Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Deprem bölgesinde hafızalarda kalanlar: Enkaz altında insanların çığlığı


ANKARA – Depremin 10’uncu gününde enkaz altında bekleyen insanların çığlığı, kefen bile ulaştırılmadığı için günlerce defnedilmeyen cenazeler, kimsesiz yüzlerce çocuk, “devlet yok” haykırılışlarının karşılığı olarak verilen büyük dayanışma hafızalarda kaldı.

Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen ve Meletî, Amed, Hatay, Dilok, Adana, Semsûr, Kilis, Osmaniye ve Riha’da etkili olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremin 10’uncu günü. 30 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiği depremlerde, hala enkaz altından çıkarılmayan onbinlerce kişi var. Deprem nedeniyle Suriye ve Rojava’da yüzlerce bina yıkıldı, binlerce insan yaşamını yitirdi, yaralandı. İnsanların yaşamını yitiren yakınlarını defnetmek için kefen bile bulamadığı deprem bölgesinde, iktidar ise depremzedelere yardım etmek yerine hakaretler ve tehditlerini sürdürüyor.

Depremin meydana gelmesinin ardından geçen on günde yaşananlar; şimdiden yıllarca aydınlatılması gereken konularla dolu.

6 ŞUBAT: ARAMA KURTARMA YOK

Depremin yaşandığı kentlerde arama kurtarma çalışmaları geç başladı, halk kendi imkanlarıyla enkaz altında kalanları çıkarmaya çalıştı ve yardımlar ulaştırılmadı. Enkaz altında olan on binlerce kişi sanal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarla bulundukları yerleri duyurdu ancak arama kurtarma çalışmaları başlatılmadı. Saatler ilerledikçe, arama kurtarma çalışmasındaki eksiklikler tepkilere neden oldu. Depremden etkilenen Hatay’a AFAD ekiplerinin gönderilmediğini belirten CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, “Cenazelerimiz kaldırımda” derken, Amed’te depremden 4 saat sonra enkaz alanına giden Vali Ali İhsan Su, aracından inmedi. Arama kurtarma çalışmasına ara verilmesi üzerine enkaz altında yakınlarının kurtarılmasını bekleyen depremzedeler, valiliğe yürüdü.

Yaşanan felaket karşısında ilk günden çok sayıda kriz masası kuruldu, uluslararası dayanışma çağrıları yapıldı, çok sayıda ülkeden arama kurtarma ekipleri yola çıktı. İlk gün Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB), ayrı ayrı kriz koordinasyon masaları kurdu. Enkaz altında kalanları kurtarması gereken devlet ise Botan’da yardım çağrısında bulunmak isteyen STÖ ve siyasi partileri engellemeye çalıştı.

Günün sonunda açıklama yapan AFAD, Mereş merkezli depremlerde 2 bin 316 kişinin hayatını kaybettiğini, yaralı sayısının 13 bin 293, yıkılan bina sayısının 6 bin 217 ve sağ kurtulanların sayısı ise 7 bin 840 olduğunu açıkladı.

7 ŞUBAT: NE EKİP VAR NE EKİPMAN  

AFAD bazı kentlerde ya saatler sonra ya da hiç arama kurtarma çalışmalarını başlatmadı. AFAD gönüllüleri organizasyonsuzluktan şikayet ederken, deprem bölgesinde ne enkazlarda çalışma yürütecek ekip ne de ekipman oldu. Halk yakınlarına ulaşabilmek için geceyi enkaz başında geçirirken, AFAD depremin ikinci gününde Dîlok’a 17 saat, İskenderun’a ise 30 saat sonra gitti. Enkazdan çıkarılan cenazeler, sokakta, hastane koridorlarında bekletildi. AKP’li yetkililerin “AFAD yetişti” sözlerine ise yine enkaz başında bekleyen depremzedeler yanıt verdi. HaberTürk’ün enkaz bölgesinden yaptığı canlı yayına katılan bir yurttaş, “Yalan söylüyorlar, resim çektirip gittiler” diyerek tepki gösterdi.
Saatlerce arama kurtarma çalışmalarının başlatılmadığı bölgeye ilk gidenler ise gazeteciler oldu. Ancak gazetecilerin hedef gösterilmesi gecikmedi. Sanal medyadan açıklama yapan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, deprem bölgesinden gelişmeleri aktaran gazetecileri hedef alarak, “Yayıncıların deprem bölgesinde yapılan arama kurtarma faaliyetlerine zarar verici, halkı paniğe sürükleyen ve dezenformasyona yönelik bilgileri paylaşmamaları yasal zorunluluktur” dedi. 

