Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Ünlü gazeteci Bitte Hammargren’den İsveç Başbakanı’na çağrı: ‘Türkiye’de sadece Erdoğan’ı değil insan hakları savunucularını da dinle’

Ünlü gazeteci Bitte Hammargren’den İsveç Başbakanı’na çağrı: ‘Türkiye’de sadece Erdoğan’ı değil insan hakları savunucularını da dinle’


İsveç‘in en önemli dış politika yazarlarından, Ortadoğu uzmanı, İsveç Dış Politika Enstitüsü (Utrikes Politisk İnstitut-UI) Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Bitte Hammargren, İsveç Başbakanı Ulf Kristerson’a Türkiye ziyareti öncesi çağrıda bulundu. Ulf Kristerson’dan Türkiye ziyaretinde sadece AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı değil Sivil Toplum Kuruluşları’nı da dinlemesini isteyen Hammargren, Türkiye’de yaşanan hukuksuzlukları ve hak ihlallerini tek tek hatırlattı.

150 BİN KİŞİ İHRAÇ EDİLDİ, 500 BİN KİŞİYE ‘TERÖR’ SORUŞTURMASI AÇILDI

“Ulf Kristersson, Sadece Erdoğan’ı Dinleme!” başlılık bir yazı kaleme alan Bitte Hammargren, 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’de başlatılan cadı avında 150 bin kişinin ihraç edildiğini, 6 bin akademisyenin işten atıldığını ve 500 binden fazla kişinin mesnetsiz iddialarla ‘terör’ soruşturması geçirdiğine dikkat çekti.

OSMAN KAVALA AİHM KARARINA RAĞMEN TAHLİYE EDİLMEDİ

Basın ve ifade özgürlüğü hakkındaki tutumu nedeniyle Hafıza Merkezi Örgütü’nün yöneticisi Murat Çelikkan’ın hapis yattığını hatırlatan Hammargren, Gezi davası tutuklusu Anadolu Kültür’ün kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) hak ihlali kararına rağmen cezaevinden tahliye edilmediğine işaret etti.

160 BİN KİŞİYE CUMHURBAŞKANI HAKARET SORUŞTURMASI, 3 BİN 625 HAPİS CEZASI

Erdoğan’ın 2014 yılında Cumhurbaşkanı olduğu tarihten bugüne kadar 160 bin kişinin Cumhurbaşkanı’na hakaret soruşturması geçirdiğini söyleyen Hammargren, bu davalar sonucu 3 bin 600 kişinin hapis cezasına çarptırıldığını belirtti.

İsveç Başbakanı Ulf Kristerson’dan Türkiye’de sadece AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmemesi isteyen Hammargren, Sivil Toplum Örgütleri’nin temsilcilerini de dinlemesini istedi. İsveç’in NATO üyeliğinin önemini anladıklarını ve imzalanmış anlaşmaların yerine getirilmesi gerektiğine inandıklarını kaydeden Hammargen, ‘‘Ancak şu anda esas konu bu anlaşmanın nasıl yorumlanacağıdır. Bu durumda senin; henüz mülteci olmamış, hapishaneye tıkılmamış veya otosansür ile sessizlik içine girmemiş olan, insan hakları savunucularının, yani Türkiye’nin sivil toplum örgütlerinin seslerini dinlemeye zaman ayıracağını umuyorum.’’ dedi.

‘‘500 BİNDEN FAZLA KİŞİ İÇERİĞİ BELİRSİZ ANTİ-TERÖR KANUNLARIYLA SORUŞTURMA GEÇİRDİ’’

15 Temmuz’dan sonra Türkiye’de başlatılan cadı avına işaret eden Hammargen, ‘‘Böyle davranmak AB tarafından da eleştirilmiş olan, 150 bin kamu çalışanının işyerlerinden temizlendiği, 6 bin akademisyenin işten atıldığı, halk oyu ile seçilenlerin görevden alındığı ve aynı zamanda temelsiz gerekçeler ile hapsedildiği ve 500 binden fazla insanın içeriği belirsiz anti-terör kanunları ile soruşturmaya alındığı bir devlete karşı gereklidir.’’ ifadelerini kullandı.

Bitte Hammargren’in yazısının tamamı şöyle:

‘‘Değerli Başbakan Ulf Kristersson, kısa bir süre sonra ziyaret edeceğin Türkiye’de sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinlemek ile yetinme! İsveç’in NATO üyeliğinin önemini anlayan bir çok kişiyiz ve imzalanmış anlaşmaların yerine getirilmesi gerektiğini de biliyoruz. Ancak şu anda esas konu bu anlaşmanın nasıl yorumlanacağıdır. Bu durumda senin; henüz mülteci olmamış, hapishaneye tıkılmamış veya otosansür ile sessizlik içine girmemiş olan, insan hakları savunucularının, yani Türkiye’nin sivil toplum örgütlerinin seslerini dinlemeye zaman ayıracağını umuyorum.

