ANKARA – AKP’nin konut vaadiyle Romanların oylarını elde edemeyeceğini belirten Roman Hakları Derneği Başkanı Yücel Tutar, “Haklarımızı bize bahşetmesinler. Her vatandaş gibi haklarımız var” dedi.
Ülke kamuoyunun en çok tartıştığı gündemlerden biri olan seçimler için 14 Mayıs tarihinin belirlenmesi ardından siyasi partiler çalışmalarını hızlandırdı. Siyasi partiler sahaya inerken, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 20 Ocak’ta “Hedefimiz her Roman’a bir yuva” diyerek, seçim öncesi bir kez daha Roman açılımını gündeme getirdi. AKP’nin 2009 yılında başlattığı “Roman Strateji Belgesi” 15 yıldır yazılmazken, Erdoğan’ın 2018’de yayınladığı Eylem Planı’nda yer alan eğitim, sağlık, konut gibi birçok hakka yönelik vaatler de yerine getirilmedi. Sadece seçim dönemlerinde iktidarın gündemine gelen Romanlar, Sulukule başta olmak üzere yaşadıkları bölgelerde yapılan kentsel dönüşümlerle kent merkezlerinin dışına itildi.
Roman Hakları Derneği Başkanı Yücel Tutar, Romanların hak mücadelesini, iktidarın politikalarını ve yaşam koşullarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
TEMEL HAKLAR İÇİN MÜCADELE
Romanların azınlık, mülteci ve sığınmacı statüsünde olmadığını belirten Tutar, Türkiye’nin asli unsurlarından olduğuna dikkat çekti. Siyasi partilerin Romanlara yönelik tutum ve söylemlerine değinen Tutar, “Temel yaşam hakkından tutun da eğitim, barınma, sağlık hakkına kadar yeterli derecede ulaşamadığımız haklarımız mevcut. Bu haklar için mücadele etmeye çalışıyoruz. 2009’lara kadar Türkiye’de ne Roman nede farklı bir isimle anılıyorduk. Siyasiler, Roman mahallelerine geldiğinde ne diyeceklerini bilemiyor, ‘esmer vatandaş’ dedikleri oluyordu. Bazen, ‘siz de bizdensiniz’ diyorlardı. Şimdi ise toplum hafızasında bir Roman kimliği ve gerçeği oluştu. Bu nedenle 2009’daki açılım çok önemli. 2009’daki açılımın ardından ciddi kazanımlar elde etmişsek de ne yazık ki bu açılımlar beklentilerimizi karşılamadı” dedi.
‘VERDİKLERİ SÖZLERİ TUTAMADILAR’
“Roman açılımı” sürecinde devletin Romanlar hakkında hiçbir bilgi ve veriye sahip olmadığının görüldüğünü söyleyen Tutar, “Devlet, Roman açılımına çok hazırlıksız yakalandı. Hatta bunun ‘Kürt açılımı’nın ardından gelen bir yumuşatma açılımı olarak değerlendiriyorum. Devlet, Roman nüfusunun 500 bin olacağını tahmin ediyordu, fakat öyle olmadı. Roman nüfusu yaklaşık 5 milyon civarında. Dolayısıyla 2010 Mart ayında dönemin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı’nın verdiği sözler, bu 500 bin rakamı esas alınarak verilmişti. Ancak işin içine girince böyle olmadığını gördüler ve olumsuz tepkiler aldılar. Verdikleri sözleri de tutamadılar” diye belirtti.
‘KENTSEL DEĞİL RANTSAL DÖNÜŞÜM’
Roman mahallelerine yönelik kentsel dönüşümleri “rantsal dönüşüm” olarak değerlendiren Tutar, “Roman mahalleleri en kötü şartlarda yaşanan mahalleler. Şu an Kale dibinde bir Roman mahallesindeyiz. Burada evlerin çatısı akıyor, lavabosu, tuvaleti yok, alt yapı berbat, yağmur kar yağdığı zaman mahallenin her tarafı çamur içinde kalıyor. Yollar berbat bir halde. Bu, ülkenin tamamında böyle. Buralarda ise kentsel dönüşüm yapılmaya kalkıldı. Bu kentsel dönüşüm değil rantsal dönüşümdür. Çükü Roman mahalleleri yıllar içinde şehrin merkezinde kaldı. Bu da rant demekti” ifadelerini kullandı.
