ENSAR NUR | TR724 HABER
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bugün Moskova’da yaklaşık 2 saat süren bir ulusa sesleniş konuşması gerçekleştirdi. Ukrayna’da devam eden savaşın yanı sıra, Rusya’nın ülke içi problemleriyle ilgili konularda da değerlendirmelerde bulunan Putin, savaş için NATO’yu ve Batı’yı suçladı. Dün Kiev’e sürpriz bir ziyaret gerçekleştiren ABD Başkanı Joe Biden da bugün Varşova’da bir konuşma yapacak.
Vladimir Putin, yaklaşık bir yıl önce Ukrayna’yı işgal etmek üzere birliklere emir vermesinden bu yana en önemli konuşmasını gerçekleştirdi. 10’dan fazla Rus televizyonunda canlı yayınlanan Federal Meclis konuşması için Rus devlet televizyonu Rossiya 24 dünden beri geri sayım yapıyordu.
Moskova’nın merkezindeki Gostini Dvor sergi merkezinde yapılan konuşmaya, ‘yabancı ajan’ olarak kabul edilen yabancı gazeteciler davet edilmezken, Federal Meclis üyelerinin yanı sıra iş dünyası ve askeri liderlerden oluşan Putin rejiminin elitleri salonda hazır bulundu.
Putin konuşmasına, “bu konuşmayı ülkemiz için zor bir zamanda yapıyorum, dünya genelinde köklü, geri döndürülemez değişikliklerin yaşandığı, ülkemizin ve halkımızın geleceğini belirleyecek önemli tarihi olayların meydana geldiği ve her birimizin büyük bir sorumluluk taşıdığı bir dönemde” diyerek başladı.
Putin konuşmasının ilk bölümünü Ukrayna’da devam eden savaşı değerlendirmeye ayırdı: “Bir yıl önce, tarihi topraklarımızdaki insanları korumak, ülkemizin güvenliğini sağlamak ve 2014 darbesinden sonra Ukrayna’da ortaya çıkan neo-Nazi rejiminin yarattığı tehdidi ortadan kaldırmak için özel askeri operasyon (Rusya, Ukrayna’daki savaş için bu ifadeyi kullanıyor) yürütme kararı alındı. Adım adım, dikkatli ve tutarlı bir şekilde, önümüzde duran görevleri yerine getireceğiz.”
PUTİN’İN KONUŞMASININ ANA HATLARI:
- Putin, savaşı Batı’nın başlattığını söyledi ve Rusya’nın bunu durdurmak için güç kullanmak zorunda kaldığını belirtti. Rusya’nın uzun zamandır barışçıl yollardan Batı ile diyalog kurmaya çalıştığını ancak Batı’nın Ukrayna’daki Neo-Nazi kukla rejim üzerinden Rusya’ya karşı bir savaşa uzun zamandır hazırlık yaptığını vurguladı.
- Putin, Rusya’nın barış ve aktörler arası eşit bir uluslararası yapı istediğini ancak Batı’nın sadece limitsiz güç peşinde koştuğunu ve bunun için her türlü ikiyüzlülüğü sergilediğini iddia etti.
- Putin, Rusya’nın ABD ile stratejik silahların azaltılması anlaşması olan New Start’a katılımını askıya aldığını açıkladı. “Savunma Bakanlığı ve Rosatom nükleer silah testlerine hazırlıklı olmalıdır” dedi.
- Başkan Putin ayrıca Batı’nın ahlaki bir çöküntü içinde olduğunu ve Rusya’yı parçalamak için ahlaksızlıklarını Rus gençliği arasında yaymak amacıyla bir enformasyon savaşı başlattığını belirtti. Batı’nın Rusya’yı savaş alanında yenemeyeceğini bildiği için Rusya’nın kültürüne, dini ve geleneksel değerlerine saldırdığını söyledi.
- Putin, Rus halkına fedakârlıkları için teşekkür etti ve hayatını kaybedenlerin ailelerine hiçbir bürokrasi olmadan her türlü desteğin verilmesi gerektiğini ve herkes tarafından büyük saygı gösterilmesi gerektiğini ifade etti.
- Rus lider konuşmasına popülist bir hava katarak Rus iş adamlarını kazançlarını yurtdışında “yatlar, malikaneler ve elit gayrimenkuller” için kullanmakla suçladı. Rus oligarklara yönelik Batı yaptırımlarına atıfta bulunarak şunları ekledi: “Ülkenin sade vatandaşlarından hiçbiri, inanın bana, sermayelerini uluslararası bankalarda kaybedenler için üzülmedi.”
- Putin ayrıca ülke içi problemlerden de bahsetti ve asgari ücretin artırılması, yeni altyapı projeleri ve eğitim alanında yeni teşvikler gibi konularda da açıklamalarda bulundu.
