HABER MERKEZİ – Şengal’in özgürleştirilmesi sonrası 150 bine yakın Êzidî’nin geri döndüğünü aktaran Özerk Yönetim Eşbaşkan Yardımcısı Huseyin Sedo, hukuk, eğitim ve sağlık alanlarında inşanın devam ettiğini söyledi.
DAİŞ, Irak’ın en büyük ikinci kenti olan Musul’u herhangi bir direnişle karşılaşmadan ele geçirdikten sonra 3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal’e saldırdı. “74’üncü Ferman” olarak nitelendirilen saldırılarda binlerce Êzidî katledildi, binlercesi ise esir alındı. Esir alınan kadınlar daha sonra pazarlarda satıldı. DAİŞ saldırısından kurtularak, Şengal Dağı’na sığınan on binlerce Êzidî ise, bir grup HPG’linin açtığı koridor sayesinde kurtuldu. Saldırıların yaşandığı vakit KDP’ye bağlı binlerce gücün Şengal’i terk ettiğine dair görüntüler ise hafızalara kazındı.
Tarih yaprakları 13 Kasım 2015’i gösterdiğinde ise HPG ve Şengal Savunma Birlikleri (YBŞ) tarafından yapılan yazılı açıklamada, Şengal kent merkezinin özgürleştirildiği duyuruldu. Kentin özgürleştirilmesi sonrası binlerce Êzidî yeniden kente döndü. Ancak özellikle Türkiye ve KDP’nin buraya dönük saldırıları hiç sona ermedei. Buna rağmen Êzidîler, askeri ve toplumsal özerk yönetimler oluşturarak, yeni bir yaşamı örmeye başardı. Sağlık, eğitim, hukuk ve ekonomi alanlarındaki tüm ihtiyaçlar, kurulan özerk meclisi ve komünler üzerinden karşılanıyor. Şengal Özerk Yönetimi Eşbaşkan Yardımcısı Huseyin Sedo, kentin özgürleştirilmesinin yıl dönümü dolayısıyla Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
‘GERİLLA YAŞAMIN YOLUNU AÇTI’
Hüseyin Sedo, Şengal’in kurtuluşunda PKK’nin ciddi bir rol oynadığına işaret ederek, “Musul düştükten sonra DAIŞ Şengal’i kuşatma altına aldı ve bazı bölgelerde savaş çıktı. O zaman bir alim ‘DAIŞ artık buralara giremez’ demişti. Şengaliler huzurlu bir şekilde uyuyordu. Şengalliler başlarına böyle bir şeyin geleceğine inanmıyordu. DAIŞ’in saldırmasıyla birlikte Şengal iki yönlü bir sürece girdi. Halen bile o sürecin etkisini yaşıyor. Bunda devletlerin de etkisi var. Êzidîler, insanlığa inanıyordu. Ama bu inanç çok ciddi bir şekilde sarsıldı. Hak ve adaletin olduğuna inanıyorlardı. Ama o süreçte bunun hiçbirini görmedik. Ne insanlık kalmıştı ne de Êzidî kırımına ciddi yaklaşan birileri. Umudumuz tükenmek üzereyken gerillalar geldi ve yaşamın yolunu açtı. Êzidîleri soykırımdan kurtardı. Binlerce insanı verdikleri ağır bedeller sonucunda kurtardılar. Şengal DAIŞ’ten temizlenene kadar direndiler” diye konuştu.
Şengal’in özgürleştirilmesinde birçok tarafında da emeğinin olduğuna dikkati çeken Sedo, “Bu direniş unutulmayacak. Şengal’de Şamal tarafı 4 ay boyunca DAIŞ’in elindeydi. DAIŞ bazı köylere giremedi, giremiyordu. En sonunda verilen mücadele ve direniş sayesinde temizlendi. Ama 8 yıl aradan geçmesine rağmen halen kamplarda yaşayan insanlarımız var. Bu aynı zamanda siyasi nedenlerden kaynaklı. Gelmeleri engelleniyor. Böyle olmasaydı bugüne kadar hiçbir Êzidî kamplarda yaşayamaz ve acı çekmezlerdi” diye kaydetti.
150 BİN ÊZIDÎ GERİ DÖNDÜ
Özerk Yönetim’in Êzidîleri ve değerlerini korumak için kurulduğunu belirten Sedo, “Özerk Yönetim ilk kurulduğunda buna karşı çıkanlar oldu. Ancak hiçbir engelleme ve karşı çıkış Özerk Yönetime bugüne kadar geri adım attırmadı. Kim bu demokratik sisteme karşı çıkmışsa başarısız olmuştur. Eğer Özerk Yönetim’in bütün ayakları kurulsa, Êzidîler bir daha böyle bir kırımla karşı karşıya gelmezler. Önemli olan da bu sistemi tanımak ve bu şekilde değerlendirmektir. Bu sistemi kurmak için çok ağır bedeller ödendi. Bu bedeller de Özerk Yönetim fikirlerini benimseyerek ödendi. Özerk Yönetim’in benimsediği fikir, Êzidîleri koruma fikriyatı üzerine kuruldu. Şimdiye kadar Özerk Yönetimin sayesinde 150 bin kadar kişi Şengale geri döndü” diye konuştu.
İNŞA SÜRÜYOR
Özerk Yönetim’e saldıran güçleri “demokratik sistemin düşmanı” olarak nitelendiren Sedo, “Bedelin ödenmediği yerde başarı elde edilemez. Özerk Yönetim’e yönelik saldırıların devam edeceğini biliyoruz. Ama bizler geri adım atmayız. Özerk Yönetim olarak diğer ayakları da inşa etmeye ve güçlendirmeye devam ediyoruz. Mesela halen sağlık alanında eksiklikleri var. Yine Şengal çok büyük bir yer ve ekonomik anlamda imkanları çok kısıtlı. Ekonomisini güçlendirecek alanlar açılmalıdır. Yine inşa sürecinde okullar da inşa edildi. Bu okullarda öğretmenler var. Hukuk için devlete onlarca kez başvuruda bulunduk ve ‘Devletin hukuk alanı olduğu gibi bizim de hukuk alanımız olmalı’ dedik. Eğitim konusunda da Arapçanın resmi olmasını istiyoruz dedik. Bu tarz çalışmalarımız sürüyor” şeklinde konuştu.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***