Böyle davranmak, AB tarafından da eleştirilmiş olan, 150 bin kamu çalışanının işyerlerinden temizlendiği, 6 bin akademisyenin işten atıldığı, halk oyu ile seçilenlerin görevden alındığı ve aynı zamanda temelsiz gerekçeler ile hapsedildiği ve 500 bin fazla insanın içeriği belirsiz anti-terör kanunları ile soruşturmaya alındığı bir devlete karşı gereklidir.

Oto sansür ile kendisini sınırlamayan veya hapsedilmemiş olan birisi -en azından şimdiye kadar- Murat Çelikkan dır. O, Türk Devletinin geçmişten beri işlediği suçları belgeler ile kayıt altına almak için çalışan Hafıza Merkezi’nin (Gerçekler, Adalet ve Hafıza Merkezi) adındaki örgütün yöneticisidir. Bu örgüt, bu yıl BM barış ödülünü kazanmış olan Rusya’nın Memorial adlı örgütün Türkiye karşılığıdır. Türkiye’de bir avukat bir süre önce bana şunları söyledi; “Burada bütün onurlu insanlar hapis yatmıştır.“. Murat Çelikkan da basın ve ifade özgürlüğü hakkındaki tutumu nedeni ile hapis yatmış. Eşi Meltem Aslan da özgürlüğünden mahrum bırakılacağı için sürgün hayatına gitmek zorunda kalmıştır. Meltem Aslan daha önce hayırsever iş insanı Osman Kavala tarafından kurulmuş olan “Anadolu Kültür” adındaki örgütün yöneticisiydi.

Şu anda Osman Kavala 2017 yılından beri hapistedir ve İHAM’nin (İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi) yasadışı olarak özgürlüğünden alıkonulduğu ve derhal serbest bırakılması gerektiği yönünde vermiş olduğu karara rağmen “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” ile mahkûm edilmiştir.

Ancak Erdoğan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararlarını umursamıyor ve Kavala davası hakkında, sanki bir şahsi kan davasıymış gibi hareket ediyor. Murat Çelikkan bu durumu, geç saatlerde görüştüğümüz bir İstanbul akşamında şöyle ifade ediyor; “Bu durumun nedeni, Erdoğan Türk iş dünyasına ve sivil toplum kuruluşlarına karşı korkutucu olacak bir örnek inşa etmek istemesidir.” Türkiye Cumhurbaşkanı sadece büyük ölçüde iktidar yetkilerine sahip olan biri değildir. O aynı zamanda alabildiğine alıngan birisidir. 2014 yılında Cumhurbaşkanı olduğu ve daha sonra yürütme yetkisini aldığı tarihten beri, Cumhurbaşkanı tarafından 160 binden fazla kişiye karşı Cumhurbaşkanı’na hakaret soruşturması başlatılmıştır. Hafıza Merkezi’ne göre bu davalarda 3 bin 600 kişiden fazla mahkûm edilmiştir. Böyle bir durum ancak Cumhurbaşkanı‘nın sadece devlet başkanı değil aynı zamanda bir parti başkanı olan ülkelerde yaşanabilmektedir.

Murat Çelikkan’ın yöneticisi olduğu örgüt İsveç’in İstanbul Baş Konsolosluğu’nun desteğini almaktadır. Sivil Haklar Savunucuları (Civil Rights Defenders) örgütünün, yılın insan hakları savunucusu ödülünü, birkaç yıl önce Stockholm’da aldı. O Türkiye’nin sivil toplum kuruluşlarının ve ifade özgürlüğünün daralan hareket alanı ve adalet sisteminin sallantılı durumu ile ilgili her şeyi bilmektedir. İsveç ‘in desteği ile yönettiği örgüt kısa bir süre önce Türkiye’nin hak savunucularının nasıl bir kapana kısıldıkları hakkında “Sesini Yükselt” (Keep the volume up) başlığı ile bir rapor yayınladı. Şu anda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsveç‘ten 73 kişinin Türkiye’ye teslim edilmesini istediği bir zamanda, Murat Çelikkan’ın Ulf Kristersson’a mesajını şöyle özetleyebiliriz; Hukuk devleti prensiplerini delme. Eğer İsveç böyle bir şey yaparsa ve haklarında elle tutulabilir kanın bulunmayan ve İsveç yasalarına göre suç olmayan eylemlerinden dolayı Türkiye vatandaşlarını iade ederse, bu durum Türkiye sınırları dışında da kapsamlı sonuçları olabilecek bir skandal olur.’’

İsveççe’den çeviri: Vildan Saim Tanrıkulu, Diplomalı Çevirmen Kaynak: Lyssna inte bara på Erdogan, Ulf Kristersson | SvD

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version