Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Türkiye’de siyasi cinayetler ve cezasızlık


HABER MERKEZİ – Türkiye’de kolluk güçleri, MİT, kontrgerilla ve ülkücü isimlerin karıştığı birçok siyasi cinayet yaşanırken, yaşanan cinayetler sonrası yapılan yargılamalarda ya hiç kimse ceza almadı ya da yargılama sadece tetikçilerle sınırlı kaldı. 

 

Fransa’nın başkenti Paris’te Strasbourg Saint Denis Mahallesi’nde bulunan Kürt Kültür Merkezi’ne gerçekleşen silahlı saldırı da KCK Yürütme Konseyi Üyesi Emine Kara (Evin Goyi) ile Mîr Perwer (Mehmet Şirin Aydın) ve Abdurrahman Kızıl hayatını kaybetti. Yaşanan katliam sonrası Kürt kurumlarından arka arkaya yapılan tüm açıklamalarda olayın Türkiye ile bağlantısı olduğu vurgulandı. Türkiye’nin Fransa’nın yanı sıra birçok Avrupa ülkesinde örgütlenme faaliyetleri olduğu belirtilen açıklamalarda, Bozkurtlar gibi yapılanmaların da bu saldırılarda kullanıldığı vurgulandı.

 

Yaşanan katliam geçmişte yaşanan siyasi cinayetleri ve katliamları akıllara getirirken, Türkiye’de failinin kolluk güçleri ya da Ülkücü Gençlik Derneği (ÜGD) olduğu öne sürülen birçok olay yaşandı. Cumhuriyet kurulmadan Mustafa Suphi ve Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey ile başlayan siyasi cinayetler, sonrasında özellikle Kürt aydın ve iş insanlarının da olduğu kişilerle devam etti. Özellikle 1990’lı yıllarda kontrgerilla faaliyetlerinin yoğunluk kazandığı dönemde resmi kayıtlara göre 17 bin faili meçhul cinayet yaşanırken, yine aynı dönem Kürt gazeteciler Musa Anter, Ferhat Tepe, Hafız Akdemir, Hüseyin Deniz ve Seyfettin Tepe katledildi.

 

CİNAYETLER CEZASIZ KALDI

 

Katledilen akademisyen, gazeteci ve siyasetçilerin arkasından yapılan yargılamalar ise gerçek suçluları ortaya çıkarmadı. Yapılan bütün soruşturmalarda kolluk güçlerinden yetkili isimlerin yanı sıra kontrgerilla liderleri ve ÜGD’li isimler çıkmasına rağmen bazı dosyalarda hiç ceza alan çıkmadı. Bazı dosyalarda ise tetikçiler göstermelik cezalarla bir kaç sene cezaevinde tutuldu.

 

Soruşturma dosyalarına Türkiyeli yetkililerin adının karıştığı bazı siyasi suikastleri derledik.

 

* Türkiye Kominist Partisi kurucuları Mehmed Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve beraberindeki 13 yoldaşı 1921 yılının 28 Ocağı’nı 29’a bağlayan gecesi Trabzon’dan Sovyetler Birliği’ne geri gönderilmek için bindirildikleri teknede Kayıkçılar Kahyası Yahya Kahya tarafından öldürüldüler. Teknenin batırılması sonucu cenazelerine de ulaşılamadı.

 

* Cumhuriyet tarihinin ilk suikastlerinden birisi Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey’in 27 Mart 1923’de Ankara’da öldürülmesi oldu. 1’inci Meclis’te Mustafa Kemal Atatürk’e karşı en sert muhalefeti sergileyen Ali Şükrü Bey’i Atatürk’ün muhafız alayı komutanı Topal Osman’ın öldürdüğü ortaya çıktı. Topal Osman’da Ankara’dan kaçmaya çalıştığı sırada yakalanarak öldürüldü. Daha sonra devlet tarafından iade-i itibar yapılan Topal Osman ulusal kahraman ilan edildi. Ve memleketi Giresun’a heykelleri dikildi. Ancak olayın perde arkası hiç bir zaman ortaya çıkartılmayarak, yaşanan her iki katliamda cezasız bırakıldı. 

