Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

PJAK Eşbaşkanı Muini: Gösteriler zafere ulaşana kadar sürmeli


HABER MERKEZİ – PJAK Eşbaşkanı Siyamend Muini, İran ve Rojihat halkının özgürlük arayışında olduğunu belirterek, “Demokrasi yanlısı güçlerin totaliter rejime karşı ortak bir cephede çalışmasını istiyoruz. Bu gösteriler zafere ulaşana kadar devam etmeli” dedi. 

 

Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) Eşbaşkanı Siyamend Muini, Jîna Emînî’nin katledilmesi sonrası İran ve Rojhilat kentlerinde başlayan protesto eylemlerine dair Rojnews’in sorularını yanıtladı. Muini, İran rejiminin muhalif kesimlere dönük tutumuna işaret ederek, “Diktatörlük ve tutucu sistemlerin kendi doğruları vardır ve bunlar da dar bir zihniyetle, farklı fikirlerin reddi üzerine kurulmuştur. Bu sistemler genel olarak her türlü toplumsal ve kişisel özgürlüğe karşıdırlar. Özgürlüğe açılan hiçbir kapıyı kabul etmezler. İran İslam Cumhuriyeti, İran halkına bu bilinç ve askeri zihniyetle yaklaşmış, erkek egemen bir sistemi sürdürmüştür. İran’ın mezhepçi faşist hükümetine yönelik böyle bir tanımlama yapılması doğaldır. Bu hükümet hiçbir zaman çözüm üretmeye çalışmamıştır. Bu nedenle, İran’da farklı sınıflar ve kesimler tarafından sürekli olarak protesto gösterileri düzenlenmiştir” diye konuştu. 

 

KÜRT KADINLARININ ETKİSİ

 

İran’daki son eylemlerin öncekilerden farklı olduğunu ifade eden Muini, “İran ve bölge açısından bir bilinç ve fikir rönesansının başlangıcı olarak tanımlanabilir. Sloganlardan ve yöntemden anlaşılacağı üzere, daha önceki gösteriler ya sınıfsal ya bölgesel nitelikteydi ya da ulus-devletin merkeziyetçi zihniyetine karşı düzenlenmişti. İran ve Kürdistan toplumları açısından herhangi ortaklaşma yoktu. Gösteriler bu defa Doğu Kürdistan’da Kürt kadınlarının öncülüğünde başladı. Halk, devrimci bir slogan olan ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganını kullandı. Bu slogan, İran rejimine karşıt tüm güçleri ve tarafları etrafında topladı. İran genelinde atılan bu sloganın kaynağı Doğu Kürdistan’dır. Bu da Kürdistan’ın tüm İran’da demokratik ve özgürlükçü devrimin merkezi ve öncüsü olabileceği anlamına geliyor” değerlendirmesinde bulundu. 

 

ORTAK TALEP NE?

 

İran halklarının “totaliter, faşist ve mezhepçi rejimin yıkılmasını” istediğine dikkati çeken Muini, “Her bileşenin ve milletin kendine özgü talepleri vardır. Ancak konuyu sosyolojik açıdan ve siyaset açısından değerlendirirsek, İran’daki tüm bileşenler ve milletler arasında birçok ortak nokta olduğunu görürüz. Bu ortak noktalardan biri totaliter, faşist ve mezhepçi İran rejiminin ortadan kaldırılması talebidir. İran’da iktidarın baskıları, tüm insanların hayatlarına müdahale edecek, hatta kadınların giyim tarzlarını ve başörtülerini bağlama şeklini bile kendisi belirleyecek bir düzeye ulaşmıştır. Rejim, uluslar için demokrasi ve özgürlük meselesini, kendi iktidarı için bir güvenlik ve tehlike meselesi olarak görüyor. Hiçbir özgürlüğe izin vermiyor. Rejime karşı olan herkesi ‘İran’ın parçalanması’ bahanesiyle susturuyor. PJAK olarak geçtiğimiz yıllarda birçok proje sunduk. Ancak Doğu Kürdistan halkımızın talepleri yetkililer tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmadı. Bu nedenle İran halkı, özellikle Doğu Kürdistan’daki Kürt halkı, özgürlüğe ulaşmak için fırsat arayışındadır” dedi.

 

DIŞ GÜÇLER İDDİASI

 

İran rejiminin protesto gösterilerinin arkasında dış güçlerin olduğunu iddia etmesini de değinen Muini, şunları söyledi: “Rejimin bu sözleri yeni değil. Diktatörlüklerin çoğu, zor durumda kaldığında ve toplumun sorunlarını çözemediğinde bahaneler üretir ve protestoların arkasında dış güçlerin olduğunu iddia eder. Bu tamamıyla yalan ve diktatörlerin özgürlük ve hak taleplerine karşı ileri sürdükleri sakat bir bahanedir. Bir toplum özgürlüğün olmadığı diktatör ve totaliter bir sistemle yönetildiğinde, halk tepki göstermek ve böylece iktidardan haklarını talep etmek zorunda kalıyor. Diktatörler, halkla hükümet arasında çıkan her çatışmada dış güçleri işaret eder. Ancak insanlık tarihi boyunca bu yöntemin başarıya ulaşmadığını görüyoruz. Sonuç olarak diktatörlüklerin yıkıldığına ve sonunda bu sistemin halk tarafından yok edildiğine şahit oluyoruz.”

