Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

“Depremden Bir Hafta Sonra İnsani Kriz Tehdidi”


Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen ve merkez üssü Kahramanmaraş olan depremlerde can kaybı ve hayat kurtarma çabaları sürerken, depremlerden bir hafta sonra, kış koşullarında sokakta kalan 1 milyon kişi insani felaket tehdidiyle karşı karşıya.

Fransız Le Monde gazetesi, “Şimdi acil olan, 1,1 milyon evsiz insanı yeniden barındırmak. Felaketin ölçeği karşısında bunalan yetkililer, depremden etkilenen 10 bölgenin tamamında yeterli barınma sağlamak için mücadele veriyor” diye yazdı.

Gazete, Türkiye’de ilk şokun ardından, depreme uygun olmayan “lüks” binaların kağıttan kuleler gibi yıkılmasının nedenlerinin sorulmaya başlandığını da belirterek, depreme uygunluk kriterlerini yerine getiremeyen inşaat firmalarına ait tartışmalara da geniş yer verdi.

Fransa’nın en büyük günlük gazetesi Le Monde, deprem alanına gönderdiği özel muhabirleri aracılığıyla sayfalarına yansıttığı haberlerinde, depremlerden bir hafta sonra ortaya çıkan insani krize dikkat çekti.

Türkiye’nin kurtarma ekiplerinin, dünyanın dört bir ülkesinden gelen ekiplerle beraber enkaz altında kalanları kurtarmaya çalıştıklarına ancak, bir haftanın sonunda, hayatta kalanları bulma umudunun azaldığına yer veren Le Monde, “felaket yönetiminin yeni bir aşamaya girdiğini, konuttan yoksun bırakılan bir milyondan fazla kişinin bakımının, önümüzdeki günlerin en önemli konusu” olduğunu yazdı.

Hatay ve Malatya’dan izlenimlere yer veren gazete haberinde, Malatya’da Polat köyünde AFAD’ın kurduğu çadırlara sığınan köylülerle konuşarak, “pek çok köye hala çadır dahi ulaşmadığı, cesetlerin hala kaldırılmadığı, hasta ve yaşlıların bakımının çok güçleştiği, Doğanşehir ilçesinde okul ve nikah salonlarının sığınağa dönüştürüldüğü, dondurucu soğukta hayatta kalmaya çalışan aileler ve çöp yığınları ve kirli çocuk bezleri arasında koşuşturan çocukların yaşadıkları güçlükler” anlatılıyor.

Doktorların soğuk havaya rağmen “Salgın hastalıklarla karşı karşıya kalma riskimiz var” uyarılarına dikkat çekilen haberde, “gastroenterit, hepatit A hatta kızamık gibi” salgınların çıkmasından endişe edildiği vurgulanıyor. Doktorlar, “Bir ay boyunca 10 kişi bir çadırda yaşarsa, o zaman verem dahi ortaya çıkabilir” uyarısında bulunuyor.

Stokta olmayan çadırlar

Gönüllü yardım kuruluşlarındaki bireylerin ve doktorların yoğun çabasına da dikkat çeken Le Monde, “küçük kasabanın artık terk edilmiş eczanelerinden alınan ilaçlarla, bir an bile ardı arkası kesilmeyen hastaların tedavi edildiğini” anlatıyor. Doğanşehir’de binaların üçte birinin yıkıldığı, diğerlerinin ise ağır hasar gördüğü belirtiliyor.

Haberde, “İşlek bir yola bakan çok katlı binalar çatlamış ve her an yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. Başka yerlerde olduğu gibi burada da kimse kurbanların sayısı konusunda net bir rakam vermeye cesaret edemiyor. Türkiye ölçeğinde, olay yerindeki birçok aktör artık 100 bin olası ölümden bahsediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamalarına göre 5 milyon insan savunmasız durumda. Son günlerde özellikle Hatay’da yağma olaylarının kaydedilmesi genel tansiyonu biraz daha artırıyor. Aciliyet, 1,1 milyon evsiz insanı yeniden barındırmak. Felaketin ölçeğinden bunalan yetkililer, etkilenen 10 bölgenin tamamında yeterli barınma sağlamak için mücadele ediyor. Ancak 1000 çadırlık çadırkenti yöneten AFAD yetkilileri stoklarda çadır kalmadığını söylüyor” gözlemleri aktarılıyor.

Ülkede, müteahhitlere yönelik “bir cadı avı” başladığı, 14 Mayıs’ta yapılması planlanan seçimlerin ise yapılıp yapılmayacağının “merak konusu” olduğu belirtilerek, “Felaketin ölçeği göz önüne alındığında, seçimler ertelenebilirler” denildi.

“Mezarlığa dönüşen lüks bina Rönesans”

Hatay’da, ailelerin öfke ve çaresizlik içinde sevdiklerini aramaya devam ettiği belirtilen bir başka haberde de “Mezarlığa dönüşen lüks binalar: Rönesans” başlığıyla, Rönesans İnşaat tartışmaları aktarılıyor.

Kabul salonu, özel otoparkı, yüzme havuzu, anaokulu ve gösterişli ismiyle Rönesans inşaat firmasının 10 yıl önce yaptığı lüks binaların tanıtımında “anti-sismik performansını” vurgulayarak “Bir cennet köşesi” tanıtımıyla binaları satışa sunduğuna dikkat çekiliyor.

Haberde, depremzedelerin, “Ne dolandırıcılık! Araştırmacılarımız, mühendislerimiz, sismograflarımız geçmiş depremlerden ders çıkardılar. Yeni inşaat standartları oluşturduk, yasalar yapıldı ama bunlar çiğnendi. Ahlaksız inşaatçıları koruyan kanunlar oylandı, af çıkarıldı. İşte sonuç!” sözlerine yer veriliyor.

“Rönesans’a ne oldu? Bu modern binanın bir anda çökmesine ve ardından üçüncü kat seviyesinde paramparça olmasına, öne doğru eğilmesine ve iki dakikadan kısa bir sürede çökmesine ne sebep oldu?” sorusunu yönelten Le Monde, şu gözlemleri aktardı:

“Biri ‘Yer ıslaktı’ dedi. Bu kadar yumuşak zeminde asla yapı ruhsatı verilmemeliydi. Bir başkası, ‘Malzemeler kalitesizdi’ dedi. Yolsuzluk kokuyor! Bu binada bir dairenin fiyatı, çevredeki binaların fiyatının üç katıydı, o binalar dayandı, bu çöktü! Aileler bir savcının, bir şehir plancısının, bir valinin, bir mimarın vereceği bir bilgi notunu hak etmiyor mu? Yoksa bu binada birçok futbol, voleybol, basketbol ve hentbol yıldızının yaşadığını mı hatırlatmalıyız? Organizatörün tutuklanması herhangi bir sevince neden olmuyor. “Ölüm cezası!” dedi bir asker. Apartman girişinde karşılaştığımız bir baba ‘Özgür olduğunu bilirsem yaşayamam’ dedi. İzmirli kadın, ‘Bütün sistem onu sahtekarlık yapmaya teşvik etti. Bedel ödemesi gereken Erdoğan!’ dedi. Antakya’da yine yer sarsılıyor ve gerilim artıyor. Nüfusun yarısı kaçtı, hırsızlık ve yağma arttı, ordu şimdi şehri boydan boya dolaşıyor. Yeni bir mezarlık yapılıyor, mülteci kampları genişliyor. Karanlık gecede, ayakta duran binaların gıcırtıları kanı donduruyor.”

Exit mobile version