ANKARA – Kobanê Davası’nda gizli tanık Hermes’in 8 Mart 2021 tarihinde siyasetçi Ayla Akat Ata hakkında, gizli tanık Atlas’ın ise 7 Ekim 2020 tarihinde Mesut Bağcık hakkındaki beyanlarının aynı olduğu ortaya çıktı.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 20’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 17’nci duruşma periyodu, 6’ncı oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü.
Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşma, kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başladı. Sonrasında Kürt siyasetçi Mesut Bağcık söz alarak beyanlarda bulundu.
HERMES’İN ÇELİŞKİLİ BEYANLARI
Hakkında ifade veren gizli ve açık tanıkların iddialarına karşın beyanlarda bulunan Bağcık, gizli tanık Hermes’in, “2021’in sonuna kadar Batman’da görevliydi” sözlerini hatırlatırken, “Bu konuda en büyük şahit mahkeme heyetidir. Ben o dönemde Ankara’da tutuklu bulunmuyor muydum” diye sordu. Bağcık, “Bu kişi hem yalan söylemekte hem de mahkemeyi yalanlamaktadır. Mahkemenizin gereken özeni göstermesini istiyorum” diye konuştu.
Bağcık, gizli tanık Hermes’in duruşma salonundaki teşhis sırasında kendisi hakkındaki, “Yok yani çıkaramadım. Sima yabancı değil ama çıkaramadım” demesine rağmen, mahkeme başkanının, “Mesut Bağcık bu muydu” sorusu sonrası, “Evet evet buydu, saçları dökülmüş ve yaşlanmış. Şimdi tanıdım” şeklindeki beyanını anımsattı.
‘SUİSTİMAL EDİLİYOR’
Bağcık, “Tanıklarla ilgili spesifik bilgiler verdim. Her bir tanıkta yaptığım açıklamalara bakıldığında bu müessesenin suiistimal edildiği ortada. Mahkeme heyetiniz, bu tanıklar küçük bir yalan söylediğinde dahi mikrofonlarını kapatmanız gerekiyordu. Ulaş, Atlas ve Hermes’e dair konuştum ancak onlarla ilgili ara kararlarınız benim aleyhime oldu. Hiçbir tanığı ciddiye almamanız gerektiğini düşünüyorum.
‘GİZLİ TANIK ULAŞ SONRADAN AYARLANMIŞ’
“Gizli tanık Ulaş ve tanık Muhammed Zengin’i dinleyen ekip aynı ekip” diyen Bağcık, “Tanık Zengin’in ifadesi alındığı gün 18 sayfalık teşhis yapmış. Beyanına göre 5-6 saat sürmüş. Gizli tanık Ulaş’ın ise 328 sayfalık ifadesi var. 18 sayfalık ifadeyi bir kişi sabahtan akşama kadar veriyor. 328 sayfalık ifadeyi kaç günde verir? 18 mesai gününde verebilir. 100,2 saat yapıyor ama sözde iki gizli tanık aynı gün ifade vermiş. Aynı gün Zengin’i dinleyen ekip nasıl olur da Ulaş’ı 100,2 saat dinleyebilir? Gizli tanık Ulaş’ın sonradan ayarlanmış olduğu açıktır.
Bağcık, gizli tanık Ulaş’ın beyanlarındaki belirli kısımların 10 farklı kişiye eklendiğine vurgu yaparken, “Nasıl olur da 10 farklı kişi için aynı sözleri kelime kelimesine söyleyebilir” diye sordu.
Duruşmaya 13.40’a kadar ara verildi. Bağcık, verilen öğle arasının ardından savunmasını sürdürdü.
Gizli tanık Atlas ve gizli tanık Hermes’in kendisi hakkında farklı tarihlerde verdikleri ifadeleri, hazırladığı slaytlar ile SEGBİS ekranına yansıtılmasını isteyen Bağcık, “Atlas, 7 Ekim 2020 tarihinde Hermes ise 8 Mart 2021 tarihinde savcılıkta benim hakkımda verdikleri ifadede kelimesi kelimesine aynı cümleler var. İki tanığın farklı tarihlerde aynı ifadeleri veremeyeceğini biliyoruz. Anlamış değilim, bunun tek bir açıklaması var. Bu iki gizli tanığın önüne aynı metinlerin konulduğu ve bu şekilde kurgulandığı açıktır. Heyetinizden beklentim bu iddianameyi iade etmesidir” dedi.
