Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Türkiye’de Silahlı Şiddet Olayları Artmaya Devam Ediyor


Türkiye’de bireysel silahlanmanın tehlikelerine dikkat çeken Umut Vakfı, 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nde İstanbul Maçka Demokrasi Parkı’nda “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü” etkinliği düzenledi.

Etkinlikte Türkiye’nin dört bir yanında silahla vurularak hayatını kaybedenlerin anneleri, babaları, kardeşleri ve yakınları bir araya gelerek bireysel silahlanmanın tehlikesine vurgu yaptı.

Türkiye’nin silahlı şiddet olaylarında dünyada 11’inci sırada olduğu ifade eden Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatr Dr. Ayhan Akcan, silahların en çok kadınlara karşı kullanıldığını belirtti. Dr. Akcan, silahı olan bir kişinin 5 kat cinayet işleme olasılığı olduğuna dikkat çekerek “Silah edindirilirken evdeki kadınlardan mutlaka referans alınmalı, icazet alınmalı. Çünkü Türkiye’deki cinayetlerin yüzde 18’i kadına yönelik silahlı şiddette uygulanıyor. En azından kişide öfke patlaması olduğunda, iflas ettiğinde, boşanma sürecinde veya herhangi bir akıl hastalığı veya madde bağımlılığı olduğunda silaha el konulma sürecini hızlandırır” ifadelerini kullandı.

1 yılda yüzde 9; 9 yılda yüzde 88,39 artış

Umut Vakfı’nın basına yansıyan olaylardan elde ettiği verilerle yaptığı değerlendirme, çarpıcı sonuçları ortaya çıkarıyor. Araştırmaya göre medyaya yansıyan bireysel silahlı şiddet bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 9 (yüzde 8,85) oranında arttı. Son 9 yılın rakamları kıyaslandığında ise bireysel silahlı şiddette 9 yılda yüzde 88,39 artış yaşandığı dikkat çekiyor. 2022 yılının 25 Eylül’e kadarki 9 ayında, yaşanan 2 bin 824 bireysel silahlı şiddet olayının 367’si maganda cinayetleri. 2 bin 824 olayın yüzde 15,26’sında (431) çoğunluğu bıçak olmak üzere kesici aletler kullanılırken yüzde 84,74’inde ise ateşli silahlar kullanıldı.

2022 yılının 24 Eylül’üne kadar medyaya 2 bin 824 silahlı şiddet olayının yansıdığını belirten Umut Vakfı, bu 2 bin 824 olayda bin 595 kişinin öldüğünü, bir kısmı ağır 3 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.

“Sivil halktaki silahlar sınırlandırılmalı”

Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatr Dr. Ayhan Akcan VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, silahın yaygın bir sosyal problem olduğunu ifade etti. Akcan, “Olayların içeriğine baktığınız zaman yüzde 70’in üzerinde silah kullanılıyor. Bu rakam 10 yıl önce yüzde 50 civarındaydı. Ulaşılabilir olduğu için de o an kullanılıyor. Tartışmayla, trafikte alacak verecek husumet konusunda veya gönül meselesinde kullanılıyor. Dolaylı yoldan bunun ciddi bir sosyal problem olduğu belli. Yani işsizlik gibi bakmak gerekiyor. Mutlaka trafik problemi gibi bakmak gerekiyor. Çünkü bu ciddi bir olay. İnsanların direkt yaşamını, can ve mal güvenliği tehdit eden bir konu. Yani sizde silah varsa 5 kat daha fazla cinayet işleme olasılığınız var. Hatta 12 kat öldürülme olasılığınız var. Bu da önemli bir konu. En azından sivil halktaki silahlar sınırlandırılsın. Ciddi düzenlemeler yapılsın, caydırıcı olsun” diye konuştu.

“Türkiye’deki silahla şiddetin yüzde 18’i kadına yönelik”

Bireysel silahlanmanın önlenmesi için atılması gereken adımlara da değinen Dr. Akcan, şunları söyledi:

