Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Necip Hablemitoğlu’nun ‘kurgu’ iddianamesini, Tolga Şardan bile kurtaramaz! (1/2)

‘Necip Hablemitoğlu’nun ‘kurgu’ iddianamesini, Tolga Şardan bile kurtaramaz! (1/2)


İLKER DOĞAN | HABER İNCELEME  

Necip Hablemitoğlu’nun katledilmesinden 20 yıl sonra Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün tarafından hazırlanan ‘kurgusal’ iddianamenin tutar yanı yok. Daha iki gün önce iddianamede ‘tanık’ olarak yer alan eski askeri savcı Ramazan Toprak, eski sağlık bakanı Halil Şıvgın’ın soruşturma kapsamında verdiği ifadeyi yalanladı.

Halil Şıvgın ifadesinde, Necip Hablemitoğlu ve Ramazan Toprak’ın kendisini ziyaret ettiğini, onlar ayrılırken ofise Enver Altaylı’nın geldiğini savunmuştu. Serbestiyet’e konuşan eski AKP’li vekil Toprak, “Öyle bir karşılaşma hiç yaşanmadı. Halil Şıvgın Bey’in şeker hastalığı nedeniyle geçmiş tarihteki olayı karıştırmış olabileceğini düşünüyorum.” dedi.

Ramazan Toprak’ın bu ifadeleri önemli; zira savcının, Hablemitoğlu cinayetinde eski MİT’çi Enver Altaylı ve Mustafa Özcan’ı ‘azmettirici’ olmakla suçlamasının en önemli gerekçelerinden biri de Halil Şıvgın’ın bu ifadesiydi. Savcı, bu ifadeleri ‘doğru’ kabul ederek, hiçbir somut delil olmaksızın Enver Altaylı, Mustafa Özcan ve Hablemitoğlu bağlantısını kuruyordu.

Ancak Toprak’ın son açıklaması, savcının en önemli suçlama gerekçesini ‘çökertmiş’ oldu. Rejim telaşlı, zira iddianame tel tel dökülüyor…. Ve bugün iddianameden bir başka ‘tanık’ ifadesi ‘servis’ edildi medyaya…

TOLGA ŞARDAN DEVREYE GİRDİ

t24 yazarı Tolga Şardan, bugünkü köşesinde davanın tutuklu sanıklarından Enver Altaylı’nın şoförü Nizamettin Afşar’ın iddianamede yer alan ifadelerini yazdı. Şöyle giriyor konuya: “İddianamede yer alan detaylara bakıldığında, Hablemitoğlu üzerinde aslında nasıl çalışmalar yapıldığı daha net görülüyor. Cinayet öncesindeki önemli bir bağlantıyı ortaya koyan bir ifade, tablonun daha sağlıklı görülmesine olanak veriyor. İddianameye konulan ifade Nizamettin Afşar adlı şüpheliye ait.”

Tolga Şardan’ın iddianamede hangi detaylara baktığını bilmiyoruz; zira kendisi Afşar ne dediyse, savcı ne yorum yaptıysa ‘doğru’ kabul ederek almış ve ‘olayı’ çözmüş!

Peki öyle mi?

Nizamettin Afşar, 1993-2017 yılları arasında Enver Altaylı’nın yanında şoför olarak çalışan bir isim. İddianamede Cemaat’e yönelik suçlamalarda dayanak yapılan ifadelerden biri de Afşar’ın beyanları.

Nizamettin Afşar, Şubat 2022 tarihli emniyet ve savcılık ifadelerinde, Enver Altaylı’nın Mustafa Özcan ve Aydın Köstem ile yüz yüze görüşmesinden ve Ali Serhat Ilıcak ile telefon görüşmesinden bahsediyor. İfadesinde belirttiği görüşmeleri ise ‘mutfak kapısının açık unutulduğu zamanlarda’ duyduğunu savunuyor.

Savcı, Afşar’ın beyanlarından yola çıkarak iki önemli iddia ortaya atıyor. İlki, Mustafa Özcan ve Enver Altaylı’nın Hablemitoğlu hakkında görüştükleri, Enver Altaylı’nın Aydın Köstem üzerinden Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan Levent Göktaş ile irtibat kurduğu ve Enver Altaylı’nın, 03.10.2002 tarihinde Aydın Köstem ile birlikte Özel Kuvvetler Komutanlığı’na giderek Levent Göktaş ile görüştüğü iddiası.

