Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Ayhan Yüksel: Devlet önlem almadı, patlama engellenebilirdi


ANKARA – MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel, devletin önlem almadığı için Amasra’da katliam yaşandığını belirterek, “Gaz izleme istasyonları dikkatli incelendiğinde, kontrol sondajları dikkatli değerlendirildiğinde, patlamalar engellenebilirdi” dedi.

 

Bartın’ın Amasra ilçesinde bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü’ne bağlı maden ocağında önlemlerinin alınmaması nedeniyle yaşanan “grizu patlaması” sonucu 41 işçi yaşamını yitirdi. Patlama öncesi işçiler bir süredir gaz kokusu aldıklarını belirtti ancak önlem alınmaması katliama yol açtı. 

 

Soma Katliamı’na “fıtrat” diyen AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, katliam sonrası Bartın’a giderek, “kaderin bir planı” açıklamasında bulundu. Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar ile Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun maden faciasında hayatını kaybedenlerin cenazesinde gülmesi, kamuoyunda tepkilere neden oldu.

 

Maden Mühendisleri Odası (MMO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel, Amasra’da maden ocağında meydana gelen katliamı ve ihmalleri değerlendirdi. 

 

Patlamanın gelişim sürecini anlatan Yüksel, “Olay, grizu patlaması şeklinde meydana geldi. Grizu patlaması dediğimiz şey, kömürün bünyesinde bulunan metan gazının üretim sırasında ortama sirayet etmesi ve bunun sonucunda oksijenle birleşip, ateş kaynağıyla buluşmasıyla meydana gelir. Patlama sırasında ortaya, 5 bin derece sıcaklığa ulaşan büyük bir alev çıkar. Çıkan bu alevde insanların yanarak yaralanmasına ve ölmesine neden olur” dedi. 

 

PATLAMA ENGELLENEBİLİRDİ 

 

Türkiye’de kömür üretimiyle birlikte patlamaların yaşandığına değinen Yüksel, bilim ve teknolojinin gelişimiyle patlamalara dönük çözümler üretildiğini belirtti. Metan gazının kömürün bünyesinde olduğunu söyleyen Yüksel, “Bunun engellenme durumu yoktur ama patlama konsantrasyonuna yükselmesini önleyebiliriz. Havalandırma sistemiyle de bu engellenebilir. Yine gazı önceden haber veren sistemler var. Sabit gaz izleme sistemleri bunlardan biridir. Gaz izleme istasyonları sayesinde, gaz oranlarını ölçüm verilerini yukarıdakiler için kayda sokuyor, aşağıdakiler içinde uyarı yapıyor. Ocaklarda, işin gereği olarak gaz izleme sistemlerinin olmadığı bölümlerde oluyor. Yer altında seyyar ölçüm cihazları kullanılıyor. Gaz izleme istasyonları dikkatli incelendiğinde, kontrol sondajları dikkatli değerlendirildiğinde, patlamalar engellenebilirdi” şeklinde konuştu.

 

İŞLETMENİN SORUMLULUĞU 

 

Patlamaların bir iki kişinin hatasından kaynaklanmadığını belirten Yüksel, “İhmallerin yaşanmaması için işletmeler ve işverenlere sorumluluk düşmektedir. Ortada bir ihmal var. ‘Bu ihmali kim, ne zaman ve nasıl yaptı’ diyebilmek için olayın iyi bir ekip tarafından incelemesi gerekiyor. İnceleme içinde ocak planı ve havalandırma planı gerekiyor. Yine gaz izleme istasyonun sonuçlarının ve seyyar gaz ölçüm cihazlarının verileri ortaya çıkarılmalı. Ocaktaki tertip planı, yani kimin nerede görev yaptığı, bilgilerinin ortaya konulması gerekiyor. Bu veriler ortaya konulduğu zaman, patlamanın nerede ve nasıl meydana geldiğinin nedenleri çok rahat ortaya çıkacaktır. Bu faciada ihmali olanlar hukuk önünde hesaplaşacaktır” ifadelerini kullandı. 

 

İŞ GÜVENLİĞİ SAĞLANMADI 

 

AKP’li Erdoğan’ın patlamadan sonra “kader” açıklaması yapmasına değinen Yüksel, “Dünyada patlamalar nasıl engelleniyorsa, Türkiye’de de çok rahatlıkla engellenebilir. Bilimsel ve teknolojik çalışmalar, iş güvenliği kuralları yerli yerinde olsaydı patlamalar gerçekleşmezdi. Türkiye’de, ne yazık ki çalışma koşulları, çalışma ilişkileri adil değildir. Türkiye’de uygulanan neoliberal politikalar sonucu bu denge emek ekseninden uzaklaşmıştır. İşçilerin, sendikal örgütlenmeleri üzerinden duruma müdahale etme şansı kalmamıştır. Böyle bir dengenin olmadığı yerde sadece teknik yönlendirmelerle, çözülme şansı yok. Çalışma barışının işçi, devlet ve sermaye arasında dengeye gelmesi gerekmektedir. Devletin, işçiden yana olması ve daha koruyucu önlemler alması gerekiyor” diye belirtti.

 

‘BEŞ YILDA BİR SOMA’YI YAŞIYORUZ’ 

 

Yüksel, devamla şunları söyledi: “Soma katliamından sonra yargılama süreci, tartışmalı bir hal aldı.  Siyasi otorite bazı tedbirler almaya çalıştı. Suçların itirafı olarak, facia yaşandıktan sonra devlet kendi kusurunu itiraf etti. Hukuk sistemi, cezasızlıkla örtülüyor. Soma milat olmadı. Ermenek yaşandı, Şirvan yaşandı, Şırnak yaşandı. Şimdi de Amasra. Türkiye’nin her yerinde yaşanıyor. Sadece madencilikte değil, pek çok alanda riskler ortada. Her yıl ortalama 2 bin üzerinde insan iş kazalarında hayatını kaybetmektedir. Her 5 yılda bir Soma’yı yaşıyoruz, farkında değiliz. Maden işçisi, ‘yer üstünde açlıktan mı, yeraltında kazadan mı öleyim’ ikileminde. Dünyada 2018 raporu verilerine baktığımızda Türkiye’de her 100 bin işçiden 44’ü hayatını kaybetmiş. Amerika’ya baktığımız zaman bu rakam 14, Avustralya’ya baktığımızda ise bu sayı 3. Devlet önlem almıyor, ‘kader ya da fıtrat’ değil, eksikliklerin giderilmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekir.” 

 

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version