SULUKULE ÖRNEĞİ
İstanbul’un Fatih ilçesinde Romanların yaşadığı yoksul mahalle Sulukule’de 2007 yılında başlayan ve evlerin yıkılarak yapılan kentsel dönüşümü söz konusu duruma örnek olarak gösteren Tutar, kentten uzağa yerleştirilen Romanların evlerinin yerine villaların inşa edildiğini hatırlattı. Romanların, kent merkezinde geçimlerini sağlamaları nedeniyle yeniden Sulukule çevresine gelerek, kiralık evlerde topluluk halinde yaşadığını söyleyen Tutar, Sulukulenin geçmişten bu yana Romanların yaşadığı yer olduğunu kaydetti. Tutar, “Sulukule mücadelesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ‘kamu yararı yoktur’ dedi. Fakat iş işten geçmişti ve oradaki insanlar evsiz kaldı. Benzer durumlar Ankara, İstanbul ve İzmir gibi birçok yerde devam ediyor. Hükümet ve belediyeler nerede kırılgan bir grup ve rant varsa orada kentsel dönüşüm yapıyor” dedi.
ROMANLARIN TALEBLERİ
Barınma sorununun kent merkezinde bir çatıyla çözüm bulacağının altını çizen Tutar, taleplerini şöyle sıraladı: “Romanlar, yaşadıkları mahallerin düzenlenmesi, yaşanır hale getirilmesi, okulun bahçesi, hastanesinin olmasını ya da yakın yerlerde olmasını istiyor. Romanlar geçimini mahalleden, yani şehirden sağlıyor. Dolayısıyla yerinde mümkün değilse, en yakın yerde dönüşüm yapılmalı. Yaşam tarzına uygun evler yapılmalı. Çünkü Romanlar, 3-4 çocuğu olan insanlar ve bu insanlar bahçesi, hatta balkonu bile olmayan 50 metrekarelik evlerde yaşamak zorunda bırakıldı. Roman mahalleleri olsun. ‘Romanlar için ayrı evler olsun’ demiyoruz. Romanlar’ın kültürleri, yaşam şekilleriyle beraber farklı etnik kimliklerle bir arada yaşayacakları alanlar yaratılmalı ve orada yaşamlarını sürdürmeleri için olanak sağlanmalıdır.”
‘ROMAN OYLARINI ELDE EDEMEYECEKLER’
“Roman açılımı”nın ardından AKP’nin 1, CHP’nin de 1 Roman milletvekili çıkardığını hatırlatan Tutar, söz konusu durumu “Bahşedilmiş milletvekilliği” olarak değerlendirerek, şunları söyledi: “Hem CHP hem AKP ‘size milletvekili verdik’ diyor. Hem iktidar hem muhalefetin bunu söylemesi ayıptır. Türkiye’de nüfusun 16’da 1’i Roman. 600 milletvekili içerisinde 16’da 1 olması gereken Roman vekil sayısı sadece 2’dir. Temsiliyet zaten hakkımız. Taleplerimiz, yapabileceklerimiz, bütçeye dair söyleyeceklerimiz var. Sözüm neden geçmeyecek? Birer milletvekili verdi diye ne AKP ne CHP ‘Romanları kazandık’ diye düşünmesin. Sadece erzakla, konutla Romanların oylarını elde edemeyecekler. Roman meselesini topyekûn ele almak zorundalar.”
‘HAKLARIMIZI BİZE BAHŞETMESİNLER’
2016 yılından bu yana Romanlara yönelik Stratejik Eylem Planı hazırlandığına dikkat çeken Tutar, söz konusu planın 3’üncüsünün geçtiğimiz günlerde çıkarılmasını eleştirerek, ekledi: “Planların hiçbir işlerliği yok. Ne belediyenin ne valiliğin ne de kaymakamlıkların eylem planından haberi var. Eğer Roman meselesini gerçek anlamda sahiplenmezseniz, Romanlar da sizi gerçek anlamda sahiplenmez. Romanız evet ama insanız. İnsan onuruna, insan haklarına herkes gibi sahip olmak ve o şekilde yaşamak istiyoruz. Bizi potansiyel suçlu olarak görmesinler, haklarımızı bize bahşetmesinler. Bu ülkenin vatandaşıyız. Her vatandaş gibi haklarımız var. Barınma, yaşam, eğitim haklarımız mevcut ve bu haklara herkes kadar sahip olmak istiyoruz.”
MA / Yüsra Batıhan
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***