Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

DTK Eşbaşkanı Güven’e 11 yıl 7 ay hapis cezası


DİYARBAKIR – DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’e, konuşmalarından “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla yargılandığı davada 11 yıl 7 ay hapis cezası verildi.

 

Demokratik toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven hakkında “örgüt propagandası” iddiasıyla açılan davanın 6’ncı duruşması Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Leyla Güven tutuklu bulunduğu Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi’nden Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldığı duruşmada, avukatı Serdar Çelebi hazır bulundu. 

 

‘KÜRDİSTAN BİR COĞRAFYADIR’

 

Savunma yapan Leyla Güven, “Sizin benimle ilgili kanaatinizi biliyorum. Neden böyle düşünüyorum? Daha önce uzun süre yargılamalar oldu. Her seferinde ben düşüncelerimi söyledim. Siz de kararınızı verdiniz. Bu süreç içerisinde bazı kanılara vardım. Bugün verilecek olan karar yargı kararıdır. Verilen kararın gerçekten sizin daha önce benim hakkımdaki bireysel kararınızdan farklı olacağını düşünmüyorum. Kararı verirken hukuku baz alıyorsunuz. Ancak sizin görüşler benim hakkımda daha önceki verdiğiniz karardan bellidir. Daha önceki kararınızda eylem olarak tasvir edilen konuşmalar benim suç işleyebilme potansiyelime sahip olduğum gibi birçok şey söylediniz. Bu husus gerekçeli kararda açıkça yazmaktadır. Bu yüzden de dosyadaki mütalaaya karşı savunmam olmayacak. Çünkü daha önce bunlardan ayrıca ceza almıştım. Türkiye hukukunda mahkûmiyet olmuş. Bozulmalar olmuş. Ben size daha önce söyledim. Kürdistan bir coğrafyadır” dedi. 

 

‘BEN SİZİ DEĞİL KENDİMİ YARGILIYORUM’

 

Güven savunmasının devamında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ilişkin söylediği bir cümleyi hatırlatıp, Erdoğan’ın da Kürdistan diye bir söylemde bulunduğunu belirtti. Güven, “Onlar söyleyince bir şey olmuyor. Ben söyleyince terörist olmuş oluyorum. Ben şu konuda emin olun sizi değil kendimi yargılıyorum. 30 yıl ısrarla demokratik siyasete inandım. Siz bana 22 yıl ceza verdiniz. Bu dosyada da ceza vereceğinizi biliyordum. Ben açlık grevine, daha önceki yargılandığım dosyada başlamıştım. Türkiye’nin demokratikleşmeye ihtiyacı var. Kürt sorunu bunun önünde engeldir. Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldırılarak çözüm sürecinin başlaması için açlık grevine başlamıştım. Ben bir siyasetçi olarak konuşuyorum. Her ortamda Kürt sorununun barışçıl yönünden çözüme kavuşması için siyasi olarak konuşmalar yapıyorum. Kürt sorunu için Sayın Erdoğan çıkıp Kürt sorununun olduğunu söyledi. Bunun kendi sorunu olduğunu, bunun üzerine gideceğini belirtti. Biz bu kadar olumlu bir adımı yok sayamayız. Onlar bir şey yaşamadılar ama bizler şu anda yargılanıyoruz” şeklinde ifadeler kullandı. 

 

‘BİZİ YARGILAYAN HAKİM…’

 

Çok yakın bir dönemde kendilerini yargılayan bir hakimin Gülen cemaati ile ilişkili olduğu gerekçesi ile açığa alındığını hatırlatan Güven, “Dediğim gibi siz heyet başkanı ve ben, birbirimize çok iyi tanıyoruz. Leyla Güven 22 yıl, 5 yıl, 6 yıl cezalar aldı. Çok yakın bir zamanda FETÖ’cü olarak bizi yargılayan hâkim, daha sonra meslekten el çektirildi. O dönem ben, belediye başkanlığını verilen karar yüzünden yapamadım. Dönemin Adalet Bakanı ‘bu olayı biz yapmadık, içimizdeki FETÖ’cüler yaptı’ dedi. Ben o dosyadan 6 yıl 3 ay aldım. Bu yargılamalar, adil ve hukuka uygun yargılamalar değildir. Vicdanen hissettiklerimi sorarsanız, bu yargılamalar siyasi Saiklerle yapıldı.  Kürt siyasetini yürüten bir kadın olarak; söylediklerimden imtina etmediğim için yapılmıştır” dedi. 

