Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

TTB Başkanı Fincancı: Lokumcu gaz kullanımı sonucu öldü


TRABZON – Artvin Hopa’da polis saldırısı sırasında hayatını kaybeden Metin Lokumcu’nun davasında uzman görüşüne başvurulan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Müdahale sırasında iki farklı gaz kullanılmış. İki gazın birlikte kullanılması akciğerlerde ciddi şekilde hasara sebep olmuş ve akciğerde su birikmesi sonucu ölüm meydana gelmiş” dedi.

Artvin’in Hopa ilçesinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın mitingi öncesi, 31 Mayıs 2011’deki protesto eylemlerinde polisin sıktığı biber gazı nedeniyle fenalaşan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin davanın 7’inci duruşması Trabzon 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Lokumcu ailesi ve avukatları katılırken sanık polis memurları duruşmada yer almadı. Ayrıca duruşmaya çevre illerin yanı sıra İstanbul ve Ankara’dan onlarca yurttaş katıldı.

Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada olayın yaşandığı gün olay tutanağında imzası bulunan tanık polislerin dinlenilmesine geçti. Mahkeme salonunda yer almayan tanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya katıldı.

TEM MÜDÜRÜ DİNLENİLDİ

İlk olarak dinlenen tanık dönemin Artvin TEM Şube Müdürü Vekili Şener Özdemir, olay tutanağının görüntü tespiti üzerine imzalandığını söyledi. Genel uygulamanın böyle olduğunu belirten Özdemir, “Olay tutanağındaki ifadeler doğrudur, hatırlıyorum, ben güzergahı denetlemekle görevliydim, Artvin merkezde görevliydim” dedi.

Lokumcu ailesinin avukatı Meriç Eyüboğlu’nun “Olayda ismini tuttuğunuz kişileri tanımıyor musunuz? Görgünüze bilginize dayanmayan bir tutanağı niye imzaladınız” sorusu üzerine Özdemir, “Tutanakta ismi geçen göstericileri tanımıyorum. Görev tutanağı olduğundan imzaladım, usulen bu şekilde imzalanır” cevabını verdi.

‘OKUMADAN İMZALADIM’

Ardından söz alan tanıklardan bazılarının ifadeleri ise şöyle:

“*Polis memuru Cevat Aksoy: Olay zamanında Hopa’da Trafik Şubede görevliydim, takviye olarak görevlendirildim. Telsizden duyduğum kadarıyla Kaymakam müdahele emri verdi.

*Polis memuru Erkan Ulusoy da : Sanıklardan İlçe ve il emniyet müdürlerini görevim gereği tanırım. Olay günü Hopa’da görevliydim. Sabit görev yerimiz yoktu. Olay tutanağında ismi geçen göstericileri sonradan görüntü üzerinden tuttuk. Kamera görüntülerinin hepsini ben izlemedim.

*Polis memuru Hakan Acar: Hopa Merkez amirliğinde görevliydim. Olay tarihinde AKP ilçe binasında görevliydim. Saat 11.00 sıralarında göstericiler bize taş atmaya başladılar. Tutanağın nasıl hazırlandığını bilmiyorum.

*Polis memuru İsmail Derici: Olay günü güzergahta görevliydim, miting alanını uzaktan görüyorduk. Tutanağı imzaladığımı hatırlıyorum. Olayların olduğu alanı göremiyordum. Olay üzerinden uzun süre geçti, hatırlamıyorum. Miting alanını görmedim. Görüntüleri de izlemedim.

* Polis memuru Ramazan Ceylan: Olay tarihinde Hopa Trafik Şube’de görevliydim. Üst geçit köprü altında görev aldık. Olay yerine 1.5-2 km uzaklıkta. Emniyet Amiri İbrahim Atakum var TEM’de. ‘Müdürlerin tamamı imzaladı senin de tutanağı imzalaman gerekiyor’ dedi. Ben tutanağı okumadan imzaladım.”

