Devlet ve iktidar yetkilileri olmasına rağmen Dolmabahçe Mutabakatı’nı reddeden Erdoğan, sürece müdahale eden bu açıklamasıyla Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin önüne geçti. 

 

AKP’NİN YENİDEN SAVAŞ KODLARINA DÖNÜŞÜ 

 

Erdoğan’ın bu açıklamalarından sonra İmralı Heyeti 5 Nisan 2015’te son kez Abdullah Öcalan ile görüşebildi. PKK Lideri, bu görüşmede AKP’nin çözüme yanaşmadığını, bu görüşmenin son olabileceğini söyledi. Nitekim bu görüşme İmralı Heyeti ile yapılan son görüşme oldu. Abdullah Öcalan’ın iki yıl boyunca yaptığı “Çözüm olmazsa binlerce insan ölecek” uyarısı, AKP’nin savaş kodlarına dönmesiyle yaşandı. Bunun ilk işaret fişeği, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesi HDP’nin Amed İstasyon Meydanı’nda gerçekleştirdiği mitinge yönelik bombalı saldırı oldu. Bu süreci, 20 Temmuz 2015’te Riha’nin Pirsus (Suruç) ilçesinde Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesinin katledildiği DAİŞ’in bombalı saldırısı izledi. 

 

Daha sonra komplo olduğu ortaya çıkacak olan 22 Temmuz 2015’da Ceylanpınar’da iki polisin ölümünü gerekçe gösteren AKP, 24 Temmuz 2015’te Kandil’e yönelik hava saldırılarıyla savaş konseptini yeniden devreye koydu. 

 

SAVAŞ ORTAMINDA SEÇİMLERE GİDİLDİ

 

İktidarın çözümsüzlük politikasına karşı Kürtlerin özyönetim ilanına da savaş açan AKP, Kurdistan’da ilan ettiği sokağa çıkma yasaklarıyla savaşın kapsamını genişletti. 7 Haziran’da tek başına iktidar olma vasfını da kaybeden AKP, savaş ve çatışma ortamında 1 Kasım’da yeniden seçimlere gitti. Seçimlere kısa bir süre kala 7 Haziran seçimlerinde Amed’te yaşanan patlama, bu kez Ankara’da emek ve demokrasi güçlerinin mitinginde yaşandı. Derinleşen savaş ve çatışma ortamında yeniden gidilen seçimlerde, AKP tek başına iktidar olma vasfını elde etti. 

 

İNKARDA ISRAR DARBELERİ GETİRDİ

 

İmralı’da yoğun çabayla Dolmabahçe Mutabakatı’na uzanan çözümü reddeden AKP, Abdullah Öcalan’ın haklılığını bir kez daha gösterdi. “Çözüm gelişmezse darbe mekaniği devreye girer” uyarılarını dinlemeyen AKP’nin de Kürt sorununda imha ve inkar konseptinde ısrarı, 15 Temmuz 2016 darbe girişimini getirdi. Darbe mekaniğinin devreye girmesinin ardından 20 Temmuz 2016’da Olağanüstü Hal (OHAL) ilan eden AKP, tüm özgürlükleri ortadan kaldırdı, belediyelere kayyım atadı, milletvekillerini tutukladı, binlerce kişiyi kamudan ihraç etti. 

 

ABDULLAH ÖCALAN: BİR HAFTADA ÇÖZERİM

 

“Çözüm” adı altında başlatılan ancak AKP tarafından “tasfiyeye” dönüştürülen süreçte Abdullah Öcalan ile 5 Nisan 2015’te yapılan son görüşmenin ardından İmralı Adası’nda yeniden devreye konulan tecrit sistemi de yıllar geçtikçe derinleştirildi. Aile ve avukatların görüş başvurularının reddedildiği İmralı’da yapılan sınırlı görüşmelerde de PKK Lideri Abdullah Öcalan çözüm ısrarını “Bir haftada çözerim” diyerek bir kez daha gösterdi. Ancak AKP’nin PKK Liderinin bu ısrarına cevabı, savaş konseptini genişletme, İmralı tecrit sistemini derinleştirme oldu. 

 

Dolmabahçe Mutabakatı’nın inkarının ardından AKP’nin savaş kodlarıyla gidilen süreçte, ülkede siyasi ekonomik ve toplumsal krizler derinleşti. Dolmabahçe Mutabakatı, geçen 8 yıla rağmen Türkiye’nin içinde bulunduğu çoklu krizlere çözüm reçetesi olarak duruyor. 

 

MA / Özgür Paksoy

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version