Yazının başlığını sokak dilinden seçmemin sebebi İYİ Parti yönetiminin içinde bulunduğu durumu başka türlü ifade edememek. Akşener’den başlayıp yardımcıları, milletvekilleri ve danışmanlarına sirayet eden bir erken iktidar hastalığı olan ‘yukarıdan bakma’, kendisinden küçük olanı ‘adam yerine koymama’ hastalığına tutulduğunu görüyorum. Bu hastalık zamanında tedavi edilmediği için kronik hale geldi ve ülkedeki tek adam rejimi için bir umut kapısı oldu.
KILIÇDAROĞLU’NA YÖNELİK ‘KAZANAMAZ’ KAMPANYASINI İYİ PARTİ BAŞLATTI
Evet, İYİ Parti sözcüleri sürekli olarak Altılı Masa’daki diğer partileri ve liderlerini eleştiren, ayar veren, küçümseyen tavırlar içindeler. Buna Akşener de dahil. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu en fazla yıpratan olgu, İYİ Parti sözcülerinin aklına eseni söylemeleri. Kılıçdaroğlu’nun popülerliğini düşüreceğini bilerek ‘kazanamaz’ kelimesini sürekli tekrarladı, Erdoğan karşısında kazanmasını sağlayacak havanın oluşmasını engellediler. Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi ise bu hoyrat tavırlar karşısında ciddi anlamda sabırlı davrandı.
KÜÇÜMSEYİCİ DİL
İYİ Partililerin ittifak içindeki önüne gelene ayar veren sözleri ve eylemleri Kılıçdaroğlu ile sınırlı değil. Bence ittifak için hayati önemde iki parti olan DEVA ve Gelecek Partisi’ne yönelik olarak da küçümseyici bir dili benimsiyor İYİ Parti kurmayları. Bu partilere anketlerdeki oy yüzdeleri üzerinden değer biçerek bir yere konumlandırmaya çalışıldı, siyasi nezaket dikkate alınmadı.
İYİ Partili siyasetçilerin geçmişte siyaset yaptıkları partilere öğrenemedikleri siyasi nezaketi şimdi öğrenmelerini beklemek hata olar ancak merkez sağ deneyimi olan Akşener’in bu hoyratlığa izin vermesi ise bu durumun parti politikası olduğunu gösteriyor.
Toplumun farklı kesimlerine seslenmeye çalışan DEVA Partisi’ne yüklendi, partinin vatandaşlık kavramı üzerine yaptığı açıklamaları hedef aldılar. DEVA Partisi bu açıklamasıyla Kürt vatandaşlara ulaşmak için bir kapı açarken İYİ Parti’nin genel başkanı ve sözcüleri kapatmak için var güçleriyle çalışıyor. İttifak partilerinin farklı toplumsal katmanlara ulaşmaması kimin işine yarar? Tabii ki tek adam rejiminin.
ULUSALCI OYLA KİTLE PARTİSİ OLUNMAZ
Eğer İYİ Parti’nin politika üreten bir danışman kadrosu varsa hepsi aynı tornadan çıkmış olmalı. Çünkü partiyi politika üretmeyen MHP’nin light bir modeli haline getirdiler. Sadece milliyetçilerden, merkez sağdaki seküler seçmen ve ulusalcılardan oy alarak kitle partisi olunmaz.
Bir süredir İYİ Parti’nin oy oranı yüzde 11-16 arasında değişiyor. Zirveyi yaz aylarında görmüştü ve sonrasına Zafer Partisi’nin kuruluşu ile milliyetçi, ulusalcı seçmenin bir kısmını kaybetti. Kaybettiği seçmeni yeniden kazanmak adına daha milliyetçi bir dil kullanmaya başlasa bile giden seçmen dönmedi. İYİ Parti’nin oy oranı yüzde 13-14’le civarına sabitlendi. Oy oranını yerinde saymasında partinin kitlelere ulaşacak bir siyaset dili üretememesi de etkili oldu.
TOPLUMUN HAYATİ MESELELERİ İÇİN İYİ PARTİ NE DİYOR?
Toplumda ötekileştirilen, mağdur edilen kesimlere ulaşmak için bir şey yapılmadı. Muhafazakar seçmene ulaşacak siyaset dili de ortaya konulmadı. Sadece milliyetçi, ulusalcı ve çoğu zaman popülist bir siyaset dili tercih edildi. İYİ Parti bunları yaparken beğenmedikleri DEVA Partisi, vatandaşın karşısında iktidar olduğunda ne yapacağını anlatan 20’den fazla raporla çıktı. İYİ Parti’nin ekonomide, eğitimde, adalette, insan hakları alanında, KHK ve Kürt meselesinde ne yapacağını biliyor muyuz? Bu konularda topluma ne vaat ediyor?
Toplumun can alıcı sorunlarına nasıl çözüm üreteceğklerini söylemek yerine ittifak içindeki partileri ve liderlerini eleştirmeyi siyaset yapmak olarak görmeye devam ettikleri süreci şu anda bulundukları durumun daha da gerisine gidecekleri kesin.
Akşener, emekli generallerin cezaevine düşmemesi için gösterdiği çabanın yarısını ülkenin kanayan yarası KHK’lılara göstermediği, HDP’yi ötekileştirmeye son vermediği sürece tıkanıklığı aşamayacak.
KISIR DÖNGÜ
Başlıkta ‘İYİ Parti’yi kim gaza getiriyor?’ diye sormuştum. Aslında İYİ Parti’yi kimse gaza getirmiyor. Kendi kendilerini siyasetsiz bir kısır döngüye hapsettiler. Orada dönüp duruyorlar. Yaz aylarında bazı anketlerde yüzde 20’lere yaklaşan oy oranının yüzde 13’lere gerilemesinden kaynaklanan bir sorun yaşıyor. Bir kere yüzde 20’le yükseldiğinde AKP sahaya inmemiş ve insanlara bol bol para dağıtmamıştı. AKP’den gelen seçmenin bir kısmı partisine döndü, daha sonra Zafer Partisi yüzde 2 civarında ulusalcı, ultra milliyetçi oyları alıp götürdü. İYİ Parti buradaki yüzde 2 oya takıldı kaldı ve bütün söylemini bunun üzerine kurdu. AKP’ye giden seçmene ulaşmayı denese belki başarılı olacaktı ama onu da denemedi.
Zafer Partisi’ne giden oyları geri alma politikasına son vermedikleri, ittifakın içinde hiçbir şey yapmayan ve ama önüne geleni eleştiren pozisyondan uzaklaşmadıkları taktirde oylarını artıramayacaklarını danışman ekibinden birisi söyleyebilse keşke.
DAVUTOĞLU SUSAR MI?
Gelecek Partisi liderinin son hafta içerisinde Erdoğan’a gollük pas olarak niteleyebileceğimiz açıklamaları ise başlı başına başka bir sorun Altılı Masa için. İttifak’ı zor durumda bırakacak her türlü açıklamayı yapıyor. Birisi Davutoğlu’na önlerinde kazanılacak bir seçim olduğunu keşke söyleyebilse.
SÜLEYMAN ÖZKAYA
Kaynak: Kronos
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***