– Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı adayı ve seçim gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.
HDP’nin kendi adayı ile seçime girmesini destekleyen Demirtaş, “HDP kendi adayını çıkararak iddiasını ortaya koyuyor ve müzakereci bir yaklaşımla siyasi diyaloğa açık olmayı benimsiyor. HDP, olması gerektiği gibi davranıyor” dedi.
Millet İttifakın ortak aday çıkarma konusunda öneride bulunan Demirtaş, “Millet İttifakı’nın altı bileşeni ikişerli gruplar halinde üç heyet ile kendileri dışındaki tüm siyasi partileri, meslek odalarını, sendika konfederasyonlarını, kadın örgütlerini ziyaret ederek ortay aday konusunda görüş alabilirler” vurgusu yaptı.
‘HALKIN SAHİPLENECEĞİ HER ADAY BENİM DE ADAYIMDIR’
Tutuklu bulunduğu cezaevinden T24’ten Cansu Çamlıbel’in sorularını yanıtlayan Demirtaş özetle şunları söyledi:
“HDP sözü geçen isimler dahil birçok ismi değerlendiriyor, henüz netleşmiş bir isim yok. Önemli olan benim gönlümden hangi ismin geçtiğinden çok, kimin bu sorumluluğu layıkıyla üstlenebileceğidir. Bu görevi her yönüyle yerine getirebilecek bir arkadaşımız olduktan sonra benim için sorun yoktur. Kaldı ki karar verici olan ben değilim, halktır ve halkın sahipleneceği her aday benim de adayımdır.
‘HDP, OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ DAVRANIYOR’
Siyasette müzakere haktır, meşrudur. Bu anlamda evet, HDP kendi adayını çıkararak iddiasını ortaya koyuyor ve müzakereci bir yaklaşımla siyasi diyaloğa açık olmayı benimsiyor. HDP, olması gerektiği gibi davranıyor. Bunda bir tuhaflık yok. Başka türlüsü tuhaf olurdu. Daha ortak aday olacak mı, olursa hangi ilkeleri savunacak, kim olacak, ne vaat edecek, güven verecek mi sorularının cevabı yokken HDP durduk yere “Biz Millet İttifakı’nın adayını destekleyeceğiz” diyebilir miydi? Süreç siyasetin doğası içinde, olması gerektiği gibi ilerliyor.
‘HDP HER PARTİ KADAR MEŞRUDUR, YASALDIR’
Müzakerenin açık ve şeffaf olması HDP’nin ön koşuludur. HDP her parti kadar meşrudur, yasaldır. Ne diye kapalı kapılar ardında konuşulsun ki? Unutulmasın ki, kameralar önünde PKK ile Kandil’de, devlet heyetinin gözlemciliğinde Öcalan ile görüşüldü bu ülkede.
‘ERDOĞAN, HDP İLE KAMERALAR ÖNÜNDE GÖRÜŞMEYİ ÖNERİRSE KİMSE ŞAŞIRMASIN’
HDP gibi demokratik siyasetin TBMM’deki bir temsilcisi ile görüşmeye cesaret edemeyenler, Türkiye’nin yüz yıllık sorunlarını çözmeyi garanti edemezler. Bu saçma sapan fobinin aşılması lazım artık. Size uç bir değerlendirme gibi gelebilir ama önümüzdeki aylarda Erdoğan, HDP ile kameralar önünde görüşmeyi önerirse kimse şaşırmasın.
Müzakerenin nasıl olacağına elbette HDP yönetimi ile muhatapları beraber karar verecekler fakat bu öyle gizemli bir süreç olmaz.
‘MİLLET İTTİFAKI’NIN DEMOKRATİK YÖNETİMİ ESAS ALMALARI ORTAK ADAYIN BELİRLENME SÜRECİNİ KOLAYLAŞTIRIR’
Bana kalırsa yapılması gerekenler şunlar: Millet İttifakı’nın altı bileşeni ikişerli gruplar halinde üç heyet ile kendileri dışındaki tüm siyasi partileri, meslek odalarını, sendika konfederasyonlarını, kadın örgütlerini ziyaret ederek ortay aday konusunda görüş alabilirler. En demokratik yönetimi esas almaları ortak adayın belirlenme sürecini kolaylaştırır, meşruiyetini ve desteğini artırır.
Ama gördüğüm kadarıyla böyle bir yöntemi tercih etmeyecekler. Altı lider oturup kendi aralarında bir aday belirleyecek gibi duruyor. Bu yöntemin sağlıklı olduğunu düşünmüyorum.
