Türkiye koalisyona katılan ülkelerden biri değil ancak Uruguay’da yapılacak olan Küresel Plastik Anlaşması müzakereleri için katılımcı olması bekleniyor.
Müzakelerde plastiğin üretiminden atık haline gelmesi ve yeniden kullanılmasına kadar tüm yaşam döngüsünün ele alınması bekleniyor.
Plastik üretiminin çevreye etkisi tahmin edilebiliyor ancak endüstri genelinde süreçler şeffaf değil. Üretim sırasında hangi kimyasalların kullanıldığı, ne kadar su harcandığı ya da ne kadar atık üretildiğinin şeffaf bir şekilde paylaşılması yönündeki taleplerin görüşmelerde ele alınması bekleniyor.
Bunun yanında plastik talebini düşürmekle birlikte geri dönüştürülmeyen plastik arzının sınırlanmasına yönelik adımların da konuşulması bekleniyor.
COP27 iklim konferansında gördüğümüz gibi plastik krizinin adalet yönü de tartışılacak konulardan biri.
Kuzey ülkelerinden gönderilen plastik atıklardan mağdur olan güney ülkelerinin zararlarının giderilmesi konusu da ülkelerin gündeminde olacak.
Lobi çalışmaları Paris Anlaşması’na dönüştürür mü?
Reuters haber ajansı Eylül ayından yayımladığı özel haberde, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Yüksek Hedefler Koalisyonu’na benzeyen ancak farklı hedeflerle çalışan bir ittifak kurmak için lobi faaliyetleri yürüttüğünü yazmıştı.
Habere göre ABD, yasal bağlayıcılığı olan küresel bir anlaşma yerine 2015 Paris iklim anlaşmasına benzer şekilde, ülkelerin yalnız başına ve gönüllü eylemine bağlı olan bir anlaşma elde etmek için çabalıyordu.
Birliğin 28 Kasım’dan önce duyurulması bekleniyordu.
Küresel bir plastik anlaşması için çalışan bilim insanlarından oluşan Küresel Plastik Anlaşması için Bilim İnsanları adlı uluslararası ağın Türkiye’den tek üyesi olan Çukurova Üniversitesi’nden Deniz Biyoloğu Sedat Gündoğdu, BBC Türkçe’ye verdiği demeçte, müzakerelerden “geri değil ileri adım” beklediğini söylüyor ve bunu şöyle açıklıyor:
“Plastik kirliliği iklim krizinden farklı olarak çok daha somut ve etkileri çok daha belirgin bir şekilde hissedilen bir kriz. Bu yönde oldukça güçlü bir kamuoyu var.”
Anlaşmanın arkasında güçlü bir irade olduğunu gösteren çalışmalar da var. Doğa Koruma Vakfı (WWF) International ve plastik kirliliğiyle mücadele eden Plastic Free Foundation tarafından 34 ülkede 20 binden fazla katılımcıyla yapılan bir anketin sonuçları Çarşamba günü yayımlandı.
Bu ankete göre ortalama 10 kişiden yedisi, tüm ülkeleri kapsayan ve bağlayıcı kurallar oluşturan ilk plastik anlaşmasını desteklediğini söylüyor.
WWF’in plastikle ilgili küresel politika yöneticisi Eirik Lindebjerg, Uruguay’daki görüşmelerin önemli bir başlangıç olduğunu ancak 2025’e kadar okyanuslardaki plastik atık miktarının yüzde 15 artacağını söylüyor.
Lindebjerg, “En zararlı ve en sorunlu plastik türlerini ve ürünlerini aşamalı olarak kullanımdan kaldıran; kullanmaya devam edeceğimiz ürünlerin yeniden kullanılmak veya geri dönüştürülmek üzere tasarlanmaları için gereklilikleri belirleyen ve atık yönetimi için küresel ortak standartlar getiren bir anlaşmaya ihtiyacımız var” diyor.
İnsan hakları boyutu
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Eylül ayında yayımladığı “Sanki Bizi Zehirliyorlar: Türkiye’de Plastik Geri Dönüşümünün Sağlık Üzerindeki Etkileri” raporunda Türkiye’de plastik geri dönüşüm tesislerinde çalışanların ve tesis çevresinde yaşayanların temel sağlık haklarının tehdit altında olduğunu söylemişti.
Çalışma kapsamında Adana ve İstanbul’da plastik geri dönüşümü tesislerinde çalışan ve tesislere yakın yaşayan 64 kişiyle görüşülmüştü.
Bu kişilerin, solunum hastalıkları, kronik baş ağrısı ve cilt sorunlarından şikayetçi oldukları, çalışırken koruyucu ekipmana ve meslek hastalıkları için sağlık hizmetlerine erişimleri olmadığı paylaşılmıştı.
Bununla birlikte tesislerde ‘tehlikeli çocuk işçiliği’ kapsamında 18 yaşın altında çalışanlar olduğu belirlenmişti.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***