Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Masa dışı partilerden Altılı Masa’ya eleştiri: Mesele demokrasiyi içselleştirmek

Masa dışı partilerden Altılı Masa'ya eleştiri: Mesele demokrasiyi içselleştirmek


Seda TAŞKIN


ANKARA- Altılı masa, uzun süredir üzerinde çalıştığı anayasa değişikliği önerisini tamamlayarak, 28 Kasım’da Ankara Bilkent Otel’de kamuoyuna açıkladı. Altılı Masa’nın 84 maddelik anayasa teklifiyle ilgili masa dışından partilerden ilk tepkiler gelmeye başladı. Emek Partisi (EMEP), Demokratik ve Sol Parti (DSP), Sol Parti ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) teklifle ilgili görüşlerini ’e anlattı.

EMEP: BU TASLAĞIN GÖLGESİNDE 12 EYLÜL RUHU VAR

Millet İttifakı’nın mevcut egemen düzeni değiştirmekten öte cilalanmış bir restorasyon projesi olduğunu daha önce dile getirdiklerini söyleyen EMEP Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, açıklanan Anayasa Değişikliği Taslağı’nın bu kanıyı haklı çıkardığını ifade etti. “Dağ fare bile doğurmadı! ‘Hürriyet esas, sınırlama istisna’ demekle Anayasa özgürlükçü olmuyor. Millet İttifakı, ruhu Anayasamıza yerleşmiş olan 12 Eylül maddelerini köklü olarak değiştirme iradesi gösteremedi” diyen Akdeniz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu taslağın da gölgesinde 12 Eylül’ün ruhu var. Bakınız, AKP ve tek adam yönetiminde Anayasa’nın 130’dan fazla hükmü değiştirildi. Mesele maddeleri değiştirmek değil, esasta halk adına demokrasiyi içselleştirmek. 12 Eylül Anayasası yurttaşlara haklarını tanırken her maddenin arkasından “ama” diyerek özgürlüklere bariyer koyuyordu. AKP bu sistemi korudu. Bakıldığında Millet İttifakı taslağının da benzer bir “amalı Anayasa” olduğu görülüyor.

‘BÖYLESİ BİR ANAYASA TASLAĞINI KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL’

“Erdoğan patronlara bu ülkede nasıl grev yapılamadığını anlatırken gururlanıyor. AKP grev yasaklarında neye dayandı? Anayasada var olan “milli güvenliği tehdit” gerekçesine. Peki Millet İttifakı Anayasa taslağında durum ne? Her şey olduğu gibi ve işçilerin aleyhine orada duruyor. 200 bin işçinin grevini yasaklayan Bakanlar Kurulunda Babacan ve Davutoğlu da vardı. Onların emek düşmanı çizgisi olduğu gibi Millet İttifakı’nın Anayasa taslağına yerleşmiş. Yani cam grevi, belediye işçilerinin grevi yine milli güvenliği tehdit gerekçesiyle yasaklanacak! Bakınız bizler tek adam sistemini göndermek istiyoruz. Ama yerine neyin geleceğini de tartışmak zorundayız. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı birebir benzeşmese de emek dünyasına karşı uluslararası sermayeye güven vermek konusunda benzeşiyor. Böylesi bir Anayasa taslağını kabul etmemiz mümkün değil.”

‘KÜRDÜN, ALEVİNİN, EZİLENLERİN ADI DA YOK, HAKLARI DA…’

“Anayasa halkla birlikte tartışılmıyor, inşa edilmiyorsa orada halk egemenliğinden söz edilemez” diyen Akdeniz, sözlerini şöyle tamamladı:
“Biz her kademe ve düzeyde emekçilerin ve halkın meclisler yoluyla ülke yönetimine katıldığı, atanmışların değil halk iradesinin vuku bulduğu siyasal bir yönetim anlayışını savunuyoruz. Anayasa her şeyden önce bunu teminat altına almalı. Millet İttifakı taslağında işçi sınıfı ve emekçilerin hakları ayaklar altına atıldığı gibi Kürdün, Alevinin, ezilenlerin, ötekileştirilenlerin hakları ve adı da yok. Oysa ülkenin kurucu unsurları olarak bütün halk kesimleri bu Anayasa’da söz sahibi olabilmeli. Bu yüzden üçüncü bir seçenek olarak en geniş halk ittifakı çağrısı yapıyoruz. Halkın ittifakı halkın kendi Anayasasına açılan bir kapı olacak.

