İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırıyı yorumlayan eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, “Henüz tahkikat tamamlanmadan örgüt isimlerinin itiraflara göre açıklanması erken” dedi.
İstiklal Caddesi’nde 6 kişinin hayatını kaybettiği, 81 kişinin yaralandığı bombalı saldırı ülkede korku ve öfkeye neden olurken, saatler içerisinde çok sayıda şüphelinin yakalanması ve çelişkili açıklamalar, birçok soru işaretini de doğurdu.
Kaçması beklenen şüphelinin oturduğu evde yakalanması, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hem saldırganın Yunanistan’a kaçırılacağını hem de saldırıdan sonra öldürülmesi talimatı verildiğini söylemesi, Emniyet’in şüphelinin YGP tarafından eğitildiği itirafında bulunduğu açıklaması, hem PKK hem YPG’en ayrı ayrı gelen “Biz yapmadık” açıklamaları…
Taksim’deki saldırı büyük bir çelişkiler yumağı olarak tartışmaların odağındaki yerini koruyor.
‘SOMUT, KESİNLEŞMİŞ DELİLLER ÜZERİNDEN AÇIKLAMA YAPMAK DAHA İYİ OLACAKTI’
Evrensel gazetesine konuşan eski Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, saldırıdan sonra hızla çok sayıda şüphelinin gözaltına alınmasını ve çelişkili açıklamaları nasıl değerlendirdi. Öneş, “Gerçekten dehşet verici bir olayla karşı karşıyayız. Bir kör terör olayı meydana gelmiştir. Tamamen sivillerin bulunduğu kalabalık bir ortamda gerçekleştirilen bir vahşet olayı. Tabii yankıları da büyük oldu. 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasında yaşanan dehşet verici olayları hatırlattı ve soru işaretlerini akıllara getirdi haklı olarak. Tabii çok sıcak bir gelişme ortamında, henüz tahkikat tamamlanmadan örgüt isimlerini itiraflara göre açıklamanın ben erken olduğunu sanıyorum. Çünkü bu olayları gerçekleştirenler bakımından tespiti meselesi Türkiye için çok önemlidir. O bakımdan mutlaka somut, kesinleşmiş deliler üzerinden tahkikat sonuçlandırıldıktan sonra bir açıklama, değerlendirme yapılmasının daha iyi olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Serbest Görüş:
‘İKTİDAR MÜCADELELERİYLE BAĞLANTILI DEĞERLENDİRİLİYOR’
Çünkü Türkiye’de bu konuların siyasi olaylarla, iktidar mücadeleleriyle bağlantılı bir şekilde değerlendirildiğini söyleyen Öneş, “Bu tür yaklaşımlardan da uzaklaşmamız gerekiyor. Türkiye bir seçim sürecine girmiştir. Türkiye bakımından tarihi öneme sahiptir. Bir otoriterleşme yönünde veya demokrasi, insan hakları yönünde gelişmeler sağlanacak bir seçimle milletimiz karşı karşıyadır. O nedenle hassas olmak, Türkiye’de birliği bozucu ifadelerden kaçınmak, kimlik politikalarından uzaklaşarak temel sorunları çözmemiz öncelikle önemlidir” dedi.
‘İÇ VE DIŞ POLİTİKADA KULLANILIYOR’
Öneş bir yıl önce, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “siyasi cinayetler” konusundaki açıklamalarında haklı olduğunu belirterek, seçim sürecinde provokasyonlar olabileceğini söylemişti. Bunu hatırlattığımızda, önümüzdeki seçimlerin otoriterleşme veya demokratikleşme yönünde bir seçim olacağını yineledi.
“O bakımdan böylesine terör olaylarının gerek iç politikada gerek dış politikada kullanılan olaylar olduğunu biliyoruz” diyen Öneş, şöyle devam etti:
“Türkiye, iç siyasette maalesef iktidar mücadelelerinde böylesi olayları değerlendirmek isteyen zihniyet ve düşüncelere sahip. Dış politika bakımından özellikle son olayda gördüğümüz gibi Suriye, Irak, İran gibi geniş bir bölgede meydana gelen olaylarla da bağlantılı bir şekilde, terör örgütlerini kullananların müdahalesiyle tehdit altında buluyor. O nedenle Türkiye’nin istikrara, yeniden demokrasiyi inşa etmeye, hukukun üstünlüğüyle insan haklarıyla şekillenmiş bir devlet yapısının inşasına ihtiyacı var. Yaşadığımız olayları o bakımdan dikkatle değerlendirmek gibi tarihi bir görevle toplumumuz karşı karşıya. Sorumlu aktörlerin sorumlu davranması gerekiyor.”
‘BASKICI ORTAMIN YARATILMAK İSTENDİĞİNİ GÖSTERİYOR’
Daha önceki bombalı saldırıların siyasi saiklerle miting, turist kafileleri, kına gecesi ve polis gibi hedeflere sahip olduğunu hatırlattığımız Öneş’e, “Taksim’de belirli bir hedef olmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz” diye sorduk. Tam da bu nedenle “kör terör” tabirini kullandığını belirten Öneş, “Çok kalabalık olan, tüm sivillerin bulunduğu bir ortamda yapılması Türkiye’de bir korku ikliminin yaratılmak istendiğini gösteriyor. Türkiye ikliminde bir baskıcı ortamın, korku iklimi altında kontrol mekanizmalarının yaratılmak istendiğini gösteriyor. O bakımdan bu lanet olayların tekrarlanmamasını, son olmasını temenni ediyoruz. Henüz kesin deliller ortaya çıkmış değil. Netleştiğinde daha sağlıklı bir değerlendirme yapmak söz konusu olacak” diye konuştu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***