Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Depremzedeler öfkeli: Medya Adıyaman’ı göstermiyor, halk bitti, inşallah vali yargılanır

Depremzedeler öfkeli: Medya Adıyaman’ı göstermiyor, halk bitti, inşallah vali yargılanır


Hasan Yaman, Adıyaman merkezde oturan bir depremzede. Enkazın altında hala binlerce insan olduğunu ve en acil ihtiyaçlarının çadır olduğunu söylüyor. Yaman istifa eden Adıyaman Valisine de çok öfkeli. Mutlaka yargılanmalı, diyor.

İşte depremzede Hasan Yaman’ın gözünden yaşananlar:

Adıyaman’da durum çok kötü. Enkaz altında binlerce insanımız var. Bakın altıncı gün. Dört gündür çalışma yapıyor. Bugün yabancı ekipler girdi buraya. İlk gün insanlar kendi imkanlarla 9 kişiyi sağ çıkarttı. Ölü olarak çıkanlar çok oldu. Maden işçileri çalıştı, en son olmadı. Dayımın gelini ve kuzeni içeride henüz bulamadılar. Tam 4 gün oldu iş makineleri ile çalışmaya devam ediyorlar. Buradan ötede benim kuzenim şu anda altıncı gün. İkinci gün AFAD geldi, binaya baktı, binayı kontrol etti. Hepsi öldü dediler. Üç kişi sağ çıktı oradan. Şu an hala ses var. Az önce mesaj geldi  gösterebilirim. Kuzenim de yaşıyormuş orada burada şu an el atılmamış enkazları var.  Yukarıdaki mahallelerde, Yenimahalle tarafında, çok enkaz var, çok yüksek katlı binalar var, sekiz-dokuz katlı binalar var. Bizim çadır eksiğimiz çok var. Barınma ihtiyacımız öncelikli. Gıda sağ olsun Türkiye halkının hepsinden Allah razı olsun. Bize yetiştirdiler, gıda, yiyecek, içecek, kıyafet. Çadır eksiğimiz var. Çadır yetişmiyor. Sadece Adıyaman’da değil, Malatya’da var, Kahramanmaraş’ta var, Hatay’da var, Osmaniye’de var, Antep’te var.

AFAD geldi dinlemeye, gitti dediniz, durum nedir?

AFAD geldi, binayı kontrol etti. AFAD ses varsa çalışma yapıyor, ses yoksa çalışma yapmıyor. Ama içerideki insanların konuşmaya mecali de olmayabilir. AFAD ikinci gün, Adıyaman Defterdarlığı arkasında ek binaya geldi. Baktı bu binada ses alamadılar ve biz bunu binada şu an çalışma yapamayız, ses olan yerlere öncelik veriyoruz dediler. O günün akşamından başka bir ekiple biz gece yarısı görüştük, gece 12’de gitti baktılar üçüncü günün sabahında çalışmaya başladılar. Üçüncü günün sabahında çalışmaya başladıklarında o gün üç kişiyi sağ çıkarttılar.

O binadan üçü de benim akrabam. Birini Mardin’de hastaneye gönderdiler, ikisi de bizim yanımızda dinleniyor. Kırık çıkık var ufak tefek ama iyiler. Şükür buna da çünkü birçok kişiyi öldü denilerek orada bıraktılar. Bilmiyorum. Çok büyük bir koordinasyon eksikliği var. Adıyaman’da. AFAD çok eksik kaldı. İşte insanlar bize diyor. Söylenmeyin filan ama acımız var. Bizim çok akrabamız vefat etti. Bugün sabah 5 kişiyi biz gömdük. Hala bir amcam enkazın altında çıkartamadım. Burası yine öyle, diğer taraf yine öyle. Dışarıdan gelen ekiplerdeki teknolojik aletler ses değildir diyebiliyorlar. Çok büyük bir sıkıntı var. Nasıl dinliyor, nasıl gelip binayı kontrol ediyor, ses veriyor, ses var mı yok mu gibisinden bağırıyor, çağırıyor. Bazen de ufak bir şey var, sismik cihazlar var. Özel harekat polisleri gelip dinleme yapıyor. Sismik dinleme ile hassas dinleyicilerle. Eğer o dinleyicilerden bir şey alıyorsa çalışma yapıyorlardı. AFAD’ın elinde o aletten görmedim. Özel harekat dinleme aldığında ekipleri bilgilendiriyor. İtfaiye ekipleri ya da UMKE ya da yabancı ya da gönüllü gelen ekipler çalışıyordu. Adıyaman’ın çok acil çadır lazım ama çadırdan önce de enkazlar var. Bakın burası beşinci gün açıldı. Enkaz altında çok insan var. Annem ölmüşse bile en kötü ihtimalle cansız bedenlerine alıp en azından mezarlarının bilinmesini istiyorum.

Nasıl defnediyorsunuz cenazelerinizi?

Cenaze namazlarını kılıyoruz. Sıralı bir mezarlığa da gidebilirsiniz. Hepsini gömüp kaldırıyoruz tek tek. Hani herkes kendi ailesini götürürken cenazesini götürüyor oraya kendi araçlarıyla. Çünkü yetiştiremiyor yetkililer, yetiştiremiyor.

Kendi imkanlarıniızla mı götürüyorsunuz?

