Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

CHP’li Toprak’tan bütçe sorusu: 200 milyar lira nerede kullanılacak?

CHP'li Toprak'tan bütçe sorusu: 200 milyar lira nerede kullanılacak?


CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayınladı.

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, “Hazine ve Maliye Bakanlığı, bütçenin kasımda aylık 108 milyar TL fazla verdiğini, 11 aylık bütçe açığının 20,4 milyar TL’ye indiğini açıkladı. Şimdi, limiti aşan borçlanmaya yasal kılıf uydurmak için alelacele torba yasaya madde ekleyip, Hazine ve Maliye Bakanı’na 200 milyar TL ilave borçlanma yetkisi talep ederek borçlanma limitini 493 milyar TL’ye çıkartmak istiyorlar. TBMM’den onay almaksızın yapılan bu yasa dışı borçlanma paraları nerede? Nereye harcandı? Yıl sonuna 12 gün kala istenen 200 milyar TL borçlanma yetkisi niçin ve nerede kullanılacak” dedi.

Toprak, raporda şunları kaydetti:

“Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosu, ‘Katargate’ olarak adlandırılan milyonlarca euroluk rüşvet skandalıyla sarsılıyor. Katar’ın, AP Başkan Yardımcısı Eva Kaili ve başka bazı parlamenterler ile danışmanlara milyonlarca euro rüşvet verdiği açığa çıktı. Parlamenterler tutuklandı. Mal varlıkları, banka hesapları donduruldu.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2021 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde en çok puan kaybeden Türkiye, 10 sıra daha geriledi. 180 ülke arasında 38 puanla 96’ncılığa düştü. İktidara geldiğimizde yapılacak ilk düzenleme, daha önce çıkartılan, ancak AK Parti’nin 2002’de iktidara gelir gelmez yürürlükten kaldırdığı ‘nereden buldun’ yasasını güncelleyerek yeniden yürürlüğe koymak olacaktır.

“ÜÇLÜ MASAYI PUTİN’İN KURACAĞI ANLAŞILIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad ile kendisini ‘üçlü zirvede bir araya getirmesi’ talebini Putin’e ilettiğini, Rus liderin bu öneriye olumlu yaklaştığını açıkladı. İktidarın ‘Suriye ile normalleşme’ planını Putin’in inisiyatifinde yürüteceği, üçlü masayı Putin’in kuracağı anlaşılıyor. Suriye ile ortak bakanlar kurulu toplantılarının yapıldığı, karşılıklı vizelerin kaldırıldığı, Asi nehri üzerinde ortak baraj temelinin atıldığı, ikili ticaretin tavan yaptığı, Esad ve Erdoğan ailelerinin tatillerini birlikte geçirdiği dönemlerden milyonlarca Suriyeli sığınmacı, sınırlarımızda terör tehdidi ve şimdi en uzun sınırımız olan komşu ülkenin lideriyle ancak Putin aracılığıyla görüşebilme noktasına gelinmiş olmasının temelinde yatan, iktidarın öngörüsüz, Şam’da iktidar değiştirme hevesine endeksli İhvancı-Yeni Osmanlı-Ilımlı İslam eksenli Suriye politikasıdır. 

“EMEKLİLERİMİZİN GELDİĞİ NOKTA ‘HİNT FAKİRİ’ KATEGORİSİDİR”

Tüm ülkelerin emeklilik sistemlerini ve sağlanan olanakları içeren Mercer CFA 2022 Küresel Emeklilik Endeksi’nde Türkiye, D puanı ile Hindistan, Endonezya vb. ülkelerle en alt kategoride. Milyonlarca emeklinin durumu ‘Hint fakiri’ düzeyinde. İktidar, emekli zammı için ‘Fakir fukaraya vermek sevaptır, berekettir’ söylemleriyle umutları istismar ediyor. Sıralamanın dip noktası, emeklilerini yoksulluğa mahkum eden D grubu ülkeleri. Türkiye, bu grupta bile Endonezya’nın altında. Emekliye insanca maaşı çok gören, ‘Fakire vermek sevaptır, berekettir’ diyen bu yönetim zihniyetinin emeklilerimizi getirdiği nokta, dünya sıralamasının sonunda, ‘Hint fakiri’ kategorisidir.

“YIL SONUNA 12 GÜN KALA İSTENEN 200 MİLYAR TL BORÇLANMA YETKİSİ NEREDE KULLANILACAK”

İşine geldiğinde ‘Yargı bağımsız’ diyen iktidarın bu söyleminin asılsızlığı, TBMM’ye getirdikleri torba yasayla bir kez daha kanıtlandı. Zeytin Yasası’nı 10 kez delme girişimleri, limanların Katar ve diğer özel şirketlere kiralama süresini 49 yıla uzatma hamleleri, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’dan döndü. Buna rağmen aynı yasa-yargı-hukuk tanımazlığı torba yasayla tekrar TBMM’den geçirme çabasındalar. Anlaşılan, Katar’a verilen sözler, iktidar müteahhitlerinin baskısı, iktidar değişikliği durumunda büyük rant ve haksız kazançları kaybetme korkusu öyle büyük ki defalarca AYM ve idari yüksek yargıdan dönen anayasaya-yasalara aykırı düzenlemeleri, yine yargıdan döneceğini bildikleri halde tekrar çaresizce gündeme getirmeye mecbur kalıyorlar. Hazine ve Maliye Bakanlığı, bütçenin kasımda aylık 108 milyar TL fazla verdiğini, 11 aylık bütçe açığının 20,4 milyar TL’ye indiğini açıkladı. Yıl sonuna bir ay kala birden bütçe açığının fazlaya dönüşmesi, iktidarın TBMM’yi devre dışı bırakıp bütçedeki kanuni limitin üzerinde yasa dışı iç borçlanmasıyla sağlandı. Şimdi, limiti aşan borçlanmaya yasal kılıf uydurmak için alelacele torba yasaya madde ekleyip, Hazine ve Maliye Bakanı’na 200 milyar TL ilave borçlanma yetkisi talep ederek borçlanma limitini 493 milyar TL’ye çıkartmak istiyorlar. TBMM’den onay almaksızın yapılan bu yasa dışı borçlanma paraları nerede? Nereye harcandı? Yıl sonuna 12 gün kala istenen 200 milyar TL borçlanma yetkisi niçin ve nerede kullanılacak? İktidar, bunun hesabını TBMM’ye ve millete vermek zorunda.