34 SAAT SONRA OHAL İLAN EDİLDİ

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremle ilgili olarak ilk kapsamlı açıklamasını 34 saat sonra tartışma yaratan “Günü geldiğinde defterleri açacağız” sözleriyle Deprem Koordinasyon Merkezi’nden yaptı. Erdoğan, depremden etkilenen 10 ilde 3 ay boyunca Olağanüstü Hal (OHAL) kararı alındığını açıkladı. Erdoğan’ın açıklamasının ardından OHAL’in halkın sorunlarını çözmek adına değil, devletin kendi güvenliğini sağlamak için ilan edildiği yorumları yapılırken, icraatları da gecikmedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, TELE1 Genel Yayın Yönetmeni ve BirGün yazarı Merdan Yanardağ ile gazeteci-yazar Enver Aysever hakkında resen soruşturma başlatıldı. HDP Elkê İlçe Örgütü ve HDP Panos Belediyesi’nin depremzedelere yapmak istediği yardım, ilan edilen OHAL gerekçe gösterilerek engellendi. Amed’de depremle enkaza dönüşen binalarda yapılan arama kurtarma çalışmalarını takip eden gazeteciler, “OHAL ilanı” gerekçesiyle polis engeline takıldı. Depremzedeler ise gözaltına alınmakla tehdit edildi.

8 ŞUBAT: ERDOĞAN DEPREM BÖLGESİNDE

Deprem bölgesinde OHAL ilan eden Erdoğan, 3 gün sonra gittiği depremin merkez üssü Bazarcix’ta (Pazarcık), günlerdir enkaz altında bulunan yakınlarının çıkarılmasını bekleyen depremzedelere 10 bin lira verileceği vaadinde bulundu. Daha sonra depremin enkaza çevirdiği Hatay’a giden Erdoğan, bu kez “Deprem bölgesinde devlet yok” diyen depremzedelere, “Bazı namussuz kişiler kampanya yaparak, Hatay’da asker, jandarma, polis göremedik gibi yalan yanlış iftiralar atıyorlar” diyerek, hakaretlerde bulundu ve dayanışma kampanyası yürütenleri hedef aldı. Erdoğan, bununla da yetinmedi, ziyareti sırasında bir depremzedeye, “Bunlar kader planının içerisinde olan şeyler” dedi.  

TWİTTER’A ENGEL

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), depremler nedeniyle “3’üncü Seviye Acil Durum” ilan ettiğini duyurduğu depremin üçüncü gününde, enkaz altında “yaşıyoruz” diyerek bulunduğu yerin adresini sanal medyadan duyuranların sayısı arttı. Ancak arama kurtarma çalışmaları yetersiz kaldığından bu adreslerin çoğuna gidilmedi. Enkaz başında bekleyen depremzedeler ise sıcak yemek, su ve tuvalet ihtiyaçlarını saatlerce gideremedi. Depremzedelerin “devlet yok” öfkesinin büyüdüğü bölgeye sivil toplum örgütleri, dernekler, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerin yanı sıra çok sayıda kişi yardıma koştu, dayanıştı. Üçüncü gününde sadece İstanbul’da 800 sağlık çalışanı deprem bölgesine gönüllü gitmek için tabip odalarına başvuruda bulundu. 

