Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

HDP’den Demokratik Cumhuriyet Konferansı

HDP'den Demokratik Cumhuriyet Konferansı


Esra ÇİFTÇİ


İSTANBUL – Halkların Demokratik Partisi (HDP) 4-5 Şubat’ta İstanbul’da Cem Karaca Kültür Merkezi’nde iki gün sürecek ‘Demokratik Cumhuriyet’ Konferansı düzenliyor. Açılış konuşmalarını HDP Eş Genel Başkanlarının yapacağı konferansa pek çok siyasetçi, gazeteci, yazar, kadın aktivisti ve bilim insanı sunumları ile katkıda bulunacak. Konferansın ana başlıkları, ‘Cumhuriyet: Yüzyılın Muhasebesi’, ‘Cumhuriyet’in Kuruluş Dinamikleri’, ‘Cumhuriyet’in Anayasal Serüveni’, ‘2. Yüzyıla Girerken Demokrasi ve Cumhuriyet’, ‘Demokratik Cumhuriyet ve Siyasal Toplumsal Güçlerin Mücadele Arayışı’ ve ‘Nasıl Bir Gelecek, Nasıl Bir Cumhuriyet’ olarak belirlendi. Konferansı, başından itibaren çalışmalar görev alan HDP Parti Meclisi (PM) Üyesi Nuray Türkmen ve HDP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Üyesi Emir Ali Türkmen ile konuştuk.

‘DEMOKRATİK CUMHURİYET HAREKETİNE VESİLE OLBİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ’

Nuray Türkmen konferansın amacını şu sözlerle anlattı:

“Konferansın 2023 tarihiyle sembolik bir ilişkisi var elbette. Yüzyılını doldurmak üzere olan Cumhuriyet, maalesef temel toplumsal sorunların çözümünü sağlayamadı. Bunun en önemli nedeni elbette Cumhuriyetin demokrasiden yoksun bir şekilde kurulması. Sonrasında da baskıcı ve tekçi iktidarlarla, darbelerle, farklılıkları inkara dayalı asimilasyon politikalarıyla sürekli demokrasiden uzaklaşan bir sürecin yaşanması. Bütün toplumun yıllar yılı askeri ve sivil vesayet kurumlarının hedefi olması ve nihayetinde de otoriter, tekçi bir devlet aklının egemen kılınması”

“Savaş ve çatışma siyasetiyle hepimizin sadece bugünü değil, geleceğini de çalınıyor, ipotek altına alınıyor. Biz bu gaspa isyan ediyor, demokratik bir Cumhuriyetin inşa edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tüm kurumları demokratikleştirmenin, demokrasiyi toplumsallaştırmanın ve en önemlisi de devlet aklının radikal dönüşümünü gerçekleştirmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu olmadan, iktidarlar değişse bile demokratik bir ülkede yaşamanın mümkün olmayacağını biliyoruz. Bu konferans demokratikleşme mücadelesinin yürütülmesi ve ortaklaştırılması konusunda da bize ışık tutacak. O yüzden aslında biz bu konferansın bir Demokratik Cumhuriyet dalgasına ya da hareketine de vesile olabileceğini düşünüyoruz”

‘KONFERANS FARKLI KESİMLERİ İÇEREN ZENGİN BİR PROGRAMA SAHİP’

Emir Ali Türkmen de konferansta belirlenen ana başlıkların içerikleri ile ilgili detayları hakkında şu bilgileri verdi:

“Konferansın ilk gününde, Cumhuriyetin ilk yüzyılında neler oldu, neler yaşandı, nasıl bu duruma gelindi sorularına yanıtlar arayacağız. Anayasal süreçlerden darbelere Cumhuriyet’in kuruluş dinamiklerini, halkların ve inançların neler yaşadıklarını, hangi baskılara maruz kaldıklarını ve başka pek çok konuyu konuşup bir tür kolektif envanter çıkarmayı deneyeceğiz. İkinci gün, ikinci yüzyılda nasıl bir Cumhuriyet istediğimizi konuşmak istiyoruz. Eğer bu ülkede birlikte yaşayacaksak herkesin kendini özgürce ifade edebilmesi ve varlığını kendi istediği şekilde ortaya koyması gerekir. Sınıfsal, dinsel, cinsel, etnik, salt kişisel olan da dahil, hep birlikte nasıl bir geleceğe yürüyüş ritmi tutturacağımızı konuşacağız. Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, emekçilerin ne istediklerini konuşmak, toplumsal ve siyasal mücadele yürüten aktörlerle nasıl bir mücadele hattı üzerinden çalışma yürütmek gerektiğini konuşacağız. Konferans bu yönüyle de zengin bir programa sahip”

‘İKİ GÜNE SIĞMAYACAK PEK ÇOK KONUNUN OLDUĞUNUN FARKINDAYIZ’

Türkiye’nin dönüştürücü dinamiklerinin nasıl bir Türkiye’de yaşamak istediklerinin kolektif arayışı olmasının en büyük arzuları olduğunu söyleyen Nuray Türkmen de herkesin sesinin kısıldığı bir dönemde birlikte tartışmak, konuşmak, kapıyı birlikte aralamanın kıymetli olduğunu vurguladı. Ancak iki günlük sürenin tüm kesimlerin sorunlarını masaya yatırmak için yeterli olmadığını belirten Nuray Türkmen, bu durumun farkında olduklarını şu sözlerle dile getirdi:

