Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Şubat’ta Enflasyon Düşecek Pahalılık Bitecek Mi?


Türkiye Eylül ayı itibariyle enflasyon olarak kabul edilen tüketici fiyat endeksinde, Cumhuriyet tarihinin en yüksek dördüncü seviyesine ulaşmış durumda. Daha önce 1980’de yüzde 115,6 1994’te 125,5 ve 1997’de yüzde 99,1 seviyelerini gören enflasyon, Türkiye İstatistik Enstitüsü verilerine göre, Ağustos ayında 12 aylık olarak yüzde 80,21’e ulaştı.

TÜİK dışında enflasyon ölçümleri yapan bağımsız araştırma grubu ENAG, enflasyonu yüzde 181, İstanbul Ticaret Odası ise yüzde 99,91 olarak ölçtü.

Enflasyonun bir türlü frenlenememesinden hükümet de rahatsız. Analistler enflasyonun neden olduğu hayat pahalılığının gelecek dokuz ay içinde yapılacak seçimlerde, seçmenlerin oy davranışlarında belirleyici olacağında hemfikir.

Erdoğan enflasyonda düşüşün başlayacağı tarihi sürekli revize etti

Tam da bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dokuz ayda enflasyonun bertaraf edileceğine yönelik sık aralıklarla açıklamalarda bulundu.

Geçtiğimiz yılın son günü, enflasyon henüz yüzde 36,08 iken “Enflasyon ve fiyat artışları hızla düşecek derken temennimizi değil, teknik bir hakikati, mutlaka olması gereken bir durumu ifade ediyoruz. İnşallah çok yakında bunu hep birlikte göreceğiz” diyen Cumhurbaşkanı, Nisan ayında Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaretten dönüşte, enflasyon yüzde 69,97 seviyesindeyken “Hedefimiz enflasyonu aşağıya çekmektir. Attığımız, atacağımız adımlarla inşallah Mayıs’tan sonra gerilemeye de başlayacaktır” yorumunda bulunmuştu. Eylül başında da Erdoğan, “Enflasyon yılbaşından sonra yüzde 40’lara, 20’lere inecek” dedi. Cumhurbaşkanı, önceki gün ise İstanbul Ticaret Odası üyelerine yaptığı konuşmada “İnşallah önümüzdeki Şubat ayından itibaren enflasyonu önce makul düzeylere indireceğiz” diyerek yeni bir hedef zaman koydu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, enflasyon düşüşü için verdiği tarihi defalarca revize etti.

Ekonomistler bu hedefi gerçekçi buluyor. Zira geçtiğimiz Aralık ayındaki yüzde 13,58 Ocak ayındaki yüzde 11,10’luk artışlar dikkate alındığında baz etkisiyle belli bir düşüş mümkün görünüyor.

Prof. Başlevent: “Enflasyonun aritmetik gereği yüzde 40’a kadar çekilmesi şaşırtıcı olmaz”

Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Profesör Cem Başlevent, Mart ayı itibariyle enflasyonun yüzde 40’lar seviyesinde olmasının sürpriz olmayacağını düşünüyor.

Başlevent, “Aralık, Ocak hatta o iki aya Mart’ı da eklediğimizde, yaklaşık 29,5 puanlık bir enflasyon var. Bunları göz önünde bulundurduğumuzda enflasyonun aritmetik gereği yüzde 40’a kadar çekilmesi şaşırtıcı olmaz. Tabii bunun için kur tarafında gol yememek gerekiyor ki kur bugün de yükseldi. Zaten Merkez Bankası kuru belli seviyede tutmak için kasaya giren dövizleri satmakta hiçbir beis görmüyor. Rusya ve Arap ülkeleri ile de bu bağlamda yakın temas sürüyor. Geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’la görüşmesi de bu arayışın bir ifadesi olarak anlaşılıyor. Tabii doğal gaz fiyatlarının da belli bir seviyede kalması lazım. Türkiye’nin bu konuda Rusya lideri Vladimir Putin’le görüşmeleri var. Türkiye-Rusya enerji dosyasının seyri de bu konuda belirleyici faktörlerden biri olacak. Hayat pahalılığının bir anda bitmesi ise söz konusu değil” dedi.

Prof. Küçükkale: Halk hayat pahalılığını enflasyon bugünden az olsa da hissedecek”

Peki enflasyon artışındaki bu zayıflama hayat pahalılığının da önüne geçebilecek mi? Ekonomistler, bunun mümkün olmadığında birleşiyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü’nden Yakup Küçükkale, toplumun hayat pahalılığını, enflasyon bugüne göre düşse de hissetmeyi sürdüreceğini vurgularken Türk lirasının dolar karşısındaki değer kaybının, enflasyonu arttırıcı bir etkisi olabileceğinin de altını çiziyor.

