Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İran’ın baskısından kaçan gazeteci: Çalışmama izin verilmedi


ANKARA – Türkiye ve İran’ın gazeteciler için en büyük cezaevleri olduğunu kaydeden İranlı gazeteci Asal Abasian, “Ortadoğu’da ifade özgürlüğünün sağlanacağı ve gazeteciliğin suç olmaktan çıkacağı bir günün geleceğini umuyoruz” dedi.

 

Rejimin baskısından kaçarak, bir yıl önce Türkiye’ye yerleşen İranlı feminist aktivist ve gazeteci Asal Abasian, Türkiye’de serbest gazetecilik yapıyor. İran’da bir gazeteci olarak çalışma hakkı tanınmadığını belirten Abasian, İran’dan ayrılma öyküsünü Mezopotamya Ajansı (MA) ile paylaştı.

 

‘MEDYA OLDUKÇA ATAERKİL’

 

Gazeteciliğe 17 yaşında İran’ın başkenti Tahran’da resmi medya kanallarında başlayan ve sosyo-kültürel konular ile kitlesel farkındalık konularında çalışan Abasian, “Kendini kuir olarak tanımlayan bir gazeteci olduğum için İran şartlarında pek çok olumsuzlukla karşılaştım. İşimi iyi yapıyor olmama rağmen pek çok profesyonel pozisyona gelmem engellendi. İran’daki editoryal alan oldukça ataerkil ve cis-heteronormatiftir. Böyle bir ortamda İran içinde çalışmak neredeyse imkansızdı ve ben de göç etmek zorunda kaldım. Artık Türkiye’de yaşıyor ve çalışıyorum” dedi. 

 

‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ YOK’

 

İran’da mesleki anlamda da pek çok ayrımcılık yaşandığını ifade eden Abasian, kadın gazetecilerin erkek gazetecilerle eşit koşullarda çalışmadığını söyledi. Abasian, “İran’daki erkek gazeteciler daha iyi pozisyonlarda, daha iyi ücretlere çalışırlar. Basın özgürlüğünün olmadığı İran’da, gazeteciler olarak aramızda şaka yollu ‘ifade özgürlüğü var ama ifade ettikten sonra özgürlüğün bir garantisi yok’ deriz. Yani evet cesaretiniz varsa istediğinizi ifade edebiliyorsunuz ancak fikrinizi ifade etmenizin bir bedeli oluyor ve bu bedel de genellikle özgürlüğünüz oluyor. İran’da ifade özgürlüğü uğruna bedel ödeyen binlerce gazeteci var. Örneğin Rouhollah Zam rejim tarafından idam edildi. O’nun gibi pek çok örnek var. Yakın zamanda sizin de takip ettiğiniz gibi meslektaşlarım ve çalışma arkadaşlarım Niloufar Hamedi ve Elaheh Mohammadi tutuklandı. Birisi Jîna Eminî’nin hastane yatağında fotoğrafını çekmiş diğeri de Jîna’nın cenazesine yönelik saldırıyı haberleştirmişti. Şu anda ikisi de yaklaşık 2 aydır cezaevinde. İşlerini yaptıkları için cezaevindeler. Hala bir avukatla görüştürülmediler” diye belirtti. 

 

TEHDİT, ŞİDDET VE TACİZ 

 

Türkiye’ye gelmeden önce İran rejimi tarafından sürekli olarak tacize uğrayan Abasian, şöyle dedi: “Kimliğimi gazeteciliğimde gösterirsem tutuklanmakla tehdit edildim. Mesleğim süresince, boğularak öldürülmeye çalışıldım, ev hapsine çarptırıldım, saatlerce süren sorgulara maruz kaldım, tehdit edildim, benimle psikolojik olarak oyun oynadılar. Durum o kadar vahim ve katlanılması zor bir hal aldı ki sürgünde ve yurdumdan uzakta yaşamak dışında bir şans bırakmadılar bana. Tehditlerden kaynaklı ciddi psikolojik travmaya maruz kaldım. Durmadan tutuklanıyor ve işkence görüyordum. Göç etme kararı verene kadar yıllarca zulüm gördüm, tacizin her türlüsüne maruz kaldım. Pek çok kez kaçırılmış ve sorguya çekilmiş olsam da bunlardan yalnızca iki seferi resmi olarak gözaltı işlemi yapıldı. Diğerlerinde fiili olarak kaçırılmış konumdaydım.” 

 

‘TÜRKİYE’DE GÜVENLİ DEĞİL’

 

Gazetecilik faaliyetlerini Türkiye’de sürdüren Abasian, her ne kadar durumu İran’da olduğundan daha iyi olsa da hem kendisinin hem de ailesinin hala tehdit altında olduğunu söyledi. Abasian, “En büyük tehdit sınır dışı edilmek. Çünkü Türkiye hükümetinin İslam Cumhuriyeti ile çok yakın ilişkileri var. Kendimi Türkiye’de çok güvende hissetmiyorum. Türkiye gazeteciler için dünyadaki en büyük hapishanelerden biri ve doğal olarak bir gazeteci ve bir feminist olarak burada kendimi güvende ve özgür hissetmiyorum” ifadelerini kullandı. 

 

Türkiye’de kendi adıyla mesleğine devam eden Abasian’a, çekinceleri ve sınır dışı edilme riskine rağmen neden gazetecilikte ısrar ettiğini sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Çünkü gazetecilik suç değildir ve ben de sessiz kalmayı gururuna yedirebilen bir gazeteci değilim.” İran ve Türkiye’nin, dünyanın en büyük “gazeteci hapishanesi” arasında yer aldığını vurgulayan Abasian, “Son 2 ayda İran’da Jîna Eminî’nin öldürülmesi sonrası başlayan halk ayaklanmasının ardından 50’den fazla gazeteci hapse atıldı. Ortadoğu’da ifade özgürlüğünün olacağı ve gazeteciliğin suç olmaktan çıkacağı bir günün geleceğini umuyoruz” dedi. Türkiye’de tutuklu gazeteciler için de dayanışma mesajı paylaşan Abasian, “Hiç bir ülkede gazeteciler işlerini yaptıkları için işkence görmemeli, tutuklanmamalı” diye belirtti. 

 

MA / Gözde Çağrı Özköse 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version