“Türkiye’de yaşayan ve değişim isteyen, gerçekten nefes almak isteyen, ötekileştirilmekten ve yok sayılmaktan usanmış kesimlerin olduğunu biliyoruz. Yani dert ve konuşulacak olan çok, zaman ise yalnızca iki gün. Örneğin özellikle son dönemde iktidar tarafından açık hedef haline getirilen LGBTİ+ların sesini ilk gün oturumunda yer alan ‘Devletin Kuruluş Dinamiği Olarak Patriyarka’ başlığı altında duyurmayı amaçladık ve ikinci kez yer veremedik programda. Mülteciler, kültür-sanat, eğitim, çocuk ve daha pek çok önemli toplumsal kesimin, alanın sesini duyuramıyoruz programda şimdilik, farkındayız. Dolayısıyla bu iki günde konuşamayacağımız pek çok şeyin olacağını da biliyoruz ve bizim eksiklik hanemize yazılsın isteriz”

‘TEK MİLLET-TEK MEZHEBE DAYALI BİR ZİHNİYET İNŞA EDİLDİ’

Yüz yıllık cumhuriyet deneyiminin farklı kimlikleri yok sayan ve merkezi yapısının bugünün pek çok sorununun kaynağı olduğunu belirten Emir Ali Türkmen, konferansın bunu değiştirmek için atılacak adımlardan biri olduğunu vurguladı:

“En başta şunu söylemek gerek, dünyanın hiçbir yerinde ulus devletlerin kuruluşları steril olmadı ve olmayacak. Bizdeki deneyimin de çok sorunlu, anti-demokratik, millet inşası hevesiyle toplumsal zenginlikleri, çokluğu ve çoğulculuğu genel olarak zorla homojenleştirme çabası içinde olduğu da açık. Yüzyıl boyunca farklı kimlikler, halklar ve inançların varlığı inkâr edildi, evrensel hakları yok sayılarak asimilasyon politikalarına maruz bırakıldı. Tek millet-tek mezhebe dayalı, erkek egemen bir zihniyet inşa edildi”

“Sadece Kürt sorununa yaklaşımı bile düşünsek sorunların neden daha da karmaşık ve içinden çıkılamaz hale getirildiğine tanıklık edebiliriz. Son 20 yıl ise zaten herkesin malumu. Saydığımız sorunlardan kaynaklı, tam da bu yüzden tehlikeli bir şekilde faşist-ırkçı bir ittifaka evrilmiş bir Cumhuriyet’in sancılarını yaşıyoruz. Rant ve sermaye çıkarından başka bir şey bilmeyen, hukukun bütünüyle ayaklar altına alınarak koca bir ülkenin kifayetsiz muhterislerin yapboz tahtasına döndürdüğü bir hayatı yaşamak zorunda değiliz. Tek adamın temsil ettiği bir imaja maruz kalarak yaşamak, bunu kabul etmek zorunda değiliz. Yaşanabilir bir ülkeyi hep birlikte inşa edeceğimize inanıyoruz”

‘AKP-MHP İKTİDARINDAN KURTULMAK DEMOKRATİK İNŞANIN BAŞLANGICI OLACAK’

Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında’ Demokratik Cumhuriyet’i inşa etmeyi amaçladıklarını belirten Emir Ali Türkmen, bunun aynı zamanda tüm Türkiye toplumunun özgürleşmesi açısından kendileri için bir zorunluluk ve sorumluluk olduğunu belirtti ve şunları söyledi:

“Bizler, mevcuda itiraz ederek yeninin inşası için yola çıktık. Toplumsal adaletin sağlandığı, toplumsal barışın hâkim olduğu, baskıdan uzak, özgürlüklerin temel alındığı, her türlü ayrımcılığa karşı dayanışmanın hüküm sürdüğü, yalanın değil toplumsal hakikatin egemen olduğu bir ülkede yaşamak bugün Türkiye halklarının ortak talebi. Tam da bu nedenle, Demokratik Cumhuriyet’i sadece soyut bir şekilde tartışmıyor, inşasının da mücadelesini veriyoruz. Savaştan, ranttan, şiddetten, soygun ve talandan, nefretten ve kutuplaştırmadan beslenen ne içeride ne dışarıda kan ve gözyaşından başka verecek bir şeyi kalmayan ne bugüne ne yarına dair hiçbir vaadi kalmayan ve en önemlisi korkunç bir yozlaşma, çürüme ve kokuşmuşluk içinde olan AKP-MHP iktidarından kurtulmak bizim için demokratik inşanın başlangıcı olacak”

‘DEMOKRATİK CUMHURİYET HEPİMİZİN ORTAK GELECEĞİ’

“AKP gitsin de ne olursa olsun kolaycılığına da düşmemek gerektiğini kayıtlara geçirmek gerek” diyen Nuray Türkmen de demokratikleşmenin basit bir iktidar değişiminden çok daha fazlası olduğunu vurguladı:

“Arzu ettiğimiz ülkeyi AKP-MHP gibi statükocu bir ittifakın kuramayacağını biliyoruz. Bunun yanında Demokratik Cumhuriyet’in restorasyoncu Millet İttifakı ile kurulamayacağını da söylemek gerekiyor. Demokratik Cumhuriyet ve yaşanabilir bir ülke, barış, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen tüm toplumsal kesimlerin kolektif iradesiyle, çabasıyla ve ilmek ilmek umudu örmesiyle kurulacak. Özgürlük istikametinde bir yürüyüş için önümüzdeki seçimlerden çok umutluyuz. 15 Mayıs sabahı Demokratik Cumhuriyet’in kuruluşu yolunda taze bir nefesle yürüyüşün ilk günü olacak. Bu mücadele temelinde Demokratik Cumhuriyet’in hepimizin ortak geleceği ve kalıcı umudu olduğunu düşünüyoruz”

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version