– İngiltere’de yapılan bir araştırma ülkede işçi sınıfı kökenli oyuncu, müzisyen ve yazarların 1970’lerden beri yarı yarıya azaldığını ortaya koydu.
İngiliz Ulusal İstatistik Ofisi’nin verilerine göre 1953 ile 1962 arasında doğan sanatçıların yüzde 16.4’ü işçi sınıfına mensup ailelerden gelirken, bu oran 40 yıl sonra yüzde 7.9’a düşmüş durumda.
‘YOKSULLUK PORNOSU’ TEHLİKESİ
Edinburgh, Manchester ve Sheffield üniversitelerinden bilim insanlarının yürüttüğü bir çalışma da benzer sonuçlar ortaya koydu.
İngiliz Sosyoloji Derneği bünyesinde yayımlanan “Sosyoloji” dergisinde okuyucuyla buluşan makaleye göre, ailesi işçi olanların toplam iş gücüne oranı 1981’de yüzde 37 iken, bu oran 2011’de yüzde 21’e düştü.
Bu bulgular ışığında sanatı toplumun geneline yayma ve çeşitliliği artırma çabalarının neden yetersiz kaldığı sorusuna yanıt arayan bilim insanları, işçi ailelerinden gelmeyen yetişkinlerin sanatsal üretime katkı sunma olasılığının dört kat fazla olduğunu tespit etti.
Giderek daha az sayıda işçi sınıfı kökenli insanın yönetmenlik, yazarlık ya da söz yazarlığı gibi mesleklere yönelmesi, bazı sanatçılarda toplumun bir kesimi hakkında yapılan sanatsal üretimin “yoksulluk pornosu” olarak görüleceği endişelerini de artırmış görünüyor.
‘KOL EMEĞİYLE GEÇİNENLERİN SAYISI AZALDI’
Uzmanlar, sorunun BBC veya İngiliz Sanat Konseyi’nin sınırlarını aşan derinlikte olduğuna dikkat çekiyor.
Son yıllarda pek çok işçi sınıfı kökenli oyuncu da benzer sorunlar yaşadıklarına dair farklı zamanlarda beyanatlar vermişlerdi.
Sheffield Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Dave O’Brien, sorunun göründüğünden çok daha karmaşık olduğuna vurgu yapıyor.
KARAR ALICI ELİTLER SORUNU DERİNLEŞTİRİYOR
İngiltere’de yayın yapan The Guardian’a konuşan O’Brien, “İngiliz toplumunda madenci olan veya kol emeğiyle yapılan diğer işlerde çalışarak yaşayan insan sayısı giderek azalıyor” dedi. Bu azalmanın, sanatsal üretimde de yansımasını bulduğunu belirten O’Brien, sorunun derinleşmekte olduğunu vurguladı.
“Elit tabakadan” gelen insanların karar alıcı pozisyonlarda bulunduğu TV yönetimleri ya da yayınevlerinde topluma dair dar bir bakış açısının yerleşmeye başladığına değinen O’Brien, bunun sanatsal üretim alanlarına erişimi zorlaştırdığını söyledi.
GARY OLDMAN: SORUN İSTEMEMEK DEĞİL, BEKLENTİLER
Denizci bir babanın oğlu olan Gary Oldman gibi dünyaca tanınan başarı hikayelerinin bile görünürlüğünü azaltan bu durum, toplumda devam eden eşitsizliklere de işaret ediyor.
Oscar ve Altın Küre Ödüllü İngiliz oyuncu Gary Oldman ekim ayında, Britanya Film Enstitüsü’nde ödüllü filmi “Nil by Mouth”a yenilerini eklemeyi düşünüp düşünmediğinin sorulması üzerine, “İnsanlar bana ‘Neden yeniden yönetmenlik yapmıyorsun?’ diye soruyor. Sorun istememek ya da denememekle alakalı değil. ‘Dört Nikah, Bir Cenaze’ gibi filmler istemeleri” demişti.
“İşçi Sınıfı Yazarları Festivali’nin” organizasyonunu üstlenen yazar Natasha Carthew da geçen yıl bu soruna dikkat çekmişti.
“Pek çok işçi sınıfı kökenli yazar, insanların kendilerine önyargıyla yaklaşacaklarını düşünerek geri duruyor” diyen Carthew, durumun tam tersi olduğunu ancak yazarların yayıncı bulmakta zorlandığını vurgulamıştı.
Festivali organize ederken bile pek çok güçlükle karşılaştığının altını çizen Natasha Carthew, ibrenin bu yüzden işçi sınıfına doğru dönmediğini ve bir tür “soyluluk” beklentisinin piyasaya hakim olduğunu belirtmişti. (DIŞ HABERLER)
Resim: Léon Frédéric, Bir İşçinin Hayatından Safhalar, 1895
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***