Esra ÇİFTÇİ
Artı Gerçek – Maraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin vurduğu Antakya’nın çok kültürlü tarihinin simgesi Medeniyetler Korosu’ndan yedi kişi vefat etti. Antakya Medeniyetler Korosu’nun kurucusu ve koro şefi Yılmaz Özfırat ise depremde yedi buçuk saat enkaz altında kaldıktan sonra kurtuldu. Özfırat, yaşadıklarını Artı Gerçek’e anlattı.
Medeniyetler Korosu kurucusu ve koro şefi Yılmaz Özfırat, saat 04.17 civarında çok büyük sarsıntıyla uyandığını ve deprem şiddetinin kendisini yataktan savurduğunu söylüyor. Televizyon ve dolabın düştüğünü, kendisinin araya sıkıştığını ve orada bir yaşam üçgeni oluştuğunu söyleyen Özfırat, o anları şöyle anlatıyor.
‘KORODAN ARKADAŞLARIM ‘HOCAM DAYAN’ DİYORLARDI’
“Bir yandan artçı depremler oluyor ve üzerinize ha bire taşlar düşüyor. O an kızımı düşündüm. Bana bir şey olursa o ne yapar dedim, hayata nasıl tutunur dedim. Tabii bir yandan da nefes alıyorsunuz, nefes aldıkça umut da oluyor içinizde. Dışarıdan sesler geliyor. Korodan arkadaşlarım da gelmişti, onların sesi geliyordu. “Hocam dayan” diyorlardı. Allah kimsenin başına vermesin. Bir betonun üzerinde yatıyorsunuz ve en büyük sıkıntı artçı depremler çünkü o her bir artçı sizi karamsarlığa itiyor. Zaten tek bir şey söyledim, enkaz altında ölen arkadaşım varsa inşallah hiç beklemeden ölmüştür çünkü o beklemek çok acı.”
‘SİVİL VATANDAŞLAR GELİP KURTARDI’
“Yedi buçuk saat enkaz altında kaldım, sivil vatandaşlar gelip kurtardı. Dışarı çıktığımda yağmur yağıyordu, yağmurun yüzüme değmesini istiyordum, yaşadığımı hissetmek istedim. Kendime gelip etrafa bakınca çok acı bir tablo ile karşılaştım. Enkaz altındaki insanların yardım çığlıkları vardı, o an yaşadığı şükretmeye utanıyor insan. Hemen çevredeki insanlara yardıma koştum, süreç çok zordu.”
‘BU ŞEHRİ AYAĞA KALDIRMAK İÇİN ELİMİZDEN NE GELİYORSA YAPACAĞIZ’
Antakya’da deprem sonrası kızının ısrarı üzerine İzmir’e giden Özfırat, tekrar koroyu toplayıp çalışmalara başlamak istediğini söylüyor. Özfırat, Medeniyetler Korosu olarak Antakya’yı tekrar ayağa kaldırmak istediklerini önemle vurguluyor:
“Bu kadim şehri ayağa kaldırmak istiyoruz. Bunu da medeniyetler korosu olarak hayata geçirmek istiyoruz. Bugüne kadar şehir size adını vermiştir. Nerelisiniz dendiğinde o şehrin ismini söylersiniz ama siz şehre ne verdiniz diye sorduklarında maalesef bugüne kadar bir şey vermemiştik. Bundan sonra biz şehre ismimizi vereceğiz ve bu şekilde şehri hep beraber ayağa kaldırmak için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Korodan yedi arkadaşımız vefat etti. Kendi içinde pırıl pırıl insanlardı. Bizim koromuzda toplamda iki yüz kişi var. İki tane arkadaşımız bekardı. Bir tane Mehmet Özdemir diye bir abimiz vardı, daha yeni emekli olmuştu. Beraber artık hayatın tadını çıkarırız diye takılıyorduk birbirimize. Bir kızımızın çocuğu ve kocasıyla birlikte cenazesi çıktı. Benim olduğum binadan üç kişinin cenazesi çıktı. Ben o yüzden kendimi mucize atfediyorum.”