‘HATIRLAMIYORUM AMA DOĞRUDUR’

Duruşmaya verilen aranın ardından ifadesi alınan tanıklardan dönemin Artvin Güvenlik Şube Müdürü Ali Haydar Kılıç, başbakanı karşılamak üzere Batum Sınır Kapısı’nda olduğunu söyledi. Olaya ilişkin görgü şahitliğinin olmadığını aktaran Kılıç, “Tayfun Vardarlı müdür yardımcımız koordinatör olarak görevliydi. Olay mahaline çok sonra geldik. Normalde de tutanaklar bu şekilde tutulur. Olayın bir kısmında vardım. 10 yıl önce olmuş bir olay, hatırlamıyorum ama tutanakta yazan olaylar mutlaka doğrudur” ifadelerini kullandı.

‘DOĞRU OLDUĞUNA İNANIYORUM’

Tanık polis memuru Kemal Bayraktar da tutanağın tamamına hakim olmadığını müşterek olarak hazırladıklarını söyledi. Arkadaşlarının beyanlarına güvendiği için tutanağı imzaladığını belirten Bayraktar, “Göstericilerden Hopalı olanları sima olarak hatırlıyorum. Göstericilerin polise inşaattan demir çubuk ve kalas atıldığını gördüm. Metin Lokumcu’yu hatırlıyorum. Polislere engel olmaya çalıştığını, liderlik yaptığını hatırlıyorum. İsmini sonradan öğrendim. İzin verilmese dahi açıklama yapılacağını bildiğimiz için iki alan arasında blok oluşturduk. Planlamayı diğer şehirlerden amirlerle yaptık. Yetkili aslen valilik ve il emniyet müdürlüğüdür. Sivil takım elbiseli kişi (başbakan koruma müdürü) müdür yardımcısıydı, çevik kuvvetin arkasında görevliydi. Çevik kuvvet amiridir. Tutanak parça parça hazırlandı. Olayda görgüsü olmadan imza atanlar da olmuş olabilir. Ben tutanakta yazanların doğru olduğuna inanıyorum. Tutanakta yer alan görüntülerin hemen hepsini izledim” dedi.

Ardından ifade veren tanık polis memuru Cem Yılmazarslan ve dönemin Hopa İlçe TEM Şube Müdürü İbrahim Atakur da eylemci grubun dağılması için anons yaptıklarını ve tutanağı ortaklaşa hazırlayıp imzaladıklarını söyledi.

FİNCANCI: GEREKLİ İŞLEMLER YAPILMADI

Tanıkların ardından duruşmada uzman görüşü olarak konuşacağını belirten Türk Tabipler Birliği Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı söz aldı. Ölümle kullanılan gazlar arasındaki illiyetle alakalı araştırma ve değerlendirme yapılmak üzere görevlendirildiklerini belirten Fincancı, “Metin Lokumcu’nun elinde limon olduğu, gaz bulutu içinde olduğu görüntülerden anlaşılıyor. Otopsi raporunda akciğerde kanamalı alanlar olduğu, damarlarda birtakım değişiklikler olduğu gözlemleniyor. Damar tıkanıklığı yok, yüzde 40-50 oranında kireçlenme alanları var ancak bu durum kan dolaşımını bozacak bir düzey değil. Kalp krizinden söz ediliyor, ancak tarif edilen beyaz alan kalp krizini mi yoksa başka bir şeyi mi ifade ediyor? Kalp krizi olda çatlama izleri olurdu. Otopsi esnasında o dönem yapılması gereken bir kısım işlemlerin yapılmadığını düşünüyorum” diye aktardı.

