Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

“ABD ile F-16 Savaş Uçağı Anlaşması Türkiye’nin NATO ve Suriye Kararlarına Bağlı”


Türkiye’nin F-16 savaş uçağı talebi, Suriye’de rejimle uzlaşma çabaları ve Suriye’nin kuzeyinde olası bir askeri operasyon, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu hafta Washington’daki temaslarında gündemde olacak.

VOA Türkçe’ye konuşan uzmanlar ABD Kongresi’nin onayını gerektiren F-16’lar konusunda olası bir anlaşmanın Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini onaylamasına ve Suriye’nin kuzeyinde istikrarsızlığa yol açabilecek askeri bir adımdan kaçınmasına bağlı olduğunu belirtiyor.

Türkiye, ABD’den 40 adet Lockheed Martin üretimi F-16 savaş uçağı ve yaklaşık 80 adet de modernizasyon kiti alma talebini iletti.

ABD Dışişleri Bakanlığı taleple ilgili değerlendirme süreci başlatırken, Başkan Joe Biden ve Savunma Bakanlığı yetkilileri geçen yıl yaptıkları açıklamada, Pentagon’un Yabancı Ülkelere Silah Satışı programı uyarınca Kongre onayına tabii olan satışa destek verdiklerini belirtti.

Wall Street Journal 13 Ocak’taki haberinde Biden yönetiminin Ankara’nın talebi konusunda bir sonraki aşamaya geçerek, Türkiye’nin eskiyen F-16 filosunu yenileyecek 20 milyar dolarlık satış için Kongre onayını almak amacıyla istişare sürecini başlatmaya hazırlandığını yazdı.

VOA Türkçe’ye konuşan ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, Türkiye’ye F-16 satışını koşula bağlayan maddenin kısa adıyla NDAA olarak bilinen ve ABD Kongresi tarafından onaylanan Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası’nın metninden çıkarıldığına atıfta bulunarak, Biden yönetiminin satışın önündeki hukuki engelleri kaldırmak amacıyla çaba gösterdiğine dikkat çekti.

Yasanın önceki versiyonunda yer alan bir madde, Türkiye’ye F-16 satışını, gerilim yaşadığı komşusu Yunanistan’ın hava sahasını ihlal etmekte kullanmayacağı koşuluna bağlıyordu.

Merkezi Washington’da bulunan düşünce kuruluşu Wilson Center’ın Ortadoğu Programı Başkanı James Jeffrey, Kongre’nin satışa destek vermesinin, NATO üyesi Türkiye’nin iki önemli konuda göstereceği işbirliğine bağlı olduğunu söyledi.

James Jeffrey’ye göre bu iki konu, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılım sürecini daha fazla engellememesi ve Suriye’nin kuzeyine yeni bir askeri operasyon düzenlememesi.

VOA Türkçe’ye konuşan Jeffrey, “Senato’daki itiraz muhtemelen yönetimin üst düzeyde güvenlik tezlerini sunarak konuya müdahil olmasını gerektirecek. Bu kadar ileri gitmeye hazırlar mı emin değilim ancak bu iki konuda bir hareket görmezsek Türkiye’nin F-16’ları almasını sağlamak için çok bir şey yapacaklarını öngörmüyorum” dedi.

Irak ve Suriye’de IŞİD’le mücadeleye ve bu kapsamda ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ortaklığına yön veren eski Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Joseph Votel de bu değerlendirmeye katılıyor.

Washington’daki düşünce kuruluşu Ortadoğu Enstitüsü’nün ulusal güvenlik uzmanı emekli General Votel, ABD’nin F-16 satışına ilişkin varılacak anlaşmayı mutlaka NATO’nun genişlemesine destek vermesi ve Suriye’nin kuzeyinde askeri bir adım atarak istikrarsızlığa yol açmaması koşuluna bağlaması gerektiği görüşünde.

NATO genişlemesi konusunda karmaşık sinyaller

Rusya’nın Ukrayna işgalinin ardından yıllardır uyguladıkları herhangi bir askeri ittifaka üye olmama politikasına son vererek NATO’ya üyelik başvurusunda bulunan Finlandiya ve İsveç’in, ittifaka katılımı için 30 NATO üyesinin onayı gerekiyor. Şimdiye kadar 28 ülke buna onay verdi.