DSP: SEÇİMLERDEN SONRA GÜNDEME GETİRİLECEK BİR ÇALIŞMA

DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, anayasa taslağının bir öneri olduğunu ve seçimlerden sonra gündeme getirilecek bir çalışma olduğunu söyledi. Anayasanın din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili maddesinin tartışmaya açılmamış olmasını olumlu bulduklarını söyleyen Aksakal, “Bunun dışında birçok konuda hem anlaşılması çok zor hem de geçmişte vadedilenlerle çelişen hususları bir arada gördüğümüzü söyleyebiliriz” dedi. Aksakal, seçim barajının yüzde 3’e düşmesini eleştirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Anayasa taslağı hazırlanırken fikrimiz alınmadı. Bu tamamen masayı oluşturan altı partinin ortaya koyduğu teklif. Sadece bizim değil, STK’ların, baroların, sendikaların da görüşleri alınmalıydı”

SOL PARTİ: ANAYASA TASLAĞI CİDDİ YETERSİZLİKLERE SAHİP

Sol Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen ise başkanlık sisteminin karşısında net ve kararlı tutumun teyit edilmesinin önemli olduğunu söyledi. Türkiye’nin demokratikleşmesinin sadece parlamenter sisteme dönüşle sağlanamayacağını belirten İşleyen, “Önümüzde atılacak ilk adım, 12 Eylül cuntacılarının marifetiyle konulmuş yüzde 10 barajının sıfırlanması, toplumun her kesiminin kendi gücüyle parlamentoda temsil edilmesinin önü açılarak yapılacak bir seçimle kurucu bir meclisin oluşturulması olmalıdır” dedi.
Demokratikleşme sürecinde toplumun tüm kesimlerinden oluşan inisiyatiflerle kararlaştırma sürecine gidilmesi gerektiğini söyleyen İşleyen, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Açıklanan anayasa taslağı ciddi yetersizliklere sahip. Bu rejime 20 yıllık tahribatı ortadan kaldıran adımlar atılmadıkça, bir anayasal güvenceye kavuşturulmaksızın bir demokrasiden söz edemeyeceğimizi söylemek zorundayız. Sadece parlamenter sistem değil, halkın bütün karar süreçlerine katılmasının önünü açacak şekilde, yerinden yönetimin ve yerel yönetimlerin güçlendirildiği bir demokrasi perspektifine ihtiyaç var. Dolasıyla bu metnin bütünüyle bunu da dışladığını görmekteyiz. Türkiye’nin dönüşüm süreci açısından bir kez daha ifade etmemiz gerekirse öncelik başkanlık sisteminden çıkış ve sonrasındaki demokratikleşme sürecini tartışacak bir kurucu meclisin oluşturulması bize göre atılacak ilk adım olmalıdır.”

TİP: ÖNEMLİ İTİRAZLARIMIZ VAR

Türkiye İşçi Partisi MYK üyesi Doğan Ergün ise basın özgürlüğü, çalışma hakkını düzenleyen maddelere ilişkin eksiklikler gördüklerini belirterek, “Bu sürecin, seçimlerin ardından, toplumun tüm kesimlerince, özgürlük, eşitlik ve demokrasi temelinde konuşulması, halkın ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla yapılması çok değerli olacak” dedi. Ergün şu değerlendirmelerde bulundu:

“Özgürlükleri konuşmaya başlamak elbette çok değerli. Bu bakımdan altılı masanın yeni bir anayasa teklifiyle gelmesini önemsiyoruz. Söz konusu teklife baktığımızda, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ve partili cumhurbaşkanlığının ortadan kaldırılması, kanun hükmünde kararname düzeninin sınırlandırılması, YÖK gibi kimi 12 Eylül kurumlarının kaldırılması, Kesinhesap Kanunu’nun etkili bir denetim aracı haline getirilmesi, parti kapatma ve milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması gibi konularda zorlaştırıcı maddelerin getirilmesi hedefleri bizim de ortaklaştığımız konular arasında.”

Altılı Masa tarafından getirilen teklifle ilgili, öze ilişkin önemli itirazlarının olduğunu söyleyen Ergün, “Özgürlüklerin ve demokrasinin ciddiyetle tartışılması gerekir. Ciddiyetle tartışmak da ancak özgürlüklerin kayıt üzerinde kalmamasını sağlayacak maddi zeminlerin oluşturulmasıyla mümkün olabilir” yorumunda bulundu. Ülkenin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu belirten Ergün, “Türkiye özgürlüğün ciddiyetle sağlandığı ve korunduğu, maddi koşullarının yaratıldığı, özgürlüğü eşitlikle buluşturan, demokrasiyi halk katılımının önünü açarak taçlandıran bir anayasaya kavuşabilir, kavuşmalıdır” ifadelerini kullanarak sözlerini tamamladı.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version