Depremde yaşamını yitirenlerin hastane koridorlarında, okul önlerinde bekletildiğine dair görüntüler gelmeye başladı. AFAD, cenazelere ilişkin yaptığı açıklamada, hayatını kaybeden ve kimliklendirmesi yapılamayanların 24 saatlik bekleme süresinden sonra defnedileceğini duyurdu. 

Enkaz altındaki insanların yerini duyurabildiği Twitter’a bant daralma yaptırımı uygulandı. İktidarın “dezenformasyon” gerekçesiyle Twitter’ı uyardığı, bant daraltmasının daha sonra yapıldığı anlaşıldı. 

GAZETECİLERE GÖZALTI

Deprem bölgesinde gelişmeleri takip eden Mezopotamya Ajansı (MA) ve JİNNEWS muhabirleri gözaltına alındı. 

AKP’Lİ BAKAN BÖLGEYİ TERK ETTİ

Deprem vergilerinden elde edilen 88 milyar 240 milyon TL’nin nereye harcandığına dair tepkiler, yorumlar, tartışmalar arterken, Semsûr’da enkaz bölgesinde yurttaşların tepki gösterdiği Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu ve Vali Mahmut Çuhadar, bölgeyi terk etti. Deprem bölgesindeki cezaevlerinden haber alamayan yakınlarının endişeleri artarken, Hatay T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan tutukluların isyan ettiği ve askerlerin müdahalesiyle bastırdığı olayda 3 kişi yaşamını yitirdiğine dair görüntü ve bilgiler geldi.

9 ŞUBAT: KURTARMA ÇALIŞMASI YOK

Depremin dördüncü gününde birçok enkazda arama kurtarma çalışmaları başlatılmadı. Enkazdan yaralı olarak çıkarılan depremzedeler ise Ankara ve İstanbul başta olmak üzere farklı şehirlere sevk edilmeye başlandı. Enkazın altındaki yakınlarının çıkarılmasını bekleyen depremzedelere, yardım da arama kurtarma çalışması kadar geç ulaştı. Devletin olmadığı bölgeye, dördüncü gününde neredeyse her yere sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, dernekler, gönüllüler ulaşmaya çalıştı. İlk günden beri 3 bin gönüllüsüyle bölgede olan HDP Kriz Koordinasyonu’na depremin dördüncü gününde başvuru sayısı 30 bini geçti.

Aynı gün deprem nedeniyle 20 Şubat’a kadar okullarda eğitime ara verildiği açıklandı.

10 ŞUBAT: CANSIZ BEDENLER BATTANİYEYLE DEFNEDİLDİ

Henüz enkaza dokunulmayan yerler olmasına rağmen, depremin beşinci gününde arama kurtarma çalışmalarının tamamlandığına ilişkin açıklamalar yapıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Osmaniye, Kilis ve Riha’da çalışmaların tamamlandığını açıkladı. Enkaz altından çıkarılan cansız bedenler battaniyelere sarılarak toplu şekilde gömülmeye başlandı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, refakatçisi bulunmayan 175 depremzede çocuğun tedavisinin hastanelerde sürdüğünü, 142 çocuğun ise tedavisinin ardından kurum bakımı altına alındığını bildirdi. 18 çocuk ise başvurucuların kimlik kontrolleri ve doğrulaması yapıldıktan sonra ailelerine teslim edildiğini açıkladı.

DEPREMZEDELERİN YARDIM ÇIĞLIKLARI

Enkaz altında kurtarılmayı bekleyen binlerce kişinin yakınlarının yardım çığlıkları, iktidarın yetersizliğini, organizasyonsuzluğunu gözler önüne serdiği deprem bölgesinde, “devlet yok”, “kimse gelmedi, henüz çalışma başlatılmadı” sözleriyle tepkilerini dile getiren depremzedeler, farklı illerden gelen insanların yardımıyla hayatta kalmaya çalıştı, kendi imkanlarıyla yakınlarını enkazdan çıkarmaya devam etti.