TANIKLAR AYRI, CÜMLELER AYNI
Hermes ve Atlas’ın, Ayla Akat Ata, Yüksel Baran ve Ercan Arslan ve kendisi hakkında verdiği ifadelerin kelime kelimesine aynı olduğunu ifade tutanaklarıyla gösteren Bağcık, şöyle konuştu: “Daha çarpıcı bir durum var. Hermes’in 8 Mart 2021 tarihinde Akat Ata hakkındaki fotoğraf teşhisi ile Atlas’ın 7 Ekim 2020 tarihinde soruşturma aşamasında benim hakkımdaki beyanlarındaki karşılaştırmaları yaptım. Bu tanıklar hazır şablonlarla beyanlar oluşturmuş. Atlas’ın benim hakkımda kurduğu cümlelerin aynısını Hermes, 5 ay sonra Akat Ata için kullanmış. Kişiler ayrı, tanıklar ayrı ama cümleler aynı.
TANIKLARIN DOSYADAN ÇIKARILMASI TALEBİ
Atlas’ın, 9 Mart 2021 günü Yüksel Baran hakkında, 8 Ekim 2020 günü ise Ercan Arslan hakkında verdiği beyanların tamamı da birebir aynı. Arada yine 5 ay var. Burada tespit ettiğim yerleri paylaştım. Üzerinde çalıştığımda daha hukuki tespitler yapılabilir. Bu ifadeler ne akla ne mantığa uygundur. Dolayısıyla bu iki gizli tanığın tek bir kalemden yazılarak ortaya konulduğu netleşmiştir. Bu nedenle iki gizli tanığın suni beyanlarından dolayı dava dosyamdan çıkarılmasını bekliyor, heyetinizden talep ediyorum.
‘PERVASIZ VE TUTARSIZ YALANLAR’
Bu ifadelerin neresinden tutacağız. Bunları tutuklama gerekçesi yaparken ‘gözden kaçırdığınızı’ düşünüyorum. Benim bu savunmayı yapmama bile gerek yoktu. Heyetiniz bunların farkındaydı. Bunları okuyup anladığınızı düşünüyorum. Her gün sizin heyetiniz için de kötü şeyler söylüyorlardır. İnsanlar istediklerini söyleyebilir. Biz de siyasetçi olduğumuz için insanların eleştirilerine cevap olmamız lazım. Bize iftira da atabilirler ama bu bir iddianameye dönüşmemelidir. Gizli tanıklar söz konusu isimler hakkında ayrı günler ve aylarda ifade verdi” dedi ve salondaki herkese seslendiğini belirterek, “Atlas ve Hermes’in ifadeleri nasıl böylesine birebir olabilir” diye sordu. Bağcık, “Bu beyanlar pervasız ve tutarsız yalanlardır. Aslında verilmiş bir ifade değil, önceden hazırlanmış bir ifade var. Ortada suç yok, sadece suçlu yaratma çabası var. Onların sözlerinin yüzde 1’i kadar bize itibar etseydiniz bu dava buraya kadar gelmeyecekti. Ben bu davaya iliştirilmişim. Bunu iki yıldır söylüyorum.”
‘MÜCADELE ANLAYIŞIM DEMOKRATİK ÇÖZÜMDEN YANA’
Bu davanın kendisi adına beraat ile sonuçlanacağından “emin” olduğuna vurgu yapan Bağcık, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarını okuyarak, “Ceza mahkumiyeti herhangi bir ihtimale değil açık bir ispata dayanmalıdır. Ben, gizli tanık Ulaş’ın söylediği bir söz üzerine bu davaya eklendim. Aslında şüpheden sanık yararlanır ilkesinden çok ortada şüphe dahi kalmadığı için beraat etmem gerektiği aşikârdır. Benim mücadele anlayışım demokratik çözümden yanadır. İddia edildiği gibi illegal bir örgüt mensubu değilim. Siyasi parti faaliyetleri içerisinde de partinin örgütlenme komisyonu dışında hiçbir çalışma yapmadım” diye belirtti.
Bağcık son olarak tahliyesini talep etti.
Ardından mahkeme üyesi, Bağcık’ın neden gittiği şehirlerde farklı evlerle kaldığını sordu. Bağcık ise partisinin il-ilçe örgütlerinde görev yapanlar tarafından misafir edilmesinin doğal olduğunu söyledi.