‘ŞEHRE VE ÖLEN ARKADAŞLARIMIZA BORCUMUZU ÖDEMEK İSTİYORUM’
Özfırat, şehre ve ölen arkadaşlarına borcunu ödemek istediğini her fırsatta dile getiriyor. Bundan sonraki bütün konserleri de arkadaşlarına ve depremde vefat eden herkese adamak istediğini söylüyor Özfırat:
“Bizim dernek binamız yıkıldı. Dernek binamız yıkılınca bütün kostümlerimiz, iki yüz kostüm ve müzik aletlerimiz enkazda gitti. Bir gün önce çalışmamız vardı, müzisyen arkadaşlarım bana ‘hocam sazları alalım mı? Götürelim mi?” demişti. Yok götürmeyin yarın tekrar çalışacağız dedim. Herkes kendi müzik aletini orada bırakmıştı. Arkadaşımızın birinin 20 yıllık kanunu depremde kırıldı paramparça oldu. Şimdi öncelikle müzik aletlerini temin edeceğiz. Müzisyenler biliyorsunuz gecelik çalışırlar, akşamları bir yerde çalarlar kazandıkları parayı da yerler. Tabi deprem olunca bu arkadaşlarımız da savruldular. O yüzden inanılmaz nakdi sıkıntıya düştüler. Geride kalanlar için hayat devam ediyor. Bu arkadaşları tekrar ayağa kaldırmak için uğraşıyorum. Bu kadim şehri tekrar ayağa kaldırmak lazım. Dünyada kaç tane kadim şehir var derseniz, birisi Kudüs diğeri Antakya’dır. Burada bir Hristiyan, bir Yahudi, bir Müslüman birbirlerine nereli olduğunu sormazlar. İster Hristiyan ister Yahudi ister Müslüman olsun, hepimiz tek bir Allah’ın kuluyuz.”
‘ASLA DEPREMZEDELERE ACIMAYIN’
Özfırat depremzede insanlara acınmaması gerektiğini, aksine sahip çıkılması gerektiğinin altını çiziyor:
“Depremzede insanlara evin mi gitti, araban mı gitti diyerek ne aşağılayın ne de onları umutsuzluğa itin. Depremden bir gün önce o insanlar evlerinde, barklarında yaşamlarını sürdürüyordu, belki de ekonomik olarak çok iyi durumdaydılar, bugün ise hiçbir şeyleri yok. Deprem sadece Antakya’da ya da on ilde olmadı. İnanın Hakkari’den, Edirne’ye herkesin canı yandı. Şu an ülke olarak çok ciddi bir kriz yaşıyoruz ama birbirimize bağlılığımızı da gördük. Sağcısı, solcusu, dinlisi, dinsizi herkes bir şekilde bu işin bir parçası olmak için uğraştı. Kimse siyasete alet etmeden, her bir değerin birbirine sahip çıkması beni çok mutlu etti, onurlandırdı. Türkiye’nin her yerinden yardım geldi, işte biz böylesine güçlü bir ülkeyiz. İnsanlar tek kanatlı meleklerdir, sadece bir başkasına sarılırsa uçabilirler.”
MEDENİYETLER KOROSU
Antakya Medeniyetler Korosu 2007 yılında kuruldu. Antakya’nın tanıtımına katkı sağlamak ve medeniyetler arasında bir köprü oluşturmak amacıyla üç semavi dine mensup kişilerin bir araya geldiği koro, dünyanın birçok yerinde konserler verdi. Nobel Barış Ödülüne aday gösterildi. 2019 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığının özel ödülünü aldı. Avrupa Parlamentosunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, Amerikan Kongresinde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda konserler verdi. 200 kişilik korodan yedi kişi Maraş merkezli depremlerde vefat etti.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***