Esra ÇİFTÇİ
İSTANBUL – Maraş’ın Pazarcık ilçesinin Hasankoca Cemevi’nde, depremzedeler için dayanışma amaçlı kurulan yardım toplama ve dağıtma merkezine kaymakamlık ve kolluk kuvvetleri tarafından müdahale edilmesine tepkiler sürüyor. Müdahalenin ardından açıklama yapan Alevi dernekleri bunun ‘kayyım anlayışı’ olduğunu vurguladı.
‘HÜKÜMET ASIL GÖREVİNİ YAPMALI’
Artı Gerçek’e konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Mustafa Aslan, depremin yaşandığı illerde, insanların canıyla, malıyla uğraşırken, sivil toplum örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin, hükümet dışında herkesin dayanışma ağı oluşturduğunu dile getirdi.
Bir süreçte buna tahammülü olmayan bir zihniyetle karşı karşıya olunduğunu söyleyen Aslan, hükümetin kendi asıl görevini yapmadığı ortadayken, bu dayanışmaya, yardımlaşmaya tahammülü olmadığını anlattı:
“Pazarcık’ta hem taziye evi hem de cemevi olarak kullanılan mekâna, oradaki siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin dayanışma yardımlarının toplandığı alana bir müdahale oldu. Sadece orada değil, birçok yerde. On gün içinde şunu gördük ki toplumun farklı kesimlerinden insanların bu dayanışmaya girişiminin birçok yerde engellendiğini de gördük. Kimi zaman devreye girdik, kimi zaman müdahale etmeye çalıştık. Alevilerin mekânı olan, Alevilerin kendi yardımlarını topladığı bir alana, insani olmayan bu davranışı şiddetle kınadığımızı, doğru bulmadığımızı dünde söyledik, bugünde söylüyoruz. Bir caminin olduğu mekânda böyle bir dayanışma olsaydı, aynı müdahale yapılır mıydı? Hiç sanmıyorum. Aksine bırakın müdahaleyi tüm imkanlar seferber edilirdi. Hükümet asıl görevini bırakıp bu tür müdahalelere girişiyor. İzin vermezlerse bile biz tüm imkanlarımızla bu dayanışmayı sağlamaya, elimizi uzatmaya devam edeceğiz, bunu insani bir görev olarak görüyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz.
‘DEVLET SINIFTA KALDI’
Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı İsmet Kurt da kolluk güçlerinin yapmış olduğu müdahaleyi kabul etmediklerini söylüyor.
Kurt, şöyle konuştu:
“Halkların Demokratik Partisi (HDP), Eğitim-Sen ve sendikaların ortaklaşa yardım kampanyasına kolluk güçlerinin müdahalesi oldu. Şunu sizin aracılığınızla söyleyeyim, kesinlikle Alevi Kültür Derneklerine bir müdahale ve engelleme yok. Kim yardım ulaştırıyorsa hak onlardan razı olsun. Küçük bir kıyamet yaşadık. Adıyaman Gölbaşı, Hatay, Maraş yerle bir oldu. Birçok yerde canlarımızı kaybettik. Şunun bilinmesini istiyorum, otopsisi yapılmayan birçok insan tanıdıklarını, evlatlarını toprağa sırladı. Herkesin başı sağ olsun. Hükümet çok geç kaldı, sınıfta kaldı. Devletin içi boşaltılmış. Bugün köyler boşaltılmasaydı, belediyeler büyük şehre geçilmeseydi hasar daha az olabilirdi. Çünkü küçük belediyelerin de kepçesi, çöp arabaları vs. vardı, müdahale daha çabuk olabilirdi. Bu ülkenin hem yaşamsal hem sosyal hem ekonomik hem politik kendini gözden geçirmesi lazım.”