11 ŞUBAT: ADALET BAKANI YUHALANDI

Depremin altıncı gününe gelindiğinde, yaşamını yitirenlerin sayısı 20 bini aştı. On binlerce insanın enkaz altında hala kurtarılmayı beklediği deprem bölgesinde başlatılan enkaz kaldırma çalışmalarında, insanların vücut bütünlüğüne zarar verilerek cansız bedenler çıkarıldı. Ayrıca enkazı kaldırılan yapıların numunelerinin de alınmadığı belirtildi. Hastane koridorlarında ve sokak ortasında bekletilen cenazeler, usulsüz bir şekilde defnedilmeye devam etti. Enkaz kaldırma yerine arama kurtarma çalışmalarının sürmesini isteyen halkı duymayan devlete ise tepki büyüdü. Deprem bölgesine gelen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı yuhlayan halk, “Devlet bitti” diyerek tepki gösterdi. Halk, “Valisi, kaymakamı gelip burada 3-5 resim çekip, ‘AFAD kurtardı’ demesinler” diye tepki gösterdi.

ÖĞRENCİLER YURTLARDAN ATILDI

Deprem sonrası adli tutukluların isyan çıkardığı Hatay T Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki 350 tutuklu başka kentlere sevk edildi. Siyasi tutukluların Antalya S Tipi’ne götürüldükleri belirtildi. Aynı gün yine AFAD çadırlarında açıklama yapan Erdoğan, üniversitelerin yaz mevsimine kadar tatil edildiğini ve uzaktan eğitime geçileceğini duyurdu. Erdoğan’ın üniversitelere ilişkin açıklamasının ardından öğrencilere haber verilmeden KYK yurtlarından eşyaları toplandı, dışarı atıldılar.

Depremde krizi yönetemeyen iktidar, “yağma” iddiasıyla depremzedeleri hedef almasının ardından deprem bölgesinden işkence görüntüleri gelmeye başladı.

Avusturya, güvenlik nedeniyle yardım çalışmalarını durdurdu. İsrail ve Meksika’dan gelen yardım ekipleri de ülkelerine döndü. 

BULDAN VE KILIÇDAROĞLU’NDAN AÇIKLAMA

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Amed’te deprem bölgesinde birlikte açıklama yaptı. Buldan iktidarın enkaz altında kaldığını belirtirken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise, acıları beraber sarmak istediklerini söyledi.

YARDIM TIRINA EL KONULDU

Deprem bölgesinde gösterilen büyük dayanışmaya karşı engeller altıncı gününde de devam etti. HDP’nin İzmir’den Osmaniye’ye gönderdiği  yardım TIR’ına el konuldu, duruma tepki gösteren halka ateş açıldı.

12 ŞUBAT: KEFEN BİLE ULAŞTIRILMADI

Depremin yaşandığı yerlerde on binlerce kişinin cenazesi kaldırılırken, yüzlercenin ise günlerce defin işlemi gerçekleştirilmedi. Arama kurtarma çalışmalarını kendi imkanlarıyla yapan depremzedeler, cenazelerini de kendi imkanlarıyla çıkardı. Cenazelerini kendi imkanlarıyla çıkaran depremzedelere, “Savcı gelmeden defin edemezsiniz” denildi ama kimse gelmedi. Cenazelerinin başında bekleyen depremzedelere, kefen ve cenaze aracı ulaştırılmadı. Kokmaya başlayan cenazeler günler sonra toprağa verildi. 

MÜLTECİLER HEDEF HALİNE GETİRİLDİ

Deprem bölgelerinde art arda işkence vakalarına dair bilgi ve haberler de geldi, mülteciler hedef haline getirildi. Semsûr’a enkazda kurtarma çalışmalarına katılmak için Amed’ten gelen gençler, polisler tarafından kaçırıldıktan sonra işkence edilerek çırılçıplak kent dışına atıldı. İşkenceyi aşan bu durum, Hatay’da “yağmacı” oldukları iddiasıyla 3 kişinin işkence edilerek katledilmesine kadar vardı. 