 

SABAHATTİN ALİ

 

* Yazar Sabahattin Ali, 16 Haziran 1948’de Kırklareli’nde dövülerek öldürülmüş halde bulundu. Marksist görüşlü olan Ali, birçok kez tutuklandı ve tehditler aldı. Bu nedenle Türkiye’den ayrılmak isteyen Ali, Bulgaristan sınırında kendisine rehberlik eden Ali Ertekin tarafından öldürüldü. Eski bir subay olan Ertekin ifadesinde Sabahattin Ali’yi öldürmesine gerekçe olarak da millî hislerini tahrik ettiğini öne sürdü. Millî İstihbarat Teşkilatı mensubu olduğu da iddia edilen Ali Ertekin tutuklandı. 4 yıl tutuklu kalan Ertekin daha sonra serbest bırakıldı. 

 

* Kıbrıs’ta yayımlanan Cumhuriyet gazetesini çıkaran, gazeteciler Ahmet Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet, 23 Nisan 1962’yi 24 Nisan’a bağlayan gece evlerinde öldürüldü. Hikmet ve Gürkan, o dönem Kıbrıs Türk toplumunun liderliğini yürüten Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’a muhaliftiler. Cumhuriyet gazetesinde, taksimi savunan, Türk milliyetçisi toplum liderliğine muhalif, yeni kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sahip çıkılmasını ve bağımsızlığının korunarak yaşatılmasını savunan bir çizgi benimsediler. Bu bağlamda, farklı ulusların adada varlığını yadsımadan, Kıbrıs’ın Kıbrıslılar tarafından yönetilmesini ve iki toplumun yakınlaşmasını savundular. Cinayetlerin Türk Mukavemet Teşkilatı tarafından gerçekleştirildiğine dair iddialar ve teşkilat mensuplarının söylemleri bulunuyor. Akademisyen Erol Kaymak, akademik bir yayınında Hikmet ve Gürkan’ın “Denktaş’ın çizgisindeki düzensiz bir askerî kuvvetin işlediği siyasi bir suikaste kurban gittiklerine dair yaygın bir düşünce” olduğunu belirtti. Ancak bu olayın da failleri kim olduğu hiç bir zaman açığa çıkartılmadı. 

 

ABDİ İPEKÇİ

 

* Milliyet gazetesi genel yayın yönetmeni Abdi İpekçi 1 Şubat 1979’da suikastçı Mehmet Ali Ağca tarafından öldürüldü. Mehmet Ali Ağca suikasttan 5 ay sonra 25 Haziran 1979’da İstanbul Beyazıt Meydanı’nda bulunan tarihi Küllük Kıraathanesi’nde yakalandı. Ağca’yı yakalayan polis memuru henüz 37 yaşında olmasına rağmen emekli edildi. Ağça ise eğer mahkemeye çıkarsa her şeyi açıklayacağını deklare ettikten kısa bir süre sonra tutuklu olduğu Maltepe Askeri Cezaevinden üzerinde asker elbisesi ile firar etti. Firar eden Ağca, 13 Mayıs 1981’de II. Ioannes Paulus’a yönelik suikast girişiminde bulundu. 

 

* Türkiye’de akademinin önde gelen isimlerinden olan Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil 7 Aralık 1979’da, İstanbul Levent’te Sülün Sokak’taki evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetti. Tütengil cinayetiyle ilgili olarak gözaltına alınıp mahkemeye çıkartılan eski Ülkü Ocakları Başkanı Recep Öztürk delil yetersizliğinden serbest bırakıldı. Tekrar ifadesine başvurulması gerektiğinde ise çoktan yurtdışına kaçtığı anlaşıldı. Tütengil suikastine adı karışan iki ülkücü, Celal Adan daha sonra Doğru Yol Partisi (DYP) İstanbul İl Başkanı, Ali Doğan ise Anavatan Partisi (ANAP) Maraş Milletvekili oldu. Ancak olayın üzerine hiç bir zaman gidilmedi. 