Cenazeleri ambulansa alıyoruz. Ambulansın yetmediği yerlerde kendi imkanlarımızla arabaya koyuyoruz. Battaniyelere ya da kefene de sarılı bir şekilde ya da ceset torbalarına sarılı bir şekilde mezarlığa götürüyoruz. Namazlarını kılıp geri dönüyoruz. Enkazda kalan yakınlarımızın yanına gidiyoruz. Allah yardımcımız olsun. Şu an Adıyaman çok kötü durumda. Yıkıldı. Şehir bitti. Medya da görünmüyor. Medya bize göstermiyor ne olduğunu. Ne bitti ikinci gün, üçüncü gün arkadaşlarımı arıyor. Adıyaman etkilenmiş, bir şey var mı diyorlar ama Adıyaman yakıldı. Vali mahvetti bizi. Valimiz ses çıkartmadı Adıyaman’a. Yardım ekiplerinin geç gelmesinin sebebi  Adıyaman valisidir. İnşallah Adalet Bakanlığı sesimi duyar. Adıyaman’ın istifa edip giden valisinin yargılanmasını biz istiyoruz. Tek tek şurada gezin tüm insanlara sorun. Hep aynı şeyi söyler. Bizi burada kaderimize baş başa bırakanın birinci sonrumlusu Adıyaman Valisi idi ve o da istifa edip kaçtı. İnşaallah yargılanır. Çünkü bu insanların çoğundan o sorumludur. Yardımlar bir gün erken gelse belki bazıları donarak ölmeyecek, belki bazıları nefesi yetecekti. Bazılarının gücü yetecekti, direnci yetecekti. Ama yetmedi. Çok bir sıkıntı yaşadık o durumda.

Yoldan geçen başka bir depremzedeye mikrofon uzatıyoruz. Daha biz soru sormadan ‘Adıyaman”da kimse yok.Herkes öldü bu halkın hepsi öldü. Hani nerede vali, hani nerede belediye başkanı? Hani devlet nerede? Bizim evimiz yerde. Allah halkımızın yardımcısı olsun.’ diyor. Maskeli olan depremzede ‘sahada toz var. Zaten mantıksal olarak da maske takılması gerekiyor. Ceset kokusuyla alakalı değil zaten kış günündeyiz. Çok böyle koku olacak bir ortam da yok.’ diyor. Soruyoruz.

Salgın hastalık riski var mı?

Salgın hastalık riski her zaman var. Biz sağlıkçılar olarak daha böyle tedbirli olmayı istiyoruz. Cesetler açısından şu an bulaşıcı pek bir hastalık görünmüyor ama tedbirli olmak maksadıyla yine de maske takmalarını tavsiye edeceğim.

Adınız nedir?

Cebrail Ceylan. Gönüllü sağlık personeli olarak geldim. Adıyaman’da  durum iyi değil. Herkes elini taşın altına koymaya çalışıyor. Adıyaman da durum birçok ilimize benziyor. Yetersiz sayıda umumi tuvalet mevcut. Herkes aynı tuvaleti kullandığı için bu da ister istemez bir hijyenik sorun haline geliyor. taşınabilir tuvaletlerin sayısı artarsa daha güzel olur.

İnsanlar tuvalet ihtiyacını dışarıda gidermek zorunda kalıyor anladığım kadarıyla? Su yok sanırım?

Biz daha denk gelmedik ama gerçekten tuvalet kuyruğu olduğunu görüyoruz. Biz de bunu yaşıyoruz.

Burada ne yapıyorsunuz?

Adana’dan geliyorum gönüllüyüm. Mercimek çorbası yapıyoruz. Herkese dağıtmak için. Yemek yapıyoruz, su ihtiyaçları, meyve suyumuz, her şey. Elimizden ne geldiyse dağıtmaya çalışıyoruz. şu anda çorbamız oluyor. Olduktan sonrada yardıma muhtaç olan insanlarımıza dağıtacağız. Türkiyemiz çok zor durumda. Allah herkesin yardımcımız olsun.

Kime yetecek bu çorba?

Gel abi, bak yettigi kadar.

Bölgede çok sayıda yabancı kurtarma ekibi var. Bize Bangladeşli ekip denk geliyor. Anlatıyor: Türkiye’de felaket olduğunu duyar duymaz bizim Başbakanımız hemen talimat verdi, iimdilik 46 kişilik bir ekiple geldik. Türkiye bizim kardeş ülkemiz olduğu için, duyar duymaz biz buraya gelmeye karar verdik. Büyük bir ekip de gelecek. Geldiğimizden aslında çok zor şartlar bulduk. Her yer tam enkaz altında olduğunu gördük. Şehir harap olmuş ve şimdiye kadar yaşayan bir kişiye çıkarttık sabah kadar ve  şimdi de galiba birisi daha çıkacak, yaşayacak inşallah diye düşünüyoruz.

Türkiyeli insanlarla koordinasyonu nasıl, nasıl çalışıyorlar?.

Arama kurtarma her yerde aynı sistemde oluyor ve insanlar çok yardımseverler. Onları gördüğünüz an bizi su ikram ediyor, diğer yemekler ikram ediyor, çok İngilizce konuşuyor ve gördüğünüz gibi biz birlikte çalışıyoruz. Birlikte yeni koordinasyon kurarak çalışıyoruz. Onları da çok özel çalişiyor ve iyi gidiyor şimdilik. TİM Komutanıyım adım Mahin Ahmed.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version