RUSYA SİLAH KONTROL ANLAŞMASINA KATILIMI ASKIYA ALACAK
Putin, Rusya’nın ABD ve Rusya arasındaki stratejik silahların azaltılması anlaşması olan New Start’a katılımını askıya aldığını duyurdu.
“Bugün Rusya’nın stratejik saldırı silahları anlaşmasına katılımını askıya aldığını açıklamak zorundayım” dedi. Ayrıca, ABD’nin önce davranması halinde Rusya’nın nükleer silahları test etmeye hazır olması gerektiğini söyledi.
New Start, Rusya ile ABD arasında kalan son nükleer silah anlaşma ve 2021’de beş yıl süreyle uzatılmıştı. İlk olarak 2010 yılında imzalanan anlaşma her iki tarafı da 1,550 uzun menzilli nükleer savaş başlığı ile sınırlandırıyor. Bu sayı bir önceki Start anlaşmasına göre daha düşük.
PUTİN’İN KONUŞMASINA İLK TEPKİLER
- AFP haber ajansına göre Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Putin’in bugünkü konuşmasında Ukrayna’nın işgalinin Batı tarafından kışkırtıldığını iddia etmesinin “saçmalık” olduğunu söyledi. Jake Sullivan “Kimse Rusya’ya saldırmıyor” dedi. “Rusya’nın Ukrayna’dan ya da başka birinden askeri tehdit altında olduğu düşüncesinde bir tür saçmalık var.”
- Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky’nin danışmanı Mikhailo Podolyak, Putin’in bugünkü konuşmasında “alakasızlığını ve kafa karışıklığını gösterdiğini” söyledi. Attığı bir tweet’te Rusya Federasyonu’nun, Putin’in ülkenin içinde bulunduğunu söylediği çıkmaza karşı “umut verici hiçbir çözümü” olmadığını söyledi. Podolyak Reuters haber ajansına verdiği demeçte: “Putin, adalet ve uluslararası hukuk konusunda bir diyalog yürütme fırsatının bulunmadığını düşündüğü tamamen farklı bir gerçeklik içinde” dedi.
- NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya’nın New START anlaşmasına katılımını askıya alma kararını “üzüntüyle karşıladığını” belirterek, bunun “tüm silah kontrol mimarisinin parçalanması” anlamına geldiğini söyledi. Brüksel’de gazetecilere yaptığı açıklamada: “Rusya’yı kararını yeniden gözden geçirmeye ve mevcut anlaşmalara saygı göstermeye kuvvetle teşvik ediyorum” dedi.
PUTİN’İN KONUŞMASINDAN BİR BÖLÜM:
“Savaşı onlar başlattı”
“Donbas 2014’ten bu yana mücadele ediyor, kendi topraklarında yaşama ve anadillerini konuşma hakkını savunuyor, abluka ve sürekli bombardıman karşısında pes etmiyor, Kiev rejiminin gizlenmeyen nefreti karşısında savaşıyor, Rusya’nın imdadına yetişeceğine inanıyor ve bunu bekliyor.
Bu arada – ve siz bunu çok iyi biliyorsunuz – bu sorunu barışçıl bir şekilde çözmek için her şeyi, gerçekten her şeyi yapıyorduk, sabırla bu en zor çatışmadan barışçıl bir çıkış yolunu müzakere ediyorduk.
Ancak arkamızda çok farklı bir senaryo hazırlanıyordu. Batılı yöneticilerin vaatleri, Donbas’ta barış istediklerine dair güvenceleri, şimdi gördüğümüz gibi, bir sahtekarlık, acımasız bir yalan olduğu ortaya çıktı. Sadece zaman kazanmaya çalışıyorlar, bir sürü küçük oyun oynuyorlar, siyasi cinayetlere, Kiev rejiminin istenmeyenleri bastırmasına, inananlara zorbalık etmesine göz yumuyorlar ve Ukraynalı neo-Nazileri Donbas’ta terör eylemleri gerçekleştirmeleri için giderek daha fazla cesaretlendiriyorlar. Milliyetçi taburların subayları Batılı akademilerde ve kolejlerde eğitildi ve silah tedarik edildi.
Özel askeri operasyonun başlamasından önce bile Kiev’in Batı ile Ukrayna’ya hava savunma sistemleri, savaş uçakları ve diğer ağır teçhizat sevkiyatı konusunda müzakereler yürüttüğünü vurgulamak isterim. Kiev rejiminin nükleer silah edinme çabalarını da hatırlıyoruz, çünkü bu konuda açıkça konuşuyorlardı.
ABD ve NATO, askeri üslerini ve gizli biyo-laboratuarlarını hızla ülkemizin sınırlarına yakın yerlere konuşlandırıyor; manevralar sırasında gelecekteki askeri operasyonların tiyatrosuna hakim oluyor, Kiev’deki rejimi ve köleleştirdikleri Ukrayna’yı büyük bir savaşa hazırlıyorlardı.”