“Öncelikle silah edinim sayısını azaltmak gerekiyor. İkincisi 5 yıllık ruhsat süresini 2 yıla indirmek gerekiyor mutlaka. Bekleme süresi önemli. Çünkü mevcut sistemde talep ediyorsunuz. O gün silahı alabiliyorsunuz. İşlemler daha sonra yapılıyor. Oysaki 15 gün veya 30 gün veya 45 gün sonra dilekçenin işleme konulması bekleme süresi olarak tarifede birçok ülkede var, caydırıcı olur. O anda o sözlü ve tartışma neyse soğuyor ve problem uzlaşma ve hukuk zemininde çözülüyor. Bu da önemli bir şey. Yine evde silah alacak kişilerin ki Türkiye’de yüzde 60’ların evde silah bulundurması var. Burada da evdeki kadından mutlaka referans alınmalı, icazet alınmalı. Çünkü Türkiye’deki cinayetlerin silahla şiddetin yüzde 18’i kadına yönelik şiddette uygulanıyor. Bu da ciddi bir şey. En azında kişide öfke patlaması olduğunda, iflas ettiğinde boşanma sürecinde veya herhangi bir akıl hastalığı veya madde bağımlılığı olduğunda el konulma konusunu hızlandırır. Çünkü referans sistemi el konulmasını da kolaylaştırır. Özellikle havaya ateş etme yoluyla öldürme olaylarında mutlaka kamu spotu yapılmalı, ihbar hattı yapılmalı ve biz özellikle de şunu söylüyoruz, motorize birlikler yani açık hava toplantısı yapılırken Mahalle İdadi İdare’den mutlaka izin alınıyor, izinle beraber motorize birlik oraya intikal etmeli, caydırıcı oluyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi silah kanunu tasarısını mutlaka geri getirmeli. Tekrar tartışmaya açılmalı ve bizim bu söylediklerimiz de kanun kapsamı içerisine alındığı zaman caydırıcı olur.”

Sivillerin silahlanmasındaki amaç nedir?

Oğlu, bahçelerindeki köpekle oynarken vurularak hayatını kaybeden Mustafa Atıcı “Kim tarafından ateşlendiği belli olmayan ve yorgun mermi adı verilen katil bir mermi ile 15 yaşındaki oğlumuzu kaybettik. Acı anlatılmaz, aldığımız her nefeste, gittiğimiz her yerde hatıraları var, onlarla yaşıyoruz. Şöyle düşünün bir insan akşam yattığında evladını rüyasında görebilmek için dua eder mi? Biz bunu yaşıyoruz. Sabah kalktığımızda ‘Allahım inşallah rüyadır’ diyerek odasına gidiyoruz ama yok. Kimsenin bunu kimseyi yaşatmaya hakkı yok. Bunun için gerekli tedbirlerin ve önlemlerin alınması gerekiyor. Bugün televizyonda akşam haberlerine bakamıyoruz. Çoğu haber silahlı şiddet oluyor. Sivil insanların silahlanmasındaki amaç nedir?” diye konuştu.

“Başka çocukların da ölmemesi için herkes duyarlı olmalı”

2019 yılında bayram tatili için gittikleri Erdek’teki bir kafede silahlı çatışmanın ortasında kalan Sinem Cebeci, kızını yaşanan olayda kaybetti. VOA Türkçe’ye konuşan Cebeci, “İnsanların bu kadar kolay bir şekilde silahlara ulaşabilmesi. Hiçbir şekilde raporsuz, sorgusuz sualsiz, internetten satışların yapılarak kapınıza kadar getiriliyor olabilmesi bizim çocuklarımızın şu anda burada aramızda olmamasının sebebidir. İnsanları bu konuda duyarlılığa davet ediyorum ki en azından başka Selinler başka çocuklar bu şekilde hayatlarını kaybetmesinler” dedi.

“O mermi sadece Büşra’yı değil bizleri de öldürdü”

Tokat’ın Erbaa ilçesinde havaya sıkılan merminin isabet etmesi sonucu ölen 17 yaşındaki Hanife Büşra Konyar’ın annesi Nakşiye Konyar, “Yeni yıla yeni umutlarla hayallerle girmek isteyen kızım 31 Aralık 2020 günü kitap almaya gittiği kırtasiyeden çıkıp eve dönerken şehrin ortasında yorgun mermi mi, katil mermi mi, adına ne dersek diyelim kızımın başına isabet etti. 6 gün yoğun bakımda kaldı. 6 Ocak 2021 tarihinde hayata ve sevdiklerine veda etti. O mermi sadece Büşra’yı değil, bizleri yani ailemizi sevdiklerini de hayattan kopardı. Geride acılı bir baba ve anne ile iki de hayata küsmüş kardeş bıraktı. Nereye baksam Büşra’mı görüyorum. Onunla yaptığımız aktiviteler, oturduğu, yattığı, gezdiği yerler. Hiç aklımdan çıkmıyor. Son giydiği kıyafetlerini alıyorum kokluyorum. Kısacası; o mermi sadece Büşra’mı değil bizleri de öldürdü. Emniyet müdürlüğünün titiz çalışması sonucu kısa sürede katil yakalandı. Adliyeye sevk edildi. Katilin yakalanması az da olsa yüreğimize su serpti. Fakat mahkeme sürecinde taktı kravatını, özrünü diledi, bir de ‘pişmanım’ dedi, 7 ay içeride yattı ve tahliye oldu. Bu karar bizi ikinci kez yıktı. Hakimin arkasında yazan ‘Adalet Mülkün Temelidir’ sözünün boş olduğunu, sadece orada asılı duran bir yazı olduğunu gördük” ifadelerini kullandı.

Etkinliğin sonunda kırmızı halı üzerine, silahlı olaylarda hayatını kaybedenlerin anısına ayakkabılar ve karanfiller bırakıldı.

Exit mobile version