Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İkinci ‘Demir Leydi’ olacaktı, ‘U dönüşü’ rekoruyla  gitti

İkinci ‘Demir Leydi’ olacaktı, ‘U dönüşü’ rekoruyla  gitti


HABER-ANALİZ | MEHMET ÖZDEMİR, TR724, LONDRA

İngiltere, 6 Eylül’de Liz Truss’ın Muhafazakar Parti lideri ve başbakan olarak göreve başlamasının ardından benzeri görüşmemiş bir 45 gün yaşadı. Truss, ortaya koyduğu ekonomi politikası ve yaptığı U dönüşleriyle siyasi kaosa sebep oldu. Kabinenin en önemli makamlarından Maliye ile İçişleri bakanlarının 5 gün arayla istifa etmesi üzerine, Truss, artan baskılara daha fazla dayanamadı ve dün öğle saatlerinde istifa etti.

Siyasi kararlarında asla geri adım atmaması ile bilinen eski başbakan Margaret Thatcher’a özenen Liz Truss, ikinci bir ‘Demir Leydi’ olarak tarihe geçmeyi planlıyordu. Fakat, muhalefetteki İşçi Partililerin ifadesiyle ‘sadece iki haftada 10 ayrı U dönüşü yaparak’ istikrarsızlık rekoru kırdı.

Truss, böylece İngiltere’nin en kısa süre görevde kalan başbakanı olarak tarihe geçti. Ondan önce bu rekor 1827’de görevde iken hayatını kaybeden George Canning‘e aitti ve 119 gün başbakanlık koltuğunda oturmuştu.

Peki nasıl oldu da yeni yasama dönemine yeni başbakanla giren İngiltere Parlamentosu, 1,5 ay gibi kısa sürede lider değiştirme noktasına geldi? Hatırlanacağı üzere bir önceki Başbakan Boris Johnson, kendi hükümetinin koyduğu Covid kurallarını defalarca ihlal ettiği ortaya çıkınca, uzun bir direnişin ardından 6 Temmuz’da istifa etmişti.

Milletvekillerinin seçtiği Rishi Sunak’ı taban beğenmedi!

Bu istifanın ardından Muhafazakar Parti’de hemen liderlik yarışı başladı. Partili milletvekilleri arasında yapılan ön seçimlerde finale Hint asıllı eski Maliye Bakanı Rishi Sunak (137 oy) ile Dışişleri Bakanı Liz Truss (113 oy) kaldı. Yeni lideri belirleyen seçimi ise 170 binden fazla Muhafazakar Parti üyesi yaptı. Ancak üyeler, Sunak’ı değil Truss’ı tercih etti. Truss’a 81 bin 326, Sunak’a ise 60 bin 399 oy çıktı. İddiaya göre bunda tabanın ‘milliyetçilik refleksi’ rol oynadı.

Truss ve Sunak yaz boyu süren seçim sürecinde açık oturumlarda karşı karşıya gelerek politikalarını, vaatlerini ortaya koydu. Tartışmanın odağında 2 yıllık Covid dönemi ile Ukrayna savaşının sebep olduğu ekonomik krize yönelik çözüm önerileri vardı. İki isim tam bu noktada çatışıyordu.

Ekonominin içinden gelen Sunak, enflasyonu kontrol altına almadan vergilerde indirime gitmenin mümkün olmadığını savunurken, Truss özellikle zenginlerden alınan yüksek vergide indirime gitmeyi, böylece daha fazla yatırım ve büyüme sağlamayı vadediyordu.

Truss, Maliye Bakanlığı’na getirdiği Kwasi Kwarteng ile birlikte dediğini yaptı ve 23 Eylül’de 45 milyar sterlinlik vergi kesintilerini içeren mini bütçesini açıkladı. Kaynak olarak da devlet borçlanmasını gösterdi. Piyasaların mini bütçeye tepkisi ‘dış borcu arttıracağı’ endişesiyle çok sert oldu ve İngiliz sterlini, ABD doları karşısında tüm zamanların en düşük seviyesine düştü: 1,03.