 

‘ANASOYCU DİYE İTHAM EDİP CEZA VERDİNİZ’

 

Daha önceki kararda kendisine verilen cezanın gerekçesini hatırlatan Güven, “Yanınızda iki tane kadın hukukçu var. Eminim onlar da araştırmıştır. Daha önceki kararınızda beni anasoycu olarak itham edip cezalandırmaya gerekçe yaptınız. Ananın olduğu doğal toplumdur. Kadınlar yaşamı düzenlemektedir. Benim hakkımda yargı kararı verecektir. Sizin benim hakkımdaki görüşünüz bellidir. Daha önce suç işleme potansiyeli taşıdığımı söylemiştiniz. Siz ya da biz oluruz olmayız bu kararlar hukuk üniversitelerine ders olarak okutulacaktır. Ben inanıyorum ki bu kararlar bozulmuştur. Bugüne kadar söylediğim her şeyi söylemeye devam edeceğim. Bir kadın, bir Kürt, bir anne olarak yanlış bir şey söylemedim ve yapmadım. Cezaevinde de olsam, dışarıda da olsam bunu söylemeye devam edeceğim. İnanıyorum ki Türkiye’de ileride olumlu gelişmeler olacak. Kürt sorunu çözüme kavuşacak. Birlikte yaşamımızı sürdürmeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini sonlandırdı. 

 

‘KOYPALA-YAPIŞTIR MÜTALAA’ 

 

Savunma yapan Güven’in avukatı Serdar Çelebi ise, müvekkilinin savunmasına iştirak ettiğini, iddia makamının cezalandırılması yönünde mütalaaya iştirak etmediklerini belirterek şunları söyledi:  “Önceki dilekçelerimizde de reddi hâkim talebinde bulunmuştuk. Buna ilişkin BM tarafından verilmiş karar da vardır. Biz dilekçeyi öylesine yazmadık. Sözleşme der ki; ‘gözlemci herhangi bir üçüncü kişinin oradan kaynaklı sizin dosyaya tarafsız kalmanız mümkün değildir.’ Kanaatimiz hala bu yöndedir. Uygulamada bildiğimiz birleşme eski esas üzerinden olur. Uygulama bu yöndedir. Hakkâri dosyasını tartışmadık. İddianame tarihi bu dosyadan çok öncedir. Dosyayı oraya gönderebilirdiniz. Ancak dosyayı elinizde tuttunuz. Mütalaa dediğimiz şey, kopyala yapıştır şeklinde olmaması gerekir. Fakat buna baktığımızda kopyala yapıştır olduğunu görmekteyiz. Burada propaganda içeriğinin tartışması gerekir. Burada bizim savunma hakkımızın kısıtlandığını düşünüyoruz. Ancak müvekkilin konuşmasında şiddet teşvik edecek bir durum yoktur.

 

‘MÜTALAA DA BAŞLIK YOKTUR’

 

Dosyada iki iddianame var. Biri ana dosyanın iddianamesi diğeri de Hakkâri’den gelen iddianamedir. Mütalaada başlık yoktur. Hangi iddianameden belirtmesi yoktur. Anayasa Mahkemesi’ni Gülen Yurt kararında hem iddia yönünden hem de ceza yargılanması yönünden uygulanmasını gerektiği belirtmiştir. Mütalaanın bir kısmında örgüt mensuplarını övmek, örgüt mensuplarının eylemlerini övmek propaganda suçu oluşturacağını belirtmiştir. Bu değerlendirme AYM’ye aykırılık oluşturmaktadır. AİHM’in vermiş olduğu kararlara uyum sağlamak için düzenlenen bir kanun vardır. AİHM kararında kişileri silahlı isyana teşvik edecek şekilde olmayan açıklamalar, düşünce özgürlüğü kapsamında olduğu belirtilmiş. Tüm bu hususları birlikte değerlendirerek öncelikle müvekkilimin beraatına, mahkeme aksi kanaatindeyse lehe olan tüm hususların uygulanmasını talep ediyoruz.” 

 

Sonrasında söz alan Güven,  Kürtçe yaptığı savunmasında bilirkişinin hata yaptığını kaydetti.

 

MAHKEMEDEN AYRI AYRI CEZALANDIRMA

 

Duruşmaya verilen kısa aradan sonra mahkeme, Güven’e, 15 Temmuz 2019 ile 25 Kasım 2019’daki konuşmada “örgüt propagandası” yapıldığı gerekçesiyle 3’er yıl hapis cezası verdi. Yine 2015 ve 2019 yılları arasında yaptığı konuşmalar gerekçe gösterilerek Güven’e, “örgüt propagandası” iddiasıyla artırıma giderek 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verdi.

 

 

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version