Önce bu iddianın doğruluğuna bakalım; adım adım gidelim…

Savcı bu ifadeler üzerine araştırma yapıyor ve Nizamettin Afşar’ın olay döneminde 3 Ekim 2002 ve 15 Kasım 2002 tarihlerinde ilgili diş doktoruna muayene olmaya gittiğini tespit ediyor.

Ayrıca HTS kayıtları ve MİT’in yine bu kayıtlara dayalı 26 Mart 2022 tarihli istihbari bilgi notuna dayanarak Enver Altaylı’nın 3 Ekim 2002 tarihinde Aydın Köstem ile birlikte ÖKK’na giderek Levent Göktaş ile tanışıp, görüştükleri kanaatine varıyor.

Kafanız karışmasın; savcıya göre Mustafa Özcan 2 Ekim 2002’de Ankara’ya geliyor ve bir gün sonra, 3 Ekim’de Enver Altaylı ile Aydın Köstem ÖKK’na gidiyor.

Çelişkiyi fark ettiniz mi?

Savcı, Mustafa Özcan’ın Ankara’ya gelmesinden bir gün sonra Altaylı ve Köstem’in ÖKK’na gittiğini savunuyor;

Tolga Şardan’ın ifadesine sarıldığı Nizamettin Afşar ise Mustafa Özcan ve Enver Altaylı’nın uzun aralıklarla iki kez görüştüğünü, ikinci görüşmeden sonra Enver Altaylı’nın Almanya’ya gittiğini, 5  gün sonra döndüğünü anlatıyor.

Eğer ÖKK’na gerçekten Mustafa Özcan’ın ziyaretinden bir gün sonra gidilmiş olsa idi Nizamettin Afşar bunu söylemez miydi? 20 yıl önce ‘açık unutulan mutfak kapısından’ duyduklarını kelimesi kelimesine aktaran bir insan, bu kadar önemli bir detayı unutabilir mi?

Necip Hablemitoğlu iddianamesi incelemesi; senaryo MİT’e ait, delillerin tamamı üretilmiş!

HTS KAYITLARI DA SAVCIYI YALANLIYOR

Bir başka noktada HTS kayıtları. Savcı, Enver Altaylı’nın 27 Ekim 2002-1 Kasım 2002 tarihleri arasında HTS kaydının olmadığına dikkat çekiyor ve muhtemelen yurt dışında olduğu değerlendiriliyor. Zaten Afşar da ifadesinde Altaylı’nın 5 gün sonra döndüğünü söylüyordu.

Afşar’ın yukarıda aktarılan beyanlarına göre Altaylı, Almanya’ya gitmeden 3-4 gün önce Mustafa Özcan’la kendi evinde görüşmüştü. Onun iddiası bu… Bu sırada açık kalan mutfak kapısından onları dinlemiş ve tam da savcının ihtiyacı olan şeyleri duymuştu. Afşar’ın aktardığına göre bu görüşmede Mustafa Özcan, Altaylı’ya şöyle demiş: “Bu Necip ile ilgili Halil Şıvgın’la meseleyi konuştuk ancak halledemedik, bu adam hizmet hareketine zarar veriyor, zarar vermeye de devam edecek, bu işi halletmemiz lazım, sizin yardımınızı istiyorum.”

HTS kayıtlarına göre Enver Altaylı 27 Ekim 2002’de yurt dışına çıkmış. Savcı da bunu doğruluyor. Dolayısıyla Nizamettin Afşar’ın ifadelerine göre Mustafa Özcan’la 23-24 Ekim 2002 tarihinde görüşmüş olmalı. Çünkü, ‘bu görüşmeden 3-4 gün sonra Almanya’ya gitti’ diyor.

Savcının HTS kayıtları ile ilgili değerlendirmesinde ise Mustafa Özcan’ın 19 Ekim 2002 tarihinde Enver Altaylı ile Necip Hablemitoğlu konusu ile ilgili görüşme yapmak için İstanbul ilinden Ankara iline geldiği’ belirtiliyor. 21 Ekim 2002 tarihinde Enver Altaylı, Mustafa Özcan ve Aydın Köstem arasında gerçekleştiği ileri sürülen telefon görüşmelerine dikkat çekiliyor.

