Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Depremin gizli tehlikesi: Asbest

Depremin gizli tehlikesi: Asbest


Mühdan SAĞLAM


ANKARA – Maraş’ta gerçekleşen 7,7ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından 20 Şubat’ta Hatay Samandağ merkez üssü olan 6,4 büyüklüğünden bir deprem daha yaşandı. Bu depremlerde hasar alan ve yıkılan bina sayısı gün be gün artıyor. Onbinlerce kişinin hayatına mal olan enkazlar, kaldırılırken de pek gündeme gelmeyen bir tehlike içeriyor; kansere neden olan asbest.

Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’nın birinci derece kanserojen madde olarak gösterdiği asbestin satışı, Türkiye’de 31 Aralık 2010’da yasaklandı. TÜİK verilerine göre deprem bölgedeki binaların yüzde 51’i 2001 sonrası yapıldı. Dahası 2001-2010 arasında yani abestin yasaklandığı tarihe kadar da bina yapımı asbest kullanılarak sürdü. Bu da mevcut binaların büyük bölümünde asbest kullanılmış olabileceği anlamına geliyor.

“Asbest nedir, neden tehlikeli olarak görülüyor?”, “bu konuda özellikle eski binalar ve moloz yığınları neden risk taşıyor'” sorularına verilecek yanıtlar ve burada izlenecek yöntem halk sağlığını yakından ilgilendiriyor.

SİHİRLİ MİNERALDEN KANSER MÜSEBBİPLİĞİNE ASBEST

Asbest, 20’nci yüzyılda elektrik ve ısıyı yalıttığı, asit ve sürtünmeye dayanaklığı olduğu için ‘sihirli mineral’ olarak görüldü. Ancak yapılan çalışmalar uyarınca bazı hastalıkların baş sorumlusu olması sebebiyle asbest önce gözden düşmeye ardın yasaklanmaya başlandı. Asbest, akut olarak kansere neden olmuyor, ancak kullanımıyla beraber kanserojen özelliğe sahip lifli bir mineral olduğu görülüyor. Asbest lifleri kolayca ufalanıp, toz haline gelebiliyor ve lifler çoğunlukla gözle görülmüyor. Nitekim Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), asbesti ‘kesin kanserojen’ olarak tanımladı. Bu tanımlama, asbestin yaygın kullanıldığı alanlar dikkate alındığında endişe artırdı ancak riski ortadan kaldırmadı.

Kimya Mühendisleri Odası’na göre Türkiye’de asbest, sıklıkla duvar kaplamalarında, boya ve sıvalarda, kazan ve ısıtma sistemi conta izolasyonunda, tesisat borularında, amyant olarak da bilinen ısıl yalıtım malzemelerinde ve çatı kaplamalarında kullanıldı. Hal böyle olunca enkazlar başlı başına kanserin yayılması riski taşımaya başladı. Enkaz kaldırma işlemleri, bunları belirli noktalara dökülmesi, asbestin yalnızca yer değiştirmesi hatta yayılması anlamına geliyor. İşte bu nedenle asbest, hızla yasaklanmaya başlandı.

ASBEST YASAKLARI AB 2005 TÜRKİYE’DE 2010

Dünyada yoğun biçimde özellikle 1930-1980’de inşaat alanında kullanılan asbest, kansere neden olduğu için pek çok ülkede kullanımdan çıkarıldı. Avrupa Birliği’nde bu yöndeki adım 2005’te atıldı. Türkiye’de asbestin yasaklanması içinse 2010’u beklemek gerekecekti. Nihayetinde uzman raporları, odaların ve sivil toplum örgütlerinin baskısıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, kansere neden olan asbestin, Türkiye’de üretim, kullanım, piyasa arzı ile asbest içeren eşyaların piyasaya arzını 31 Aralık 2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yasakladı.