13 ŞUBAT: SALGIN RİSKİ BÜYÜDÜ

Depreminde sekizinci gününde yaşamını yitirenlerin sayısı 30 bini geçti. Arama kurtarma çalışmaları neredeyse tüm kentlerde sonlandırılırken, hala enkaz başında “ses geldi” diyerek bekleyenler yardım istedi. Enkaz başında ya da morg kapısında bekleyenlerin yanı sıra yakınlarını defnedenlerin çoğu da birer birer kentleri terk etmeye başladı. Deprem bölgesinde kalan milyonlarca insan ise can kayıplarının yanı sıra yaşadığı barınma, beslenme, susuzluk, hijyen sorunlarına ek olarak salgın riskiyle karşı karşıya. Öyle ki TTB, depremin sekizinci gününde yaptığı açıklamada, acil önlem alınmaması durumunda deprem bölgelerinde salgın hastalıkların boy göstereceği uyarısında bulundu. 

Yaşanan yıkımın onarımına katkı sunmak amacıyla Kadın Koalisyonu Afet Koordinasyon Ağı kuruldu. Dayanışmanın büyüdüğü bölgede, HDP’nin yardım kampanyasına karşı engeller ise hız kesmedi. HDP Kriz Koordinasyon Merkezi’nin deprem bölgesine gönderdiği 4 TIR’a el konuldu, bir TIR geri gönderildi. Bir kamyon yardım malzemesi ve 30 konteynere de polis ve AFAD ekipleri tarafından el konuldu.

DEPREM BÖLGESİNDE İŞKENCEYLE KATLİAM

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), deprem bölgesinde yaşanan gözaltı ve işkencelere dair açıklama yaptı. Dernek açıklamasında Ahmet Güreşçi ve Sabri Güreşçi isimli iki kişinin Hatay’ın Büyükburç Mahallesi’nde jandarma ekiplerince gözaltına alındığı belirtildi. Gözaltında ağır işkenceye maruz kalan Ahmet Güreşçi’nin yaşamını yitirdiği bildirildi. 

14 ŞUBAT: ENKAZ ALTINDA YAŞAYANLAR VAR

Arama kurtarma ekiplerinin terk ettiği kentlerde, depremin dokuzuncu gününde insanların çığlığına rağmen iş makineleriyle enkaz kaldırma çalışması sürdürüldü. Yakınlarının ısrarıyla kimi yerlerde enkaz altında geçen 200’ü aşkın saate rağmen çok sayıda yaralı da çıkarıldı.

On binlerce insan deprem bölgelerini terk etmek zorunda kalırken geriye kalanlar da günler geçmesine rağmen hala tam anlamıyla çadıra, sıcak yemeğe ve hijyen malzemelerine ulaşmış değil. Devletten umudunu kesen halkın tek dayanağı ise bölgede ilk günden bu yana çalışan STK’lar, dernekler, kadın örgütleri ve siyasi partiler. Öyle ki dokuzuncu günde birçok noktada çadırlar kuruldu. Mor Dayanışma Kadın Derneği, Hatay’da “dayanışma çadırı” kurdu. Semsûr’da HDP, DBP, sivil toplum örgütleri ile meslek odaları, depremzedeler için 70 çadırlık çadırkent kurdu. Elektrik, ısınma, beslenme, sağlık hizmetlerinin verildiği çadırkente, yenilerinin eklenmesi için çalışmalar sürüyor.
 
Depremin üzerinden geçen 9 günde hafızalarda kalan; enkaz altında bekleyen insanların çığlığı, kefen bile ulaştırılmadığı için günlerce defnedilmeyen cenazeler, kimsesiz yüzlerce çocuk, “devlet yok” haykırılışlarının karşılığı olarak verilen büyük dayanışma.

MA / Zemo Ağgöz

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version