“Tekrar etmek istiyorum: savaşı başlatanlar onlardı ve biz de bunu durdurmak için güç kullandık ve kullanacağız.”
“Biz insanların hayatlarını, kendi evimizi koruyoruz. Batı’nın amacı ise sınırsız güçtür. Kiev rejimini desteklemek ve silahlandırmak için şimdiden 150 milyar dolardan fazla para harcadı. Karşılaştırmak gerekirse, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne göre G7 ülkeleri 2020-2021 yıllarında dünyanın en yoksul ülkelerine yardım etmek için yaklaşık 60 milyar dolar ayırdı. Çok açık, değil mi? Savaş için 150, ama parayı alan ülkelerin belirli itaat gereklilikleri altında sözde her zaman ilgilenilen en yoksul ülkeler için 60. Yoksulluğun azaltılması, sürdürülebilir kalkınma ve çevre hakkındaki tüm o konuşmalar nerede? Bütün bunlar nereye gitti? Nereye gitti bunlar? Aynı zamanda, savaş için para akışı da azalmıyor. Yine dünyanın dört bir yanında, başka ülkelerde kargaşa ve darbeleri teşvik etmek için hiçbir masraftan kaçınılmıyor.”
“Daha önce de defalarca söylediğim gibi, Ukrayna halkıyla savaş halinde değiliz. Ukrayna halkının kendisi, bu ülkeyi siyasi, askeri ve ekonomik olarak fiilen işgal eden ve onlarca yıldır Ukrayna sanayisini yok eden ve doğal kaynaklarını yağmalayan Kiev rejiminin ve Batılı efendilerinin rehinesi haline gelmiştir. Bunun mantıksal sonucu sosyal bozulma, yoksulluk ve eşitsizlikte büyük bir artış oldu. Ve bu koşullarda, elbette, askeri operasyonlar için malzeme çekmek kolaydır. Kimse insanları düşünmedi, katliama hazırlandılar ve sonunda harcanabilir malzemeye dönüştürüldüler. Ne yazık ki bu konuda konuşmak bile korkutucu ama bu bir gerçek.
Ukrayna’daki çatışmanın körüklenmesinin, tırmanmasının ve kurban sayısının artmasının sorumluluğu tamamen Batılı elitlere ve elbette Ukrayna halkının esasen yabancı olduğu Kiev’deki mevcut rejime aittir. Bugünkü Ukrayna rejimi kendi ulusal çıkarlarına değil, üçüncü ülkelerin çıkarlarına hizmet etmektedir.”
“Batı, Rusya’yı savaş alanında yenmeyeceğini bildiği için kültürümüze saldırıyor”
“Ancak onlar da Rusya’yı savaş alanında yenmenin imkansız olduğunun farkındalar, bu nedenle bize karşı giderek daha agresif enformasyon saldırıları düzenliyorlar. Elbette her şeyden önce gençleri, genç nesilleri hedef alıyorlar. Burada da sürekli yalan söylüyorlar, tarihi gerçekleri çarpıtıyorlar ve kültürümüze, Rus Ortodoks Kilisesi’ne ve ülkemizin diğer geleneksel dini kurumlarına saldırmaktan vazgeçmiyorlar.
Kendi halklarına yaptıklarına bakın: ailenin, kültürel ve ulusal kimliğin yok edilmesi, sapkınlık, çocuk istismarı, hatta pedofili bir norm, yaşamlarının bir normu olarak ilan ediliyor ve rahipler, rahipler eşcinsel evlilikleri kutsamaya zorlanıyor. Ne halleri varsa görsünler, ne istiyorlarsa yapsınlar. Burada ne söylemek istiyorum? Yetişkinler istedikleri gibi yaşama hakkına sahiptir, biz Rusya’da her zaman böyle davrandık ve her zaman böyle davranacağız: kimse mahremiyete müdahale edemez ve bunu yapmayacağız.
Ancak onlara şunu söylemek isterim: ama bakın, afedersiniz, kutsal kitaplar, diğer tüm dünya dinlerinin ana kitapları. Ailenin bir erkek ve bir kadının birlikteliği olduğu da dahil olmak üzere her şeyi söylüyorlar ama artık bu kutsal metinler bile sorgulanıyor. Örneğin Anglikan Kilisesi’nin cinsiyet ayrımı gözetmeyen bir tanrı fikrini değerlendirmeyi planladığı biliniyor. Ne diyebilirsiniz ki? Tanrı korusun, “ne yaptıklarını bilmiyorlar”.
Batı’da milyonlarca insan gerçek bir manevi felakete doğru sürüklendiklerinin farkında. Açıkça söylemek gerekirse, seçkinler basitçe çıldırıyor ve bunun bir tedavisi yok gibi görünüyor. Ama dediğim gibi bu onların sorunu ve bizim çocuklarımızı koruma yükümlülüğümüz var ve bunu yapacağız: çocuklarımızı bozulma ve dejenerasyondan koruyacağız.”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***