Yasak kararı yeni kullanımın önünü kesse de daha önceki binalar için çözüm üretmedi. Özellikle kentsel dönüşüm politikası uyarınca yıkımlar sırasında çoğu kez asbest söküm kuralları dikkate alınmadı. Nitekim bu durum Türk Mühendis ve Mimarlar Odası Birliği’nin (TMMOB) pek çok raporunda yer buldu, uyarılarda bulunmasına neden oldu

DEPREM BÖLGESİNDEKİ ENKAZ ÇALIŞMALARINA DİKKAT

Depremle beraber yıkılan ve yıkılacak bina sayısının 100 binlerle ölçülüyor olması asbest konusunda akıllarda soru işaretlerine ve endişeye neden oluyor.

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası, yayınladığı bir basın açıklamasında bu tehdit dikkat çekiyor. Oda yaptığı açıklamada şu noktalara dikkat çekti:

  • Asbest tehlikesini en aza indirmek için mutlaka bu malzemelere, uygun şekilde eğitilmiş asbest söküm çalışanları tarafından ve asbest söküm uzmanı nezaretinde müdahale edilmeli, asbestli atıkların uygun yöntemlerle güvenli bir şekilde bertaraf edilmeleri sağlanmalıdır.
  • Deprem bölgesinde enkaz alanında çalışanlar için kişisel koruyucu donanım olarak bazı ekipmanların temini gereklidir.
  • En öncelikli gereksinim olan FFP3 tipi toz maskesi hayati önemdedir ve deprem alanında kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarına katılan sivil toplum ve kamu görevlilerine mutlaka temin edilmeli ve kullanılması sağlanmalıdır.

‘GELEN GÖRÜNTÜLER ÖNLEM ALINMADIĞINI GÖSTERİYOR’

Konuyu Artı Gerçek’e değerlendiren TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Engin Çörüşlü, deprem enkaz çalışmalarından asbest konusunun dikkate alınması gerektiğini hatırlatarak “maalesef bize gelen görüntülerde önlem alınmadığı gibi enkaz kalıntıları ve molozların akarsu kaynaklarına yakın yerlere döküldüğünü görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

1999 DEPREMİ SONRASINDAKİ KANSER VAKALARINDA ASBEST İZİ VARDI

Asbestin kanserojen niteliğinin kesin biçimde bilimsel olarak kanıtlandığını ifade eden Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Çörüşlü, bugünden yarına bu etki ortaya çıkmadığı için bu tehlikenin dikkate alınmadığını belirtti ve 1999 depremini örnek verdi:

“Asbestten kaynaklanan hastalıkların ortaya çıkma süresi 10 ile 50 yıl arasında değişiyor. Süre uzun olduğu için sebep sonuç ilişkisi kurulamıyor. Ancak 1999 depreminde arama kurtarma görevinde çalışan bazı görevlilerin kansere yakalanması bu konuda şüphe uyandırıcı. Aynı bölgede görev yapan kişilerin aynı kanser türüne yakalanması tesadüf olamaz. Kanser hastalarında kansere neden olan faktörler için otopsi yapılmalıydı. Ancak bu yapılamadı, üzerinden süre geçtiği için asbest ilişkisi ve deprem bağı kurulamadı. Ancak 1999’da binlerce kişi asbeste maruz kaldı. Yine de elimizde konuya dönük sağlıklı bir veri olmadığını söylemem gerekiyor”

DEPREM ENKAZI İÇİN YARDIMCI OLALIM TALEBİMİZE HÜKÜMETTEN YANIT ALAMIYORUZ

Asbest konusunda TMMOB ve Kimya Mühendisleri Odası olarak yıllardır çalıştıklarını, uzman görüş ve raporları hazırladıklarını ifade eden Çörüşlü, depremden sonra da hızla harekete geçtiklerini belirtti:

“Asbestin nasıl bir tehdit olduğunu biliyoruz, bu konuda çeşitli çalışmalar yaptık. Son olarak depremden kısa süre sonra hem TMMOB hem de ona bağlı odalar olarak bu süreçte yardımcı olmak istediğimizi söyledik. Kimya Mühendisleri Odası olarak enkaz çalışmaları, uzman görüşü, enkazın döküleceği yer bölgenin taşıması gerektiği özellikler, gerekli koruyucu ekipman konusunda desteğe ve yardıma hazır olduğumuzu ilettik. Ancak bu konuda depremin üzerinden iki haftadan fazla zaman geçmesine talebimize bir yanıt alamadık”

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version