 

KEMAL TÜRKLER

 

* Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Kemal Türkler, 22 Temmuz 1980’de İstanbul’daki evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu vurularak öldürüldü. Türkler’in öldürülmesi ve Bahçelievler Katliamı ile ilgili olarak aranan katil zanlısı Ünal Osmanağaoğlu 1999’da yakalandı fakat yargılama sonucunda hakkında 3 kere beraat kararı verildi. Dosya yerel mahkemeye son gelişinde ise zaman aşımı gerekçesiyle düştü. Yine dosyada adı geçen ülkücü Celal Adan ile ilgili MHP ve Ülkücü Kuruluşlar İddianamesi’nde savcılığın “Kemal Türkler’in öldürülmesi olayının planlayıcı ve uygulayıcılarından olduğu da kesinlik kazanmıştır” değerlendirmesine rağmen yargılamada beraat etti.

 

* Tarihçi ve siyaset bilimci Bahriye Üçok, 6 Ekim 1990 günü Ankara Çankaya’da bulunan evine gönderilen bombalı paketin patlaması sonucu yaşamını yitirdi. Üçok, 1988’de televizyonda yapılan bir açık oturumda, “İslam’da örtünmenin ve oruç tutmanın zorunlu olmadığı” iddialarına dayanan açıklamalarından sonra tehditler almaya başladı. Cinayeti İslâmi Hareket adlı örgüt üstlendi.

 

MUSA ANTER

 

* Kürt gazeteci Musa Anter, 20 Eylül 1992’de Diyarbakır’ın Seyrantepe Semtinde JİTEM elemanları tarafından katledildi. JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan, cinayetin işleyenlerin isimlerini daha sonra itiraf etti. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın hazırladığı Susurluk Raporu’nda, Anter cinayetinin Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından planlanıp uygulandığı bilgileri yer aldı. Fakat yapılan yargılamada birçok JİTEM elemanının adı geçmesine rağmen hiçbirisi ceza almazken, dosya da zaman aşımı nedeniyle düşürüldü.

 

* Gazeteci Namık Tarancı 20 Kasım 1992 Diyarbakır’da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Haberde Yorumda Gerçek dergisi muhabiri olan Tarancı bir dönem de Yurtsever Devrimci Gençlik Dernekleri’nin (YDGD) Diyarbakır şubesi başkanlığını yaptı. Saldırının arkasında Hizbullah örgütlenmesinin olduğu ortaya çıktı. Bu katliamda aydınlatılmayarak, failler cezasız bırakıldı.

 

UĞUR MUMCU 

 

* Gazeteci Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993’te Ankara’da Karlı Sokak’taki evinin önünde, arabasına konan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti. Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanlar, cımbızla toplanması gereken delillerin süpürülmesi sonucu hiçbir delil bulanamadı. İslamî Hareket Cephesi, İBDA-C, Hizbullah gibi örgütlerin üstlendiği suikastın arkasında Mossad ve kontrgerillanın olduğu da iddia edildi. Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, 23 Mayıs 2021’de yaptığı yayında suikastin Mehmet Ağar tarafından düzenlendiğini iddia etti. Olayla ilgili oklar Ağar’ı göstermesine rağmen hakkında soruşturma bile açılmadı.  

 

MEHMET SİNCAR

 

* Demokrasi Partisi (DEP) Mardin Milletvekili Mehmet Sincar, 4 Eylül 1993’de Batman’da katledildi. Katliamı ilk olarak Türk İntikam Tugayı üstlendi. Fakat Susurluk kazası sonrası hazırlanan raporlarda suikastin, Mahmut Yıldırım, PKK itirafçıları Alaattin Kanat, İsmail Yeşilmen ve Mesut Mehmetoğlu’nun işlediği belirtildi. Saldırıda tetikçilik yaptığı belirtilen Hizbullah üyesi Cihan Yıldız hakkında açılan davada hala bir karar verilmedi. Yine dosyada adı geçen Mehmet Ağar, Yeşil Kod adlı Mahmut Yıldırım ve JİTEM itirafçıları Alaattin Kanat hakkında herhangi bir işlem yapılmazken, dosyanın zaman aşımına uğrama riski oluştu. 