 

‘FIRSATÇI’ MUHALİFLER  

 

Halkın iradesini yansıtmayan, tüm umutlarını yabancı ülkelerin müdahalesine bağlamış ve geleceğin yönetiminde bir yer tutmak isteyen bazı parti ve kişilerin olduğunu aktaran Muini, “Bu durum temelde bu partiler ve kişilerin halk arasında etkin bir örgütlenmeye sahip olmadığı anlamına gelir. Bu nedenle yabancı güçler aracılığıyla eski diktatörlerin yerini kendileri almak istiyorlar. Küresel sistemin bölgede kendi plan ve projeleri olduğunu ve bu projelerini yarı liberal siyasetlerinin çıkarları üzerine inşa etmek istediklerini biliyoruz. Halkın gücü de farklı bir cephede gelecek için demokratik bir toplumun inşasına hazırlanıyor. Bu arada bahsettiğimiz gibi bu süreçte dış güçlerin desteğiyle yarı liberal proje içinde yer almak isteyen taraflar da var. Mevcut diktatörlüğü değiştirerek diktatörün yerini almak istiyorlar. Ancak İran halkları ve özellikle de Kürt halkı, bu hanedanlık sistemini tecrübe etmiştir. Bu şovenist yöntemlerle İran halkının arasında bir yer edinemezler. Halk genel olarak barış ve özgürlük talep ediyor. Mezhepçi ve ırkçı diktatörlüğü reddediyorlar. Bu nedenle bu sistemin İran’ın geleceğinde yeri olmayacaktır” şeklinde konuştu.

 

‘KÜRT HALKI BİRLİK HALİNDE’

 

Muini, rejimin siyasi olaylara ve toplumsal meselelere iktidar ve erkek egemen bir bakış açısıyla baktığına işaret ederek, “Bu yüzden erkek egemen zihniyete sahip bu toplumun bir kısmı kadın özgürlüğü ve eşitlik gibi doğal talepleri hazmedemiyor. Bu talepleri kendi bakış açılarına göre ya da başka bir deyişle erkek egemen zihniyetle liberalleştirmek istiyorlar. Ancak kadınların demokratik ve daha önce zihni rönesans olarak tanımladığım bu talepleri tutucu ve erkek egemen zihniyete karşı bir engeldir. Bu nedenle erkek egemen bir toplumda tutucuların devrimci maskesi altında gerici zihniyetlerini saklama istekleri doğaldır. Siyasi partileri dikkate almazsak Kürt halkı genel olarak birlik ve dayanışma halindedir. Seqiz kenti halkının Mahsa Amini’nin katledilmesine karşı ayaklanması, kısa sürede Doğu Kürdistan’ın diğer kentlerinin desteğini de beraberinde getirdi” diye konuştu. 

 

NASIL BİR ÇÖZÜM?

 

İran’da nasıl bir çözüm istediklerine dair görüşlerini de aktaran Muini, şunları söyledi: “İran İslam Cumhuriyeti, mezhepçi ve faşist bakış açısıyla İran’daki sorunların çözümü için demokrasiye hiçbir fırsat tanımıyor. Şu anda 40 yılın ardından eski müttefiklerine dahi tahammül edemiyorlar. Eski liderlerinin çoğu tasfiye edildi, öldürüldü ya da cezaevlerine konuldu. Kürt sorununa gelince, bu sistem Kürt sorununa hem güvenlik hem de mezhepçi faşist bakış açısıyla yaklaşmaktadır. Bu nedenle bu sistemden demokrasi beklemek tarihi bir yanılgıdır. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu iktidarda değişim ve reform olanağı yoktur. Bu nedenle, bu dönemde reform ve değişim mümkün değildir. Değişiklik yapılması bu rejimin yıkıldığı ve iktidarın değişmiş olduğu anlamına gelir. Bu dönem için PJAK’ın projeleri var. 2016 yılından bu yana iki temel proje üzerinde çalışıyoruz. Biri Doğu Kürdistan için, diğeri ise tüm İran için. Demokrasi yanlısı güçlerin bu totaliter rejime karşı birlik olarak ortak bir cephede çalışmasını istiyoruz.” 

 

‘ZAFERE KADAR DEVAM ETMELİ’

 

Muini, “jin, jiyan, azadî” sloganının temel bir slogan olarak İran genelinde tüm farklı güçleri kendi etrafında topladığını belirterek, şöyle devam etti: “Kürtler bu isyanda öncü oldu. Bundan faydalanma zamanıdır. İran’da yer alan bileşenlerin büyük kısmı, Kürdistan’ın öncülüğünü kabul etti. Bu öncülüğün devam etmesi çok önemlidir. Gelecek de aynı temelde ele alınmalıdır. Kürdistan bu aşamada halk devrimine öncülük edebilir. Ancak Doğu Kürdistan’daki birliğin güçlendirilmesi ve bu ayaklanma zafere ulaşana kadar ayaklanmadaki yerini koruması önemlidir. Bu gösterilerin zafere ulaşana kadar devam etmesi önemlidir. Biz PJAK olarak ilk günden bu yana halkımız için mücadele ettik. Zafere ulaşana kadar tüm gücümüzle halkımızın ve İran’da özgürlük talep eden halkların yanında olmaya devam edeceğiz.”

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version