Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili konuştu: “Bu cinayeti görmezden gelemezler, biz buna izin vermeyeceğiz”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.


Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’nın göbeğinde silahla vurularak öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin konuştu. Kılıçdaroğlu, “Sabırla sonucu bekliyorum. Tabii ki bize de bilgiler akıyor, biz bunun farkındayız. Tabii ki çok şey biliyoruz” dedi. Ayrıca Kılıçdaroğlu, cinayete ilişkin suskunluğunu koruyan Bahçeli’ye de tepki gösterdi.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından satır başları şöyle:

“6 lider birlikteyiz. Demokrasi için, ülkemize huzur gelsin diye bir araya geldik. Toplumda kamplaşma olmasın diye bir araya geldik. Kucaklaştık, geçmişin acılarını sarmaya çalıştık. Demokrasi kadar güzel bir şey yok. Demokrasilerde medya özgür olacak, havuz medyası diye bir medya olmayacak. Özgürce bizi eleştirebilecekler. Bu olanağı sağlayacağız. Bir politikacının alkıştan çok tutarlı eleştiriye ihtiyacı vardır. Yanlışımız varsa sağduyulu insanlar bize bunu söyleyebilmeli. Biz bundan gocunmamalıyız.

Devleti bir adama teslim etmek ülkeyi felakete sürükler, geldiğimiz tablo budur. Rüşvet alanlar var. Devlette liyakati yok ettiler. Rüşvetçilerden, uyuşturucu baronlarından bu ülkeyi 2023 seçimlerinden sonra temizleyeceğiz.

6 ayrı partiyiz ama demokrasi konusunda aynı felsefeden hareket ediyoruz. Neyi nasıl yapacağımızı biliyoruz, çalışıyoruz.

Türkiye eskiden olduğu gibi mazlum milletlerin örnek aldığı Türkiye olacak. Türkiye’yi yöneten kişi para için kapı kapı dilenci gibi dolaşmayacak. Buna da son vereceğiz, kendi gücümüzle büyüyeceğiz ve kalkınacağız. Rüşvetin, torpilin, yolsuzluğun olmadığı bir Türkiye inşa edeceğiz. Kul hakkı yiyenleri iktidardan göndereceğiz ve namuslu insanları iktidara getireceğiz demelisiniz.

Terörün olmadığı bir Türkiye inşa edeceğiz. Çok ağır bedeller ödendi. Masumlar hayatlarını kaybetti. Türkiye’yi buradan çıkaracağız. Demokrasinin olduğu, düşüncelerin özgürce ifade edildiği, terörün olmadığı bir Türkiye inşa edeceğiz. Bütün komşularımızla barış içinde yaşayacağız. Hiçbir komşumuzu düşman olarak görmeyeceğiz. Türkiye, bölgesinde en güçlü ülke olacak, dünya da bunun tanığı olacak.

Allah nasip eder halkın oylarıyla iktidar olduğumuzda, her kuruş verginin hesabını vermeyi onurlu bir görev olarak üstleneceğiz. Gençlere söylüyorum; ödediğiniz verginin hesabını sormuyorsunuz, bu yüzden demokrasi gelişmiyor. Temel faktör bunu sormaktır. Bu ülkenin yediden yetmişe hepimiz ödediğimiz vergilerin nerelere harcandığını sormak zorundayız. Bizim iktidarımızda bu soru sorulmasa da biz bunun hesabını kuruş kuruş vereceğiz.

Bu ülkenin hapishanesinde haksız yere yatanlar var. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, haksız yere yatıyorlar! Adaleti savunmazsanız siyaset yapmanızın mantığı yoktur. Her haksızlığa itirazımızı yapacağız.

85 milyon yurttaşıma sesleniyorum, karamsarlığa kapılmayın. Bu haksızlıkları görüyoruz, yaşıyoruz ama asla karamsarlığa kapılmayacağız. Sandık geldiğinde gideceğiz ve bir zulüm iktidarına son vereceğiz. Kimse endişe etmesin, geliyor gelmekte olan!

Bu ülkenin başkentinde bir suikast yapıldı, Sinan Ateş. Ülkücü hareketin değerli isimlerindendi, akademisyendi, milliyetçiydi, inançlıydı, Atatürkçüydü, babaydı ve değerli bir eşi vardı. Ankara’nın göbeğinde katlettiler. Ailesi talep etti diye sabırla susuyoruz. Baba ile de konuştum, eşi ile de konuştum. Sabırla sonucu bekliyoruz. Bize de bilgiler akıyor, farkındayız. Çok şey biliyoruz bu konuyla ilgili olarak, bu işten ne kadar pis kokular geldiğinin de farkındayız. Görevliler işini yapsın diye sesimizi çıkarmıyoruz şimdilik. Saray’dan tık yok. Saray’ın stepnesi ise sanki en değerli evlatlarından biri öldürülmemiş gibi tek kelime dahi etmiyor. Kendi evladına dahi sahip çıkamıyor. Bu cinayeti görmezden gelemezler, susarak geçiştiremezler. Biz buna izin vermeyeceğiz, gerçek aydınlanacak. Aile adalet istiyor, bizler de adalet gerçekleşinceye kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bay Kemal bir işi kafasına koyduysa mutlaka çözecektir.

İstanbul seçimleri yapıldı, seçimleri İmamoğlu kazandı. İtirazlar geldi, YSK üzerinden bir kumpas çevirdiler. YSK üyeleri toplandı, aynı zarfın içine konan 4 oydan 3’ü doğru, 1’i yanlıştır dediler. Dünya tarihinde, yargı tarihinde görülmemiş bir şey. Ben bunlara YSK çetesi dedim. Her zaman her yerde söylüyorum dedim. İkinci seçim yapıldı. 13 binlik fark 800 bine çıktı. Bu millet haksızlığa tahammül edemiyor. Evlere baskın yapıldı. İstanbul’u vermemek için direndiler.