 

* Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı da, 6 Temmuz 1996 gecesi evinin önünde gerçekleştirilen silahlı saldırıda öldürüldü. Polis Genel Müdürlüğü’nün başlattığı soruşturma sonuç vermedi ve cinayeti kimin işlediği belirlenemedi. Eşi İlkay Adalı’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye aleyhine açtığı davada mahkeme, cinayet hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı gerekçesi ile Türkiye’yi mahkûm etti. Sedat Peker, 23 Mayıs 2021 tarihinde sanal medyada yayınladığı bir videoda Adalı cinayetiyle ilgili dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ı ve Ağar’ın çalışma arkadaşı Korkut Eken’i işaret etti. Kendisinden suikast için tetikçi istendiğini, kardeşi Atilla Peker’i görevlendirdiğini, ancak suikastin başka bir grup tarafından yapıldığını iddia etti.

 

HRANT DİNK

 

* Ermeni gazeteci Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink 19 Ocak 2007’de genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin Şişli’deki binası önünde uğradığı saldırıda öldürüldü. Dink, hakkında Türk Ceza Kanununun 301. maddesini ihlal etmekten dolayı açılan davalar nedeniyle sürekli hedef gösteriliyor ve tehditler alıyordu. Katledilmenin ardından başlayan yargılama sürecinde uzun dönem tetikçi Ogün Samast ve Yasin Hayal üzerinden devam ederken, 15 Temmuz 2016’dan sonra soruşturma genişledi. Dönemin İstanbul ve Trabzon emniyet yetkililerinin de soruşturmaya dahil edildiği dosyada İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada suikastın “FETÖ’nün amaçları doğrultusunda işlendiğine” hükmedildi.

 

PARİS KATLİAMI

 

* PKK kurucularından Sakine Cansız, Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez 9 Ocak 2013’de Paris’de bulunan Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda katledildi. Katliamın ardından yakalanan katil Ömer Güney hakkında 2013 yılında “cinayet” suçundan soruşturma dosyası açıldı. 2013’te yaşanan suikastla ilgili soruşturma Mayıs 2015’te tamamlandı. Fakat dava aşamasına geçilemedi. Davanın “terör örgütüyle ilişkili suikast” suçlamasıyla 23 Ocak 2017’de görülmesi planlanırken, Güney’in 17 Aralık 2016’da öldüğü açıklandı. Güney’in MİT’e çalışıyor olmasını görmezden gelen ya da üstüne gitmeyen Paris Savcılığı, Güney’in katliamdan 20 gün önce Türkiye’ye yaptığı seyahatlere dair Türkiye’den istediği belgelerde de ısrarcı olmadı. Aileler tarafından 2018’de yargıya yapılan yeni şikâyet başvurusu ve dilekçeye ekli pek çok belge, MİT’in cinayetlerdeki muhtemel rolünü işaret ederken Güney’in katliamdan önce sık sık Türkiye’ye gidip geldiği görülüyor.

 

Ayrıca, Güney’in Fresnes cezaevindeyken ziyaretçileriyle yaptığı görüşmelerin sesli kayda alınması, Almanya ve Belçika’daki MİT casuslarıyla sıkı ilişkiler içinde olduğunu ortaya çıkardı. Alman polisinin yaptığı baskınlar; Ömer Güney’in Salpetriere hastanesindeki tedavi seanslarından birinde MİT’in lojistik desteğiyle kaçırılma planını son anda engelledi. Yine Almanya ve Belçika’da ortaya çıkan bulgulara rağmen olayın arka planının aydınlatılması için bir adım atılmadı. 

 

Paris’te 23 Aralık 2022’de yapılan 2’nci katliam da, ilk katliam gibi üstünün kapatılarak “akıl sağlığı yerinde olmayan” birinin tek kişilik cinayeti olarak gösterilmek isteniliyor.

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version