Sunak’ın adamlarını kabineye almak zorunda kaldı

Truss ve Kwarteng, ağır eleştiriler üzerine bir hafta sonra geri adım attı ve zenginler için getirilen yüzde 5’lik gelir vergisi indiriminden vazgeçti. Buna rağmen tepkiler dinmeyince Truss, 14 Ekim’de Kwarteng’i görevden aldı, yerine liderlik seçimlerinde rakibi Rishi Sunak’ı destekleyen Jeremy Hunt’ı getirdi. Eski Dışişleri Bakanı Hunt, ilk icraat olarak daha 3 hafta önce açıklanan vergi kesintilerinin neredeyse tamamını kaldırdı. Bir anlamda Rishi Sunak’ın ekonomi politikasına geçildi.

Başbakan Truss, attığı geri adımları ‘hatadan dönmek’, ‘erdem’ gibi kavramlarla açıklarken İşçi Partisi lideri Keir Starmer, durumu ‘tutarsızlık ve kaos’ diye tanımladı. Piyasalardaki inişli çıkışlı hareketlilik ise devam etti. İngiltere medyasında, siyasi tablo aktarılırken ‘kaos, kriz, çökme, darbe’ gibi kavramlar kullanılmaya başlandı. Daily Star gazetesi ise Truss’ın bir göbek marulun ömrü kadar koltukta kalıp kalamayacağını ölçmek için bir sayaç devreye soktu.

How Daily Star’s Liz vs Lettuce went global and made Truss a wet laughing stockhttps://t.co/261vOT6yir pic.twitter.com/FmZYoUlA77

— Daily Star (@dailystar) October 20, 2022

Muhafazakar Parti içten içe kaynarken geçen çarşamba günü önemli bir istifa daha geldi. İçişleri Bakanı Suella Braverman, resmi bir elektronik postayı özel hesabından paylaşarak ‘kuralları çiğnediğini’ ve bu sebeple istifa ettiğini duyurdu. Ancak mektubunda hata yapanın istifa etmesi gerektiğini söyleyerek doğrudan Truss’a mesaj yolladı.

Liz Truss, Braverman’ın yerine yine liderlik yarışında rakibi Sunak’ın sıkı destekçilerinden birini, Grant Shapps’ı atadı. Oysa Truss başbakan olduktan sonra Shapps’ı, sürdürdüğü Ulaştırma Bakanlığı görevinden almıştı. Bu atama ‘partinin farklı kanatlarını birleştirme çabası’ diye sunulmaya çalışılsa da siyasi kulislerde daha çok ‘yönetim iradesinin kaybı’ diye yorumlandı.

Çarşamba akşamı Truss’ın liderliğini sarsan bir başka olay yaşandı. Parlamento’da yapılan bir oylama sırasında Muhafazakar Parti milletvekillerinin grup başkanvekilleri tarafından itilip kakıldığı ileri sürüldü. Ayrıca grup başkan ve başkanvekillerinin istifa ettiği haberleri medyaya yansıdı, ama bu daha sonra Başbakanlık tarafından yalanlandı.

Thatcher’daki donanım ve kabiliyetin ne kadarı Truss’ta var?

Perşembe sabahı bütün bu olup bitenlere ne cevap vereceği beklenen İngiltere’nin üçüncü kadın başbakanı Liz Truss, önce Kral III. Charles ile görüşüp istifa edeceğini bildirdi, ardından kararını kamuoyuna açıkladı.

Truss, Muhafazakar Parti’ye katıldığı gençlik döneminden beri İngiltere’nin en uzun dönem (11,5 yıl) görevde kalan ilk kadın başbakanı Margaret Thatcher’ı örnek alan bir isim. Kendisini hep onunla özdeşleştirdi; kıyafetlerinden verdiği pozlara, siyaset tarzından politik yaklaşımlara kadar pek çok konuda ‘Demir Leydi’ye özendi. Gazetelerde ne kadar benzeştiklerine dair haberler yayınlandı.