VOA Türkçe’nin ulaştığı Profesör Küçükkale, “Baz etkisinin doğal sonucu olarak enflasyonda bir geri çekilme mantıklı ve gerçekçi. Kasım ayından itibaren enflasyonda düşüş beklenebilir. Ancak birkaç önemli faktör var Birincisi dolar yükselişini sürdürüyor. Bu, ithal ara malı girişlerinin maliyetini arttıracak. Bu artışın doğal sonucu enflasyon artışı. Ayrıca asgari ücret artışının talepte yaratacağı uyarıcı etki, fiyatlara da yansıyacaktır. Tabii EYT ile ilgili bir düzenleme de bu aralar çok gündemde. O başlıklarda nasıl bir gelişme olacağını bilmeden, enflasyon etkisi üzerindeki etkisini konuşmak doğru olmaz. Heterodoks iktisatçılar bu artışların enflasyon etkisi yaratmayacağını düşünür ancak ana akım iktisatçılar, enflasyon üzerinde bir etki oluşturacağını savunur. Ama asıl mesele şu: Şubat ayında ben evet enflasyonu yüzde 30-yüzde 40 bandında bekliyorum ama bu, hayat pahalılığı duracak demek değil. Aksine fiyat artışları devam edecek. Halk bu pahalılığı enflasyon bugünden az olsa da hissedecek” dedi.

Çalışanların alım gücündeki kaybın ancak enflasyon üzerinde bir artışla telafi edilebileceğine dikkat çeken Küçükkale, böyle bir ücret artışının çok mümkün olmayacağını söylüyor.

Doğal gaz fiyatları enflasyonun yavaşlamasını engeller mi?

Türkiye’nin hem dış ticaret açığında (36,5 milyar dolar) hem de cari açığında (62 milyar dolar) en büyük rol oynayan kalemlerin başında, doğalgaz ithalatı geliyor. Bu ithalatın, son on yılda ortalama yüzde 45-50’sini Rusya Federasyonu’ndan yapan Türkiye, bu ülkeyle yaptığı kontratlardaki ödemeleri erteleyebilir mi?

Rus Gazprom’dan Eylül başında yapılan açıklamada, Türkiye’nin doğal gaz ödemelerinin yüzde 25’ini ruble ile yapılacağının belirtilmesi dün de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün Genişletilmiş İl Başkanları toplantısındaki “Enerjide, zamanında attığımız stratejik adımların meyvelerini topluyoruz” sözleri bu iddiaları güçlendiriyor.

Sezer: “Normal şartlarda doğalgaz enflasyonist etkiye neden olur ama hükümet sübvanse ediyor”

Rusya ve Enerji Uzmanı Aydın Sezer, Türkiye’nin Ukrayna-Rusya gerilimi sıcak savaşa dönmeden önceki pozisyonu nedeniyle, Rus gazındaki avantajını bir ölçüde kaybettiğini, bununla beraber Erdoğan ve Putin arasında bir anlaşma yapılmış olmasının ihtimal dahilinde olabileceğini söylüyor. Ancak Sezer, Ukrayna krizi sonrası artan doğal gaz fiyatlarının, Türkiye’yi olumsuz etkileyeceğine de işaret ediyor.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Aydın Sezer, “Temmuz ayı itibariyle Türkiye’nin doğalgaz faturası 22 milyar dolar. Bunun 12,8 milyar doları 9,5 milyar metreküp karşılığı Rusya’ya ödendi. Ağustostan Aralık ayı sonuna kadar ne kadar doğal gaz ithal edeceğiz bunu nasıl ödeyeceğiz, burası kesin değil. Ancak şu var; Rusya-Ukrayna krizinin başında, Türkiye’nin tutumu nedeniyle Rus tarafı, Türk Akım’ndaki doğal gaz fiyatını yukarı çekti. Geçen sene son çeyrekte bin metreküp doğal gaza 380 dolar öderken şimdi Avrupa’nın aldığı fiyatın yüzde 70’ini ödeyeceğiz. Mavi Akım’da uyguladığımız formülle daha avantajlı fiyatlara almak varken bu imkanı kaybettik. Tabii Avrupa’ya göre avantajlıyız ama fiyat 2000-2500 dolara çıkarsa bunun yüzde 70’ini ödeyeceğiz ve bu da külfeti arttıracak. Peki bu enflasyona neden olur mu? Normal şartlarda olur ama hükümet mümkün mertebe bunu hane halkına yansıtmamak için sübvanse ediyor. O nedenle bu artışın enflasyonist bir etkisi olmayabilir” dedi.

Exit mobile version