Yeni bir komplonun peşindeler.

Birinci kumpas: Ekrem Bey birisine ya da YSK üyelerine hakaret etti diye iddianame hazırlandı. Söylenen YSK değil, açıkça söylendi zaten muhatabı olan kişi Fotoraman Süleyman. YSK ‘bu bize söylendi’ dedi. Sonra dosya namuslu bir hâkimin önüne gitti. Bu hâkimi değiştirdiler. Aldılar Samsun’a sürdüler. Bu hâkimin söylediği bazı şeyler var. Grup Başkanvekillerimiz ve bazı hukuk kökenli vekillerimiz Adalet Bakanlığı’na gidecekler, Samsun’a sürülen hâkimin iddiaları konusunda soruşturma açılsın istiyoruz. Soruşturma açılmazsa Adalet Bakanı da bu kumpasın içindedir. Saray’ın sofrasına oturan hâkimin kararına itibar edilmez. Hâkim, hukukun üstünlüğüne göre karar verir. Hukukun üstünlüğünü ve vicdani kanaatini kenara bırakıp Saray’dan gelen talimata göre karar veriyorsa, o artık Saray’ın militanıdır.

Bu davada savcı duruşma salonunda olmadan, hâkim kararını açıklıyor. İddia makamı yok, kararını açıklayamaz! Cumhuriyet tarihinde bir ilktir. Bütün hâkim ve savcılara sesleniyorum; görevinizi, hukukun üstlüğü ve vicdani kanaate göre yapıyorsanız başımın üstünde yeriniz var. Saraydan talimat alıyorsanız bunun hesabını zamanı gelince vereceksiniz. Ayarınızı bozduğunuz kantarın sizi de tartacağını unutmayacaksınız.

İkinci kumpas: İBB’de teröristler ve terörle iltisaklı kişiler çalışıyormuş. 9 Aralık 2021’de Fotoroman bunu söylüyor. Sonra bu rakamı 1668’e çıkarıyor. İBB Başkanlığı bu söylem üzerine yazı yazıyor, ‘böyle bir iddia var, sizin istihbarat örgütleriniz var, böyle kişiler varsa bize bildirin, gereğini yapalım’ diyorlar. Size cevap vermeyiz deniyor. Siz yapamazsınız deniyor. Hem suçlayacaksın, bildir dediklerinde de bildirmeyeceksin… Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Herkes elini vicdanına koyup düşünsün. İtham ediyorsun, isimleri istiyorlar, bildirmiyorsun! O zaman siz işlem yapın diyorlar. Sonra yapacağım diyorlar! İyi hal kağıdı almadığınız biri var mı diye sordum, hayır dediler. Sen terörist arıyorsan ya da birini suçlayacaksan; o kişilere iyi hal kağıdı veren savcıyı suçla!

Ekrem Bey’den önce Mevlüt Uysal İBB Başkanı idi. Vali de kısa bir süre yaptı iki seçim arasında. 4 bin 116 kişi göreve başlamış. 1800’ü için ne güvenlik ne arşiv soruşturması yapılmış! Ama bunlarla ilgili hiçbir şey yok. Birinci kumpasta dedim ya hâkimi değiştirdiler, burada da müfettişi değiştirdiler. Sağlık nedeniyle müfettiş ayrıldı, yerine AK Parti’den vekil adayı olan birisini getirdiler. Tam bir kumpas! Akıl ve mantık var. Bir şey yapıyorsanız kuralına göre yapın. Ahlâk denen, yasa denen, erdem denen bir şey var. Biz belediyeler denetlenmesin demiyoruz, hiçbir kurum denetimden istisna değildir. Ama önyargısız denetlenir ve yasalara uygun denetlenir. Varsa başka olay getirirsin, yargıya verirsin. Kumpas kurarsanız belediye başkanlarımızla ilgili, kumpasa karşı çıkmak bizim görevimizdir.

Numan Kurtulmuş bir TV programında ‘Terör örgütleriyle bağlantılı isimlerin bulunabileceğini’ söylüyor, ‘buradan belediye başkanına sorumluluk çıkartılamaz’ diyor. ‘Çıkarmaya kalkarsak, TSK’da, yargıda, emniyette ve pek çok kurumda sayıları binlerle ölçülen teröristler yakalandı. TSK’da bir terör örgütü ile ilişkili binlerce insan bulunduğu için genel kurmay başkanını mı suçladık ki belediye başkanını suçladık? Böyle yaparsak kendimizi inkar etmiş olmaz mıyız? Haklı, bunu saraya anlatmalı.

Üçüncü kumpas da ‘Siz neden Fatih Sultan Mehmet tablosunu aldınız, Türkiye’ye getirdiniz?’ Allah akıl fikir versin…

Önümüzde önemli meseleler var. Muhalefetin kazandığı İBB’yi kumpaslarla ele geçirmek istiyorlar. Yeni bir saray oyunu ile karşı karşıyayız. Yargıyı sopa olarak kullanarak, milli iradeye darbe vurarak İBB’ye çökmek istiyorlar. Amaçları, seçime İstanbul’un kaynaklarını kullanarak girmek. İşi kayyuma kadar götürme hevesindeler.

Ekrem Başkanımıza bu komployu devam ettirirlerse, kayyum atama aptallığına girişirlerse; bunu bir diktatörün halkına uyguladığı terörizm olarak göreceğiz ve öyle göreceğiz. Bu terörizme karşı olabilecek her türlü mücadeleyi vereceğiz. Bunu yapmaya kalkarlarsa, kimse daha fazla Bay Kemal’den sabır beklemesin!

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version