“TÜRKİYE, ALIM GÜCÜ EN HIZLI DÜŞEN, SONDAN YEDİNCİ ÜLKE OLDU”

 Kişi başına düşen milli gelir, 10 yıl geriye giderek 2012 yılının altına indi. TÜİK, Satın Alma Gücü Paritesi’nde son sıralara gerilediğimizi itiraf etmek zorunda kaldı. Türkiye, 36 Avrupa ülkesi içinde halkının alım gücü en hızlı düşen, yoksullaşmanın en hızlı arttığı ülkeler arasında yer alarak, sondan yedinci oldu. TÜİK ve Eurostat’ın SGP sıralaması, iktidarın kendi vatandaşlarını yoksullaştırıp TL’yi değersizleştirirken ülkemizi, sınır illerimizi nasıl Bulgaristan, Gürcistan, Azerbaycan, Nahcıvan, İran, Irak vatandaşları için ucuz alışveriş; Rusya, Almanya, Ukrayna, İngiltere vb. ülke vatandaşları içinse beş yıldızlı otellerde lüks ve ucuz tatil, lüks gayrimenkul-daire-villa-konut-yazlık sahibi olma cennetine dönüştürdüğünü gösteriyor.

“TÜRKİYE’Yİ İŞSİZLİK VE YOKSULLUĞA MAHKUM ETTİLER

İşletmeleri üretim ve ihracat yapamaz hale getiren yeni ekonomi modeli, işsizlik artışının hızlanmasına zemin hazırladı. Genç işsizlik, bir ayda yaklaşık 2 puan yükselişle yüzde 21,9’a tırmandı. Ülke nüfusu artarken işgücüne katılımın 20 yıldan bu yana neredeyse aynı düzeyde kalması, yatırım ve üretimin hızla gerilediğini, toplumun yoksullaştığını, iktidarın ekonomi politikalarının istihdam yaratamadığını ortaya koyuyor. Bu tablo, ihracatı içinde yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 2’yi geçemeyen, yetişmiş beyinlerini yurt dışına kaptıran, 20 yıldır inşaat-rant-beton ekonomisi dışında bir alternatif üretemeyen, Türkiye’yi işsizlik ve yoksulluğa mahkum eden, kadın işgücünü harekete geçirmek yerine eve kapatan zihniyetin ülkeyi 20 yılda getirdiği yıkım noktasıdır.

“İKTİDAR, PİRİNÇ İTHALİNE KAPIYI AÇIP GÜMRÜK VERGİSİNİ SIFIRLAYARAK GÖZ BOYUYOR”

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, küresel gıda fiyatlarının bir yıl önceki seviyeye geldiğini, ‘gıda kaynaklı enflasyon artışının sona erdiğini’ açıkladı. Türkiye’de ise gıda fiyatlarında daha yüksek artışların yaşanacağının işareti, kasımda yüzde 170’le rekor kıran Tarım Üretici Fiyat Artışı Endeksi’yle (Tarım-ÜFE) verildi. İktidar, pirinç ithaline kapıyı açıp gümrük vergisini sıfırlayarak göz boyuyor. Böylece, iktidarın özellikle gıda fiyatları başta olmak üzere enflasyonun tüm dünyada arttığı tezi geçersiz hale geldi. Dünyada fiyatlar bir yıl öncesine dönerken TÜİK’in gıda enflasyonunun kasımda yüzde 102,5’e çıkması, Tarım-ÜFE’nin yüzde 170’e ulaşmasının tek sorumlusu, bu iktidarın sergilediği başarısızlık, beceriksizlik yanında, üreticiye sahip çıkılmamasıdır. 

“DENİZ SINIRLARI KARARNAMESİ TÜRKİYE-MISIR, MISIR-LİBYA ARASINDA ANLAŞMAZLIKLARA YOL AÇACAKTIR”

Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el-Sisi, Türkiye-Libya arasında 2019’da imzalanan Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanları Anlaşması’nın kapsadığı bölgelerde hak iddia eden haritayı içeren başkanlık kararnamesini yürürlüğe koydu. Mısır ile normalleşme sürecinde yeni bir gerilime, Libya-Türkiye-Mısır arasında krize yol açabilecek bu kararnameye Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nden destek geldi. Sisi’nin yayınladığı deniz sınırları kararnamesi Türkiye-Mısır, Mısır-Libya arasında anlaşmazlıklara yol açacaktır. Libya’daki Tobruk yönetimi, Türkiye’nin Trablus yönetimiyle imzaladığı anlaşmayı geçersiz sayıyor. Mısır, bir yandan bölgedeki doğal gaz varlığını yeni keşiflerle artırırken diğer taraftan Türkiye-Libya deniz yetki sahasında hak iddia ediyor. Bu durum, normalleşmeyi olumsuz etkileyecek, Mısır ve Türkiye’yi Libya’da bir kez daha karşı karşıya getirecektir.”

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version