Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Genelge, İnfaz Kanunu’nun tahribatlarını engelleyemez’


AMED – Adalet Bakanlığı’nın hasta tutuklular için yayınladığı genelgenin tek başına yeterli olmadığını belirten İHD Amed Şubesi’nden Av. Ercan Yılmaz, onarıcı ve yapıcı olmamakla birlikte genelge, “İnfaz Kanunu’nun yaratacağı tahribatları engelleyemez” dedi. 

 

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri nedeniyle geçen yıl en az 76 tutuklu yaşamını yitirdi. İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) göre 651’i ağır olmak üzere, bin 517’si hasta tutuklu yaşam mücadelesi verirken, 28 Şubat tutuklularından 85 yaşındaki emekli korgeneral Vural Avar’ın 20 Aralık’ta yaşamını yitirmesi üzerine Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hasta tutululara ilişkin yeni bir düzenleme yapılacağını açıkladı. 

 

Daha sonra, Bozdağ’ın imzasıyla 3 Ocak’ta “Sürekli Hastalık, Sakatlık ve Kocama Sebebiyle Kişilerin Cezalarının Hafifletilmesi veya Kaldırılması Hakkında İşlemler” başlıklı genelge yayımlandı. Bakanlığın yayınladığı genelgeye göre; “sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle cezaların hafifletilmesi, kaldırılması işlemleri hükümlünün talebi olmadan resen başlatılabilecek.” Tutuklu hakkındaki süreç ise Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından tespit edilecek. Tutuklu hakkında nihai kara ise Cumhurbaşkanı tarafından verilecek. 

 

İHD Amed Şubesi Cezaevi Komisyonu Sözcüsü Ercan Yılmaz, genelgenin “onarıcı bir düzenleme” olmayacağını söyledi. 

 

‘ONARICI BİR DÜZENLEME DEĞİL’

 

Yılmaz, hasta tutuklulukların durumuna ilişkin 4 Kasım 2022 tarihinde bir rapor hazırladıklarını belirtti. Rapor içerisinde ATK’nin yapısının değiştirilmesi yönünde taleplerinin olduğunu ifade eden Yılmaz, “Ağırlaştırılmış müebbet cezasından dolayı cezaevinde tutulan tutukluların İnfaz Kanunu gereği infazına ara verilmemesi, infaz kanunu içerisinde adli ve politik tutukluların, TMK kapsamında yargılanan tutukluların üzerindeki eşitsizliğin giderilmesi ve bununla beraber birçok talebimiz vardı. 3 Ocak tarihli genelge de, Cumhurbaşkanı’nın af yetkisiyle ilgili ağır hasta tutukluların yaşının ilerlemesiyle, tutuklulukların cezaevinde kalmayacağına yönelik bir değişiklik var. Bu genelgeye dayandırılarak Ceza Tevfik Evleri Genel Müdürlüğü veya ilgili bulunan savcılıklar, tutuklunun yaşının ilerlemesinden kaynaklı cezaevinde kalamamasına ilişkin bir düzenleme var, bu durum genelgenin olumlu tarafıdır. İdarenin tutukluların sağlık durumunu, yaşam hakkını korumakla sorumlu bulunan kurumların, avukatların resen harekete geçmesi olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte onlar için onarıcı ve yapıcı bir düzenleme değil ve İnfaz Kanunu’nun 16 maddesi gibi görünüyor. İnfaz Kanunu’nun yaratacağı tahribatları engelleyecek bir genelge değil” dedi. 

 

ATK’NIN POLİTİK KARARLARI 

 

Genelgenin tek başına yeterli olmadığına dikkati çeken Yılmaz, “2022 yılında cezaevlerinde 35 tane hasta tutuklu yaşamını yitirdi. Bunların bir kısmı da haklarında verilen infazın ertelenmesinden sonra yaşamını yitirdi. Türkiye’deki cezaevlerinde 35 kişinin yaşamını yitirmesi, tutukluların durumunun ne kadar kötüye gittiğini gösteren bir tablo. ATK’nin tutuklularla ilgili tek karar verici merci olmaması gerekiyor. Hastanelere giden birçok tutukluya ‘cezaevinde kalamaz’ raporu verilmesine rağmen, rapor ATK duvarına çarpıp geri geliyor. ATK tutukluların durumuna politik yaklaşarak, cezaevinde kalma süresini uzatıyor. Özellikle 2015 yılından sonraki çatışmalı sürecin yeninden başlaması, baskıcı politikaların genişlemesi de burada önemli bir rol oynuyor. ATK, tutuklunun ağırlaşan durumunu görmeden dosya üzerinden bir değerlendirme yaparak politik kararlar veriyor. Devlet tutuklular için herkesten önce harekete geçmeli. Ne yazık ki, Türkiye’de hukuk anlamında da bir kararın çıkabilmesi için hakka erişebilmek adına çok yoğun mücadele etmek ve kamuoyu oluşturmak gerekiyor” diye belirtti.  

 

‘İNFAZ KANUNU DÜZENLENMELİ’

 

ATK’nin yeniden düzenlenmesi ve yerine bağımsız heyetlerin kurulması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı: “Devlet hasta tutukluların durumuna yönelik eşit davranmalı ve insan haklarını önceleyen adımlar atmalı. Bunun başlangıcı, ATK yeniden düzenlenmesi, ATK kararlarına karşı dava yolları ve ATK Yerine bağımsız heyetlerin kurulmasıyla gerçekleşebilir. Yereldeki tam teşekküllü devlet hastanelerinin verdiği kararlara dayanılarak, tutuklunun infazının geri bırakılmasına yönelik bir düzenleme yapılabilir. Cezaevinde 25 yıldan fazla kalan ağır hastalar var, bu insanların büyük çoğunluğu cezaevinde yetersiz beslenme, yeterli güneş ışığının olmaması hastalıkların nüksetmesine neden oluyor. İnfaz Kanunu’nda da bir düzenleme yapılmalı. İdari Gözlem Kurulu 30 yıldan fazladır cezaevinde tutulan herhangi bir tutuklunun tahliyesine 1 yıl kala, infaz ertelemelerle cezaevinde tutuyor. Hem cezaevi koşulları hem de İnfaz Kanunu’nu insan hakları koşullarına ve uluslararası evrensel standartlara uygun bir hale getirmeli.” 

 

MA / Zerrin Sargut – Mehmet Güleş

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version