Türkiye ve Macaristan ise henüz onay vermeyen iki ülke. Macaristan Dışişleri Bakanı, ülkesinin Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılımına Şubat ayı başında onay vereceğini söyledi.

Macaristan’ın onay vermesi halinde iki ülkenin üyeliğinin önündeki tek engel Türkiye olacak.

Türkiye Finlandiya ve özellikle İsveç’in PKK ile bağlantılı kişilerle 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Gülen hareketi üyelerinin iade edilmesi konusunda daha fazla çaba göstermesini istiyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 15 Ocak’ta yaptığı açıklamada, TBMM’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerini onaylamadan önce, bu iki ülkenin “en az 100 teröristi Türkiye’ye iade ya da sınır dışı etmesi gerektiğini ancak bunu yapamadıklarını” söyledi.

Geçen hafta İsveç’in başkenti Stockholm’de küçük bir grup gösterici tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kuklasının ayaklarından asıldığı protestonun ardından iki ülke arasında gerilim yükselmiş, İsveç’in Ankara Büyükelçisi Staffan Herrstrom Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmıştı.

Reuters haber ajansının hafta başındaki haberine göre İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ise, Türkiye’nin onayını alma çabaları konusunda hala iyi bir konumda olduklarını söylemişti.

VOA Türkçe’ye konuşan uzmanlar, İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye’nin taleplerini karşılamak için yeterince çaba gösterip adım attığını; ancak iki ülkede yürürlükte olan yasalar sebebiyle Türkiye’nin iadesini talep ettiği kişiler konusunda artık daha fazla adım atılmasının zor olduğuna dikkat çekti.

NATO yetkilileri Finlandiya ve İsveç’in üyeliğine ilişkin sorunun Temmuz ayında Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta yapılacak NATO Zirvesi’ne kadar çözülmesini umuyor.

TBMM’nin Türkiye’de Haziran ayında yapılması planlanan ancak Mayıs ayında yapılması ihtimali bulunan seçimlerden önce Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini onaylayıp onaylamayacağı belirsiz.

Yunanistan’a F-35 satışı

Wall Street Journal’ın 13 Ocak’taki haberine göre Biden yönetimi Türkiye’nin Kıbrıs, Ege’de kıta sahanlığı ve hava sahası gibi konularda uzun süredir gerginlik yaşadığı komşusu ve rakibi Yunanistan’a da F-35 savaş uçağı satışı için Kongre onayı almayı amaçlıyor.

Atina geçen yıl ABD’den, 28 adet yeni nesil F-35 savaş uçağı satın alma talebinde bulunmuştu.

Türkiye ise önceden üretim ortağı olduğu F-35 savaş uçağı programından Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi alması sebebiyle çıkarılmıştı.

ABD, Rus sisteminin gelişmiş teknolojiye sahip gizli kimlikle uçabilen yeni nesil savaş uçağına yönelik bir tehdit olarak algılıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcü yardımcısı Vadent Patel geçtiğimiz Cuma günü düzenlenen günlük basın brifinginde Türkiye’ye F-16, Yunanistan’a F-35 satışına ilişkin yorum yapmaktan kaçındı.

Sözcü yardımcısı, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın teklif edilen savunma satışı ya da transferi konusunda Kongre’ye resmi bildirim olmadan yorum yapmadığını kaydetti.

Menendez’den Türkiye’ye F-16 satışına itiraz, Yunanistan’a F-35 satışına destek

Türkiye’ye F-16 satışına daha önceki açıklamalarında karşı çıkan Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Bob Menendez bu güçlü itirazında ısrarlı.

Wall Street Journal’ın haberinin ardından VOA Türkçe’ye de ilettiği yazılı açıklamada Yunanistan’ı “güvenilir NATO müttefiki” olarak niteleyen Demokrat Senatör Menendez, Atina’ya F-35 satışı konusunda adım atılmasını memnuniyetle karşıladı.

Menendez, ABD ve Yunanistan’ın kolektif savunma, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi ilkeleri paylaştıklarını vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı, insan hakları sicilini ve bölgede “istikrarsızlaştırıcı” olarak nitelendirdiği davranışını eleştirdiği Türkiye’ye F-16 satışına karşı çıkmayı ise sürdürdü.