‘TİPİK BİR AKP MANTIĞI’
Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat da yaşananların kesinlikle kabul görülmeyeceğini söylüyor:
“AKP, devlet enkaz altında kalmış durumda. İlk günden beri biz Alevi örgütleri olarak o bölgedeydik. Alevi-suni, Kürt-Türk ayırt etmeden yardım götürmeye gayret ettik. Özellikle dağ köylerine. Şehir merkezlerinde de cemevlerinde çok yetkin bir şekilde yemeğinden tutun, barınmaya, ısınmaya kadar koordinasyonumuzu sağladık. Gelin görün ki kaymakamların eliyle müdahale ediliyor. Gerçekten çok ayıp. Biz kitleye, halka giderken asla Alevi örgütleri olarak buradayız demedik, kurumlarımızın ismini asla kullanmadık. Amacımız yardım götürmekti. Hatta biz çalışmalarımızı yaparken AFAD adına yapalım dedik. Maalesef onlar her şeyi kendi mantıkları içerisinde görmeye gayret gösteriyor. Ben aşağı yukarı bir hafta bölgedeydim, yaşadıklarımı, gördüklerimi ömür boyu unutmayacağım. İnsanlar enkaz altında, kalanlar moralman çökmüş vaziyette. Bunları bir kenara bırakacaksın, destek olanlara engel olmaya gayret göstereceksin. Bunu tipik AKP mantığı olarak görüyorum. Çok acı, bu zihniyeti kınıyorum. Biz yine bölgede hizmetlerimizi vermeye gayret göstereceğiz. Hem de daha çok yoğunlaşarak. Türkiye afet bölgesi. Alevi örgütleri olarak, yarınımıza dair çalışmalarımızı daha etkin boyutlarda hızlandıracağız”
‘TAM DA İNANCIN ÖZÜNE UYGUN DEPREMZEDELERE HIZIR OLDULAR’
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Başkanı Kadriye Doğan, Alevi kurumlarının, cemevlerinin, depremin başından beri en hassas davranan kurumların başında geldiğini söylüyor.
Doğan, cemevlerinin yerelde hemen organize olduklarını, kriz masaları oluşturup halkın yarasına çare olmaya çalıştıklarını da vurguluyor:
“Haberleşerek gidemedikleri yerlere giderek bu organizasyonda oldukça önemli bir işlev gördüler. Tam da inancın özüne uygun bir şekilde birbirlerine hızır oldular. İlk iki gün boyunca görmezden gelen, depremin varlığını bile kabul etmekte zorlanan iktidarı, Alevi kurumlarından, sivil toplum kuruluşlarından, halktan gelen yardım rahatsız etti. Kayyum yönetimine, kayyum sistemine girdiler. Bu bizim tarafımızdan asla kabul edilecek bir durum değil. İyilikte yoklar, kötülük de var olmasınlar. Zaten OHAL ilan etmelerinin altında yatan nedenin de bu olduğunu çok iyi biliyoruz. Topraklarımızı boşaltmak, oradaki inançları asimile etmek, mekânsız bırakmak devletin zaten uyguladığı bir politikaydı. Depremi fırsat bilip bunu fırsata çevireceklerini biliyoruz. Yöntem değişmedi, devlet hala eski yöntemini uyguluyor. Diyor ki, ben size bulunduğunuz coğrafyada, toprağınızda, mekanınızda onurlu yaşamı layık görmüyorum. Sürgün yaşamı, büyük kentlerde ya da yurt dışında insanları kendi özünden uzaklaştırmanın ağır versiyonunun yaşayacağız.”
‘İNSANLARIN ÖLÜM KALIM MÜCADELESİ VERDİĞİ BİR YERDE BU MÜDAHALE İNSANİ DEĞİL’
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe, Cemevi yönetimine yönelik bir kayyım olmadığını öyle algılandığını ama cemevlerinin bahçelerinde, içerisinde yürütülmekte olan yardım dağıtma çalışmalarına müdahalenin de kabul edilmeyeceğini belirtiyor:
“Demokratik kitle örgütlerinin, sendikaların, siyasi partilerin, muhtarların oluşturduğu koordinasyon merkezine gelen yardımlara kaymakamlık tarafından el koyma durumu var. Bu insani değil. Devletin yardım götürmekte geç kaldığı, yardım ulaştırmakta beceriksizlik içerisinde olduğu noktalara demokrasi güçleri tarafından yapılan önemli bir çabayı engellemek kabul edilemez. Alevi kurumlarımız, cem evlerimiz çok ciddi seferberlik içerisinde oldular. Türkiye’den, Avrupa’dan gelen yardımların bizzat yerlerine ulaştırılması için çok önemli bir görevi yerine getirdiler. Bu çabalar devam ediyor iken, şimdi buralara bu noktalara gelen yardım tırlarını engellenme girişimi, bu tırların AFAD’a yönlendirilmesi girişimi aslında yardımların bir an önce ulaşması gereken yerlere ulaşmasına engel teşkil edecek. İnsanlar ölüm kalım mücadelesi veriyor. Bizleri köylerden dahi arayıp yatacak yerimiz yok, çadırımız yok, yiyecek yemeğimiz yok diye arayanlar var. Biz yardım için gayret gösterirken, devlet birimlerince engellenme girişimini insani açıdan gerçekten endişeli buluyoruz.”
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***