Northumbria Üniversitesi’nden siyaset profesörü Matthew Johnson, 3 Eylül 2022’de Independent gazetesine yaptığı değerlendirmede “Bence siyasete dikkat eden herkes, onun ‘Thatcherist’ bir figür olarak görülmeyi arzuladığını görebilir.” demişti. Ancak bu arzunun gerçekleşme ihtimalini uzak görüyordu Johnson. Thatcher’ın net, tutarlı bir siyasi vizyonu olduğunu ve bunu ülkeyi şekillendiren politikalara dönüştürecek entelektüel, politik yeteneğe sahip olduğunu hatırlattıktan sonra, şu yorumu yapıyordu: “Liz Truss da benzer bir ideolojik konumdan gelebilir, ancak ne böyle bir vizyon ortaya koyacak entelektüel kapasiteye ne de onu herhangi bir gerçekliğe dönüştürecek siyasi yeteneğe sahip.”

‘Dönecekseniz dönün, bu leydi dönmeyecek!’

Gelinen noktada sonuç belki de Johnson’un öngördüğünden daha hızlı ve dramatik oldu.. İktidarda iken Thatcher’ın vergi sistemi ve mali politikada yaptığı köklü değişiklikler başta olumlu sonuç vermemiş; faizler ve işsizlik rekor seviyelere çıkmıştı. Sendikaların ve muhalefetin ayağa kalktığı bir ortamda bütün siyasi baskılara direnen Thatcher, 1980’deki parti kongresinde unutulmayacak şu ifadeleri kullanmıştı: “Nefeslerini tutarak medyanın pek sevdiği ‘U dönüşünü’ ilan etmemi bekleyenlere tek bir cevabım var. Dönecekseniz siz dönün. Bu leydi dönmeyecek.”

Thatcher’in aksine Truss, çocukluk döneminden beri yaptığı saf değişiklikleri ile biliniyor. Solcu bir ailede büyüdü. Küçükken annesi ile birlikte Thatcher hükümetine karşı yapılan yürüyüş ve etkinliklere katıldı. Oxford’taki üniversitenin ilk yıllarında liberal demokrat takıldı. O sırada monarşi karşıtı konuşmalar yaptı. Okulun son döneminde ise rotasını Muhafazakar Parti’ye çevirdi ve zamanla partinin ‘en sağ’ kanadına kadar savruldu.

45 günlük başbakanlığı döneminde de seçim sürecinde dile getirdiği bütün vaatlerinden geri adım attı; iki haftada 10 ayrı başlıkta ‘U dönüşü’ yaparak rekor kırdı. İstifasından bir gün önce bile Parlamento’da eleştirileri cevaplarken, ‘mücadeleden kaçan biri olmadığını ve savaşacağını’ söyledi.

Ana muhalefetteki İşçi Partisi’nin lideri Keir Starmer, 19 Ekim’deki Parlamento konuşmasında bu dönüşlerden bir kısmını Truss’ın yüzüne karşı sıraladı.

Liz Truss’s promises barely last a week.

Her credibility is gone and the Tory party is imploding.

Labour is ready to offer the stability, leadership and vision Britain needs. pic.twitter.com/lxyEMrvadj

— Keir Starmer (@Keir_Starmer) October 19, 2022

2019’dan bu yana 3 başbakan değiştiren İngiltere, şimdi dördüncüyü seçmek üzere yeni bir sürece girdi. Bu konudaki yetkili kurul olan 1922 Komisyonu seçimin gelecek hafta yapılmasına karar verdi. İşçi Parti lideri Starmer ise hızla erken seçime gidilmesi çağrısı yaptı. Liberal Demokrat Parti ve İskoç Ulusal Partisi de bu çağrıya destek verdi.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇


Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version