Menendez, “Erdoğan tehditlerine son verene, gazeteciler ile siyasi muhalefeti serbest bırakmak dahil ülke içinde insan hakları sicilini iyileştirene ve güvenilir bir müttefik gibi davranmaya başlayana kadar bu satışa onay vermeyeceğim” dedi.

Suriye gündemi

ABD’de askeri yetkililer ve uzmanlar Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde YPG’ye yönelik yeni bir askeri harekat düzenlemesi olasılığından endişe etmeyi sürdürüyor.

CENTCOM Komutanı General Michael Kurilla, geçen ay sonunda ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Dubai Bölgesel Medya Merkezi’nin düzenlediği basın toplantısında bu konuda kendisine yöneltilen bir soruyu yanıtladı.

Bölgede Suriye Demokratik Güçleri’nin güvenliğini sağladığı 28 IŞİD gözaltı merkezinin bulunduğuna dikkat çeken CENTCOM Komutanı, Türkiye’nin olası bir askeri operasyonunun bölgede istikrarsızlığa yol açabileceği ve IŞİD üyelerinin çocuklarının da bulunduğu El Hol kampı dahil gözaltı merkezlerindeki güvenliği tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

CENTCOM Komutanı General Michael Kurilla, “O nedenle gerilimi düşürmek ve Türkler’in böyle bir operasyonu yapmasını engellemek için yapabileceğimiz her şey önemli olacaktır” ifadesini kullandı.

Eski CENTCOM Komutanı Joseph Votel de VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin bundan önceki askeri harekat kararları ve zamanlamaları göz önünde bulundurulduğunda, seçim öncesi bir tür askeri faaliyette bulunma ihtimalini olası gördüğünü; ancak bunun kapsamının sınırlı olabileceğini söyledi.

Türkiye ve Suriye hükümeti arasında son dönemde uzlaşma arayışına yönelik temasların da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Wahington temaslarında gündeme gelmesi bekleniyor.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, geçen ay Rusya’nın evsahipliğinde Moskova’da iki ülkenin savunma bakanları arasında gerçekleşen temasın ardından, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdat ile Şubat ayında görüşebileceğini belirtmişti.

İki ülke arasında bakan düzeyinde temasların, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat arasında Türkiye’de yapılacak seçimlerden önce olası bir görüşmenin önünü açabileceği gündeme gelmişti.

ABD bu konudaki duruşunu Moskova’daki ilk temasın ardından belli ederek, ülkelerin Esat rejimiyle ilişkilerini geliştirmelerine destek vermediklerini kaydetti ve devletlere Esat rejiminin son 10 yıl içinde kendi halkına uyguladığı zulmü dikkatle değerlendirmesi çağrısında bulundu.

Reuters’ın geçen haftaki haberine göre Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat ise Ankara ile temaslara ilişkin bugüne kadarki ilk kapsamlı açıklamasında, Türkiye ile görüşmelerin Suriye topraklarındaki işgale son verilmesi ve teröre desteğin sonlandırılması amaçlarına dayanması gerektiğini kaydetti.

Suriye liderinin bu sözleri Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki askeri varlığı ve Ankara’nın on yıldır devam eden iç savaşta Suriyeli muhaliflere verdiği desteğin sonlandırılması talebine bir gönderme olarak yorumlandı.

2020 Kasım ayına kadar ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Suriye Özel Temsilcisi olarak görev yapan James Jeffrey, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat’ın şu aşamada kimseyle bir anlaşma yapmaya istekli olmadığı görüşünde.

Türkiye ile rejim arasındaki temasların Ruslar’ın baskısıyla yapıldığına dikkat çeken Jeffrey, Türkiye açısından önem taşıyan iki konuda, yani Suriye’deki güvenlik durumu ya da mültecilerin dönüşü gibi konularda taviz vermeye istekli olmadığı tespitinde bulundu.

Emekli Büyükelçi Jeffrey, “Türkiye’deki seçim havasına ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisinin olmasa da partisinin anketlerdeki zayıf konumuna bakıldığında görüşmelerden hemen bir sonuca varmamak gerekir. Türkiye’nin gerçek politikasının ne olduğunu görmek için seçim sonrasını beklemeyi tercih ederim” sözleriyle Ankara-Şam görüşmeleri ve olası sonuçları konusunda temkinli konuştu.

Exit mobile version