YORUM | Av. NURULLAH ALBAYRAK
Nesiller boyunca, avlarını yenen avcıların hikayeleri dinleyenleri büyüledi ama bu hikayeler başından beri hep tek taraflıydı. Bu hikayeler, vahşi doğayı fethetmek için yola çıkan avcının cesur ve cüretkar istismarını takip ederken, hayal gücümüzü yakaladı ve macera duygumuzu harekete geçirdi. Ama bu hikayeler hiçbir zaman göründüğü gibi değildi. Gerçek anlatılanlardan çok farklıydı. Bu hikayelerde aslan kötü adam olarak rol alırken, avcı kahraman olarak yüceltildi. Ancak, anlatılanların gerçek olduğunu kim söyleyebilir?
Bizler de çok uzun zamandır iktidarın yazdığı avcı hikayelerini dinliyoruz. İğrenç bir kurgu, korkunç bir senaryo ve hatta yalan, iftira ve ahlaksızlık adına ne ararsanız var bu hikayelerde. Aslanların ne dediğine bakılmazsa avcının anlattığı hikayeye inanmak durumunda kalıyor insanlar çoğu zaman. Avcı ekibi ortamı öyle bir şekillendiriyor ki sadece kendi anlattığı hikaye dinlensin, yazılsın ve okunsun istiyor. Böyle bir ortamda doğruyu yanlışı birbirinden ayırmak çok büyük çaba gerektiriyor. Çoğunlukla da başarılı olunamadığı için yalan hikayeler gerçek zannediliyor.
Maalesef çok uzun zamandır yaşanan hadiselerle ilgili olay örgüsü, kişiler, mekan ve zaman dahil tüm argümanlar gücü elinde bulunduran iktidarın kontrolünde. Ellerindeki bu güçle olayları kendi kurguladıkları hikayelere göre anlatmaya devam ediyorlar. İletişim Başkanlığı denilen yapı ve içindekilerin tek gayesi olayları kendi kurgularına göre anlatmak ve anlattırmak. Bunun için gerekirse insanların konuşmasını engelliyor, iletişim araçlarını kapatıyor ve tek bir merkezden tüm söylenenleri kontrol ediyorlar.
AKP iktidarı eliyle yapılan ‘hukuksuzluk, yolsuzluk ve insanlığa karşı suç’ avcıların hikayeleriyle çarpıtılsa da, aslanlar tarafından da anlatılmaya çalışılıyor. Yaşanan deprem felaketi sonrasında da ülkenin kaynaklarının nasıl sömürüldüğü bir kez daha gün yüzüne çıktı. Bu yalın gerçek karşısında insanlar kamu kurumlarına yardım edilmesini sorgulamaya ve önceki toplanan paraların nereye gittiğini sormaya başladı. Tabii ki kurgucular da kendi hikayelerini yazmaya başladı.
Bu tartışmaların yaşandığı süreçte Cemaat mensupları ile muhalif olup yurtdışında yaşayan kişiler deprem felaketi nedeniyle mağdur olan, evsiz barksız kalan insanlara yardım etmek için seferberliğe girişti. Ancak, hükümetin sorgulanmasından rahatsız olanlar Cemaat mensuplarının yardım yapmasından da rahatsız oldu ve olayı çarpıtmak için yeni bir hikaye uydurdular.
Kurgulanan bu hikayede Cemaate yakın insanların yardım seferberliği şöyle anlatılıyor;
- Deprem acısını kendi amaçları için kullanacaklarmış,
- Devlete olan güveni sarsmak istemişler,
- Devlette zafiyet algısı yaratmaya çalışmışlar,
- Ahbap grubu ile devlet arasında bir çatışma yaratmaya çalışmışlar,
- Aslında Ahbap, AFAD la birlikte çalışıyormuş,
- Fitne ateşi yakılmış,
- Nedim Şener de fitne ateşini söndürmek için devreye girmiş ve Haluk Levent’in icra dosyası için ayağından zincirlenip hastaneye götürüldüğünü, 10 gün cezaevinde yatırıldığını yazmış,
- Haluk Levent de Nedim’e destek vermiş ve Levent’e saldırı başlamış.
Bu yapılanların asıl amacı ise; yardım hesaplarına yurtdışından para gönderip Ahbap grubunun çalışmalarını kriminalize ederek Haluk Levent ve yardım organizasyonunu devlet ile karşı karşıya getirmekmiş.
Yani iktidar yandaşlarının anlattığı hikayeye göre Cemaat mensuplarının amacı Ahbap ile devleti karşı karşıya getirmekmiş. Peki bu amacın gerçekleşmesini kimler istemiş, neden böyle bir şey istemişler, bunun için neler yapmışlar, depremzedeler için yardım toplamakla bu amaç nasıl mümkün olacakmış, Ahbap zaten AFAD’la birlikte çalışıyorsa Cemaat mensuplarının gönderdikleri para neden depremzedeler için kullanılamıyormuş, Ahbap’a yardım çağrısı yapan diğer kişi ve kurumlar için neden böyle bir şey söz konusu olmuyormuş gibi olayın aslıyla ilgili detaylara dair herhangi bir bilgi, anlatılan bu hikayenin içerisinde yer almıyor.
Her zaman olduğu gibi ya iktidar ve yandaşlarının anlattığı bu hikayeye inanacağız ya da hikayenin aslı nedir diye öğrenmek için çaba sarfedeceğiz.
Hikayenin gerçeğini öğrenmek isteyenler için anlatayım. Yapılmak istenen ve gerçekten yapılan şudur;
Sadece kendi iyiliğini düşünmeyen insanların, yaşanan felaket nedeniyle mağdur olmuş insanlara el uzatma çabasıdır.
Ne olduğuyla, neden olduğuyla, kime olduğuyla ilgilenmeden sadece “bir şey yapmalıyım” düşüncesiyle ortaya çıkan yardımlaşma çabasıdır.
Çocuğundan yaşlısına, kadınından erkeğine, evlisinden bekarına kadar herkesin mağdura destek olma çabasıdır.
Kurumlara olan güvenin zedelenmesi ya da birilerinin öne çıkartılarak başkalarının pasifize edilmesi gibi bir düşünce olmaksızın sadece mağduru yerden kaldırma çabasıdır.
Afrika atasözünde denildiği gibi ‘Aslanlar kendi hikayelerini yazmadıkça, avcıların hikayelerini dinlemek zorundayız.’ Avcılar ne kadar engellemeye çalışırsa çalışsın hikayenin aslını anlatmaya ve insanların gerçeği öğrenmesi için çalışmaya devam edeceğiz.
İnanıyoruz ki gerçekler gün yüzüne çıktıkça uyduruk hikayeleri yazan bu kalemler de teker teker kırılacak…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***