Gazeteci Fehmi Koru, CHP’li Özgür Özel ile İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı arasındaki ‘Gülen cemaati ile iltisaklı kardeş’ tartışmasına ‘Bakan yardımcısının kardeşleri Al Capone mu, neymiş.. Bakan, “Yardımcım kardeşleriyle görüşmüyor” savunmasında.. Fesüphanallah…’ diye tepki gösterdi.
Koru ‘Bir bakan yardımcısı suçlanıyor. Neyle? Kardeşinin FETÖ ile irtibatı bulunması iddiasıyla. Kardeşi yurtdışında yaşıyormuş ve bir listede FETÖ ile ‘iltisaklı’ görünüyormuş. Muhalefetin öndegelen bir ismi, bu sebeple bakan yardımcısını ve onu koruyan bakanı suçluyor. Daha da tuhafı, bakan yardımcısı da, kardeşini uzun yıllardır görmediğini söyleyerek kendisini savunuyor. Yardımcısı olduğu bakan da ona yine aynı gerekçeyle sahip çıkıyor. Akıl alır gibi değil.’ ifadelerini kullandı.
Fehmi Koru şunları yazdı:
Kabile devletlerinde bile kabul gören temel bir hukuk kuralı vardır: Hiç kimse bir başkasının işlediği yanlış işlerden ötürü suçlanamaz. Buna ‘suçun şahsiliği ilkesi’ deniliyor. Anayasada da bununla ilgili “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” bir madde (m. 38) yer alıyor.
Peki, nasıl oluyor da, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzyılının geride bırakılacağı yeni bir yıla girilirken, koca koca sıfatları bulunan siyasiler, birbirlerini başka birileri üzerinden suçlayabiliyorlar?
Bir bakan yardımcısı suçlanıyor. Neyle? Kardeşinin FETÖ ile irtibatı bulunması iddiasıyla. Kardeşi yurtdışında yaşıyormuş ve bir listede FETÖ ile ‘iltisaklı’ görünüyormuş. Muhalefetin öndegelen bir ismi, bu sebeple bakan yardımcısını ve onu koruyan bakanı suçluyor.
Daha da tuhafı, bakan yardımcısı da, kardeşini uzun yıllardır görmediğini söyleyerek kendisini savunuyor.
Yardımcısı olduğu bakan da ona yine aynı gerekçeyle sahip çıkıyor.
Akıl alır gibi değil.
‘Suç’ ve ‘suçun şahsiliği’ gibi ilkelere ve anayasa maddesine aldıran yok.
… Bu son atışmada, henüz yargılanmamış, dolayısıyla mahkeme tarafından ‘suçlu’ bulunmamış insanlar ulu orta ‘suçlu’ ilan edildikleri gibi, o kişilerin aile fertleri de, sırf akrabalık bağları bulunduğu için, suçlanabiliyor.
Ayıp ediliyor.
…
Bizde suçlanan bakan yardımcısının kardeşini ‘iltisaklı’ kılan ‘suç’ ne?
Söylenen, Bank Asya’da hesabı olması…
O yüzden yargılanıp ağır sayılabilecek cezalara çarptırılan kişiler var; var da öyle bir suçlama hukukun sınırları içerisinde kabul edilebilir mi?
Devlet görevini yerine getirmediği için özel yurtlara sığınmak zorunda kalmış öğrenciler, o yurttaki abiler ve ablaların kendi aralarında haberleşmeleri için olduğunu söyleyerek cep telefonlarına indirdikleri bir program yüzünden ‘suçlu’ görülebildiler…
Gencecik askeri okul öğrencileri, nereye ve ne amaçla götürüldüklerini bile bilmeden sürüklendikleri olay mahallinde bulundukları gerekçesiyle suçlanabildiler; galiba bu yüzden mahkumiyet alanları bile oldu.
Hayatı boyu demokrasiden yana tavır almış, darbelere karşı en sert tepkileri vermiş yazarlar bile ‘darbeci’ sıfatı kendilerine layık görülerek yargılanabildi.
Suçlanan kişilerle akrabalık bağı bulunan kişilere kadar ‘suçluluk’ yaygınlaştırılabildi.
Düne kadar bu yapılanlara itiraz ettikleri işitilmiş bazı siyasiler, laf olsun torba dolsun anlayışıyla, dünkü eleştirilerini bir tarafa bırakmış, bir bakan yardımcısı üzerinden bakan eleştirebilmek için, dün eleştirdikleri yanlışlığa kendileri alet oluyorlar.
…
Türkiye’yi anayasasında sayılmış niteliklerden biri olan ‘hukuk devleti’ sıfatına layık bir ülke haline döndürmek siyasilerin görevidir.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***