‘SÖZLEŞMELER VAR’

Kullanılan kimyasal gazın kalbi besleyen damarların daralmasına yol açabileceğini vurgulayan Fincancı, ancak mevcut otopside buna ilişkin bir delil olmadığını kaydetti. Aynı anda kullanılan iki farklı gazın solunum yollarının daraltmada etkili olacağına işaret eden Fincancı, şöyle devam etti: “Kullanılan gazlar sonucu akciğerde sıvı birikimi oluşmuş. Sağ akciğerde iki katından fazla ağırlık artışı var. Olayda gaz kullanımıyla akciğerde sıvı birikimini ve olayın etkisiyle de tansiyonun yükselmesi sonucu bu olayım meydana gelmesi mümkün. Kullanılan gazların kullanılmaması gerektiğine ilişkin uluslararası sözleşmeler var, bu gazların zararlı olduğuna ilişkin Dünya Tabipler Birliğinince yayınlanmış makaleler var.”

‘İKİ FARKLI GAZ ÖLÜME SEBEP VEREBİLİR’

“Kalp duvarındaki kalınlaşma çeşitli sebeplerle artmış olabilir” diyen Fincancı, “11 mm üzeri kalınlaşma risk faktörü olabilir. 2011 yılında ekokardiyoloji çok yaygın kullanılmıyordu. Kişi bu kalınlaşmayı fark etmemiş olabilir. Metin Lokumcu’nun tıbbi kayıtlarında böyle bir durum yok. Otopsi raporunda kendisinde mevcut hastalık olarak belirtilen beyaz renk değişimi kalp krizine işaret etmiyor. Ölüme neden olan şey solunum yollarıyla alakalı, ancak Metin Lokumcu’nun solunum yollarıyla alakalı bir tıbbi kaydı da yok. İki gazın birlikte kullanılması akciğerlerde ciddi şekilde hasara sebep olmuş, ani bir şekilde solunum yollarının daralması ve akciğerde su birikmesi sonucunda ölümün meydana geldiği görülüyor” şeklinde konuştu.

SOLUNUM YOLU NEDENİYLE ÖLÜM

Otopsi raporunda taşikardi tespit edilmediğini belirten Fincancı, “Sebebi belirlenemeyen kalp ritim bozukluğu belirtilmiş, müdahale edilirken sadece oksijen maskesi yeterli görülmemiş kesik ile tüp takılma gereği görülmüş. Uzman görüşü olarak ölümün kalp sebepli değil solunum yolu sebepli olduğunu düşünüyorum. Kalp krizinde dış düzeyde beyaz alan görülmesi mümkün değil. İç katmanlarda beyaz alan olması gerekir. Damarların yüzde 40 düzeyinde tıkalı olması hastalık hali değildir. Efor ve stres durumunda vücut önce kendini sağlam tutmak için birtakım maddeler salgılar. Ancak stres ve efor anı geçtikten birkaç saat sonra yahut 1 gün sonra salgınan maddelerin vücutta azalması sebebiyle kalp krizleri gözlemlenir. Kalp krizine bağlı akciğer şişmeleri olur, ancak simetrik ve iki tarafta olur, olayda ise sadece sağ akciğerde şişme olduğu görülüyor, bu da yine solunum yolu sebepli ölüme işaret ediyor” ifadelerini kullandı.

KİMYASALA İLİŞKİN ÖRNEK ALINMAMIŞ

Fincancı konuşmasının devamında, “96 saate kadar kalpte, beyinde, karaciğerde kimyasal maddeler tespit edilebiliyor. Otopside kimyasal maddelere ilişkin örnek alınmamış. 2011 yılı itibariyle bu örneklerin 96 saat içinde alınabileceği biliniyordu. Gazın miktarı arttıkça meydana gelen zarar da arttıyor. Ölümcül olmayan gazlar diye Arap Baharı döneminde ortaya çıkan gazların 2016 yılında Arjantin’de adli tıp uzmanları olarak yaptığımız toplantıda bu gazların da ölüme sebep olabileceği kararı çıkmıştı” dedi.

Fincancı’nın konuşmasının ardından duruşmaya ara verildi. Duruşma yarın 10.00’da devam edecek. 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version