Bütün bu açıklama, HTS kayıtları ve ‘değerlendirmelere’ göre Mustafa Özcan ile Enver Altaylı arasında yaşandığı ileri sürülen görüşme ya 21 Ekim’de yapılıyor ya da 23-24 Ekim’de…

Peki bu neden önemli?

Hangi tarihi ‘doğru’ kabul ederseniz edin; her iki tarihe göre de savcının 3 Ekim 2002 tarihinde ÖKK’da Enver Altaylı ile Levent Göktaş arasında görüşme yapıldığı iddiasının doğru olmadığı ortaya çıkıyor.

Zira bu takvime göre 3 Ekim 2002 tarihi itibari ile Mustafa Özcan ile Enver Altaylı arasında henüz iddiaya konu içerikte bir görüşme bile yapılmamış! Savcı, ‘2 Ekim’de görüştüler ve 3 Ekim’de ÖKK ziyareti oldu’ diyor; ancak HTS kayıtları ve Nizamettin Afşar’ın ifadesine göre görüşme 21 Ekim ya da 23-24 Ekim tarihlerinde oluyor!

Ayrıca yine HTS kayıtlarına göre Enver Altaylı-Halil Şıvgın irtibatı 5-14-21 Ekim 2002 tarihli. Halil Şıvgın-Necip Hablemitoğlu telefon irtibatı da ilk olarak 21 Ekim 2002 tarihinde gerçekleşmiş. Yani yapıldığı iddia edilen ÖKK ziyaretinden çok daha sonra…

Bu arada görüşmelerin içerikleri belli değil. ‘Azmettirici’ suçlamasının kaynağı savcının ‘vehim ve çıkarımları’.

ENVER ALTAYLI’YA BU KONUDA HİÇBİR SORU SORULMUYOR

Nizamettin Afşar’ın diş randevu tarihlerini yukarıda yazmıştık. Biri 3 Ekim 2002, diğeri 15 Kasım 2002 tarihliydi. 3 Ekim’de ÖKK’da bir görüşme olmadığını yukarıda ayrıntılı olarak aktardık. Peki 15 Kasım’da ÖKK’da görüşme olmuş olabilir mi? İddianamede bu tarihte ÖKK ziyareti yapıldığına ilişkin bir tespit ya da iddia yok. Nizamettin Afşar’ın da bu yönde bir ifadesi bulunmuyor.

Dolayısıyla Nizamettin Afşar’ın diş randevusunun olduğu her iki tarihte de Enver Altaylı ve Aydın Köstem’in ÖKK’yı ziyaret etmediği görülüyor. Nizamettin Afşar ifadesinde ‘tahmin yürütüyor’, ‘gitmiş olabileceklerini değerlendiriyor. Bildiği bir şey yok. Ancak savcı bilerek ve isteyerek gerçekleri çarpıtıyor.

Burada dikkat çeken bir başka nokta da savcının, Nizamettin Afşar’ın söz konusu beyanlarına karşı Enver Altaylı’ya hiçbir soru sormaması. Enver Altaylı’nın 19 Ağustos 2022 tarihinde alınan savcılık ifadesinde bu konu gündeme bile gelmiyor.

Savcının amacı gerçekleri ortaya çıkarmaksa şayet, bu kadar önemli bir konu, ‘azmettirici’ olmakla suçlanan muhatabına nasıl sorulmaz?

Bu da bizi şu gerçeğe götürüyor: 20 yıl sonra Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili hazırlanan iddianamede amaç gerçeklerin ortaya çıkarılması değil, Hizmet Hareketi’nin ‘suçlu’ ilan edilmesi. Gerçekler kimsenin umurunda da değil zaten. Tıpkı 15 Temmuz’da, 17/25 Aralık’ta, MİT TIR’ları dosyasında, Roboski katliamında olduğu gibi…

Nizamettin Afşar’ın ikinci iddiasına yönelik değerlendirmeyi yarına bırakalım…

 

 

Necip Hablemitoğlu iddianamesiyle ilgili daha ayrıntılı ve kapsamlı bilgi için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz… 

NECİP HABLEMİTOĞLU SUİKASTI İDDİANAMESİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRME

 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version