Sonrasında konuşan Avukat Yusuf Çakas, “Bağcık Bingöl’de seçim çalışması yürütürken Mesut’la bir lokantada tanıştık. Siyasi parti çalışması yürütenler toplumun her kesimi ile tanışır bağlantı içerisinde olurlar. Benim akrabalarımın evinde çok uzun süre kaldı. Diyarbakır’dan biri, Bingöl’e çalışma yürütmek için gelmiş. Onu misafir etmeyeceksiniz de kimi edeceksiniz? Siyaset yapan insanları uzaydan gelmiş gibi değerlendirmeyin. Bu adama vali dendi. Bu nasıl validir? Bizleri toplumun dışında ellerinde bir değnek ve komuta eden insanlar olarak değil toplumun bir parçası olarak görün. HDP Kayapınar İlçe Yönetimi kendisini bekliyor, selamları var. O kadar korku imparatorluğu oluşmuş ki Mesut’un bir ihtiyacı olsa dahi onlara söyleyemiyoruz. Sürekli soruyorlar” dedi.
Müvekkilinin savunmasının kapsamlı olduğuna dikkat çeken Çakas, “Kimse burada uzatma çabası içerisinde değil. Her soruya cevap olabilmek istedik” dedi. Heyetin tarafsız olduğuna dair bir inanç ile savunma yaptıklarını ifade eden Çakas, buna rağmen, “Sizin önünüze gelen deliller sizi etkilemek açısından yönlendirilen delillerdir. Tarafsız bir yargılama yapmamanız adına her yöntem deneniyor” diye ekledi.
AVUKAT ÇAKAS: HDP OLMASA OLAYLAR ÇIĞIRINDAN ÇIKACAKTI
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarını hatırlatan Çakas, “Siz bu yargılama konusunu gidin ve olayların yaşandığı bölgede tartışın ve ‘HDP’nin çağrısıyla bu olaylar yaşandı’ diyin. İnsanı kovalarlar. HDP olmasa bu olaylar çığırından çıkacaktı. HDP’nin talimatıyla yaşanmış olsaydı dönemin iktidarı peşmergenin törenlerle Kobanê’ye geçmesine izin vermezdi. HDP’nin o dönem yaşanan olaylarla ilgili ilgisinin olmadığını en iyi bilen dönemin siyasileridir.
Çakas, “Aşırı kışkırtıcı basın kampanyası prensip olarak bir ceza davasına dair jürinin tarafsızlığını olumsuz etkiler” diye belirtti.
Çakas, şöyle devam etti: “Merdan Rüştü Ovalıoğlu, ABC123 olarak geldi gizli tanık olarak beyanda bulundu. ABC123, Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne geldiğinde yüksek güvenlikli bir cezaevinde olduğunu biliyor muydunuz? Dinlediğiniz kişinin Merdan Rüştü Ovalıoğlu olduğunu biliyor muydunuz? Bilmiyorsanız sizin bağımsızlığınızı etkilemeye çalıştıklarına net bir biçimde emin oluyoruz. Biliyorsanız ise açık tanığı neden gizli olarak dinlediğinizi merak ediyoruz. Peki Ahmet Altun, ABC123’ün Ovalıoğlu olduğunu biliyor muydu? Onun içinde bulunduğu ruh hali, tutuklu kalmamak üzerine gelişmiş. ‘Bu beyanları imzala, dışarıdasın’ vaatleri var.
‘KADROLU, KORKUNÇ TİPLER’
Bağcık’a dair ifadelerinde “yalan” söyledikleri anlaşılan tüm gizli ve açık tanıklara dair değerlendirmelerde bulunan Çakas, “Bunlar kadrolu, korkunç tipler. O kadar bariz yalan söylüyorlar ki. Müvekkilimi cezaevinde vali yaptılar, türlü türlü gezdirdiler. Bu hukuken kabul edilebilir bir durum değil. Lehe ve aleyhe delil tartışmasının yürütülmesi gerekir ama savcı tarafından bu yapılmıyor. Bir algı oluşturuluyor ve mahkemenin önüne farklı şeyler değerlendiriliyor. Müvekkilimin yaşamına dair hiçbir şey bilmiyorlar. Tarafsız ve bağımsız bir yargılamaya dönük etkileme çabası var” diye konuştu.
Çakas, aleyhte olan tüm iddiaların çürütüldüğünü vurgularken, müvekkili hakkında tahliye talebinde bulundu.
Duruşma verilen bir günlük aranın ardından Perşembe günü devam edecek.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***