‘GÖRÜŞMELERDE HDP’NİN GİZLİ BİR GÜNDEMİ YA DA AJANDASI OLACAK DEĞİL’
Altılı Masa’nın kendi başına belirleyeceği aday Millet İttifakı’nın adayı olur, o adayın ortak adaya dönüşmesi de kolay olmaz. Dolayısıyla Millet İttifakı adayını açıklamadan önce HDP dahil siyasal, toplumsal muhalefetin görüş ve önerilerini alınırsa bu, ön açıcı bir girişim olur. Aday bu yöntemle belirlendikten sonra da adayın kendisi, yine bu kesimleri ziyaret ederek hepsiyle demokratik ilkeler konusunda uzlaşma arayışına girer. HDP ile de bu çerçevede açık bir görüşme yaparak uzlaşma arar.
Görüşmelerde HDP’nin gizli bir gündemi ya da ajandası olacak değil. Tüm talepler ve beklentiler Türkiye toplumunun tamamının, 85 milyonun ortak çıkarını, yararını gözeten ilkeleri içeriyor. Eğer HDP ile Millet İttifakı’nın adayı arasında yürütülen müzakere, ki o müzakereyi yarım günde tamamlamak mümkün, uzlaşmayla sonuçlanırsa HDP kendi yetkili kurullarında tartışarak ortak adayı destekleme kararı alabilir.
‘MİLLET İTTİFAKI’NIN TUTUM BELGESİNE BAKILMASINI ÖNERİRİM’
HDP’nin Millet İttifakı’nın adayının ziyaretinde önüne koyacağı şey, 2021 Eylül’ünde açıkladığı 11 maddelik tutum belgesidir. Bu tutum belgesine bakılmasını öneririm. Bu tutum belgesindeki hangi maddeye neden karşı çıkılabilir ki?
Tabii tüm bu süreçlerin Emek ve Özgürlük İttifakı ile de açık ve şeffaf şekilde yürütülmesi gerekir.
Son olarak şunun altını çizeyim, bunlar benim kişisel önerilerimdir. Bu önerileri HDP adına yapmıyorum, sadece yol göstermeye çabalıyorum. Bu şekilde anlaşılırsa daha doğru olur.
‘GÜVEN VEREN UZLAŞMA OLURSA HER İSİM ADAY OLABİLİR’
(Millet İttifakı tutum değiştirdi, HDP ile bir müzakere ve uzlaşma yoluna giderse sorusa) İlkeler, sistem, kurumsal denge ve denetleme gibi temel konularda uzlaşma sağlandıktan sonra ismin ne olacağı ikinci plana düşer. Güven veren bir uzlaşma olursa her isim aday olabilir ve kesinlikle de kazanır.
İnsanlar aday adayları konusunda kişisel fikirlerini açıklamakta özgürdürler ancak HDP kurumsal görüş olarak hiçbir isim için olumlu ya da olumsuz görüş açıklamadı, ilkeleri öne çıkardı ve kırmızı çizgi koymadan müzakereye hep açık oldu. Başka türlüsü politik değil, kişisel tutum olur. HDP yönetimi bu konularda başından beri tutarlı ve açık davrandı.
‘ERDOĞAN’I DESTEKLEME KARARI ALSAK SABAH ERKENDEN TAHLİYE EDİLİRİM’
(Erdoğan’ın adaylığı) Erdoğan’ın yasa tanımaz tutumuna açıkça karşı çıkılması ve adaylığının meşruiyetinin olmadığının halk önünde gösterilmesidir. Erdoğan bunu mağduriyet için kullanacak” gibi bir kaygıya kapılmanın anlamı yok çünkü 85 milyon aynı anda bağırıp “Biz, Erdoğan’ı çok seviyoruz” desek bile Erdoğan illa ki buradan bir mağduriyet çıkarır. Hiçbir şey demese “Görüyor musunuz beni sevgiye boğmaya çalışıyorlar ama milletim bu boğma teşebbüsünde izin vermez” der yani?
Bugün Erdoğan’ı destekleme kararı alsak sabah erkenden tahliye edilirim ve Cumhurbaşkanlığı helikopteriyle Saray’a götürülürüm, öğlen yemeğini de orada yerim herhalde. Ama ben buraya kendim olarak girdim ve de öyle çıkacağım. İlk yemeğimi de evimde yiyeceğim, küçük kızıma sözüm var.(Kaynak)
Demirtaş bu kez yazarlık serüvenini anlattı: Edebiyat ve sanat siyasetin uzağında, dışında bir alan değil
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***